İşlenen konuların benzerliklerinden bu ikinci mektubun önceki mektuptan kısa bir süre sonra yazıldığı anlaşılıyor. Bu ikinci mektupta Pavlus özellikle İsa’nın ikinci gelişine ve Mesih’in Karşıtı’nın oynayacağı role çok ağırlık veriyor. Anlaşılan, Selaniklilere Pavlus’un adına yazılan sahte bir mektup ulaştı. Gelen mektup ‘Rab’bin Günü’ denen son günlerle ilgili yalan yanlış bir takım bilgi aktarmıştı. Bundan dolayı Selanikli kardeşler çok telaşlandılar ve bir şekilde bu haber Pavlus’a ulaştı (2:1-2). Ayrıca bu sahte öğretiye göre “artık çalışmamıza gerek kalmıyor” diyen bazı kardeş de tembelliğe düştü. Ondan dolayı Pavlus özellikle çalışmak istemeyenleri çok sert bir şekilde uyarıyor (3:11-12).
Bu mektup Mesih’in ikinci gelişi ve Rab’bin Günü denen dünyanın sonunda baş gösterecek büyük olaylarla ilgili son derece ayrıntılı bilgi veriyor. Temel olarak Pavlus imanları uğruna acı çeken Selanikli kardeşlere Tanrı’nın adaletine güvenmeleri için cesaretlendirmeye çalışıyor. Aynı zamanda Mesih dünyaya dönmeden önce gerçekleşmesi gereken önemli bazı olayları sıralıyor: 1. Büyük bir imandan dönüş olacak ve 2. ‘Yasa tanımaz adam’ yani Mesih Karşıtı ortaya çıkacak. Bu gibi gelişmeler bir süre devam etse ve İblis bir çok insanı kandırmaya başarsa bile eninde sonunda Rab Oğlu İsa Mesih’i yeryüzüne göndererek adaletini sağlayacaktır.
Bununla beraber bu konularda Tanrı’ya güveniyoruz demek, daha fazla uğraşmaya gerek yok demek değil. Tanrı boş gezenlerden hoşlanmaz. Hatta Pavlus ‘çalışmak istemeyen yemek de yemesin!’ der. Aksine Mesih’in topluluğu görkemli dönüşünü beklerken her konuda gayretli olup İsa’yı her yerde her yönden yüceltmeye özen göstermeli. Rab’bimiz dönene kadar kutsal vasfımız budur! (Titus 2:11-14)
Pavlus onları Yüreklendiriyor (1:1-12)
Pavlus şükrediyor (1:1-4)
Pavlus gelecekteki yargıdan bahsediyor (1:5-12)
Pavlus “Rab’bin Günü”nü Açıyor (2:1-17)
Mesih Karşıtının Ortaya Çıkması (2:1-12)
Mesih İnanlılarının Kurtuluşu (2:13-17)
Pavlus Dua İstiyor (3:1-5)
Pavlus Tembelleri Uyarıyor (3:6-18)
AÇIKLAMA: Selanikli kardeşler iman eder etmez çok yoğun baskılara maruz kaldılar. Ardından kafalarını karıştıran bazı duyumlar da aldılar, fakat her şeye rağmen Mesih’e olan sevgilerinden vazgeçmediler. Bu yüzden Pavlus onlarla büyük gurur duyuyor. Kısa bir sürede Selanikli kardeşlerin hem imanları hem de sevgileri büyük bir artış gösterdi. Bunu gören çevredeki imanlı topluluklar onları Pavlus’a övüp durdular. Aslında bu sırada Elçi Pavlus da büyük baskılar görüyordu ama Selanik’ten gelen haberler onu bayağı teselli etti. Aslında doğal olarak zorluklardan ne kadar kaçınsak da hayatta bize en çok şey öğreten bu sıkıntılı dönemlerdir. Çünkü zorluklara göğüs gerdikçe dayanma gücümüz artıyor. İşte bu yüzden Rab’bin Sözü bir çok yerde karşımıza çıkan sıkıntıları ve denemeleri sevinçle karşılamamızı söyler çünkü bu sayede hem imanda güçleniyoruz hem de Rab’be daha da yaklaşıyoruz (Romalılar 5:1-5, Yakup 1:2-5).
Yine de, özellikle haksızlığa uğradığımızda, bazen Rab’bin adaletini sorgulamaya başlayabiliriz. Nitekim Kutsal Kitap’ın bir çok yerinde kutsallar Rab’bin adaletini göstermesi için yakardılar (Mezmur 13, 73). Pavlus ise şu an için imanlıların başına gelen sıkıntıları gelecek yargının belirtisi olarak görür. Mesih aynı gerçeği öğreti:‘Birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu birinci olacak.’ Lazar’ın hikayesinde de dünyanın şimdiki hali ölümden sonra tam tersine döneceğini vurguladı (Luka 16:19-31). Kısacası, şuanda acı çekmemiz gerekiyorsa da günün sonunda Rab’bin adaletini göreceğimizden emin olabiliriz. Çünkü yaklaşmakta olan Tanrı Egemenliğinde tüm haksızlıkların hesabı sorulacak ve gerçekte Rab’be sadık kalanlar ona paydaş olmaya layık görülecekler. Bu ayetlerde Pavlus Rab’bin adaleti nihayet yerine geldiği süreci ayrıntılı bir şekilde aktarır. İsa Mesih’in kendisi alev alev yanan ateş içinde görünüp görkemli melek ordusuyla gökten gelecek ve halkına onca zaman sıkıntı çektiren tüm hasımlarını cezalandıracaktır (bkz. Vahiy 19). İmanlılar ise o gün inanılmaz bir görkemle Rab’bin yanına alınarak Mesih’in yüceliğine katılacaklar (Matta 24:30-31). Ardından, hayatta kalan herkes İsa Mesih’in yargı tahtı önüne çıkacak. Rab’bin halkına karşı gelenler de hüküm giyerek cehenneme teslim edilecekler (Matta 25:31-46). Burada ilginçtir ki cehennemi tasvir ederken özellikle Rab’bin gücünden ve varlığından uzak kalmaktan bahseder. Anlaşılan şu ki cehennemin en korkunç yanı orada çekilen fiziksel acı değil, ebediyen yaşayan Tanrı’nın varlığından ve bütün nimetlerinden mahrum kalmak olacaktır. Böylece adalet yerine gelmiş olacaktır.
Pavlus bu sözlerle Selanik’te sıkıntı çeken kardeşlerini teşvik etmeye çalışır. Çünkü adaletin hemen bugün yerine gelmeyeceğini bilsek de eninde sonunda Rab’bin nihai yargısını göreceğimizi bilmek bizi gerçekten teselli eder. Belki bugün dualarımızın sonucunu ya da emeğimizin ürününü göremeyebiliriz ama boş olmadığına eminiz (1.Korintliler 15:58). Ancak İsa Mesih yeryüzüne dönene kadar yapabileceğimiz en iyi şey aldığımız kutsal çağrıya layık bir şekilde yaşamaya özen göstermektir. Amacımız her zaman için Rab İsa Mesih’i yüceltmek olmalı çünkü O’nun yücelmesi sonucunda bizim de yüceleceğimiz kesindir. Böylece kutsal hayatlarımız ve etkin hizmetlerimizle O’nun gelişini çabuklaştırmış oluruz (2.Petrus 3:11-12).
AÇIKLAMA: Şimdi mektubun ana konusuna geldik. Anlaşılan Selanikli kardeşlerin kafalarını karıştıran bir haber geldi, güya Rab’bin günü geldi bile. Bunu duyan kardeşler çok telaşlandılar çünkü Rab’bin gününden önce Mesih’in gelişini bekliyorlardı. Dahası, İsa Mesih geldiğinde kendisine ait olanları yanına alması gerekiyor. O yüzden Pavlus burada bu önemli duruma biraz açıklık getirmek istiyor. Öncellikle telaşlanmamaları gerektiğini vurgular çünkü Mesih henüz dönmedi. Peki, ‘Rab’bin günü’ derken neyi kastediyor? Asırlar önce peygamberler Rab’bin kendisi bir gün dünya tarihine nihayet müdahale edip mutlak bir adalet sağlamakla beraber kutsal egemenliğini kuracağını bildirdiler. O gün özellikle imansızlar için korkunç bir gün olacak çünkü Tanrı birikmiş bütün gazabıyla yeryüzü üzerine gelecek (Yeşaya 13, Yoel 2). İmanlılar ise o gün inanılmaz bir sevinç yaşayacak çünkü Rab sonunda yanlarına gelip onları yanına alarak kurtaracaktır (Matta 24:31). Özetlemek gerekirse ‘Rab’bin Günü’ tek bir gün değil, esas Tanrı’nın kendisini tüm dünyaya bariz bir şekilde göstermeye başladığı süreçtir.
Peki dünyanın sonuna yol açan bu süreç nasıl gelişecek? Elçi Pavlus’un dediğine göre Rab’bin Günü’nden önce iki önemli olay var: 1. Büyük bir imandan dönüş olacak, 2. Yasa tanımaz adam ortaya çıkacak. İmandan dönüş derken Mesih’in bahsettiği bir olaya değiniyor. Matta 24:10’da Mesih son günlerde bir çok kişinin imandan sapacağını belirtir. Elçi Pavlus da aynı olayı 1.Timoteos 4. bölümde ayrıntılı yazar. Yani son günlere yaklaştığımızda imanlılar için şartlar o kadar zorlaşacak ki bir çok kişi Rab’ben uzaklaşacaktır. İkinci önemli olayda ise Pavlus’un ‘Yasa tanımaz adam’ diye betimlediği güçlü bir dünya önderi vardır. Dediğine göre Mesih’in gelişinden hemen önce ortaya çıkan bu lider o kadar kibirli olacak ki, yeri geldiğinde Yeruşalim’de bulunan Tanrı’nın Tapınağı içine girip Rab’bin tahtını temsil eden Antlaşma Sandığı üzerine oturarak kendini Tanrı ilan edecektir. Kutsal Kitap’ın bir çok yerinde Şeytan’ın gücüyle hareket eden ve dünyanın son egemenliğini yöneten bu adam hakkında pek çok ayrıntı verir. Peygamber Daniel onun son derece ‘övüngen’ biri olduğunu ve Tanrı’nın halkına hunharca saldırdığını belirtir (Daniel 7:8, 25). Daha sonra onun İsrail’in kuzeyinden çıkageldiğini de öğreniyoruz (Daniel 11:36-45 ve Hezekiel 38). Elçi Yuhanna ona ‘Mesih Karşıtı’ lakabını verir çünkü kendini Mesih’in yerine koymaya çalışırken esas Mesih İsa’ya ve izleyicilerine derin bir düşmanlık besleyecektir (1.Yuhanna 2:18). Daha sonra Vahiy bölümde aynı dünya lideri denizden çıkan bir canavar olarak tasvir edilir (Vahiy 13,17).
Şimdi Pavlus bahsettiği bu iki olayın henüz gerçekleşmediğini belirterek Rab’bin Günü henüz gelmediğini kanıtlar. Hatta yasa tanımaz adamın gelmesine engel olan bir şeyden de bahseder. Bununla neyi kastettiğini tam bilemezsek de zaman Tanrı izin verene kadar İblis’in planına engel olacağı kesindir. Fakat günü geldiğinde ve Mesih Karşıtı oraya çıktığında gerçekten inanılmaz şeyler yaşanacak. Yasa tanımaz adam Şeytan’ın gücüyle şaşılası işler ve mucizeler gerçekleştirerek tüm dünyayı büyüleyecektir. Aslında Tanrı da bu şekilde kendisine karşı gelen tüm insanların yargılanmak üzere birleşmesini sağlayacaktır. Yani İblis farkında olmadan esas Tanrı’nın işini yapacaktır. Yine Pavlus Selanikli kardeşlerin bu ürkütücü manzaranın karşısında korkmalarını istemiyor. Evet, özellikle sona yaklaştığımızda bizi çok zor günlerin beklediği kesindir. Ancak günün sonunda Rab’bin hepimizi yanına almak üzere görkemli bir şekilde yeryüzüne ineceğini biliyoruz. O zamana kadar bizim işimiz kutsallık içinde yaşayarak sona kadar dayanmaktır. Hiç korkmamıza gerek yok çünkü Rab’bin bizi seçip içten sevdiğine eminiz. Böylece ne olursa olsun ‘Rab bizden yanaysa, kim bize karşı olabilir?’
AÇIKLAMA: Mektubun sonuna doğru Pavlus son bir kaç önemli buyruk aktarır. Özellikle toplulukta tembellik yapıp boş gezenlere yönelik çok sert bazı sözler sarf eder. Fakat bundan önce kendisi için dua etmelerini rica eder. Gördüğümüz gibi Pavlus’un en büyük arzusu müjdenin yayılmasıdır. Bazısı buna engel olmaya çalıştılarsa da Rab’bin bu kutsal işi sonuna kadar sürdüreceğine tam bir imanı vardı. Rab’bin hem kendisine hem de Selanikli kardeşlere her yönden destek olacağına emindir. Çünkü sürdürdüğü hizmet sonuçta Tanrı’nın işidir ve Rab güvenilirdir, kutsal hizmetinin yere düşmesine izin vermez. O yüzden Rab’bin Selanikli kardeşlerin yüreklerini Mesih’in sevgisine ve sabrına yöneltmesini diler.
Ardından Pavlus toplulukta düzensiz birer hayat süren kimselere değinir. Pavlus öncellikle kendi hayatını örnek gösterir. Aralarında kaldığı sürece Pavlus boş gezmedi, aksine onlara Mesih’in ahlakını öğretmek için gece gündüz uğraşıp durdu. Elbette ki öğretmenleri olarak Elçi Pavlus onlardan bir destek talep edebilirdi, ama bunu yapmadı. Örnek hayatıyla Pavlus onlara çalışkanlığın önemini öğretmeye çalıştı. Ayrıca onlara şu prensibi hep vurguladı: ‘Çalışmak istemeyen yemek de yemesin!’ Yani çalışmayı reddeden, tembel bir yaşantı sergileyen kimsenin yardımını hak etmiyor. Şimdi, Selanik’te nedense boş gezen bazı imanlı vardı. Pavlus’un onlara öğüdü şöyle: Sakin bir şekilde çalışıp kendi kazançlarıyla geçinsinler. Dahası, hep başkalarından bir şey beklemek yerine gerçekten ihtiyacı olan kardeşlerine destek olmak için fırsat kollasınlar (Efesliler 4:28). Fakat biri bu temel buyruğa uymamakta ısrar ediyorsa disiplin altına alınmalı (Matta 18:15-17). Sürdüğü tembel ve düzensiz hayattan utanması için bir süreliğine topluluktan uzaklaştırılmalı. Tabi, bu disiplinin amacı onun günahının farkına varıp tövbe etmesidir o yüzden onu bir düşman saymamak lazım. Aksine bir an evvel düzenli bir hayat kurup Mesih’in topluluğuna dönmesi için dua etmeliyiz. Tüm bunlardan Mesih’in topluluğuna ait olmanın ciddiyetini anlayabiliyoruz. Rab’bin ev halkı olarak İsa’nın öğretilerini doğru düzgün yansıtmak en önemli görevlerimizden biridir. Fakat eğer aramızdan biri Mesih’e aykırı bir yaşantı sergiliyorsa önce uyarılmalı ve sonra gerekirse mimlenmelidir.
Mektubun son sözlerine gelince Elçi Pavlus Selanikli kardeşlere esenlik diler. Büyük olasılıkla Pavlus bu mektubu başkasının eliyle yazdırdı o yüzden sona gelince kendi kalemi alıp bir cümle yazar. Böylece onları Rab’bin lütfuna emanet ederek mektubu kapatır.
William MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu: Yeni Antlaşma Serisi, Cilt 3, Yeni Yaşam Yayınları, 2002.
Leon Morris, Selaniklilerin Mesajı, Haberci, 2011.
John F. Walvoord The Thessaloiıan Epistles, Zondervan, 1974
Thomas Constable Online Commentary: http://www.soniclight.com/constable/notes/pdf/1thessalonians.pdf