2 Nisan 1739 Pazartesi günü İngiltere’nin yoksul liman kenti Bristol’de kötü yaşam koşullarını protesto eden ayaklanmalar baş gösterdi; bu sırada yabancı bir adam garip bir şey yaptı. Oldukça kısa ve zayıf olan bu adam durdurulması imkânsız bir güçle dolmuş gibi harekete geçti. Bir Anglikan rahibinin oğlu olan bu adamın kendisi de bir Anglikan rahibiydi. Aynı zamanda çok az kişinin üniversiteye gittiği böyle bir dönemde Oxford’tan mezun olmuştu.
Peki yapmak üzere olduğu garip şey neydi? Vaaz vermek! Peki bu olay neden bu kadar garip olsundu? O dönemde ve o yerde, toplum ve din hayatı hakkında her şey sıkı kurallara bağlanmıştı. Mutlak dinsel kabullerden biri de vaazların ancak pazar günleri ve kiliselerde verilebilmesiydi. Bunun dışındaki her şey tahrik edici ve fanatik bir eylem sayılırdı. Kilise duvarları dışında açık havada vaaz vermek duyulmuş şey değildi. Böyle bir şeyin olması, bölücülük olarak görülürdü.
Ancak Nisan ayının o Pazartesi günü tüm Hıristiyanlık tarihi için, özellikle Protestan görüş içerisinde, yeni ve çok önemli bir olay gerçekleşecekti. Konuşmacı John Wesley’di (1703-91). İncil'i yoksullara duyurmak uğruna, kendi disiplinli yaşamını dahi düzenleyen toplumsal gelenekleri bozmaya razıydı. Wesley, daha sonra günlüğünde bu olayı şöyle anlatır: “Öğleden sonra saat dörtte Tanrı'ya itaat etmeye karar verdim ve kentin yakınındaki küçük bir tepe üzerinden yaklaşık 3000 kişiye hitap ederek kurtuluşun sevindirici haberini anayollarda paylaştım.”
Bu çok önemli adımı atarken John Wesley yalnız değildi, zira ilahi yazan kardeşi Charles (1707-88) her zaman onun girişimlerinin tam bir destekçisiydi. Bazı bakımlardan Wesley kardeşler, Protestanlık akımının başlamasının üzerinden geçen iki yüzyılın ardından Reform’un temel mesajının en etkili savunucuları oldular.
Reform gerçekleri Wesleyler için yaşayan gerçekliklerdi. Bizzat kendilerinin iman tanıklıklarının ayrıntıları Reform’a olan bağlılıklarını açıkça gösterir. 17 Mayıs 1738’de Charles Wesley ve bir arkadaşı Luther’in Galatyalılar Kitabı üzerine yazdığı bir yorumunu birlikte okumaya başladılar. “Soylu biçimde imanla dolu” cildini buldular. Dört gün sonra Charles Wesley nihayet şöyle dedi: “Şimdi kendimi Tanrı’yla barışmış buldum ve Mesih’i hakikaten sevdiğime dair bir umutla sevindim”. John’a gelince, iyilik yapmak konusundaki “metodik” yaklaşımının ciddiyetinin herkesçe bilinmesine rağmen, bu sıkıntılı rahip hâlâ günahlarının Tanrı tarafından Mesih’te bağışlanmış olduğunun güvencesine sahip değildi. Daha sonra 24 Mayıs 1738’de, kardeşinin Luther’in Galatyalılar yorumunu okumaya başlamasından sadece bir hafta sonra John Wesley, Tanrı’nın lütfu hakkında yeni bir sezgiye kavuştu. Günlüğündeki anmaya değer sözlerden biri şöyledir: “Akşam Aldersgate Sokağı’nda isteksizce bir toplantıya katıldım. Birisi Luther’in Romalılar Mektubu'nun önsözünü okuyordu. Saat yaklaşık dokuza çeyrek kala, Mesih’e iman aracılığıyla Tanrı’nın yürekte yaptığı değişimi açıklarken, yüreğimin garip bir şekilde ısındığını hissettim. Kurtuluşum için yalnız ve yalnız Mesih’e güvendiğimi hissettim; O’nun günahlarımı sildiği ve beni günahın ve ölümün yasasından kurtardığı güvencesine kavuşmuştum.”
Her iki Wesley de ilk Protestanların bildirisini hem korudular hem de yeniden düzenlediler. Fakat Reform'u çağdaş Protestan Evangelikal inancına [not: “müjdecilik” terimi kullanırsak, “evangelism” kavramından ayrım yoktur.] dönüştüren belki de en önemli etken, yaptıkları bu yeni düzenlemelerdi. Wesleyler’in Protestanlık’ta yaptıkları düzenlemeler, Britanya, Amerika ve Evangelikallerin İncil’i götürdükleri her yerde Hıristiyanlık'ın biçimini net biçimde etkilemeye devam etmektedir. Yöneticilik yeteneğine sahip olan John Wesley, yenilikçi biri değildi ve daha çok başkalarının fikirlerinden yaratıcı biçimde yararlanırdı: George Whitefield ve Galli Howell Harris onun açık hava vaazlarına öncülük etmişlerdi; fakat gezici ve açık hava müjdeciliği çalışmalarını düzenleyerek yaygınlaştıran John Wesley oldu. Aynı şekilde Moraviyanlar, küçük grupların toplantılarına öncülük ettiler, fakat bu küçük grupları derneklere ve faaliyet topluluklarına dönüştürmek için gayretle çalışan John Wesley’di ve böylece Metodist Kilisesi’nin kurucusu oldu. Wesley, toplumda gönüllü faaliyetleri başlatan ilk Protestan değildi, ancak köleliğe ve alkolizme karşı yürüttüğü kampanyaların yanı sıra okula gitmeyen çocukların eğitimini savunması o zamandan beri pek çok Evangelikale ilham kaynağı oldu.
Wesley, ayrıca Protestan mirası üzerinde öğretisel değişiklikler de yaptı. Kendisinden önceki birçok Protestan'ın aksine, Tanrı’nın, kaybolmuş insanlığa, lütfuyla özgür iradesini geri verdiğini savunan bir Arminyan’dı (yani, Arminyus taraftarıydı). John ve Charles Wesley, diğer taraftan bilerek işlenen ve tövbe edilmeyen günahlar yüzünden imanlıların kurtuluşlarını kaybedebileceklerini ileri sürdüler. Ayrıca Hıristiyanlar'ın, “Hıristiyan kusursuzluğu” olarak tarif ettikleri bir düzeye erişmek için gayret göstermeleri gerektiğini söylediler. Bununla mutlak günahsızlığı kastetmiyorlardı, ancak Hıristiyanlar'ın düşüncede, sözde ve eylemde her bilinçli günahtan özgür olabileceklerini anlatıyorlardı. Son olarak Wesley kardeşler, Kutsal Ruh’la ilgili konulara büyük önem verdiler. Bu öğretisel katkıların hiçbiri yeni olmasa da, geleneksel Protestan öğretisinde önemli farklılıkları temsil ediyorlardı.
Wesley’in gerçekleştirdiği reform hareketi, “metodik Kutsal Kitap çalışması” üzerine odaklandığı için Metodistlik olarak adlandırıldı. Bu hareketin kökenleri, Avrupa’nın genelinde dine duyulan ilginin artmasına dayanır. Bu hareketlenme, resmi bir din çerçevesi içinde kaybolmuş olan özgün Hıristiyanlık gerçeğini geri getirmeyi hedefliyordu. Bu akım, duaya ve Kutsal Kitap çalışma gruplarına verilen önemle birlikte gelişti. Bu kişiler “Tanrısal deneyim”in ve yaşamlarındaki disiplinin önemi oldukça güçlü biçimde vurguladılar.
Gezgin bir vaiz olan Wesley, yaşamı boyunca at üstünde bir milyon kilometreden fazla yol katetti ve günde ortalama 2 adet olmak üzere 40.000’in üzerinde vaaz verdi. Vaazlarını genelde sabahın erken saatlerinde ya da güneş batarken açık havada ve çoğunlukla dikbaşlı ve alaycı insan topluluklar önünde verdi. 70 yaşından sonra, gezici vaizliği için atlı araba kullanmaya başladı. 80 yaşından sonra sabahın erken saatlerinde vaaz vermeyi bıraktı. Kardeşi Charles ise 10.000’in üzerinde ilahi yazdı.
Wesleyler’in faaliyetleri Hıristiyanlık tarihinde bir dönüm noktasıdır, çünkü onlar ve diğer “metodist” meslektaşları İngiliz Kilisesi’nde gözden düşen 'Tanrı lütfu' öğretisini yenilemişlerdir. Bu öğretileri toplumun her kesimine (kiliselerin göz ardı ettiği Bristol’un işçi sınıfı gibi) taze bir güçle yaydılar. Wesleyler’in yenileme çalışmaları, gerçekte Reform Protestanlığı mirasını temel alarak çağdaş Evangelikal akımının yaratıcısı oldu.