"Kutsal Kitap olmaksızın neyin adaletli ve neyin adaletsiz olduğunu bilemezdik. Bu dünyada olsun, bunun ötesinde olsun, insanın mutluluğu için istenilen her şey Kutsal Kitap'ta açıklanır." Abraham Lincoln
(Amerika Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanı 1809-1865)
Kutsal Kitap'ın bildirisi, bir dini bildirmek değil Tanrı'dan uzak düşmüş insanlara Yaradanlarını açıklamaktır. İnsan doğaya, kendi vicdanına ve insanlık tarihine bakarak Tanrı hakkında bir fikir edinebilir. Oysa O'nu tanımamız için başvurabileceğimiz tek yeterli ve güvenilir kaynak Kutsal Kitap'tır.
Kutsal Kitap'ın ana amacı Yaradan'ın kim olduğunu insanlığa göstermek ve insanlığa Yaradan'la nasıl ilişki kuracağını, daha doğrusu yitirilen ilişkiyi nasıl yeniden kuracağını açıklamaktır. Kutsal Kitap, bu ilişkinin yeniden kurulmasının ruhsal açıdan Tanrı'nın Oğlu olan İsa Mesih'in sağladığı kurtuluşla olanaklı olduğunu bildirir. Bunun için Kutsal Kitap bize en başta İsa Mesih'i tanıtır, çünkü ancak O'nun aracılığıyla Yaradan'la yarattıkları arasında koparılan temas yeniden kurulabilir. "Mesih İnancı" diye adlandırılan şey aslında, İsa Mesih'le insanlar arasında kişisel bir ilişkiden başka bir şey değildir.
İlk bakılışta yalnız Yeni Antlaşma'nın İsa Mesih'i tanıttığına inanılabilir. Ne var ki, Tekvin'in ilk bölümlerinden Eski Antlaşma'nın son yazısı olan Malaki'nin son bölümüne dek Mesih'i buluyoruz. Mesih'le ilgili bu ayetler her zaman İsa Mesih'i direkt olarak açıklamaz, daha çok O'nu tasvirler ve simgelerle açıklar. Hatta bazı önbildiriler Mesih'in kurban oluşunun amacını Yeni Antlaşma'daki bazı metinlerden daha açıkça bildirir. Kutsal Kitap'taki bazı kişiler ve yaşamlarında gerçekleşen bazı olaylar Mesih'i simgeleyen tasvirlerdir. Örneğin: İbrahim'in oğlunu kurban etmesi, Yusuf'un, Musa'nın ve Davut'un öyküleri; bunların yanı sıra da, Fısıh kuzusu, çölde içinden mucizevi bir şekilde su çıkan Kaya (Mesih'i simgeler); çöldeki man (İsa'yı gökten inen Yaşam Ekmeği olarak simgeler); Musa'nın bir sırığa astığı tunçtan yılan (çarmıha çakılan İsa'yı simgeler).
Eski Antlaşma Tanrı'nın karakterini açıklamakla başlar. O'nun adaletli ve kutsal olduğunu bildirir. Tanrı'nın Musa aracılığıyla açıkladığı On Emir'i okuduğumuzda Tanrı'nın halkından istediği adalet ve kutsallığın nasıl olduğunu görürüz.
İşte bu yasanın sayesinde insan, günahın anlamını ve kendisinin Tanrı karşısında ne kadar suçlu olduğunun farkına varır. Hatta insan doğal yapısından ötürü yasanın gereklerini harfiyen yerine getirmesinin mümkün olmadığını da anlar. Tanrı böylece insanın kendi çabasıyla asla kurtulamayacağını göstererek, göndereceği Kurtarıcı'nın gerekliliğini ortaya koymuştur.
Günahı yüzünden Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kalmış olan insanlar için Tanrı'nın planı uyarınca günahları bağışlatan kurban olarak İsa Mesih çarmıhta öldü ve ölümden dirildi. Artık günahlarından tövbe edip Mesih'e iman eden herkesin günahları bağışlanır ve sonsuz yaşama kavuşur. Sevindirici Haber budur.
Eski Antlaşma'da Tanrı ile insanlar arasındaki antlaşmalar aile kuşaklarıyla yapılmıştı (Nuh, İbrahim, Davut ve soylarıyla). On Emir üzerine kurulan Eski Antlaşma tüm bir halkla, İsrail Halkıyla yapıldı. İsa Mesih'in kurban olmasıyla sağlanan ve günahların bağışlanmasına dayanan Yeni Antlaşma bireylerle yapılır. Kişiseldir. "Hıristiyan" diye tanınan bir ülkede dünyaya gelmek ya da Mesih inancını benimseyen bir ailede doğmak, kişiyi Mesih'e ait kılmaz. Bireyler, ancak günahlarından tövbe edip İsa'nın Rab olduğuna ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirilttiğine yürekten iman ederek, "yeniden doğar," yani "Ruh'tan doğar" (Bkz. Romalılar 10:9; Yuhanna 3:3-5). İşte Tanrı, yeniden doğanlara sonsuz yaşam armağanını vaat ederek onlarla kişisel bir antlaşma yapar.
Bazı ayetler Kutsal Kitap'ın bildirisini özet olarak ifade edebilmektedir. Böyle ayetler, birkaç çarpıcı sözle Tanrı'nın bütün tasarısını ortaya koyarlar. Bunu izleyen sayfada bulunan ayet, Yuhanna 3:16, buna çok iyi bir örnektir: