Tevrat Kitabında Tanrı'nın Mesih'te gerçekleştirdiklerini ortaya koyan ilginç ve çok önemli bir olay daha vardır. O da Allah'ın Sina Dağında Musa'ya yapılmasını emrettiği Tapınak'tır. Tevrat'ın büyük bir kısmı sırf bu tapınağın yapımı ve orada yapılan ruhsal hizmeti açıklamaya ayrılır (bkz. Tevrat: Çıkış, Levililer, Sayılar). Bu tapınak aracılığıyla Tanrı, İsrail oğullarına Kendisine yaklaşma ilkelerini öğretmekteydi.
Yukarıda açıklandığı gibi Tanrı, Musa peygamber aracılığıyla İsrail oğullarını Mısır'dan çıkardı. Büyük bir mucizeyle Kızıl Deniz'i yarıp onları karşıya geçirerek Firavun'un ordusundan da kurtardı. Mısır diyarından çıkışlarının üçüncü ayında Sina Çölüne geldiler. Sina Dağının karşısında bir yıldan fazla çadır kurdular. Bundan sonra çok önemli ve şaşırtıcı bir olay gerçekleşti. Kutsal Tevrat'ta şöyle kaydedildi:
"Ve vaki oldu ki, üçüncü günde sabah olunca gök gürlemeleri, ve şimşekler; ve dağ üzerinde koyu bir bulut, ve çok kuvvetli boru sesi oldu; ve ordugâhta olan bütün kavm titredi. Ve Allahı karşılamak için Musa kavmi ordugâhtan çıkardı, ve dağın eteğinde durdular. Ve Sina Dağı, hep tütüyordu, çünkü RAB onun üzerine ates içinde inmişti; ve onun dumanı ocak dumanı gibi çıkıyordu, ve bütün dağ çok titredi." (Çıkış 19:16-18).
Hayret verici bir olaydır bu. Rab'bin Kendisi bütün görkemiyle Sina Dağı üzerine, dağın tepesine indi. Oradan Musa'yı dağın tepesine çağırıp ona özeti ünlü On Emir olan, Rab'bin Kutsal Yasasını verdi (Bkz. Çıkış 20-25). Musa dağdan indi, Rab'bin bütün sözleri ve hükümlerini İsrail oğullarına bildirdi. Onlar da bir ağızdan "Rab'bin söylediği bütün sözleri yapacağız" dediler (Çıkış 24:3). Musa Rab'bin bütün sözlerini yazdı ve sabahleyin bir sunak yaparak Rab'be yakılan kurbanlar arzetti. Kurbanların kanını hem yasanın yazıldığı "antlaşma kitabı"nın hem de halkın üzerine serpti. Onlara "Tanrı'nın uymanızı buyurduğu antlaşmanın kanı budur"dedi (Çıkış 24:8). Böylece, Rab'bin onlarla yaptığı bu antlaşma yürürlüğe girdi. (Asıl "İlk" veya "Eski" Antlaşma budur.)
Bu olayda Allah'la ilgili iki önemli gerçek bulunmaktadır:
1) Allah dünyaya inmeye razı oldu.
2) Allah seçtiği halkla bir antlaşma yapmayı uygun gördü.
Gelmek istediğimiz esas olay bundan sonra gerçekleşti. Tanrı Musa'yı ikinci kez dağa çağırdı. Ona şöyle dedi: "Aralarında oturayım diye benim için makdis (kutsal yer, tapınma çadırı) yapsınlar"(Çıkış 25:8). Bu tapınak Tevrat'ta verilen kutsal yasanın (şeriat), ibadetin, hatta İsrail'lilerin yaşamlarının temeli ve merkezi olacaktı. Bu yüzden Tanrı Musa'yı şöyle ikaz etti: "Her şeyi, dağda sana gösterilen örneğe uygun olarak yapmaya dikkat et!"(Çıkış 25:9,40). Çünkü Tanrı, ayrıntılı bir şekilde buyurduğu tapınma çadırı aracılığıyla, kendisiyle insan arasındaki ilişkiyi açıklamaktaydı. İşte bu gerçekleri bilmeden, Tanrı ve O'na yaklaşma yolu hakkındaki bilgimiz gerçekten çok eksik kalır.
Tanrı, Kutsal Emirlerini verdiği halkın o emirleri eksiksiz yerine getiremeyeceğini bilerek, onlara günahlarının bağışlanması için gerekli hazırlığı yaptı. İşte tapınak, tapınak hizmetleri ve kurbanların sunulması olan bu hazırlık kutsal yasanın merkeziydi. İçinde tapınak ve sunak olmayan bir şeriat, Kutsal Kitap'a göre çok eksiktir. Çünkü Yasanın özü onlardadır.
Bu tapınma çadırını anlamamız için onun genel hatları aşağıda gösterilmiştir (Bkz. sayfa 229'deki resim). Tevrat'ı hiç okumamış bir kişiye bu olaylar çok değişik, hatta tuhaf bile gelebilir. Ama aslında burada çok açık ve güzel gerçekler vardır. Onu incelememiz ve üzerinde biraz düşünmemiz faydalı olur. Özellikle şu çarpıcı noktalar dikkatimizi çeker:
1. Tanrı insanların arasında yaşamak ister."Aralarında oturayım diye benim için tapınak yapsınlar" dedi. Bu gerçekten şaşırtıcı bir kavramdır. Gerçi Kuran da, Allah'ın inanlılara yakın olduğunu söyler (Bkz. Bakara/2:186). Çünkü O her yerde hazır ve nazırdır. Ama yüce Allah, insanların arasında yaşar mı? Bu kadar çok alçakgönüllü olabilir mi? Peki, neden yapsın ki? Aynı Tanrı İsrail halkına şunları sormuyor mu?:
"Gök benim tahtım, yeryüzü ayaklarımın basamağıdır.
Bana ne tür bir ev yapacaksınız?
Ya da, dinleneceğim yer neresidir?
Bütün bunlar benim elimin eseri değil mi?" (Yeşaya 66:1-2)