İkisi birden doğru olamaz!

İncil'i okuyacak olursak onda Tevrat'tan çok alıntı göreceğiz. Çünkü İncil, Tevrat'ın devamı ve tamamlayacısıdır. Daha önce verilmiş vahiy olan Tevrat'a başvurarak, daha sonra verilmiş olan İncil'in aynı kaynaktan olup olmadığını ölçebiliriz. Böyle bir karşılaştırma yaptığımız zaman İncil'in Tevrat ve Zebur'a tamamen uyduğunu görüyoruz. Tanrı'nın Sözü olarak bu kitaplar mükemmel ve ilahi bir vahiy bütünü oluşturuyor.

Halbuki aynı şekilde Kuran'ı Tevrat ve İncil ile karşılaştırdığınız zaman onun aynı kaynaktan olmadığını görmemek çok zordur. Kuran kendisinden önceki kaynaklardan büyük farklılık gösterir. Buna göre ikisinin de doğru olması kuşkuludur doğrusu.

Bunu bir örnekle açıklayalım. Eski Mısır'da kocaman yontma taşlardan yapılan bir piramidi düşünün. Baş mimar çizdiği planlarda her taşın şeklini ve konacağı yeri gösteriyor. Taş ocağında ustalar her bir taşı baş mimarın planına göre büyük dikkatle kesiyorlar. Sayısız işçiler de böylece hazırlanan taşları inşaat sahasına yavaş yavaş getirip yerine koyuyorlar. Her bir taş aynı plana göre kesildiği için daha önce yerleştirilen taşlara mükemmel bir şekilde uymaktadır. Öyle ki, piramidlerde olduğu gibi kocaman taş kütlelerinin aralıklarına ince bir kağıt bile giremiyor. Şimdi diyelim ki yapı tamamlandıktan sonra piramidin ucuna başka bir baş taşı getiriliyor. Ne olacak? Onu diğer taşlara uydurmak için harcanan bütün çabalar boşa gidecek. Çünkü o taş mimarın planında yer almıyordu ki! Yoksa mimarın planı yanlış mı diyeceğiz? Taş uymadığı halde yapının üstüne konursa bütün yapıyı bozmaz mı? Hele o taşın, piramidi tamamlayan en önemli taş olduğu iddia ediliyorsa...

Tabii ki bu basit bir örnektir. Yine de buna benzer bir şekilde Tanrı'nın Sözü'nü, peş peşe gelen vahiylerden oluşan "bir piramit" olarak düşünebiliriz. Tanrı'nın kendisi mimarıdır. Uzun yüzyıllar boyunca O'nun mükemmel planına göre Kutsal Yazılar sırayla peygamberler aracılığıyla gelmiştir. Bu "vahiy piramidinin" bütün taşları (yazıları) mükemmel bir şekilde tek bir plana göre birbirlerini tam bir uyum içinde bütünlemektedir. Önceden gelen kutsal yazılara uymayan bir yazının aynı "Mimar"dan gelmediği ortadadır. İşte Kutsal Kitap'ın bütün "taşları" birbirlerine uymaktadır. Hatta, İncil'in son kısmı olan "Esinleme" bölümü vahiy piramidinin doruğudur. Ama Kuran, bütün çabalara rağmen bu yapıya uymamaktadır. Yukarıda söz ettiğimiz Kuran'la Kutsal Kitap arasındaki esaslı farklılıklar bu uyumsuzluğu göstermektedir. Öylese bu taş mimarın planına uymadığına göre de yapıda yer alamaz.