3) Çoban vurulacak, koyunlar dağılacak (13:7-9)

Bu ayetler bizi ilk önce Mesih’in ilk gelişine götürür. 9. bölüme giriş yaparken açıkladığımız gibi, Zekeriya 9-14 bölümleri dört tane önbildiri dizisinden oluşmaktadır. 13:7 ile başlayan son dizi, Mesih’in çarmıhtaki ölümünden başlayarak, görkemli egemenliğinin kuruluşuyla kendisi bütün dünyanın kralı olana dek gerçekleşecek olan olayları kapsamaktadır.

13:7   Bu ayet aslında çok önemlidir. Tanrı’nın bizzat kendisi konuşmaktadır. Rab’bin “Çobanı ve Yakını” olan Mesih, gazap kılıcıyla vurulacak ve O’nun koyunları “darmadağın olacaktır” Bu ayetin anlamı, Matta’da açıklanır: Rab, öğrencileri ile birlikte son Fısıh yemeğini bitirdikten sonra dışarı çıkıp Zeytin Dağı’na doğru ilerlerken onlara şöyle dedi: “Bu gece hepiniz benden ötürü sendeleyip düşeceksiniz. Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Çobanı vuracağım, sürüdeki koyunlar darmadağın olacak’” (26:31). Çoban İsa’dir, koyunlar ise öncelikle O’nun öğrencileri ama ayrıca İsrail halkıdır.

Burada Tanrı’nın O’na Yakınım (veya Dostum) demesi çok ilginçtir. İsa Mesih sürekli olarak Tanrı’yla ‘bir’ olduğunu ilan ediyordu.

Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan, Baba’yı görmüştür. Sen nasıl, “Bize Baba’yı göster” diyorsun? Benim Baba’da, Baba’nın da bende olduğuna inanmıyor musun? Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor. Bana iman edin; ben Baba’dayım, Baba da bendedir. (Yu.14:9-11)

Tanrı da bu gerçeği onaylıyordu. İsa’ya “Sen benim sevgili Oğlum’sun, senden hoşnudum” diyerek bu ezeli yakınlığı dile getirmişti (Luk.3:22). İsa Tanrı’yı tümüyle ve kusursuzca hoşnut etmiş olan tek kişidir.

Ne var ki, burada Mesih’in, Babası’nın buyruğuyla çarmıhta vurulduğunu görmeliyiz. Hatta Kutsal Kitap, Mesih’in çarmıhtaki ölümünün Tanrı’nın isteği doğrultusunda gerçekleştiğini sürekli vurgular:

Tanrı’nın belirlenmiş amacı ve öngörüşü uyarınca elinize teslim edilen bu adamı, yasa tanımaz kişilerin eliyle çarmıha çivileyip öldürdünüz. (Elç.2:23)

Eğer bu bölümü 11:12-13 ile karşılaştıracak olursak, Mesih’in insansal açıdan kendi halkı tarafından reddedildiğini, ama Tanrısal açıdan günahın cezasını yüklenerek Tanrı tarafından vurulduğunu göreceğiz. Tanrı, O’nu adalet kılıcı veya gazap kılıcı ile vurdu. Şu hayret verici ayet üzerinde düşünün: “Ne var ki, RAB onun ezilmesini uygun gördü, acı çekmesini istedi” (Yşa.53:10). Gazap kâsesini İsa’ya içiren, bizim uğrumuza O’nu ölüme teslim eden kendi Babası’ydı (Yu.18:11).

İşte çarmıhın derin anlamı ve sırrı burada yatıyor. O üç karanlık saat içinde insanlığın bütün iğrenç günahları İsa’nın kutsal canı üzerine yüklendi ve Tanrı müthiş bir adaletle o günahların karşılığını verdi: “Tanrı, günahı bilmeyen Mesih’i bizim için günah yaptı. Öyle ki, Mesih sayesinde Tanrı’nın doğruluğu olalım” (2Ko.5:21). “Öz Oğlu’nu günahlı insan benzerliğinde günah sunusu olarak gönderip günahı insan benliğinde yargıladı” (Rom.8:3). Bütün günahların cezasını, bizim uğrumuza Mesih çekti. Tanrı’nın adil öfkesi İsa’nın üzerine döküldü ve O’nun kutsal yüreği bütün yoğunluğuyla cehennem ıstırabını yaşadı. İsa’nın çarmıhtaki “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” haykırışı bundan dolayıydı (Mez.22:1; Mat.27:46). “Rab öfkesinin alevlendiği gün başıma yağdırdı onu. Ateş saldı yukarıdan, kemiklerimin içine işledi” (Ağı.1:12-13). “Beni ölüm toprağına yatırdın” (Mez.22:15).

Bu nedenle Tanrı, ölümden dirilmiş olan İsa’ya iman eden bir kişiyi tamamen adil bir şekilde aklayabilir. Çünkü günahın bedeli tamamen ödenmiştir. Kendisi günahlarımızı bağışlatan kurbandır. Böylece “O’na inanan herkesin günahları O’nun adıyla bağışlanır” (Elç.10:43).

Ne var ki Çoban’ın vuruluşunun başka bir amacı vardır: Çobanı vur da koyunlar darmadağın olsun. Buradaki koyunlar öncelikle Mesih’in çarmıha gerilmesiyle sendeleyen ve korku içinde kaçan kendi öğrencileri, sonra da dirilişi karşısında O’nu reddetmeye devam edip sendeleyen İsrail halkını temsil eder (bkz. Rom.11:11). İsa’nın çarmıhtaki ölümü, onu ele veren halkın mahkûmiyetiydi. Rab’bi reddeden halk, İsa’dan sonra Yeruşalim’in yıkılmasıyla darmadağın oldu. Romalılar İsrailliler’i dünyanın dört bir bucağına dağıttılar.

Ben de elimi küçüklere karşı kaldıracağım diyen Rab, halkını terbiye edeceğini ifade eder. Küçükler terimi, özellikle İsrail’in Tanrı’ya sadık kalan azınlığını, “sürünün ezilenleri” temsil etmektedir (11:7, 11).

13:8-9   Bu son terbiye, her ne kadar İ.S. 70 yıllarında başladıysa da, İsa’nın ikinci gelişiyle tamamlanacaktır. İsrail o zamana dek ateşten geçirilecek, gümüş gibi arıtılacaktır (bkz. Dan.12:1, 10).

O sıkıntılı günlerde ve Yeruşalim için yapılacak olan son savaşta, halkın üçte ikisi vurulup ölecektir. Sağ kalan üçte biri ise 12:10 - 13:1’de gördüğümüz gibi tövbe edip, yas tutanlar olacaktır. Bu azınlık peygamberlerin yazılarında önemli bir yer tutar (bkz. Yşa.6:13; 66:22-24). Bunlar kurulacak olan Mesih’in egemenliğinin Yahudi çekirdeğini oluşturacaklardır.

Tanrı’nın tasarısı, çok önceden verdiği ve sürekli tekrarladığı vaatleri yerine getirmektir. Bu sözler onlarla yapılan antlaşmayı hatırlatır: Bunlar benim halkım” diyeceğim. Onlar da “Tanrımız RAB’dir” diyecekler (13:9; bkz. Çık.29:45-46; Lev.26:12; Yer.31:1). O gün sağ kalanlar Rab’bin halkı olacaktır.