GİRİŞ

Tarihsel durum: Hagay’a giriş yaparken bu konuya bakmıştık. Ancak İsrail halkının bu dönemini biraz farklı bir açıdan tekrar ele almamız yerinde olur.

İlk yöneticileri Davut ve Süleyman olan İsrail Krallığı Rab’bin eseriydi. İsrail Krallığı’nın en büyük özelliği, Yeruşalim’deki tapınağın Rab’bin yüceliğiyle dolu olmasıydı.

Ne var ki, İsrail halkı bu büyük ayrıcalığa rağmen Tanrı’nın yollarını yavaş yavaş unuttular ve putperestliğe kapıldılar. Tanrı’ya başkaldıran krallık ikiye bölündü. Sayısız kez uyarıldıkları halde, önce İsrail Krallığı, ardından Yahuda Krallığı korkunç birer yıkıma uğradılar. Kutsal kent Yeruşalim ateşe verildi. Tanrı’nın tapınağı yerle bir edildi; genç, yaşlı, kadın, erkek ayırmadan hepsi öldürüldü, zincire vurularak esir alındı. Rab’bin çok önceden uyardığı şekilde, hayatta kalanlar Babil’e sürüldüler. Hepsi Tanrı’nın gazabına uğradılar.

Daha önce gördüğümüz gibi, 70 yıllık ceza Rab’bin vaadi uyarınca sona erdiği zaman, küçük bir topluluk Babil’deki sürgünden döndü. Pers kralının buyruğuyla Tanrı’nın tapınağını yeniden inşa etmeye başladılar. Ancak Yeruşalim’in civarında İsrail’den yana olan kimse yoktu. Düşmanlar sürekli engel çıkardılar ve inşaatı durdurmayı başardılar. Halk da pes etti.

Ruhsal durum: Düşman güçlüydü, halk zayıftı ve Tanrı’nın vaatleri henüz gerçekleşmiş değildi. Bu nedenle cesaretlerini yitirmiş ve hayal kırıklığına uğramışlardı. Yaşlılar Yeruşalim’in eski görkemini düşünüyor, şu anki perişan durumu gördükçe ağlıyorlardı. Yaşadıkları dönemi “Küçük işleri yapma günü” olarak adlandırdılar. İmanları yoktu.

Sürgün sonrasında yaşanan bu zor durumda, Rab halkına Hagay ve Zekeriya peygamberleri gönderdi. Halkını ruhça geliştirip yüreklendirmek için, bu iki peygamber aracılığıyla onlara seslendi. Gözlerini açmalarını ve durumu Tanrı’nın bakış açısından değerlendirmelerini istedi. Böylece, ruhsal güç bulan iki lider Zerubbabil ile Yeşu “tapınağı yeniden kurmaya giriştiler. Tanrı’nın peygamberleri de onlarla birlikteydi ve onlara yardım ediyordu” (Ezr.5:1-2).

Bizim de Rab’bin işini yapabilmek için her şeyden çok ruhsal güce ihtiyacımız var. Tanrı’nın peygamberlik sözlerini duymadan asla devam edemeyiz. Hele Mesih’e iman eden bizler! Elçi Petrus mektubunda bizi şöyle teşvik etmektedir: “Peygamberlerin sözleri bizim için daha da büyük kesinlik kazanmıştır. Gün ağarıp sabah yıldızı yüreklerinizde doğuncaya dek, karanlık yerde ışık saçan çıraya benzeyen bu sözlere dikkat ederseniz, iyi edersiniz” (2Pe.1:19).