2) Rab yanlış önceliklerden doğan sonuçları açıklıyor (1:5-11)

1:5-6   Rab onlara, “Şimdi tuttuğunuz yolları iyi düşünün!” dedi. Bir bakıma onlar fark etmeden bütün çabaları boşa gidiyordu. Biz de kendi durumumuzu aynı doğrultuda incelemeliyiz. Rab yaşamlarını 6. ayette şöyle değerlendirdi:

Çok ektiniz ama az biçtiniz verimsiz

Yiyorsunuz ama doyamıyorsunuz doyumsuz

İçiyorsunuz ama neşelenemiyorsunuz neşesiz

Giyiniyorsunuz ama ısınamıyorsunuz soğuk

Paranızı sanki delik keseye koyuyorsunuz yoksul

Kendi yoksulluğumuzu başkasından öğrenmek zorunda kalmak çok üzücü bir şeydir. Örneğin Mesih Laodikya topluluğuna şöyle seslendi: “Zavallı, acınacak durumda,, yoksul, kör ve çıplak olduğunu bilmiyorsun (Va.3:17). Ne yazık ki bir imanlı ve hatta bir topluluk yavaş yavaş “Rabbimiz İsa Mesih’i tanımakta etkisiz ve verimsiz” bir hale gelebilir (2Pe.1:8). Yeter ki Rab’bi ve Rab’bin önceliklerini ihmal etsin.

1:7-11   Rab aynı yargıyı tekrarlıyor, ama bu kez sorunu saptarken ayrıca çaresini de bildiriyor. Önce tekrar “tuttuğunuz yolları iyi düşünün!” diyor (1:7). Ondan sonra, yapmaları gereken şeyleri iki tümcede dile getiriyor: “Dağlara çıkıp kütük getirin, tapınağı yeniden kurun” (1:8). Acaba bu ayeti kendi durumumuza nasıl uygulayabiliriz? Topluluğun “kütükleri” veya “taşları” nelerdir? İnanlılar topluluğu olan Rab’bin tapınağı “diri taşlar”dan oluşur (1Pe.2:5). Yani Müjde aracılığıyla ruhları yeniden dirilen insanlar. Ne yapmalıyız? Dağlara değil de kalabalıklara gidip Müjde’yi duyurmalıyız, iman edenleri Mesih’in öğrencileri olarak yetiştirip geliştirmeliyiz, Rab’bin buyurduğu her şeye uymayı onlara öğretmeliyiz (Mat.28:19-20). Bu şekilde Rab’bin evini yeniden kuracağız!

Bunun sonucu aslında ana hedefimizdir: “Öyle ki, ondan hoşnut olayım, yüceltileyim!” (1:8). Rab’bin Tapınağı Rab’bi hoşnut edecek ve yüceltecektir. Rab’bi hoşnut etmek ve O’nu yüceltmek için ödenen her bedele fazlasıyla değer.

9. ayette Rab, onların çabalarını boşa çıkardığını açıkça söylüyor: “Ben…üfleyip dağıttım.” Neden? Çünkü tapınak yıkık durumdayken onlar kendi işleriyle uğraşıyorlardı. Öncelik sırası tersti. Bu nedenle Rab bir taraftan bereketini onlardan esirgiyordu (1:10), diğer taraftan da toprağı ve yaptıkları her şeyi kuraklıkla cezalandırıyordu (1:11).