Bu bölümde okuyacak sevindirici bir şey yok. Karanlık ve üzüntüyle doludur. Fakat çok önemli. Lütfen bunları çok dikkatlice okuyup düşünün.
Günah Nedir?
Günah Tanrı’nın izin vermediği şeyleri yapmak veya Tanrı’nın arzu ettiği şeyleri yapmamaktır. Tanrı bana bir şeyi yapmamamı söylediği halde ben ona itaat etmezsem, bu günahtır. Aynı zamanda, Tanrı bana bir şey yapmamı söylese de ben yapmazsam, o da günahtır. Günah işlediğim zaman Tanrı’nın yasasına karşı gelmiş oluyorum.
‘Günah işleyen, yasaya karşı gelmiş olur. Çünkü günah demek, yasaya karşı gelmek demektir’ (1. Yuhanna 3:4).
İnsan Nasıl Günahın İçine Düştü?
Kutsal Kitap bize Yaratılış 2: 15-17’de anlatıyor ki Rabbimiz Tanrı adamı (Adem’i) Aden Bahçesi’ne koymuş ki Adem ona baksın. Zira Rabbimiz Tanrı şu uyarıyı verdi ona:
‘Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.’
Tanrı Adem için bir karı yarattı ki ona eşlik etsin. Havva Adem’in bir kaburgasından yaratıldı. Birlikte bahçede yaşadılar. Sonra yılan birdenbire ortaya çıktı:
‘RAB Tanrı’nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, “Tanrı gerçekten, ‘Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin’ dedi mi?” diye sordu. Kadın, “Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz” diye yanıtladı, “Ama Tanrı, ‘Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz’ dedi.” Yılan, “Kesinlikle ölmezsiniz” dedi, “Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.” Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi. İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar.... Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrı’nın sesini duydular. O’ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler’ (Yaratılış 3: 1-8).
Tanrı Adem ve Havva’nın yaptıklarından dolayı üzgün ve kızgındı. Ondan sonra onlara ne tür ceza çekeceklerini söyledi.
‘RAB Tanrı kadına, “Çocuk doğururken sana çok acı çektireceğim” dedi... RAB Tanrı Adem’e, “Karının sözünü dinlediğin ve sana, meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için toprak senin yüzünden lanetlendi” dedi, “Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın. Toprak sana diken ve çalı verecek, yaban otu yiyeceksin. Toprağa dönünceye dek ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın ve yine toprağa döneceksin.” Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem’i Aden bahçesinden çıkardı. Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi’ (Yaratılış 3: 16-19 ve 23-24).
Adem ve Havva Tanrı’nın sözünü dinlemedikleri için günaha girdiler. Tanrı onlara iyiyle kötüyü bilme ağacından yemelerini söyledi, lakin ondan yediler. Tanrı aynı zamanda eğer o ağaçtan yeseler öleceklerini söyledi. Fakat Şeytan, kötü yılan aracılığıyla, onlara bir yalan söyledi. Ölmeyeceklerini söyledi. Onlar da Şeytan’ın yalanına inandılar ve Tanrı’ya itaat etmediler. Sonra Tanrı’nın söylediği gibi öldüler.
Adem Ve Havva Günah İşledikleri Zaman Hangi Şekilde ‘Öldüler’?
Günah işlemeden önce Adem ve Havva’nın Tanrı’yla güzel ve yakın bir ilişkileri vardı. Tanrı’nın ailesi gibiydiler. Fakat günah işlemeye başladıktan sonra o ilişki sona erdi.
Günah işlemeye başladıklarında, hayatlarının değiştiğini hemen anladılar.
Yanlış yaptıklarını bildikleri için vicdan azabı hissettiler.
Tanrı’yla karşılaşmaktan korktukları için O’ndan saklandılar.
Tanrı onlar için yarattığı güzel bahçeden onları çıkardı. O bahçenin içinde sağlık ve güven içindeydiler. Ama bahçenin dışındayken günahın insan hayatında yarattığı keder ve ıstıraba açıktılar. Bedenleri de ölüme uğrayacaktı.
Tanrı’yla güzel ve yakın ilişkileri bitmişti. Aynı zamanda Tanrı onları sonsuz yaşam ağacından kopardı.
O günden itibaren hayatları Tanrı’nın onlar için tasarladığı güzel hayat değildi. Günah işlemeden önceki harika hayatları sona erdi. Bunun yerine hayatları ‘ruhsal ölüme’ döndü.
Birkaç yıl sonra bedenleri de öldü. Adem 930 yaşındayken vefat etti. (Yaratılış 5: 3-5)
Hepimiz Günah İşledik
Adem’in günahı yüzünden Tanrı herkesi günahkar olarak sayıyor. Adem bizim ‘babamızdı’, ve o günah işlediği zaman, Tanrı bütün insan ailesini günahkar saydı.
‘Çünkü bir adamın sözdinlemezliği yüzünden nasıl birçoğu günahkâr kılındıysa, bir adamın söz dinlemesiyle birçoğu da doğru kılınacaktır’ (Romalılar 5:19).
‘Herkes nasıl Adem’de ölüyorsa, herkes Mesih’te yaşama kavuşacak’ (1. Korintliler 15:22).
Hepimiz günah dolu bir mizaçla doğduk. Yanlış şeyleri yapmaya öğrenmemize gerek yok. Annemizin bizden gebe kaldığı günden itibaren günah dolu bir mizacımız olduğu için bunları küçük çocukken bile kolaylıkla yapabiliriz. Kral Davut bunları söyledi:
‘Nitekim suç içinde doğdum ben,
Günah içinde annem bana hamile kaldı’ (Mezmur 51:5).
Kendi günahımız yüzünden de günahkarız.
‘Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı’ (Romalılar 3:23).
‘Günahımız yok dersek, kendimizi aldatırız, içimizde gerçek olmaz’ (1. Yuhanna 1:8).
Tüm insanlık Adem gibi kişisel günah yüzünden suçlu ve Tanrı tafafından kınanmıştır. Hepimiz Tanrı’dan kopuğuz. Hepimiz ruhsal olarak ölüyüz. Hayatın tüm kederlerine, acılarına ve mücadelelerine açığız ve sonunda bedenlerimiz de ölecek. Bunun tümü günahın ödediği korkunç ‘bedeldir’.
‘Günahın ücreti ölüm’ (Romalılar 6:23).
Günahın Cezası
Tanrı’nın günahla ilgili cezası çok serttir. Tanrı adildir. Bu da şahısında kursursuz olduğu anlamına geliyor; yaptığı, konuştuğu, ve düşündüğü her şeyinde tamamen iyi ve doğrudur. Tanrı adil olduğu için, ne evrende, ne meleklerde, ne de insanlarda günaha tahammül edemez.
Tanrı günahı cezalandırmasaydı, adil bir Tanrı olmazdı. Esasında, ‘Günah önemli değil. Günah bir sorun değil. Günahla yaşamaya mutluyum’ söylemiş gibi olurdu. Ancak Tanrı bunu yapamazdı!
Tanrı adil bir Tanrı olmasaydı, evrende ‘yanlış’ yada ‘doğru’ diye bir şey kalmaz ve adalet de olmazdı. Adalet olmasaydı, hayat karmakarışık, tehlikeli ve kötü olurdu. Hayat yaşamaya değer olmazdı!
Bu bölümdeki ders karanlık dolu ve üzücüydü. Fakat şimdi güzel bir haber var—İsa! Bir sonraki bölüme bakın.