Bugünden yaklaşık 3.500 yıl önce Peygamber Musa’nın eliyle yazılan Mısır’dan Çıkış kitabı İsrail ulusunun kurtuluşunu kaydeder. Tanrı’nın halkını Firavun’un elinden bir çok mucize sonucunda kurtarması Eski Antlaşma boyunca en çok kutlanan olaydır. Yani Mesih’in ölümü ve dirilişi Yeni Antlaşma için ne kadar kilit bir olaysa İsrail’in Mısır’dan kurtulması Eski Antlaşma için de o kadar da büyüktür. Bunları yazan Musa bir önceki yazıda, Yaratılış’ta, İsrail’in ataları olan İbrahim, İshak ve Yakup’un öyküsünü aktardı. En sonunda Yusuf, Mısır’a gidip başına gelen bir çok olumsuz olay sonucunda, Mısır’ın ikinci en güçlü adamı oldu. Mısır’ı kıtlıktan kurtaran Yusuf aynı zamanda acı çeken ailesini yanına alarak da kurtardı. Ama Yusuf halkının bir gün Kenan topraklarına dönmesi gerektiğini biliyordu çünkü Tanrı’nın baştan İbrahim’e vaat ettiği toprak orasıydı. O yüzden ölmek üzere olan Yusuf bir gün vaat edilen toprağa döndüklerinde kemiklerini yanlarına almaları için oğullarına ant içirtti (Yaratılış 50:24-25).
Aradan yaklaşık 400 yıl geçti ve Yusuf ve yaptıkları unutuldu. Yeni Firavunlar geldi ve İsrail oğullarının başlarına angaryacılar koydular. Ama büyük feryatları sonucunda, Rab onlara bir kurtarıcı hazırlar, o da Musa’dır. Ancak Firavun’un kölelerini bırakmaya niyeti yoktur. O yüzden Rab Mısır’ın üzerine on büyük bela göndererek halkını elinden zorla kurtarır ve İsrailliler yola çıkarlar. Ancak İsrail’in yolculuğu hiç de kolay geçmez. Her adımda Rab kendisine güvenmeleri gerektiğini öğretmeye çalışır. Kenan topraklarına geçmeden önce Rab onları kendisiyle buluşmak üzere Sina Dağının bulunduğu çöle götürür. Orada Rab İsrail halkına bütün görkemiyle görünüp On Buyruğu verir. Sonra Musa’yı yanına çağırıp bir çok yasa daha aktarır ama bu kırk günlük süre zarfında İsrail halkı Tanrı’nın yasasını çiğneyip putperestliğe dalar gider. Tanrı’nın büyük öfkesine karşın Musa halkı için yalvarır ve aralarındaki antlaşmayı yenilemesini sağlar. Kalan bölümlerde Rab halkı arasında yaşamak için ordugahın ortasında kurulacak bir ‘buluşma çadırı’ yapmalarını buyurur. Aslında Mısır’dan Çıkış kitabını Tanrı’nın üç ‘ziyaretiyle’ özetlenebilir. Rab önce gazabıyla Mısır’ı ziyaret eder ve halkını kurtarır. Sonra Rab Sina Dağına inip halkına görünür. En sonunda Rab ordugahın ortasında yapılan kutsal çadıra inerek halkına konuk olur.
Bu kitabı yorumlarken özellikle o günün şartlarını göz önünde bulundurmak gerek. Uzun zaman köle olarak Mısır’da yaşayan İsrail oğulları kim olduklarını ve Tanrı’nın vaatlerini muhtemelen unutmuşlardır. Musa gelip onları kurtardığında hem çok kalabalık, yaklaşık iki milyon bir nüfusa sahiptiler, hem de o kadar da düzensizdiler. Henüz kölelikten yeni kurtulan bu kadar büyük bir kalabalıktan ne beklenebilir ki? İşte bu yüzden Rab onları öncellikle Sina Çölüne getirip kutsal yasalarıyla tanıştırmak istiyor. Yani başıboş bu halkı belirli milli değerleri olan düzenli bir ulusa dönüştürmek ve onlara Tanrı’nın kutsal yasalarını aşılamak hiç de kolay olmayacaktır. Bu süreç hem Tanrı’nın hem de Musa’nın sabrını sonuna kadar zorlayacaktır. Ama tüm zorluklara rağmen Tanrı’nın İsrail halkını adam etmesi gerçekten inanılmaz bir hikayedir. Göreceğimiz gibi Eski Antlaşma’nın bu bölümleri sadece Tanrı’nın yasasını ve gazabını değil, halkına olan olağanüstü sabrını ve şefkatini de sergiliyor.