Yunus’un hikayesi insanoğlunun hikayesidir
Yunus’un hikayesi bir lütuf hikayesidir. Tanrı’dan bir görev alır ve başarısız olur fakat Tanrı onu yeniden görevlendirir.
Yunus’un öyküsü şu şekilde gelişir;
Görevlendirilmesi – isyan – ölüm – diriliş – yeniden görevlendirilmesi – görevi yerine getirmesi
İşte insan ırkının hikayesi de aynen bu şekilde gelişmiştir.
Tanrı Adem’i görevlendirdiğinde şöyle buyurdu: ‘Benim temsilcilerim olacaksınız, suretimi taşıyacaksınız, çoğalıp dünyayı suretimle dolduracaksınız, bahçe dışındaki kaosa benim adıma hükmedeceksiniz, bahçemi (krallığımı) yayacaksınız, ta ki bütün dünya benim huzurumla dolana kadar.’
Adem ise, isyan edip günaha düştü ve Tanrı’nın isteğini yerine getirmedi. Sonuç olarak Tanrı’nın varlığından yoksun kaldı ve Tanrı evreni lanetledi (Yaradılış 3) Ölüm evrene girmiş oldu ve insan ölüme mahkum edildi.
Bu gerçeği Yunus kitabının birinci ve ikinci bölümlerinde görmekteyiz. Tanrı Yunus’u görevlendirdiğinde, Yunus itaatsizlik edip, Tanrı’dan kaçmaya kalkışıyor (1.3) ve Tanrı’nın varlığından uzaklaşıyor.
Sonuç olarak, Tanrı denize şiddetli bir rüzgar gönderir ve bu Yunus’un ölümüyle sonuçlanır. İşte bu, lanetin karşılığıdır!
İkinci bölümde Yunus’un yalvarışı, ruhsal bakımdan ölü olan insanoğlunun yalvarışına benzemektedir.
Yun 2:2 "Ya RAB, sıkıntı içinde sana yakardım, Yanıtladın beni. Yardım istedim ölüler diyarının bağrından, Kulak verdin sesime.
Yunus gerçekten ölüp dirildi mi, yoksa ölümden kurtuldu mu, bilinmiyor. Ama ‘üç gün üç gece (1.17)’ şeklindeki ifade, eskiler için ölümü ve ruhun bedeni terk ederek ölüler diyarına yaptığı yolculuğu tanımlamaktaydı.
Yun 2:4 'Huzurundan kovuldum' dedim, 'Yine de göreceğim kutsal tapınağını.'
Burada, İnsanoğlunun ebedi duasını hatırlıyoruz. Aden’den, Tanrı’nın kutsal mevcudiyetinden kovulduk, ve onu içtenlikle özlüyoruz.
Yun 2:8 Değersiz putlara tapanlar, Vefasızlık etmiş olurlar.
Değersiz putların peşinden giden insanoğlu, Tanrı’nın iradesine karşı durdu ve böylelikle, İncil’in öğretişine göre artık bir ölüdür.
Efes 2:4 Ama merhameti bol olan Tanrı bizi çok sevdiği için, suçlarımızdan ötürü ölü olduğumuz halde, bizi Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. O'nun lütfuyla kurtuldunuz.
İnsanoğlunun hikayesi mezarda sona erebilirdi. Ama Tanrı’nın mükemmel ve benzersiz kurtuluş tasarısına göre yeni bir başlangıç yaşandı; İkinci bir Adem’i gönderildi ki, O’nun adı ‘İsa Mesih’tir.
Mesih, insanoğlunu temsil ederek yerimize geçti, ölümümüze katıldı. Yunus gibi, Mesih de üç gün mezarda kaldıktan sonra mucizevi bir şekilde yaşama döndü, ve O’nun dirilişiyle insanoğlu yeniden asli yoluna döndürülebildi.
Mesih, ölümden dirildiği akşam öğrencilerine görünerek,
Yuh 20:21 İsa yine onlara, "Size esenlik olsun!" dedi. "Baba beni gönderdiği gibi, ben de sizi gönderiyorum."
Yuh 20:22 Bunu söyledikten sonra onların üzerine üfleyerek, "Kutsal Ruh'u alın!" dedi.
Tıpkı başlangıçta Tanrı’nın bizi görevlendirdiği ve Ruh’u üflediği gibi, Mesih öğrencilerini yeniden görevlendirir, ve Ruh’la yaşatır. Adem’in yapamadığını, Mesih’te olan bizler yapacak, dünyayı Tanrı’nın sureti ve varlığıyla dolduracağız.
Tanrı, yüce lütfuyla bize ikinci bir şans, yeni bir başlangıç vermektedir. Peki bu sefer itaat edecek miyiz?
Aynen bu şekilde, Tanrı Yunus’a ikinci kez seslendi (3.1). Ve bu kez Yunus itaat edip, Ninova’ya gitti.
Yunus’un hikayesi insanoğlunun hikayesidir:
Görevlendirme – isyan – ölüm – diriliş – yeniden görevlendirilme – görevin yerine getirilmesi
Ne yazık ki ölümle sonuçlanmış olan birinci kısım, İlk Adem’in ve çocuklarının hikayesidir.
Hamdolsun ki dirilişle başlayan ikinci kısım, Yeni Adem yani İsa Mesih’in ve çocuklarının hikayesi olmaktadır.
Tam bu noktada, ‘Tanrı bizi neden kurtarıyor,’ sorusu akla gelebilir. Şu şekilde yanıtlamak mümkündür: Bütün yaratılış ve evren için kurguladığı tasarısında yer almamız için, O’nu onurlandırıp itaat etmemiz için, bütün dünyayı O’nun görkemiyle doldurmamız için...
Yunus ‘güvercin olarak’ Tanrı’nın yeni yaradılışının ilk meyvelerini getirendir!
İbranice’de Yunus ‘güvercin’ anlamına gelir.
Kutsal Kitap’ın belli ayetlerinde güvercin, ruh, su ve yaradılış-yeni yaradılış birlikte yer almaktadır. Bunları aşağıda görebiliriz.
Yaradılış 1.2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
İlk yaradılışı oluştururken, Tanrı’nın Ruh’u etkindi ve dalgalanıyordu (bir güvercin gibi) ve Tanrı yaradılışı sulardan (eskiler için su ‘kaos’ demektir) ayırıp şekillendiriyordu.
Yaradılış 8.1-3
Nuh’un hikayesinde Tanrı tufanı gönderir, eski yaradılışı yok eder, sonra yeni, temiz, günahsız bir yaradılışı ortaya çıkarır. Sembolik olarak hikaye bunu anlatmaktadır. Tanrı büyük bir rüzgar (İbranice ruah-yani ruh!) gönderir, suları azaltır, yenilenmiş yaradılışı ortaya çıkarır.
Yar 8:8 Bunun üzerine Nuh suların yeryüzünden çekilip çekilmediğini anlamak için güvercini gönderdi.
Yar 8:9 Güvercin konacak bir yer bulamadı, çünkü her yer suyla kaplıydı. Gemiye, Nuh'un yanına döndü. Nuh uzanıp güvercini tuttu ve gemiye, yanına aldı.
Yar 8:10 Yedi gün daha bekledi, sonra güvercini yine dışarı saldı.
Yar 8:11 Güvercin gagasında yeni kopmuş bir zeytin yaprağıyla akşamleyin geri döndü. O zaman Nuh suların yeryüzünden çekilmiş olduğunu anladı.
İşte burada güvercin, ruh, su ve yaradılış, ayetlerde yine birlikte yer almaktadır. İlginç olan, güvercinin ilk çıkışında başarısız oluşudur. Nuh onu ikinci defa salar, tıpkı Yunus’un iki kez görevlendirilmesi gibi!
Hatırlayalım: İsa Mesih’in vaftizinde de Kutsal Ruh bir güvercin şeklinde Mesih’in üzerine inmiş, ve Mesih sulardan ‘Tanrı’nın yeni yaradılışın ilk üyesi,’ olarak çıkmıştı.
‘Acaba, Mesih’in vaftizinde inen güvercin, Nuh tufanındaki güvercin, bu simgeler Adem’in başlangıçta aldığı görevi yerine getirmesinin, karanın sulardan ayrılması görevinin bir yansıması olabilir mi?’ düşünebiliriz.
Yunus da, Tanrı’nın gönderdiği güvercindir. Sulardan (yani ölümden) geçerek (fırtınaları atlatarak) yeni yaradılışın bir işaretini bulmak için (ulusların tövbe etmesi) yola çıkmıştır. İlkinde başarısızdır, ikinci çıkışında ise başarılı olmaktadır!
Yunus’un hikayesi İsrailoğulların hikayesidir
Yunus kendini çok net bir şekilde bir Yahudi olarak tanıtmaktadır.
Yun 1:9 Yunus, "İbrani'yim" diye karşılık verdi, "Denizi ve karayı yaratan Göklerin Tanrısı RAB'be taparım."
Yunus bu öyküde İsrailoğullarını temsil eder, çünkü bütün hikaye İsraillilere yönelik bir peygamberlik sözü, eylemlerle canlandırılmış bir uyarı niteliğindedir.
Yaradılış 1-11 insanlığın günaha düşüşünü anlatmaktadır. Ardından, Yaradılış 12’de Tanrı İbrahim’i çağırır. İbrahim aslen putperest bir Iraklı’ydı ve hiç de Tanrı’yı aramıyordu. Halbuki Tanrı onu seçti ve ona vaatlerde bulundu;
Yar 12:2 "Seni büyük bir ulus yapacağım, Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım, Bereket kaynağı olacaksın.
Yar 12:3 Seni kutsayanları kutsayacak, Seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki bütün halklar Senin aracılığınla kutsanacak."
Tanrı, Adem’e vermiş olduğu görevin aynısını şimdi İbrahim’e vermekteydi; Adem’in yapamadığını İbrahim yapacaktır. İsrail’in seçilmesi ve aldığı çağrı şudur: Küçük bir topluluk, Tanrı’nın bütün evreni kapsayan büyük çaplı kurtuluş planını gerçekleştirecektir.
Fakat İsrail zamanla içe dönük bir topluluğa dönüştü ve bir nehir olacağına bir göl olmayı tercih etti. Aslında İbrahim’e vaad edilen bereket bütün uluslar içindi ve İsrail’in seçilmişliğinden bütün uluslar faydalanacaktı. Adem’in yapamadığını (dünyayı Tanrı’nın görkemiyle doldurmak) İsrail yapacaktı. Ama onlar da başaramadılar.
O yüzden Tanrı İsraillilere, Tanrı’nın yüreğinin bütün uluslar için merhametle dolu olduğunu hatırlatmak üzere Yunus Peygamberi gönderdi. İsrail’in öbür uluslardan farklı ya da özel olmadığını, bir nehir olacağına bir göl haline geldiğini açıklamak için Yunus Peygamberin hikayesi yazıya döküldü.
Bu hikayede, ‘Yunus İsrailoğullarını temsil etmektedir,’ demiştik. Tanrı, onları gitmek istemedikleri, pis ve düşman saydıkları bir halka gönderirve beklendiği gibi isyan ederler. Bu kitap İsrail’in kendini diğer etnik gruplardan üstün görme-etnosentrizm günahına karşı bir azarlama, bir uyarı niteliğindedir.
Dördüncü bölümdeki uyarı, aslında İsrail’e karşı bir uyarıdır: ‘Kendinizi üstün gördüğünüzden ve bütün uluslar için olan tasarımı yerine getirmediğinizden dolayı sığınağınızı (bereketinizi, ayrıcalığınızı) sizden alacağım,’ diye tehdit eder Tanrı.
Bu söz de Mesih’in zamanında yerine gelmiştir. Mesih, ‘bağcılar’ benzemesinin sonunda,
Mat 21:40 Bu durumda bağın sahibi geldiği zaman bağcılara ne yapacak?"
Mat 21:41 İsa'ya şu karşılığı verdiler: "Bu korkunç adamları korkunç bir şekilde yok edecek; bağı da, ürününü kendisine zamanında verecek olan başka bağcılara kiralayacak."
diye ilan etmiştir. İsrail’in geçici-nöbetçi ayrıcalığı sona ermiş ve Mesih imanlılarına verilmişti; Yunus’un uyarısı, Mesih’in zamanında gerçekleşmiş oldu.
Yunus’un hikayesi Mesih’in hikayesidir
Yunus ‘sulardan’ geçti (sular ölümü simgeler) ve Tanrı’nın vaad ettiğine kavuştu (Yunus hiç istemese bile, Ninova’nın tövbe etmesi Tanrı’nın Krallığının bir işaretidir!)
Sulardan geçerek vaade kavuşmak Kutsal Yazılarda sık sık rastlandığımız bir kavramdır.
Nuh’un hikayesine az önce değindik. Elçi Petrus, Nuh’un yaşadıklarını vaftize benzetmişti:
1Pet 3:20 Bir zamanlar, Nuh'un günlerinde gemi yapılırken, Tanrı'nın sabırla beklemesine karşın bu ruhlar söz dinlememişlerdi. O gemide birkaç kişi, daha doğrusu sekiz kişi suyla kurtuldu.
1Pet 3:21 Bu olay vaftizi simgeliyor. Bedenin kirden arınması değil, Tanrı'ya yönelen temiz vicdanın dileği olan vaftiz, İsa Mesih'in dirilişiyle şimdi sizi de kurtarıyor.
‘Mısır’dan Çıkış’ zamanında, Tanrı’nın Halkı, Kızıl Deniz’den mucizevi bir şekilde geçerek, özgürlüğüne kavuştu. Pavlus bu olayı da vaftize benzetir:
1Kar 10:2 Musa'ya bağlanmak üzere hepsi bulutta ve denizde vaftiz edildi.
Sonra, Yeşu’nun önderliği altında, halk Şeria ırmağından (mucizevi bir şekilde) geçerek vaad edilen toprağa girdi.
İsa Mesih, Şeria Irmağında vaftiz olduğu gün, bu olayı tam anlamıyla yerine getirmiş oldu. Halkını vaadedilen ‘ruhsal mirasına’ getiriyordu.
Sonra Mesih, ölümden geçerek (üçüncü günde) dirildi ve ebedi huzura kavuştu. Bizler de, vaftiz olduğumuz zaman Mesih’in ölümüne ve dirilişine simgesel olarak katılmış oluruz, ölmüş ve dirilmiş oluruz ve sulardan geçerek kurtuluşa ve özgürlüğe kavuşuruz.
Rom 6:3 Mesih İsa'ya vaftiz* edildiğimizde, hepimizin O'nun ölümüne vaftiz edildiğimizi bilmez misiniz?
Rom 6:4 Baba'nın yüceliği sayesinde Mesih nasıl ölümden dirildiyse, biz de yeni bir yaşam sürmek üzere vaftiz yoluyla O'nunla birlikte ölüme gömüldük.
Rom 6:5 Eğer O'nunkine benzer bir ölümde O'nunla birleştiysek, O'nunkine benzer bir dirilişte de O'nunla birleşeceğiz.
Rom 6:6 Artık günaha kölelik etmeyelim diye, günahlı varlığımızın ortadan kaldırılması için eski yaradılışımızın Mesih'le birlikte çarmıha gerildiğini biliriz.
Yunus’un hikayesi böylelikle İsa Mesih’in hikayesidir. Mesih, Babası’na itaat etti. Baba, Mesih’e ‘Sen şu rezil ve rüsva olan gezegene git’ diye emrettiğinde, Mesih Yusuf gibi kaçmadı. Kalkıp gitti!
Yunus’un hikayesi bizim hikayemizdir
Her birimiz aynen Yunus gibi Rab’be karşı ayaklandık, söz dinlemedik. Her birimiz Rab’den kaçmaya kalkıştık ve dolayısıyla varlığından yoksun kaldık. Dolayısıyla her birimiz ruhsal olarak öldük.
Sonra Mesih, yerimize geçerek Yunus’un yaptığı gibi,
Yun 1:12 Yunus, "Beni kaldırıp denize atın" diye yanıtladı, "O zaman sular durulur .’
Mesih kendini bizim uğrumuza feda etti ki, biz Yunus gibi ölümden dirilip, ikinci bir şansa kavuşalım.
Peki, yeniden doğanlar olarak, Tanrı’nın sulardan kurtardığı halkı olarak, artık itaat edecek miyiz? Artık Tanrı’nın çağrısına uyarak Tanrı’nın huzurunu ve merhametini bütün uluslara ulaştıracak mıyız? Yunus, Tanrı’nın sözünü yerine getirsin diye nihayetinde kurtulmuştu. İnsanoğlu, Tanrı’nın başlangıçta verdiği görevi artık yerine getirsin diye Mesih sayesinde merhamete erişti. Yeter ki Kilise Yahudilerin yaptıklarını yapmasın, Tanrı’nın tasarısını unutarak, ‘bu bereket sırf bizler için’ diyerek kutsal vazifesinden geri kalmasın.