İSA MESİH’İN ÖĞRETİLERİ ÇAĞDAŞ BİR KİŞİ TARAFINDAN KABUL EDİLEBİLİR Mİ?

GİRİŞ

İsa Mesih’in öğretisini kabul etmeyi düşünenler için sorun şudur: Bu öğreti, aydın bir kişi için inanılır bir şey midir? Şimdi araştıralım: “İnanılırlık” ne anlama gelir? Bu soru şöyle yanıtlanabilir: “İnanılmaya elverişli olma durumu”. Ya inanma’nın anlamı nedir? Bunu da şöyle yanıtlayabiliriz: “Kanıtları inceleme ve sonra bir sonuca varma uğruna çalışma.” İnanışlar kanıtla kesin olarak ispat edilmiş gerçekler değildirler. Bunlar kesin olarak ispat edilmeyen ama belki, bir çok kanıta dayanan düşüncelerdir. Yani inanma olgusu, ya makul, mantıklı olup bazı kanıtlara dayanabilir, ya da tamamen “kör” veya kanıtsız olabilir. İşte burada, işin içine bir seçenek giriyor. Açıklamaya çalışayım: Yukardaki “temel öğeler” bölümünde (1) numara altında tartıştığımız “Allah” kavramını ele alalım. Allah’ın gerçek bir varlık olduğunu ispat eden herhangi bir kanıt var mıdır? Evet, bazı kanıt belirtileri vardır ama bunlar kesin kanıt sayılabilecek nitelikte değildirler. Örneğin bu “eksik” kanıtları inceleyen iki kişiyi ele alalım. Bunlardan birincisi inancını olumlu şekilde kullanarak şöyle diyebilir: “Ben, iki seçenek arasında, Allah’ın gerçek olduğu seçeneğini kabul ediyorum.” Diğer kişi, inancını olumsuz yönde kullanarak, “Ben Allah’ın sadece bir uydurma kavram olduğu seçeneğini kabul ediyorum” diyebilir. Bu husus benim savunduğum tezde çok önemli bir noktayı işaret eder. Bunu tam anlamında belirtmek için şu üç mantıksal düşünce sürecini vurgulamak isterim:

1. Bir “İsa Mesih izleyicisi” Allah’ın varlığını mantıksal yoldan kesin olarak kanıtlayamaz. O halde, inanma seçeneğini yeğlemesi, inancının bir sonucudur.

2. “Kuşkucu” da Allah’ın var olmadığını ispat edemez. O halde, “inanmama” seçeneğini kabul etmesi, inançsızlığının bir sonucudur.

3. Bir önermeyi kanıtlayamama durumu, her zaman bir “kanıt yokluğunu” ifade etmez. Şunu biliyoruz ki, önceleri, yüzyıllar boyunca, dünyanın yuvarlak olduğunu kimse kanıtlayamadı. Fakat bu “kanıtlayamama” durumu, dünyanın düz olduğu anlamına gelmez.

Şimdi şu soruyu soralım: Isa Mesih öğretisinin gerçekliğini belirten kanıtlar nelerdir? Bu konuda iki tür kanıt sunacağım: Bunlardan birincisi nesnel, ikincisi ise öznel niteliktedirler.

NESNEL KANITLAR

Konumuza ilgi duyan her düşünür için nesnel kanıtlar her zaman vardır. Bu kanıtlar, Nasıralı İsa adıyla tanınan kişiyle ilgili bilgilerden oluşur. Bu konudaki eserleri ciddi olarak inceleyen herhangi bir kişi, nasıl Sokrates, Tüsidides, Herodotus, Eflatun’u merak edip onlarla ilgili eserlerden bilgi edinebilirse, Hz. Isa ile ilgili ana eserleri de inceleyerek O’nun neler söylediğini, neler yaptığını öğrenebilir. Ancak bir bilim adamı, Hz. İsa’nın söylediği şeyler ve yaptığı işler hakkında bilgi edinmeğe başlarsa, kendisince kabulü zor sayılabilecek bir “karar verme” durumu ile karşılaşacaktır. Çünkü Isa Mesih’in kendisi hakkında öne sürdüğü iddialar, “çok büyük” iddialardır.

İsa Mesih, yalnız bir peygamber değil, aynı zamanda Allah’ın özünden olduğunu da iddia ediyor.

‘O’nun bu iddiasını anlayabilmek için yaşayan varlıkların sınıflandırılmasında yeni bir tür yaratmak gerekmektedir. Çünkü, İsa Mesih, “Allah-İnsan” diyebileceğimiz, çift sözcükten oluşan bir varlık olduğunu iddia etmektedir ve ayrıca, bu türde “eşsiz” ve “biricik” kişi olduğunu öne sürmektedir.

İsa Mesih öğretisinin esaslarını ve yaptığı eylemlerin neler olduğunu yukardaki “temel öğeler” bölümünde etraflıca anlattık. Şu anda vurgulamak istediğim şey bu “biricik” kişinin yaşamı, ölümü ve yeniden dirilişi hakkındaki tarihi bilgilerin, İsa Mesih’in iddiaları ve öğretilerinin “inanılırlık” niteliğine yardım eden nesnel kanıtlar olduğudur. Araştırma yapmak isteyen bir kimse, bunların tarihsel ve aynı zamanda da tarih bilimcileri tarafından gerçekliği kabul edilen olaylar olduğunu öğrenebilir. Hakikate erişmek isteyen gerçek aydın da, bu konuda incelemeler yaparsa aynı sonuçlan elde eder.

ÖZNEL KANITLAR

İkinci tür kanıtlar öznel olup bunlardan yalnızca O’nu “deneyen” kişi yararlanabilir. Diğer, kişiler bu işin dışında kalmaktadırlar. Burada anlatmak istediğim, insanın benliğinde duyduğu gereksinmelerdir. Huzursuzluk, boşluk, yaşam ereksizliği, isteksizlik, birşeyleri özleme gibi duygular...

Bu tür duygular bazı kişilerde daha derin olup, gelecekten korkma, çekinme korkusunu da içerir. Diğer bazı kişilerde bunlara bir de “kendini suçlu görme” duygusu eklenir. Bu tür duygulara, “anlamsız şeyler” diyerek omuz silken kişilerin var olduğunu da kabul ediyorum. Gerçekte bazıları, bu gibi duygulara gülüp geçerler. Fakat benliklerinin merkezinde özellikle bu gereksinmeleri duyan kişiler de vardır.

Kişi, bu özel deneylerine, bunlara bir çözüm yolu gösteren Mesih’in açıklamalarının nesnel kanıtlarını da ekleyebilir. Çünkü Hz. İsa, Kendisi ile kurulacak kişisel bir ilişkinin bu gereksinmeleri tatmin edeceğini söylemektedir.

İsa Mesih’in önerilerini kabul eden ve böylece O’nunla kişisel bir ilişki kuran kişinin önüne, tümüyle yepyeni bir dizi öznel kanıt serilir. Böyle bir insan, kendi benliğinde ne tür değişikliklerin meydana geldiğini hissedip bunları anlatabilir. Fakat bu içsel duygulara dışardan herhangi birinin karışması, ve onları incelemesi olası değildir. Örneğin ben, günahımı arındırıcı önlem olarak Isa Mesih’i iç dünyama kabul ettim ve O’na, elimden geldiğince hizmet etmek için çaba sarf etmekteyim. Şimdi bu halde, bende herhangi bir değişikliğin oluştuğunu gösteren bir kanıtın meydana geldiğini iddia edebilir miyim?

Şurasını da unutmamak gerekir ki, ben “kusursuz” bir insan değilim. Ahlaksal nitelikler bakımından, İsa Mesih’i kabul etmeyen birçok kişiden bile daha alt düzeyde olabilirim. Fakat beni etkileyen, heyecanlandıran şey, yaşamımda şimdi bir amaç sahibi olabilmem ve bu amaca doğru ilerleme kudretini kazanmış bulunmamdır. İsa Mesih bana, diğer başka durumlarda olabileceğimden daha çok sabırlı, nazik, sempatik, ve sevimli hale gelme olasılığını sağlamaktadır. O bana, günahkarlık suçumdan kurtuluşu sağlamaktadır. Diğer bir deyişle, O, ilerisi için bana sağlam bir umut sağlamaktadır. Ayrıca bu dünyada beni daha iyi bir kişi haline getirmektedir.

Bu öznel kanıtın söz konusu olduğu hallerde, kendi öz yaşamım içinde bunun var olup olmadığını sizlerin kontrol etmeniz olası değildir. Ancak isterseniz, kendi yaşam deneylerinizde bu duyguyu hissedip kontrol edebilirsiniz. Gerçekte de İsa Mesih sizden bu deneyi yapmanızı istemektedir. Bu arzusunu şu sözlerle ifade ediyor: “İşte kapıda durmuş, kapıyı çalıyorum. Eğer biri sesimi işitir ve kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim...”(İncil: Vahiy: 3:20).

Şimdi şunu açıkça belirtmekte fayda var. Bir kuşkucuya İsa Meshi gerçeğini yüzde yüz kanıtlayamam. Ancak, O’nu arayan bir kişi için, İsa Mesih’in dünya üzerinde yaptığı işleri, yarattığı mucizeleri ispat eden nesnel kanıtlar ve O’nun insanın iç dünyasında bulunabileceği ispatlayan öznel kanıtlar da vardır.

Son olarak şunu belirtmek isterim. Herhangi bir yeterli kuramın doğruluğunu kanıtlama yöntemi, o kuramın deneylerimiz süresinde meydana gelen olguları kanıtlayabilme yeteneğine, kudretine dayanır. Buna göre İsa Mesih’in öğretileri tüm söylediklerimin gerçek olduğunu kanıtlar. O, toplumumuzun sorunlarının açıklamasını en iyi şekilde yaptığı gibi, bu sorunlara en iyi çareleri de önermektedir.

Bu bakımdan, Hz. İsa öğretisinin “dindarlıktan”, ya da “yüksek ahlak kurallarına uyma” diye adlandırılan davranıştan tümüyle farklı bir şey olduğunu açıklamak isterim. Dindar bir kişi, bunun İsa Mesih öğretisi ile aynı şey olduğunu öne sürebilir. Yüksek ahlak kurallarına bağlı bir kişi de kendi ahlaksal ölçülerinin İsa Mesih öğretisi ile aynı anlama geldiğini ve böylece Allah’ı hoşnut kıldığını söyleyebilir. Fakat gerçekte İsa Mesih’i izleyen ve Allah’ı hoşnut edip O’nunla barış halinde olan kişi: daha çok felsefe ya da dinsel bir kurumu kasdeden ve küçük harfle yazılan “o” yerine, İsa Mesih’i belirten ve büyük harfle yazılan “O” zamirini kullanır. Çünkü İsa Mesih izleyicisinin esas niteliği, Isa Mesih’le oluşturulan “kişisel” yani “kişiye özel” ilişkidir.

Evet, yaşam amacı arayan herhangi bir aydın için İsa Mesih geçerli ve mantığa uygun bir seçenek ifade eder. Aslında daha mantıklı veya doğru bir seçenek olamaz!