Bir önceki bölümü okuyup “Bu çok iyi. Ama Rab’be yakınlaşabilmem için atabileceğim pratik adımlar neler?” diye düşünmüş olabilirsin. İster kendini Kutsal Ruh’un verdiği yaşamdan mahrum kalmış kupkuru bir yerde hisset, ya da Tanrı’nın varlığını döktüğü bir ortamda ol, Baba ile samimi bir ilişki geliştirebilmen için apaçık yollar var.
Öncelikle açlığını ve susamışlığını arttırmak, Rab’bi daha fazla istemene yardımcı olacaktır. O’ndan seni daha çok acıktırmasını isteyebileceğini biliyor muydun? O’na daha çok acıkabilmek için önce kupkuru bir yerden geçmeyi beklememize gerek yok. Aslında Kutsal Ruh’un varlığını ne kadar yaşarsak, O’nu daha çok arzuladığımızı keşfettik!
1991 yılında Stratford, Ontario’da kilise önderliği yapmaktan ayrılarak, Toronto’daki yeni kilisemize önderlik yapmak için oraya taşındık. Çok hızlı bir şekilde kendimizi bir kilise yürütmenin uygulayıcı kısımlarına kaptırdık ve kısa bir süre sonra her gün hizmet ederek, danışmanlık yaparak, şifa vererek ve insanları kötü ruhlardan kurtararak kupkuru kaldığımızı fark ettik. Evet, onlar büyüyor ve olgunlaşıyordu, ama gerçekten özgür olabilmek onlar için bir kaç sene sürdü. Bir şekilde karanlığı ışık ile dağıtmaya odaklanmamız gerekirken, odak noktamız karanlığa karşı savaşmak olmuştu ve bu bizi yıpratmaya başlamıştı.
Eylül 1992’de Benny Hinn bölgemizi ziyaret ederken, onun toplantısına katılmamız gerektiğini biliyorduk. Kutsal Ruh’un hissedilebilir varlığını ve gücünü arzuluyorduk ve yenilenmeye ihtiyacımız vardı. O toplantılarda gördüklerimiz, kurtarma, şifa verme ve kötü ruhları kovma yetkisi olan büyük bir Tanrı’mız olduğunu hatırlattı. Felçliler yürüdü, körler görmeye başladı, sağırların kulakları açıldı ve yaklaşık 1000 kişi İsa Mesih’i kabul etti.
Bu olaydan güçlü bir şekilde etkilenmiş olarak Tanrı’ya, “Bizim istediğimiz bu Rab” dedik. Tanrı’nın yönlendirişi için dua ettiğimizde, bize, “Eğer bu konuda ciddi iseniz sizden iki şey istiyorum: Sabahlarınızı duada geçirin ve meshedilmiş insanlarla zaman geçirin” dediğini hissettik. Biz ciddiydik, böylece 1992 yılının Ekim ayında tüm randevularımızı iptal ederek sabahlarımızı Rab’be adamaya başladık. Tapındık, Kutsal Kitap üzerinde çalıştık, teşvik edici kitaplar okuduk ve bir buçuk sene boyunca sabahlarımızı O’nunla geçirdik. Bunu söylemek yapmaktan daha kolay ama öncelik O’ndaydı. Haftalar, aylar geçince bu zaman bizim sevincimiz oldu. İsa’ya tekrar aşık olmuştuk. Başlangıçtaki sevgimize dönmüştük. O’nun peşinden gittikçe, O bizi daha çok dolduruyordu ve biz O’nunla daha çok zaman geçirmeyi arzular olmuştuk.
Aynı zamanda kilisemize misafir vaizler davet ediyorduk. Hangi mezhebe bağlı oldukları bizim için önemsizdi. Onların meshedilmiş olduklarını ve Tanrı tarafından kullanıldıklarını duyduğumuzda, daha çok öğrenme arzusu ile onlardan gelmelerini istedik. 1993 yılı Ağustos ayının ortalarında Marc Dupont Niagara Şelaleleri gibi güçlü bir dökülme yaşanacağı peygamberliğinde bulundu. Bunu Stacy Campbell1 ve Larry Randolf2’tan gelen benzer etkiye sahip peygamberlikler takip etti. Bundan bir buçuk sene öncesinde Rab’be olan açlığımızı uyandırıyorduk, bundan dolayı bu peygamberlikler bizim daha da acıkmamıza sebep olmuştu. Buna bağlı olarak 1993 yılı Kasım ayında, Ruh’un dökülüşünün yaşandığı Arjentina’ya, yüreklerimizin uyanış için olan tutkusunu tutuşturan bir yolculuk yaptık. Arjentina’daki uyanışın liderlerinden biri olan Claudio Freidzon3’un aktarım duası herşeyi değiştiren dönüm noktası oldu. Sonra Randy Clark’a da Kutsal Ruh’un dokunduğunu duyduk ve 1994 yılı Ocak ayında gelip kilisemizde konuşmasını istedik. 20 Ocak’ta gerçekleşen ilk toplantı tarih yazdı. Randy, Kusal Ruh’un onun hayal kırıklığını alıp, yanıp tutuşan bir açlığa nasıl çevirdiğinin tanıklığını verdi. Perşembe akşamları toplanan küçük grubumuzu Rab’den daha fazla almaya davet ettiğinde gökler açıldı ve görkem indi. Hepimiz o akşam değiştirildik! Toplantımız nasıl mı görünüyordu? Karmaşa, bedenler etrafa saçılmış, kahkahalar, ağlama ve birşey yapamaz duruma gelen insanlar.
Rab, O’nu takip etmede ciddi isen açlığına cevap verecek. 1992 yılında sabahlarımızı Rab’be adamaya karar verdiğimizde bunun bizi Toronto’da onlarca yıl sürecek olan bir uyanışa götüreceği konusunda en ufak bir fikrimiz yoktu. Sadece O’nun, kendisine aşık olma çağrısını dinliyorduk. Seni de aynı şekilde çağırıyor şimdi, O’na daha çok aşık olman için. Rab her birimiz için farklı birşey yapıyor, yani senin yolculuğun bizimkine benzemeyebilir. Ama sen İsa ile olma isteğine yanıt verdikçe, O da senin yüreğini, yapmak istedikleri için hazırlayacaktır.
Seni aynı zamanda, düzenli olarak, imanını, açlığını ve tutkunu tutuşturacak yerlere gitmen için teşvik etmek istiyoruz. Bu meshedilmiş vaizleri dinlemek, konferanslara gitmek, hatta bizim Arjentina’ya gittiğimiz gibi, Kutsal Ruh’un dökülüşünün yaşandığı başka bir ülkeye gitmek anlamına gelebilir. O toplantılar, meshedilişin karşı konulamaz görkemi altındayken her ikimizi de gerçekten değiştirdi. Zamanımızı Tanrı’nın öncelik sırasına göre harcarsak, bu asla boşuna olmaz.
“Siz öncelikle O’nun egemenliği ve doğruluğu ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir.” (Matta 6:33)
Ontario bölgesi, Stratford ve Toronto’da kilise kurduğumuzda her ikimiz de Tanrı’nın kilisedeki ailemizin hayatlarında çalışmasını istiyorduk. Tanrı bizim, Tanrı’nın sesini duyma konusunda inanılmaz bir vahiy alan Mark Virkler ile buluşmamızı sağladı4. Mark kendisini ‘sol beyinli’ olarak tanıtır, bu da sağ beyinli olan ve daha çok yaratıcı düşünce yapısına sahip olan birinden farklı olarak daha çok analitiksel ve rasyonel bir düşünce yapısına sahip olduğu anlamına geliyor. Insanlara Tanrı’nın sesini nasıl duyduklarını sorduğunda aldığı “Bir şekilde bildiğini biliyorsun” cevabı onu tatmin etmiyordu. Bu onun işine yaramıyordu. Böylece Mark hayatının bir yılını Tanrı’nın sesini duymaya adadı ve Tanrı ona Habakkuk 2:1-2 ayetleri aracılığıyla çok açık adımlar gösterdi. Bu adımlar şu şekilde:
Sakinleş.
Gözlerini İsa’ya odakla.
Kendini akıcı düşüncelere bırak.
Bunları kağıda dök.
Mark bu konuda o kadar derin bir bilgiye sahip ki, bunların hepsini burada tekrarlamanın bir anlamı yok. Kendisinin, Rab ile olan paydaşlığınızda her gün büyüyebilmeniz için yardımcı olacak harika kitapları, kayıtlı dersleri, kılavuzları ve başka kaynakları var. Daha önce öğretişlerini duymadıysanız, biz bunların her bir Hristiyanın gerçekten Rab’be yakınlaşabilmesi için hayati öneme sahip bir araç olduğuna inanıyoruz. Tanrı’nın sesini duymak, her ikimiz için de Rab ile daha derin bir yakınlığa adım atmamıza yardımcı olan önemli bir anahtar.
Ben (John) Tanrı’nın sesini duymayı öğrendiğim zaman “Bu kadar basit olamaz!” diye düşünmüştüm. Tanrı’nın önüne ciddiyet içinde gelir ve O’na bana ne söylemek istediğini sorardım ve O bana: “Seni seviyorum oğlum” diye cevap verirdi. Ben de o zaman “Bu çok güzel ama başka ne söylemek istiyorsun?” derdim. O da “Seni seviyorum oğlum” diye cevap verirdi. Bu altı kez veya daha çok olurdu ve bu şekilde devam edince ben yavaş yavaş bunun klişe haline geldiğini düşünmeye başlamıştım. Ama aslında O’ndan duymam gereken buydu. Tanrı’nın Egemenliği, Sevgi Egemenliğidir. O’nun bana seslendiğini duydukça O’nun benim ve başkaları için yüreğini tanımaya başladım. Tanrı’dan gelen şeyler çocuk olmak ile ilgili, değil mi?
Bu terimin anlamı, herhangi bir dilek, bir ajanda olmadan, sadece O’nunla birlikte olarak, Tanrı’nın huzuruna dalarak zaman geçirmektir. Geçmişte Hristiyanlar bunu ‘derin düşünerek dua etme’ veya ‘oyalanma’; Kutsal Ruh’un varlığında dinlenerek ve bekleyerek O’nun seni doldurmasına izin verme, olarak betimlemiştir. Çoğu zaman insanlar beklerken, sakin ve huzur dolu, Tanrı’nın huzurunu davet eden müzik parçaları dinlerler. Genellikle yere yatarız ya da rahatlayabileceğimiz konforlu bir koltuğa uzanırız.
Şahsen, bu zamanın Tanrı’nın huzurunun bizleri yıkamasını sağladığına inanıyoruz. Kilisede etkin olan inançlardan biri daha çok şey yapmamız gerektiği yönündedir; daha çok dua edilmeli, daha çok müjdecilik yapılmalı, daha çok Kutsal Kitap okunmalı. Huzurunda bu şekilde zaman geçirmek ise bunun tam tersi çünkü ön planda olan ‘yapmak’ değil, ‘olmak’. Bu yer kendi kendimize birşeyler yapmanın uğraşını bıraktığımız, Rab’bin bize yaklaşmasına ve bizimle buluşmasına izin verdiğimiz yerdir. Bu pasif bir olay değildir. İmanın bulunduğu bir etkinliktir. Huzurunda dinlendiğinde, kendini etkin bir şekilde, Tanrı’nın huzurunun olduğu yere yerleştirip birşeylerin olacağı beklentisine giriyorsun. O’nun yüreğinin çok daha derinlerine girmesine ve konuşmasına izin veriyorsun. Daha fazla doluyorsun ve işte o zaman başkalarına verme isteği doğuyor içinde. Önce kendi aldığın doluluktan ve taşkınlıktan başkalarına hizmet etmek bu demek.
Tanrı’nın sesini duymak, Rab ile kişisel iletişimine ve ilişkine yardımcı olduğu için, O’nun huzurunda etkin bir şekilde dinlenmenin önemli bir parçası. Hizmet ettiğimizde bir kişi için dua etmeye devam ederek onların Tanrı’nın huzurunda dinlenmesini sağlamanın çok büyük etkisi olduğunu keşfettik. Çoğu zaman insanlar Ruh’un etkisi altında yere düşüyor. Ama bu sadece başlangıç; yerde kaldıklarında ve Tanrı’nın çalışmasına izin verdiklerinde derin şifa ve bereket gerçekleşir. Ben (John), Carol ile insanlar için saatlerce dua ettiğimiz, onlara meshediş verdiğimiz ve Tanrı’nın gücünde kalmalarını sağladığımız zamanları hatırlıyorum. Hayatları sonsuza kadar değişti, çünkü Tanrı ile çok derin bir buluşma yaşadılar.
Yakın geçmişte, ben (Carol), üç seneden daha uzun süren ciddi sindirim sistemi sorunlarıyla uğraşıyordum. Çok detaya girmeden; kendimi sürekli bitkin hissediyordum, susuzdum, hevesim kırılmıştı ve en kötüsü Tanrı’nın varlığını normalde hissettiğim kadar hissedemiyordum. Başkalarına hizmet ettiğimde Kutsal Ruh hala oradaydı, ama varlığını ben kendim hissedemiyordum. Bunun benim için ne kadar yıkıcı olduğunu anlatmak için kelimeler yetmez. Muhteşem Üçlü birlik Tanrı ile yakın bir ilişki için yaşıyorum ve bu yaşadıklarım kalbimi kırıyordu. Toronto’daki bir kaç doktordan aldığım kötü sonuçlardan sonra bir kaç iyi arkadaşın tavsiyesine uyarak Almanya’ya gitmek için yola koyuldum. Orada kaliteli bir ilaç tedavisi ile sürekli devam eden bir dua ve hizmet zamanını birleştiren Hristiyan bir topluluk ile zaman geçirdim. Mucizevi bir şekilde klinikteki bir doktor bedenimde tüm bu yıpranmışlığa sebep olan küçük bir parazit buldu ve böylece müdahale edebildiler. Kolit yok oldu, gücüm geri geldi ama hala Tanrı’nın huzurunu hissetmede zorlanıyordum.
Sonra ikimiz de, Kuzey Almanya’da, Hamburg’da inanılmaz bir şifa hizmetinde bulunan Dr. Arne Elsen ile tanıştık. Mesih inanlısı olduktan sonra Dr Elsen 1.Selanikliler 5:17’yi okudu, “Sürekli dua edin”. Bunu pratik olarak uygulayabilmenin yolunun her on dakikada bir ona dua edip Tanrı’ya tapınmasını hatırlatacak bir sayaç kullanması olacağı kanısına vardı. O zamandan beri Dr Elsen, her on dakikada dua edip tapınmanın yüzlerce insanın şifa almasında çok önemli bir anahtar olduğunu keşfetti. Her ikimiz de bunu denemeye karar verdik!
Her on dakikada bize tapınmamız gerektiğini hatırlatan bir saat kullanmak başta kesinlikle bizi zorladı – örneğin araba sürdüğün ve birinin önünü kestiği gibi durumlarda. Kızmak o kadar kolay ki bu durumda, ama sonra alarm çalıyor ve işte Rab’bi övme zamanı! 10 dakika tapınma sayacının olması her zaman olumlu bir bakış açısına sahip olmaya yardımcı oluyor; O’nun kim olduğunu, O’nun sevgisini ve iyiliğini sürekli hatırlatıyor ve hayatın doluluğuna rağmen O’nun varlığına bağlı kalmamızı sağlıyor.
Bu sayacı kullanmaya başladıktan kısa bir süre sonra, ben (Carol) Tanrı’nın varlığını artan bir şekilde yeniden kişisel olarak hissedebildiğimi fark ettim. Bu tapınma sayacı benim için ve daha bir çokları için can kurtarma halatı gibi birşey oldu. 10 dakika tapınma devrimi diyoruz, çünkü gerçekten bir devrim.
Kaliforniya, Redding’deki Bethel Kilisesinden Beni Johnson kısa bir süre önce bendeki etkisini gördükten sonra kendisinin de sayacı kullanmaya başladığını bizimle paylaştı5. Son üç senedir Beni adrenal yorgunluk yaşıyordu ve bu sürekli yorgun ve bitkin olmasına sebep oluyordu. Doğal tedavi uzmanı tarafından tedavi ediliyordu ama yine de enerjisi normale dönmüyordu. Her on dakikada tapınmayı hatırlatan zamanlayıcıyı iki hafta kullandıktan sonra, Beni bir sabah uyandığında kendisini tamamıyla yenilenmiş hissetti. Adrenal yorgunluğun tüm belirtileri yok olmuştu!
Hizmet ve şifa için meshedilişte de bir artma sezinledik. Tapındığımızda Tanrı’nın varlığı atmosferi kaplıyor. Şifa’yı bir tek Rab verebilir, ama insanlar için dua ettiğimizde, gelip şifa vermesi için O’nun varlığını daha çok davet edebiliyoruz.
Rab ile teke tek zaman geçirmenin yanı sıra, başkalarıyla buluştuğumuzda oluşan grup dinamiği daha derine gitmemiz için bizi teşvik ediyor. Yakınlığı tatmak istiyorsan, neden benzer düşünceye sahip insanlarla küçük bir gruba katılmayasın? Birlikte tapınabilir, dua edebilir, birbiriniz için veya bir konu için dua edebilir, Söz üzerinde birlikte düşünebilir ve O’nun huzurunda birlikte dinlenebilirsiniz. Rab ile yakınlık tüm grubun hedefi ise, kendi düşüncelerinle tek başına birşeyler yaşamak biraz daha zor olabilirken, daha derine gitmek için birbirinizi teşvik edebilirsiniz.
Kutsal Ruh, yüreğimde sana daha yakın olmaya olan açlığımı arttır.
Seninle birlik içinde, yüreğinin düşüncelerini sürekli duyarak ve bilerek yaşamayı arzuluyorum. Seni Oğlun’un tanıdığı gibi tanıyabilmem için, Oğlunu gönderdiğin için teşekkür ederim.
Kulaklarımın senin sesini duyabilmeye açık olması, yüreğimin gözlerinin seni görebilmesi ve seni daha iyi tanıyabilmek için dua ediyorum.