Kilise üyelerinin toplantıları, yerel kilisenin yaşamında büyük bir öneme sahiptir. Tanrı halkı Rab İsa Mesih’in adıyla bir araya geldiğinde, Rab’bin iradesi özel bir şekilde bildirilir. Bu nedenle, bir kilisenin gerçekleştireceği her ne kadar toplantı var ise de kilise üyelerinin bir araya geldiği toplantı genellikle en zor olanıdır. Bazı kiliselerde uyum içerisinde olmak çok zor ve başkalarını sevmek korkunç bir yüktür. Açıkça görülmelidir ki, eğer kilise yaşamının herhangi bir özelliği paydaşlığın genel ruhsal tutumuyla uyum içerisinde değilse yoluna koyulması gereken bir şeyler var demektir. Birçok durumda bu problem, kilise üyelerinin toplantılarının işleri ve yönetimine karşı yanlış bir bakış açısından kaynaklanmaktadır.
Mezmur 133’te, kutsalların paydaşlığının gerçek ruhsal birliğinin mükemmel bir resmi sunulmaktadır. Harun’un başından aşağı dökülen mesh yağı sakalları ve giysisinin uçlarına kadar her yerine yayılmıştır. Davut bunun paydaşlık içerisinde gerçek birliğin bereketi olduğunu söylemekte, tıpkı mesh yağı gibi baştan aşağı her yere nüfuz ettiğini anlatmaktadır. Bu, işlediğimiz konuyla alakadardır. İmanlıların sevgide gerçekten bir olması (Yuhanna 15:12), sevgiyle gerçeği söylemeleri, tek yürek ve tek düşüncede olmaları, Tanrı’mızın tasarısıdır. Paydaşlığın birlik ve sevgisinin bozulmasındansa kişisel bir kayıp yaşamamız çok daha iyidir. Eğer kilisenin ruhsal birliği üzerine yüksek bir ödül konuyorsa, kilise toplantılarının çoğu sıkıntısı asla gün yüzüne çıkmayacaktır.
Bizler bu şekilde bir araya geldiğimizde Rab’bin Başımız olarak aramızda olduğunu fark etmemiz gerekmektedir. İbadet için bir araya gelmemiz ve Rab’bin Sofrası etrafında toplanmamız gibi ciddi bir konudur. Bir araya gelmedeki amacımız, karşımıza çıkan konular üzerinde Rab’bin düşüncesini öğrenmektir. Bu herkişinin hazır bir yürekle toplantılara gelmesi ve büyük bir dikkat ve önemle konuşması gerektiği anlamına gelmektedir. Eğer Rab’bin adıyla bir araya geliyorsak, kendi adımızla değil fakat O’nun adıyla konuşmayı arzulamalıyız. Kilise toplantıları Rab’bin halkının arasında olma anlayışından uzak, kişilerin kişisel durumlarından kaynaklanan halk konuşmalarıyla enkaz haline gelmiştir. Rab’bin ‘aralarında olduğu’ gerçeği, her bir yüreğe ciddi bir tutum getirmelidir. Hiç şüphesiz Kutsal Ruh, kilise toplantılarındaki sevgisizlik ve dünyevi tartışmalarla kederlenmektedir.
Yanlış anlamaların ve sıkıntıların bir başka kaynağı da burada bulunmaktadır. İhtiyarların ya da diyakonların ilgi alanları olan meseleleri tartışmak üzere kilise toplantılarının kullanımı, gözle görülür bir şekilde Kutsal Kitap’a uygun değildir çünkü görevlerini inkâr ve ihmal etmektir. Örneğin, kıskanç bir şekilde haklarını korumak diyakonların görevi değildir; ama özel bir hizmet için ayrılmış olduklarını memnuniyetle kabul ve beyan etmek kilise toplantılarının yeridir. Elbette bu, kilisenin göklerin krallığı ile ilgili ağır meselelerle ilgilenmekten kiliseyi inşa etmede daha ileri gitmenin ve müjdeyi dünyanın her yerinde imanlı olmayanlara götürmenin yollarını araştırmakta özgür kılar.
Elçilerin İşleri kitabında Yeruşalim’deki dört kilise toplantısının kayıtlarına sahibiz (bölümler 4, 6, 11 ve 15). Her bir durumda büyük ve oldukça önemli meseleler ele alınmaktadır. Belki de günümüzde kiliseler Mesih’in herkes tarafından tanınması gibi önemli bir mesele yerine önemsiz meselelerle daha çok vakit kaybettiği için müjdeleme işi büyük kayıplar vermektedir..
Tanrı daima amaçlarını Sözü aracılığıyla açıklar. Yeni vahiylerin verildiği dönemde yaşamamaktayız. Kutsal yazılar elçilerin döneminde tamamlanmıştır ve bu nedenle Tanrı’nın tasarılarının ve bilgeliğinin anlatıldığı yazılara yapılan eklemeler kesinlikle reddedilmelidir. Elçilerin döneminde bile Tanrı Petrus’a konuştuğu gibi konuştuğunda (Elçilerin İşleri 11:5-9) kilise daha öncesinde verilmiş olan Tanrı’nın Sözü’nden bu söylenenleri doğrulamayı gözetliyordu. Elçilerin İşleri dördüncü bölümde kilise, elçilere yapılan tehditleri işitti ve Kutsal Yazılar’ı temel alarak dua etti. Altıncı bölümde, Söz hizmetine tehdit gelmemesi açısından diyakonlar atamaya karar verdiler- Kutsal Kitapsal ilkelerin kullanıldığı açık bir örnek. On birinci bölümde Petrus, Rab İsa’nın sözlerine işaret ederek kiliseye güvence verdi (ayetler 16 ve 17). On beşinci bölümde Yakup, büyük bir etkiyle Eski Antlaşma’dan alıntılar yaparak bütün tartışmayı bir sonuca bağladı (ayetler 15-18).
Bu, tam anlamıyla temel alınması gereken bir durumdur. Kilise, Ruh ile Tanrı’nın Sözü’ne yönlendirilmeyi bekleyerek bir araya gelmelidir. Örneğin, bir üye müjdenin daha da geliştirilmesi için belli başlı bir girişim tavsiyesinde bulunabilir. Kilise, o zaman bu öğretişle Kutsal Yazılar’ın öğretişi arasında ne tür bir ilişkilendirme olduğunu ele almalıdır. Kutsal Kitapsal prensiplerle tutarlı mı? Mesih’i gerçekten yücelten bir şey mi? Kilisenin herhangi bir öğretişine zarar vermekte mi? Bütün bunlar Kutsal Kitap ışığında açık bir şekilde incelenmeli, ele alınmalıdır. Elbette üyeleri Kutsal Yazılar’a özellikle yönlendirebilen bazı kardeşler olacaktır (muhtemelen pastörler, ihtiyarlar) ama herkes bu kardeşin sözleriyle Tanrı’nın isteği arasındaki ayrımı görebilmelidir. Bu, Sözü şimdi ele aldığımız konulara uygulayan ve zihinlerimizi uyandırarak bizi aydınlatan Kutsal Ruh’un var olan, doğaüstü işini inkâr etmek değildir.
Birçok örnek ele alabiliriz. Bir kilise toplantısı, Matta 19:18-20’nin buyruğuyla ilgili ikna olmuş olarak bir araya gelebilir. Kutsal Ruh bu yükü ağır bir şekilde birçok yüreğe yüklemekten hoşnut olmaktadır, öyle ki kilise hem yurtta hem yurt dışında misyonerler göndermeye yönlendirilebilsin.
Rab’be duyulan büyük bir ihtiyaç, Sözü’nü üyelerin yüreklerine güçlü bir şekilde vermesi ve onlara gerçekten ayırt etme yetisi vermesidir. Kiliseler, ‘ruhları sınamaya’, ‘her gün Kutsal Yazılar’ı okumaya’ ve göksel bilgeliğin ardından gitmeye hazır olmalıdır.
Kardeşlerin ‘Rab korkusuyla ve Kutsal Ruh’un tesellisiyle’ ilerlemesi, birlikte birlik içinde yaşamaları ve böylece ruhsal gönenç içinde sevinç duymaları çok güzel ve hoşnut edici bir şeydir.