Üçüncü tür sevgi, benim “rağmen” türü diye adlandırdığım türdür. Bir koşula bağlı olmadığı ve karşılığında bir şey beklenmediği için “eğer” türü sevgiden farklıdır. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için de “çünkü” türü sevgiyle bir değildir. Bu üçüncü tür sevgide, kişi bir şey olduğu için değil, bir şey olmasına rağmen sevilir. Kişi, dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir ve bu “rağmen” türü sevgiyle karşılaştığında yine de sevilebilir. Buna layık değildir. İyi, çekici ya da zengin bir konum edinerek bu sevgiyi kazanması gerekmez. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine rağmen olduğu gibi, tamamen sevilir. Bütünüyle değersiz biri gibi görünebilir ama çok değerli biri gibi yine de sevilir.
Yüreklerimizin en çok susadığı sevgi türü de budur. Farkında olsanız da olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir. Bunu nasıl mı söyleyebiliyorum? Size sadece bir tek soru sormama izin verin. Kalbinizin derinliklerinde dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi gerçekten sevmediğini düşünseydiniz yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz? Kendi kendinize “Yaşamanın ne yararı var?” diye sormaz mıydınız?
Şu anda, dünyada en sevdiğiniz kişiyle çok kötü bir kavga ettiğinizi ve onun sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün; dünya birdenbire başınızın üstüne çökmez miydi? Ve artık bir gün bile yaşayamayacağınızı düşünmez miydiniz? Orta karar bir mutluluğunuz olduğunu düşünüp yaşamınızı günden güne sürdürmekte bile olsanız, eğer günün birinde birisinin çıkarak sizi gerçek, derin ve doyurucu bir sevgiyle seveceği hakkında umudunuz olmasaydı, kalan hayatınızı nasıl yaşayabilirdiniz? Belki de kendinizi umutsuzluğa kaptırıp yaşamınıza son verirdiniz, ya da kendinizi iyice dağıtır, ve yaşayan bir ölü gibi oluncaya dek bu yaşamı sürdürürdünüz.
Bugün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni ya bu “rağmen” türü sevgiyi birinden şu anda görmeniz, ya da bir gün bu tür bir sevgiyi bulma umudunuzun varlığıdır. Ama bugün içinde yaşadığımız toplumda, bizi bütünüyle doyuracak şekliyle bu sevgiyi bulamayız. Çünkü herkesin buna gereksinimi vardır ve kimsede fazlası olmadığından başkalarına veremez. Yakınımızda olan, sevdiğimiz birinin bize bu sevgiyi vermesini bekleriz ama o kişi de aynı şeyi başka birisinden beklemektedir. Sevgiyi bu dünyada, sadece açlığımızı bir parça bastırıp gelecek olan sevgiye iştahımızı kabartacak ve buna ne kadar gereksinimimiz olduğunu görecek kadar tadabiliriz. Dünyadaki en büyük kıtlık, bu “rağmen” türü sevginin yeterince olmayışıdır.