22Bu yüzden size gelmem kaç kez engellendi. 23Ama artık bu bölgelerde hizmet yükümlülüğüm kalmadığından ve yıllardır size gelmeyi istediğimden, 24İspanya'ya giderken size uğramayı umuyorum. İlkin sizlere bir süre doyduktan sonra beni oraya yolcu edeceğinizi umarım. 25Ama şu anda, kutsal yaşamlılara hizmet etmek üzere Yeruşalem'e gidiyorum. 26Çünkü Makedonya ve Ahaya'daki topluluklar, Yeruşalem'de kutsal yaşamlılar arasındaki yoksullar için yardım toplayarak paydaşlık göstermekten hoşnut oldular. 27Hoşnut oldular, çünkü onlara karşı yükümlülük altında bulunuyorlar. Uluslar İsrailliler'in ruhsal gerçeklerine paydaş oldular. Buna karşılık maddesel şeylerde onlara hizmet etmekle yükümlüdürler. 28Bu işi sona erdirip sağlanan yardımı onlara verdikten sonra size uğrayacağım, sonra da İspanya'ya gideceğim. 29Size geldiğimde Mesih kutluluğunun tüm doluluğuyla geleceğime inanıyorum. 30Size yalvarırım, kardeşlerim! Rabbimiz İsa Mesih ve Ruh'un esinlediği sevgi adına, benimle birlikte çaba göstererek Tanrı'ya dua edin. 31Öyle ki, Yahudiye'deki imansızlardan kurtulayım ve Yeruşalem'deki hizmetim kutsal yaşamlılarca kabul edilsin. 32Böylece, Tanrı istiyorsa sevinçle size geleyim ve aranızda rahatlığa kavuşayım. 33Barış kaynağı Tanrı hepinizle birlikte olsun. Amin.
Pavlus'un Roma'ya gitmesi bir kaç kez engellendi. Araya giren engel "Yeruşalem'den İlirya dolaylarına dek, Mesih'in Sevinç Getirici Haberi'ni baştan başa" yayması olabilir (Romalılar 15:19). Pavlus daha Efes'teyken "Makedonya ve Ahaya'dan geçerek Yeruşalem'e gitmeyi tasarladı. 'Oraya gittikten sonra Roma'yı da görmem gerek' dedi" (Elçilerin İşleri 19:21). Yine de bu niyetin gerçekleşmesi uzun sürdü. Elbette daha önceler de Pavlus Roma'ya gitmeyi tasarlamıştı ama her bir kezinde kurduğu kilise topluluklarının sorunları ya da "Mesih adının bilinmediği yerlerde Sevinç Getirici Haber'i" yaymak gerekliliği araya girmiş olsa gerekti (Romalılar 15:20).
Pavlus bu mektubu yazdığı Yunanistan'ın Ahaya bölgesindeyken bu engellerinin ortadan kalktığını düşünüyordu. Böylece ayet 23'te o bölgelerde (Yeruşalem ile İlirya arasındaki bölgelerde) bir hizmet yükümlülüğünün kalmadığını belirtebildi. Yıllardan beri Roma'ya gitmeye istekli olduğunu da vurguladı.
Oysa düşüncelerinde yeni bir hizmet alanı ağırlık kazanıyordu: İspanya (ayet 24). Doğuda hizmet alanı kalmadığı ve Roma'yı özlediği için batıya yöneliyordu. İspanya'ya gidip gitmediğini bilmiyoruz. Birinci yüz yılın sonunda Roma topluluğunda gözetici olan Klement mektubunda bu anlamda yorumlanabilen sözler yazar: Pavlus "hem doğuda hem de batıda müjdeciydi... bütün dünyaya doğruluk öğretti ve batının sonlarına ulaştıktan sonra tanıklığını yöneticilerin önünde verdi" (1.Klement 5:6,7). O çağda
İspanya batının sonları sayılırdı çünkü Amerika daha keşfedilmemişti. İspanya'ya giderken Pavlus Roma'daki imanlıların yanına varmak ve onlarla bir süre kalmak istiyordu (ayet 24). Pavlus özlem duyduğu Roma'daki imanlıların kardeşliğini doyurucu bulacağını belirtir. Karşılıklı tanışma ve ruhsal paydaşlık Pavlus'u sevindirecek, onu İspanya'ya gidip Sevinç Getirci Haber'i yayması için hazırlayacaktı. Pavlus onların desteğine önem veriyordu. Onların kendisini yolcu edeceklerini umuyordu. Pavlus'un kullandığı "yolcu etmek" kelimesi (Yunanca "propempo") yola çıkılanlarla vedalaşmaktan daha zengin bir anlama sahipti. Pavlus Titos'a yazdığı mektupta şunları yazar: "Yasaman Zenas ile Apollos'u içtenlikle yolcu et. Öyle ki, hiçbir eksiklikleri kalmasın" (Titos 3:13). Pavlus yola çıkan bu kardeşlerin yolculuk için olan gereksinmelerini karşılamasını istiyordu. Bu anlam Yuhanna'nın üçüncü mektubunda daha da belirgindir: "Sevgili kardeşim, kardeşlere özellikle yabancılara her ne iyilik ediyorsan bağlılığını kanıtlıyorsun... Kendilerini Tanrı bağlılığına yaraşır biçimde gönderirsen ("propempo" = yolcu etmek) çok iyi edersin. Çünkü O'nun adı yararına yola çıktılar, uluslara bağlı olanlardan hiç bir şey almadılar. Böyle insanlara kollarımızı açmamız gerekir. Öyle ki, gerçeğin iş ortakları olalım" (3.Yuhanna 5-8).
Maddi yardım yapmak ve vedalaşmak yanı sıra yolcu edenler yola çıkanlarla dua edilirdi. Bunun güzel bir örneği, Pavlus ve arkadaşlarının Yeruşalem'e yaptıkları yolculukta görürüz. Sur kentindeki inanlılarla yedi gün kaldılar. "Günlerimiz dolunca oradan ayrılıp yola çıktık. Hepsi, eşiyle çocuğuyla birlikte bizimle geldi ve kentin dışına kadar bizi yolcu ettiler. Kıyıda diz çöküp dua ettik. Birbirimizle vedalaştıktan sonra gemiye bindik; onlar da evlerine döndüler" (Elçilerin İşleri 21:5,6). Pavlus böyle bir destek umuyordu Roma'daki kardeşlerden. Oysa Romalılar'a bu mektubu yazarken bu olay daha olmadığından onu düşünmüş olamazdı. Ama geçmişte olan benzer olayları düşünmüş olsa gerek. Haberci olan Pavlus bile başka imanlıların desteğine büyük değer veriyordu.
Ayet 25'te Pavlus dikkatini uzak bir gelecekte yapmayı tasarladığı şeylerden hemen önündeki işe çevirir. "Ama şu anda, kutsal yaşamlılara hizmet etmek üzere Yeruşalem'e gidiyorum" diye yazar. Pavlus o anda "kutsal yaşamlılara hizmet etmek üzere Yeruşalem'e" gidiyordu. Kutsal yaşamlılar kimdir? Asıl metindeki "hagiois" kelimesi Eski Antlaşma'daki "kodeş" kelimesini karşılar. Aynı kökten gelen "mukaddes" ve "kuddüs" kelimeleri Arapça'dan Türkçe'ye girmiştir. Kodeş ile hagiois Tanrı'ya ayrılmış anlamındadır. Eski Antlaşma'da bu kelime İsrailliler için kullanılırdı: "Rab Sina'dan geldi... mukaddeslerin on binleri içinden geldi... Gerçek sıptları sever; bütün mukaddesleri senin elindedir" (Tesniye 33:2,3 Kitabı Mukaddes).
Ama başka yerlerde Pavlus bu kelimeyi hangi ulustan olursa olsun Mesih'e iman etmiş insanlar için kullanır. Örneğin: Roma'daki bütün inanlılar Yahudi değildi. Ama Pavlus mektubuna başlarken onları "Tanrı'nın sevdikleri, kutsal çağrılıları" olarak adlandırır (Romalılar 1:7). Kullandığı kelime, Romalılar 15:25'te
kutsal yaşamlılar diye çevrilen "hagiois" kelimesidir. Uluslardan olan inanlılar artık "yabancı da uyruksuz" değil, "kutsal yaşamlıların yurttaşları, Tanrı'nın ev halkı"dır (Efesoslular 2:19).
Pavlus'un sunacağı hizmetin genel olarak Yahudiler'e mi yoksa Yahudi Mesih inanlılarına mı olduğu buradaki deyimlerden anlaşılmıyor. Oysa aşağıdaki ayetlerden Yahudi Mesih inanlılarına olduğu anlaşılıyor. Ayet 26bu hizmetin Makedonya (Kuzey Yunanistan) ve Ahaya (Güney Yunanistan) bölgelerindeki kilise topluluklarının desteği ile olanaklı olduğu açıklanır. Bu topluluklar seve seve "Yeruşalem'de kutsal yaşamlılar arasındaki yoksullar için yardım toplayarak paydaşlık" göstermek istediler. Pavlus gönderilecek maddesel yardım ile ilgili olarak "ruhsal paydaşlık" için kullanılan "koinonia" kelimesini kullanır. Pavlus bununla ruhsal yaşamın toplumsal yaşamı etkilemesi gerektiğini açıklar. Ruhsal paydaşlık gerçek sevgiden esinlenirse başka inanlıların maddesel gereksinmelerini karşılar.
Makedonya ve Ahaya'daki inanlılar toplulukları bunu yaptı. Makedonya'da Filippi, Selanik ve Veriya kentlerinde inanlılar topluluklarının bulunduğunu Elçilerin İşleri'nden anlaşılır. (Elçilerin İşleri 16:11-40; 17:1-15). Bu topluluklar ve belki de çevrelerinde bulunan başka topluluklar cömertlikle Yeruşalem'deki inanlılar için yardım topladılar. Pavlus Ahaya bölgesindeki Korintos kentindeki topluluğa bu yardım konusunu önerince Galatya kiliselerinin buna katıldığını belirtir: "Kutsal yaşamlılar için para toplamak konusuna gelince: Siz de Galatya kiliselerine vermiş olduğum buyruğu uygulayın. Haftanın ilk günü herkes kazancına göre belirli bir parayı ayırsın ve bunu yanında bulundursun. Öyle ki, geldiğimde para toplama işiyle uğraşılmasın. Oraya vardığımda, tanıtıcı mektuplar yazarak, onayladığınız kişileri armağanınızı alıp götürsünler diye Yeruşalem'e göndereceğim. Benim de gitmem gerekirse benimle birlikte gidecekler" (1.Korintoslular 16:1-4 .
Ahaya'da toplanan yardımı alırken Pavlus'a "Veriya'dan Piros oğlu Sopater, Selanikli Aristarhos ile Sekundus, Derbeli Gaios ile Timoteos ve Asyalı Tihikos ile Trofimos... yoldaşlık etmekteydi" (Elçilerin İşleri 20:4). Yeruşalem'e vardığı zamanda da Efesoslu Trofimos onunla birlikteydi (Elçilerin İşleri 21:29). Bu durum bu yardım işinde Asya bölgesinin topluluklarının da Galatya, Ahaya ve Makedonya bölgelerindeki topluluklara katıldığı izlenimini uyandırır.
Pavlus Ahaya bölgesindeki Korintos kentinde bulunan topluluğa şöyle yazar: "Kardeşlerim, Makedonya'daki kilise topluluklarına sağlanan Tanrı kayrasını size bildirmemiz gerekir. Denenmelerin yol açtığı acıların ortasında sevinçlerinin bolluğu ve yoksulluklarının ağırlığı, bu insanların zengin yürekli eliaçıklığında doldu taştı. Tanıklık ediyorum: Kutsal yaşamlılara yalnız güçleri yettiğince değil, güçlerinin çok üstünde kendi istekleriyle hizmet etmek için, bize içtenlikle yalvardılar. Onlara bağış göndermek ve paydaşlık etmek için dilekte bulundular. Umduğumuzdan da ileri gittiler: Kendilerini ilkin Rabbe, sonra Tanrı istemi uyarınca bize adadılar. Öyle ki, Titos'u öğütlememiz gerekti. Aranızda başladığı bağış hizmetini, sizi bu bağışta bulunmaya isteklendirerek doruğuna ulaştırsın” (2.Korintoslular 8:1-6).
Bu isteklendirmenin başarıyla sonuçlandığı Pavlus'un Roma'daki inanlılara bildirdiklerinden anlaşılır. Korintos Ahaya bölgesindeydi. "Makedonya ve Ahaya'daki topluluklar, Yeruşalem'de kutsal yaşamlılar arasındaki yoksullar için yardım toplayarak paydaşlık göstermekten hoşnut oldular" (Romalılar 15:26). Yeruşalem'deki toplulukta her zaman yoksulluk olmuştu. Pentikost gününden sonra oradaki "inananların tümü bir oradaydı, kendilerinde bulunan her şeyi ortaklaşa kullanıyorlardı. Topraklarını ve eşyalarını satarak, parayı herkese gereksinmesi oranında dağıtıyorlardı" (Elçilerin İşleri 2:44,45). Bundan, yıllar sonra yine Yeruşalem'de ve çevresindeki topluluklarda yine yoksulluk vardı: "O günlerde Yeruşalem'den Antakya'ya peygamberler geldi. Bunların arasında Agabos adında biri ayağa kalkarak, tüm dünyada kırıcı bir kıtlık olacağını Ruh aracılığıyla bildirdi. (Bu kıtlk Klavdios'un günlerinde oldu.) Öğrenciler her biri kendi olanağı oranında Yahudiye'de yaşayan kardeşlere yardım göndererek hizmette bulunmaya anlaştılar. Tasarladıkları işi uyguladılar. Barnabas ve Saul'un (Pavlus'un) eliyle İhtiyarlar'a yardımı gönderdiler" (Elçilerin İşleri 11:27-30).
Pavlus'un bu yardım yolculuğunun M.S. 46 yılında olduğu sanılır. Bu da Pavlus'un Mesih'e iman etmesinden yaklaşık 14 yıl sonraydı. Pavlus Yeruşalem'e bu ziyaretini şöyle anlatır: "Bana verilen habercilik kayrasını kavrayan Yakup, Petros ve Yuhanna topluluğun direği sayılanlar -ruhsal paydaşlığı belgelemek üzere benimle ve Barnabas'la el sıkıştılar; biz uluslara gidelim, kendileri de Yahudiler'e gitsinler diye. Tek önerileri, yoksulları anımsamamıza ilişkindi. Bunu da gönül hoşluğuyla yapmaya çaba gösterdim" (Galatyalılar 2:9,10). Bu ziyaretten yaklaşık 11 yıl sonra yine yoksulları anımsıyordu. Yeruşalem'de yoksulluk sürekli bir sorundu. Bunun bir nedeni herhalde Yahudiler'in İsa'ya inanmış soydaşlarına bağladıkları kindi. Yoksul inanlılar tapınaktan dağıtılan yardımı alamıyordu. Öbür varlıklı inanlılar da çoktan mal ve mülklerini satmışlardı. Onların da geçim sıkıntıları vardı.
Pavlus bu yardımın yapılmasını teşvik etmekteki amacı ulusların İsrail aracılığıyla paydaş oldukları ruhsal gerçekler için teşekkürlerini belirtmekti (ayet 27).Tanrı'nın kurtarışı İsrail aracılığıyla dünyaya ulaştırıldı. Tanrı'nın Oğlu Mesih "beden açısından Davut soyundan doğan" der (Romalılar 1:3). İsa da Samiriyeli kadına "kurtuluş Yahudilerdendir" dedi (Yuhanna 4:22). Tanrı kurtarışını dünyaya getirmek için hazırladığı İsrail ulusunu kullandı. Pavlus ulusların İsrail'den aldıkları ruhsal gerçekler yüzünden İsrailliler'e maddesel şeylerde yardım etmelerini sadece gönülden kopan bir hoşnutluğun sonucunda değil bir yükümlülük olarak nitelendirir. "Onlara karşı yükümlülük altında bulunuyorlar" diye yazar (ayet 27).
Pavlus bu tasarıyı gerçekleştirip yardımı Yeruşalem'deki inanlılara teslim ettikten sonra Roma'daki inanlılara uğrayacağını bildirir (ayet 28).Oradan da İspanya'ya gitmeyi düşünüyordu. Yardımın Yeruşalem'deki kutsal yaşamlılara teslim edilmesiyle ilgili olarak Pavlus asıl metinde ilginç bir deyim kullanır: "Onlar (kutsal yaşamlılar) için bu ürüne damga vurduktan sonra size uğrayacağım" diye yazar. "Ürün" kelimesinin yapılan yardımı belirtmek için kullandığı anlaşılır. Oysa Pavlus başka yerlerde aynı deyimi uluslar arasında yaptığı hizmetin sonuçları için kullanır. Örneğin: "Öteki uluslar arasında olduğu gibi, aranızda da ürün toplamayı amaçladım" (Romalılar 1:13; Filippililer 1:22; 4:17 ayetlerine bakınız).
Üstelik ticaret yaşamından "damga" deyimini de kullanır. Bu deyimi başka yazılarında kendi haberciliğinin Tanrı tarafından onaylanması yolunda kullandığı görülür. Örneğin: "Başkaları için haberci değilsem bile sizler için haberciyim. Çünkü haberci oluşumun damgası Rab bağlılığında sizlersiniz" (1.Korintoslular 9:2, 2.Korintoslular 1:22 ayetleriyle karşılaştırınız). Pavlus damga vurmak deyimiyle ticaret yaşamında bir iş adamının bir mala sahip olduğunu belirtmek için kendi damgasını ona vurmasından esinlenerek Yeruşalem'deki Mesih inanlısı Yahudilerin Pavlus'un uluslar arasında yaptığı hizmetin sonuçlarını benimsemelerini istediğini belirtmek istiyor. Pavlus uluslardan toplanan bu ürüne kendi damgasını değil Yeruşalem'deki kutsal yaşamlıların damgasını vurmak ister. Onlar için bu ürüne damga vurur. Yahudi inanlıların uluslardan Mesih'e dönenleri kalpten kabul etmelerini bekler.
Pavlus'un Mesih'e olan sağlam güveni ayet 29'davurgulanır: Roma'ya geldiği zaman "Mesih kutluluğunun tüm doluluğuyla" geleceğine inanıyordu. Pavlus İsa Mesih'in O'nun hizmetinden defalarca iyi sonuçlar çıkardığını görmüştü. Aynı bereketi Roma'daki hizmetine katacağına kesin güveni vardır. Rabbin iyiliğine kesin güven bağlayanlar da Mesih'in hizmetlerini bereketlediğini görecekler.
Bölümü sona erdiren şu dört ayet (30-33) Pavlus'un Roma'daki inanlıları duayla kendisine yardıma çağrısından ve Pavlus'un mektubunu sona erdirmek istediği bir selam sözünden oluşur.
Pavlus Romalıların kendisiyle birlikte duada çaba göstermelerini rica eder (ayet 30). Onlara "Rabbimiz İsa Mesih" adına yalvarır. İsa Mesih'e olan sevgilerini düşünerek kendisi için bu hizmeti yapmalarını ister. O'nun "Rabbimiz" olduğunu hatırlatarak O'nun sözünü dinlemeleri gerektiğini belirtmiş oluyordu. O öğrencilerine "hiç usanmadan, her zaman dua etmeleri gerektiğini" belirtmişti (Luka 18:1).
Ayrıca onları asıl metine göre "Ruh'un sevgisi aracılığıyla" dua etmeye isteklendirmeye çalışır. Yeni Çeviri bunu "Ruh'un esinlediği sevgi adına" olarak çevirir. Asıl metin Kutsal Ruh'un kişilik ve sevme yeteneğine sahip olduğunu belirtir. Yeni çeviri ise Pavlus'un vurgulamak istediği seven Kutsal Ruh'un Roma'daki inanlılarda sevgi esinlemesine dikkat çeker. Pavlus inanlıları Kutsal Ruh'un yüreklerine koyduğu sevgiye göre davranmaya çağırır. Bu sevgi onları dua etmeye isteklendirecekti.
Dua etmek için çaba harcamak gerek. Dua ruhsal savaşta etkili bir çalışmadır. Düşman inanlıların dua etmelerini engellemeye çalışır. Onun bu engellemesine karşı durmak için çaba gerekir. Pavlus dualarını Tanrı'ya sunmaları gerektiğini vurgular. "Benimle birlikte çaba göstererek dua edin" diyebilirdi. Oysa "Benimle birlikte çaba göstererek Tanrı'ya dua edin" diye yazar. Dua yapılması gereken bir dinsel uygulama değil, diri Tanrı'yla konuşmadır. Dua ederken Tanrı'yla konuştuğumuz bilincinde olmalıyız. Pavlus Tanrı'ya dua ederek çaba gösteriyordu. Roma'daki inanlıları kendisiyle birlikte çaba göstermeye çağırıyordu. Birbirlerinden uzaklarda kalan inanlılar bile aynı konuda Tanrı'ya dua ederek ruhsal paydaşlıkta bulunabilirler.
Ayet 31'de Pavlus hangi dua konuları üzerinde durduğunu açıklar. "Öyle ki Yahudiye'deki imansızlardan kurtulayım" diye yazar. Pavlus'un bu konuda Tanrı'ya yalvarması ne kadar gerekli bir dua konusu, Yeruşalem'e vardıktan sonra başına gelen olaylardan anlaşılır. Tanrı orada ve sonra Romalı askerlerin tutuklusu olarak götürüldüğü Kayseriye'de bu imansız Yahudiler'in Pavlus'u öldürmelerini kaç kez önledi. Yeruşalem'deki tapınakta son anda Romalı askerlerin yetişmeleriyle Pavlus Yahudiler'in onu parçalamalarından kurtuldu (Elçilerin İşleri 21:27-36). Yine Yeruşalem'de ant içen bağnaz kişilerin kurdukları pusu Pavlus'un kızkardeşinin oğlunun haber vermesiyle boşa çıkarıldı (Elçilerin İşleri 23:12-35). En sonda Pavlus yeniden Yeruşalem'e götürülmemek ve imansız Yahudilerce öldürülmemek için Kayser'e baş vurdu ve daha önce düşündüğünden apayrı bir durumda Roma'ya vardı. Oysa Tanrı Pavlus'un ve Roma'daki inanlıların dualarına olumlu yanıt verdi. Yahudiye'deki imansızlardan kurtuldu. Onlar onu öldüremediler.
Üzerinde durduğu ikinci dua konusu Yeruşalem'deki hizmetinin kutsal yaşamlılarca kabul edilmesiydi. Yahudiler'in kendilerini uluslardan ayrı tutmaları alışkanlığı İsrailli Mesih inanlılarının peşini bırakmamıştı. Bunun için Pavlus hizmetinin kabul edilmeme olasılığıyla karşı karşıya geldi. Tanrı bu duaya nasıl bir yanıt verdi? Luka yazısında şunları bildirir: "Yeruşalem'e ulaştığımızda kardeşler bizi sevinçle karşıladılar. Ertesi gün Pavlus bizimle birlikte Yakub'a gitti. Kilise İhtiyarları'nın tümü orada hazırdı. Pavlus onları selamlayıp Tanrı'nın uluslar arasında kendi hizmeti aracılığıyla yaptığı işleri teker teker anlattı. Onlar bunu duyunca Tanrı'ya şükrettiler" (Elçilerin İşleri 21:17-20). Tanrı ikinci dua konusuna olumlu bir yanıt vedi. Pavlus Yeruşalem'deki kardeşlerce sevinçle karşılandı. Uluslar arasındaki hizmeti onların Tanrı'ya şükretmelerine yol açtı. Yeruşalem'deki hizmeti kutsal yaşamlılarca kabul edildi.
Yeruşalem'deki kutsal yaşamlıların Pavlus'un hizmetiyle ilgili tek şikayetleri kulaklarına gelen ve her halde imansız Yahudiler'den kaynaklanan yalnış bir haber: Pavlus'un Yahudi asıllı inanlılara ruhsal yasaya uymamalarını öğretiyordu. Bunu yalanlamak için Pavlus'un kamuoyu önünde ruhsal
yasanın bir gereğine uyması önerildi. Pavlus'da bunu kabul etti. Oysa bunu yaparken imansız Yahudiler'in saldırısına uğradı. Romalı askerler onu kurtarmasaydı, öldürülecekti. Uzun bir zaman tutuklu kaldıktan sonra Kayser'e baş vurarak Roma'ya götürüldü. Pavlus'un Tanrı'ya sunduğu dilekler kendisinin düşündüğünden apayrı durumlarda gerçekleşti.
Pavlus ayet 32'debu duaların sonunda Tanrı'nın isteği buysa sevinçle Roma'daki inanlıların yanına geleceğini ve aralarında rahatlığa kavuşacağını açıklar. Pavlus Roma'daki inanlılara "Mesih kutluluğunun doluluğuyla" geleceğine inanıyordu. Kendisi de onların arasında sevinç bulacaktı ve onların ruhsal paydaşlığı ve arkadaşlığıyla rahata kavuşacaktı. Nitekim kendisini karşılamaya gelen Romalı kardeşler için Pavlus Tanrı'ya şükranlarını sundu, yüreklendi (Elçilerin İşleri 28:15). Elçilerin İşleri şu sözlerle sona erer: "Pavlus tam iki yıl (Roma'da) kiraladığı evde oturdu ve yanına gelen herkesi kabul etti. Tanrı hükümranlığı'nı yaydı ve önlenmeksizin, yüreklilikle Rab İsa Mesih'e ilişkin konuları öğretti." (Elçilerin İşleri 28:30,31). Pavlus tutuklu bulunmasına rağmen Romalı inanlıların yanına sevinçle geldi ve aralarında oldukça rahata kavuştu.
Ayet 33'ü yazıcı arkadaşına yazdırınca Pavlus'un Korintos kentinde olduğu sanılır. Mektubunu orada noktalamayı düşünmüş olsa gerek çünkü Roma'daki kardeşlere dua biçiminde bir selam sözünü yazdırır: "Barış kaynağı Tanrı hepinizle birlikte olsun, Amin." Asıl metinde "Barış Tanrı'sı" denir. Ama çeviri esas anlamını yansıtır. Tanrı barış Tanrısı'dır çünkü barışı sağlar. Pavlus inanlılar için sadece barış dilemez, barışın ta kaynağı olan Tanrı'nın kendileriyle birlikte olmasını diler. Yaşamları sakinlik ve iyilikle dolacaktı eğer bu özellikleri veren Tanrı'ya yakın kalsalardı. Ayet 5'te Tanrı'nın katlanış ile avuntu kaynağı ve ayet 13'de umut kaynağı olduğu bildirilir. Kesin olarak bilinmez ama on altıncı bölümün ilk ayetlerine bakarak Pavlus'un sona erdirdiği sandığı mektuba bir ek koyduğu düşünülebilir.