Kendinizi Değil, Başkalarını Hoşnut Edin 15:1-7

1İmanda güçlü olan bizler, güçsüzlerin zayıflıklarını yüklenmek zorundayız. Amacımız kendimizi hoşnut etmek değildir. 2Her birimiz insan kardeşinin iyiliği için onuhoşnut etsin ve böylece gelişmesini sağlasın. 3Çünkü Mesih de kendini hoşnut etmeyi düşünmedi. Kitap'ta yazılı olduğu gibi: "Seni aşağılayanların aşağılamaları üstüme indi." 4Önceden yazılan her söz bizi eğitmek için yazıldı. Öyle ki, Kutsal Yazı'nın sağladığı katlanış ve yüreklilikle umudumuz olsun. 5Katlanış ve avuntu kaynağı olan Tanrı, Mesih İsa'ya benzerlikte birbirinize karşı aynı düşüncede olmanızı sağlasın. 6Öyle ki, hep birlikte, bir ağızdan Rabbimz İsa Mesih'in Tanrısı'nı ve Babası'nı yüceltesiniz. 7Bu nedenle birbirinizi içten kabul edin; tıpkı Mesih'in Tanrı yüceliği için bizleri kabul ettiği gibi.

Pavlus bölüm 14 ayet 1'de Roma'daki inanlılara "imanı zayıf olan kişiyi" aralarına kabul etmeye çağırdı. Burada kendisini "imanda güçlü" olanlarla bir sayar (ayet 1). "İmanda güçlü olan bizler, güçsüzlerin zayıflıklarını yüklenmek zorundayız." Kendini bir çok gelenek ve yasadan özgür bilen, imanda güçlü kişi özgürlüğünü ikide bir açığa vurup bir çok gelenek ve yasa yerine getirmeye çalışan güçsüzlere bu özgürlüğü kabul ettirmeye çalışmasın. Daha çok özgürlüğünü saklasın ve kendi kendini hoşnut etmeyi bıraksın. Güçsüzleri düşünsün, kaldırmaya çalıştıkları ağır yükleri taşımakta yardımcı olsun. "Amacımız kendimizi hoşnut etmek değildir."

"Her birimiz insan kardeşinin iyiliğini isteyerek ve gelişmesini özleyerek onu hoşnut etsin" (ayet 2). Bu, kilise topluluğunun gelişmesi ve ilerlemesi için çok önemli bir ilkedir. Her inanlı öbür inanlının iyiliğini ararsa ve imanda gelişmesine katkıda bulunmaya çalışırsa topluluk büyük ilerlemeler kaydedecek. Sevgi çoğalacak günah azalacak. Oysa Pavlus 'insan kardeş' deyimini kullanarak inanlıların sadece öbür inanlılara karşı değil, bunun yanı sıra karşılaştıkları bütün insanlara karşı böyle davranmalarını gerektiğini vurgular. Kuşkusuz İsa Mesih'in vurguladığı "insan kardeşini kendin gibi seveceksin" buyruğu Pavlus'un aklındaydı bu satırları yazarken (Matta 22:39).

Bu davranışın en yüce örneği İsa Mesih'in kendisiydi: "Çünkü Mesih de kendini hoşnut etmeyi düşünmedi" (ayet 3). Mesih'in en başta Babası'nın isteğini yerine getirmeyi düşünüyordu. Mezmurlar'dan aktarılan söz kendisi bunu yaparken bu isteğe karşı koyan insanlar tarafından acı çektiğini dile getirir: "Seni aşağılayanların aşağılamaları üstüne indi" (Mezmur 69:9). Bu Mezmur'dan birkaç ayet Mesih'in acı çekmesi konusunda Yeni Antlaşma'ya aktarılır. İsa Mesih'in kendisi bunu yapar: "Bana nedensiz kin beslediler" (Mezmur 69:4 ve Yuhanna 15:25). Aynı Mezmur'un 9'ncu ayeti Yuhanna 2:17'ye aktarılır. Ayrıca bu Mezmur'daki önbildiriler Mesih'in çarmıha gerilmesinde gerçekleşir. "Yiyecek yerine bana öd verdiler" (Mezmur 69:21 K.M.). "Golgota denen yere varınca, içmesi için O'na ödle karışık şarap verdiler" (Matta 27:33,34). "Susuzluğumda bana sirke içirdiler" (Mezmur 69:21). "İçlerinden biri hemen koşup bir sünger kaptı, sirkeye daldırıp bir kamışa takarak İsa'nın ağzına uzattı" (Matta 27:48).

Pavlus'un Mezmur 69'dan aktardığı ayete eklediği sözler Yeni Antlaşma'nın Eski Antlaşma yazılarına bakış açısını özetler: "Önceden yazılan her söz bizi eğitmek için yazıldı. Öyle ki, Kutsal Yazı'nın sağladığı katlanış ve avuntuyla umudunuz olsun" (ayet 4).Eski Antlaşma yazılarındaki her söz Yeni Antlaşma altında yaşayan inanlılara sağlam öğretiş vermek için Tanrı tarafından esinlenerek yazıya geçirildi (bakınız 2.Timoteos 3:16 ve 1.Korintoslular 10:6,11). Bu öğretiş yalnız bilgi vermekle kalmaz, inanlılarda sabır ve teselli de oluşturur. "Avuntu" diye çevrilen kelimenin aslı "paraklisis" sözcüğüdür. İsa Mesih'in kendisi ve Kutsal Ruh için kullanılan "Avutucu" (paraklitos) deyimiyle aynı köktendir (Yuhanna 14:16,17).

Kutsal Ruh Gerçek Ruh'u olarak Gerçek Sözü'nü inanlının yüreğinde işleterek onu inanlının yaşantısında yerine getirir. Kutsal Ruh'un avutması sadece üzüntü gidermek değildir bunun yanı sıra harekete geçmesi için inanlıyı yüreklendirmesi ve dürtmesidir. İnanlının karşı koyan bir çok güçler karşısında Eyüp ve başka bir çok Tanrı adamlarının öykülerinden sabır öğrenebilir: "Kardeşlerim, üzgü ve sabır konusunda Rabbin adıyla söz söyleyen peygamberleri kendinize örnek tutun. Eyüp'ün katlanışını duydunuz, durumunu Rabbin nasıl sonuçladığını da gördünüz. Rabbin çok acıyan ve sevecenlikle davranan olduğunu bildiniz" (Yakup 5:10,11). Eski Antlaşma yazılarındaki böyle örneklere bakarak inanlılar zor durumlarda bile umuda kavuşur. Rabbin kurtarışını sabırla bekleyebilirler.

Kutsal Yazılar'ın sağladığı katlanış ve avuntunun kaynağı Tanrı'dır (ayet 5).Bu ayette Pavlus dikkatimizi en büyük örneğe, Mesih İsa'ya çevirir. İnanlıların bu örneğe benzer olmaları için dua eder. Sabır ve teselli kaynağı Tanrı'nın inanlıların birbirlerine karşı "aynı düşüncede" olmalarını sağlaması için dua eder.

"Aynı düşüncede olmak" burada ne anlama gelir? Kilise topluluğunda herkesin, imanı zayıf olanların ve imanı güçlü olanların aynı görüşe varmaları mı demektir? Hayır çünkü Pavlus birkaç ayet önce "imanda güçlü olan bizler, güçsüzlerin zayıflıklarını yüklenmek zorundayız" diye yazar (ayet 1). Yiyecek konusunda birçok kuraldan özgür olanların böyle kurallara önem verenlerin önünde özgürlüklerinde gösteriş yapmamaları gerektiğini, daha çok onların önünde özgürlüklerini kullanmamaları zorunlu olduğunu vurgulamıştı (14:21,22). İmanı güçlü olanlar imanı zayıf olanları kendi görüşlerine çevirmeye çalışırsa onu vicdanına karşı günah işlemeye teşvik etmiş olabilir. Bu nedenle imanı güçlü olanlar kendi kendilerini değil, imanı zayıf olanları hoşnut etmeye baksınlar (15:1,2).

Birbirlerine karşı aynı düşüncede olmaları birbirlerini içten kabul etmeleridir (bakınız ayet 7'ye). Farklılıklarını gözetmeden birbirlerini kardeş olarak sevip saymaları demektir. Pavlus aynı konuyu başka bir mektubunda daha ayrıntılı olarak ele alır: "Mesih bağlılığında bir yüreklendirme, sevgide bir avuntu, Ruh'ta bir paydaşlık, acıyan bir yürek ve sevecenlik duygusu bulunuyorsa, düşünce birliğiyle davranarak sevincimi doluluğa erdirin. Aynı sevgiyi paylaşın. Akıllarınız uyumda, düşünceniz tek doğrultuda olsun. Hiçbir şeyi sürtüşme ya da boş böbürlenme duygusuyla yapmayın. Tam tersine, alçakgönüllükle başkalarını kendinizden daha önemli tutun. Yalnız kendi yararınızı değil, başkalarının yararını da gözetin. Birbirinizin öbürüne karşı düşüncesi Mesih İsa'nın düşüncesine benzer olsun" (Filippililere 2:1-5).

Buradaki konuların Romalılar bölüm 15'teki ayetlerde bulunan konuların aynı sırada birbirlerini izlediklerine dikkat edin! Avuntu ve yüreklendirmeyi düşünce birliğinde davranmaları ve aynı sevgiyi paylaşmaları izler. Birinin öbürüne karşı düşüncesinin Mesih İsa'nın düşüncesine benzer olması gerektiği de vurgulanır. İki yerde Mesih İsa'ya benzer olmak diye çevrilen deyimlerin asılları değişiktir, Romalılar 15:5'teki sözcük harfi harfine "Mesih İsa'ya göre" deyimi, Filippililer, 2:5'teki ise "Mesih İsa'da" deyimidir. Bu iki değişik deyim hem Mesih'e benzer olmayı hemde Mesih'le paydaşlıkta bulunmak anlamlarını kapsar.

Mesih'e benzer olmak ancak Mesih'le yakın ilişkide bulunmakla olanaklıdır. Tanrı sağlayışıdır (ayet 5).Tanrı'nın inanlıların birbirlerine karşıki tutumlarında uyumda olmalarındaki amacı ayet 6'daaçıklanır: "Öyle ki, hep birlikte, bir ağızdan Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı'nı ve Babası'nı yüceltesiniz." Kilise topluluğunun birlik ve uyum içinde Tanrı'ya tapınmalarıdır bu amaç. Oysa ayrılıklara ve farklılıklara önem verilirse toplulukta bu uyum sağlanamaz, Tanrı da yüceltilmez. Ayrılıklarla dolu dünyada insanların "hep birlikte, bir ağızdan" kendisine tapınmaları Tanrı'ya yücelik getirir. Farklılıklarla dolu insanların bir araya gelip "hep birlikte, bir ağızdan" tapınmaları kendisine çok yücelik getirir. Ama inanlılar farklar gözetirlerse böyle tapınma sağlanamaz. Bazı konularda görüşlerini beğenmediğim bir kardeş ayağa kalkıp Tanrı'yı duasında övmeye başlarsa sevmediğim görüşler aklıma gelirse o kardeşin övgülerine yürekten katılamam. O an tapınma "hep birlikte" değildir. Toplulukta bir kişi övgüye katılmamaktadır. Bir ağızdan "Amin" denmez. Biri buna katılmamaktadır.

Kimi yüceltmemiz gerekir? "Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı'nı ve Babası'nı" (ayet 6).Bu deyim İsa Mesih'in hem insan, hem de Tanrı olduğunu vurgular. İnsanlığı açısından Tanrı İsa Mesih'in Tanrısı'dır. Tanrılığı açısından Tanrı İsa Mesih'in Babasıdır. "Rabbimiz" deyimiyle İsa Mesih'in Tanrılığı ve egemenliği vurgulanır. İnanlıların kendisine "Rabbimiz" deyip buyruğuna kesenkes uymaları gerektiği de bu deyimle açıklanır.

Ayet 7'de önceki ayetlerde sözü edilen konu tekrar vurgulanır: "Bu nedenle birbirinizi içten kabul edin; tıpkı Mesih'in Tanrı yüceliği için bizleri içten kabul ettiği gibi." "Bu nedenle" diye yazılınca cümlenin hemen önceki ayetin konusuyla sıkı bir bağlantısı olduğu vurgulanır. Önceki ayetin konusu ettiği kilise topluluğunun Tanrı'ya tapınabilmek için birliğin sağlanması için inanlıların birbirlerini içten kabul etmeleri gerekir. İmanı güçlü olanlar imanı zayıf olanları içten kabul etsinler. İmanı zayıf olanlar imanı güçlü olanları da kabul etsinler. Sevgi ile birbirlerini bağırlarına bassınlar. Birbirlerine konukseverlik göstersinler. Uluslar'dan inanlılar Yahudi asıllı inanlıları içten kabul etsinler. Yahudi asıllı inanlılar Uluslar'dan olan inanlıları da içten kabul etsinler.

Ayetin son sözleri, ayet 5'teki "Tanrı, Mesih İsa'ya benzerlikte birbirinize karşı aynı düşüncede olmanızı sağlasın" sözlerini aydınlatır: "Tıpkı Mesih'in Tanrı yüceliği için bizleri içten kabul ettiği gibi." İmanı güçlü olanlar olsun imanı zayıf olanlar olsun; Yahudi asıllı olanlar olsun, Uluslar'dan olanlar olsun, günahtan dönerek kendisine geldikleri zaman Mesih hiç bir fark gözetmeksizin tümünü içten kabul etti. O'nun bu kayrası Tanrı'ya yücelik getirdi. İnanlılar Mesih'e benzerlikte birbirlerini içten kabul ettikleri zaman Tanrı'ya yücelik getirirler. Birbirimizi içten kabul ederek Tanrı'yı yüceltelim!