1Herkes başta bulunan yetkilere bağımlı olsun. Çünkü Tanrı'dan olmayan yetki yoktur. ar olanları Tanrı atamıştır. 2Bu nedenle, yetkiye karşı direnen, Tanrı'nın düzenine karşı direnmiş olur. Direnenler kendilerine yaraşan yargıyı giyeceklerdir. 3Çünkü iyi iş yapanların yöneticilerden korkusu yoktur; kötü iş yapanlar korkarlar. Yetkili kişden kormamak ister misin? Öyleyse iyi işi yap ve onun övgüsünü kazanırsın. 4Çünkü o senin yararına Tanrı'ya hizmet etmektedir. Ama kötü iş yaparsan kork! Çünkü yetkili kişi kılıcı boş yere kuşanmaz. Kötü işi yapana gerekli yargıyı saptamak için Tanrı'ya hizmet eder. 5Bu nedenle, baştaki yetkililere bağımlı olmak zorunludur; salt yargılanma korkusundan değil, vicdan bakımından da. 6Vergi ödemenizin nedeni de budur. Çünkü yöneticiler atandıkları işi yerine getirirken, Tanrı'nın görevlileri olarak çalışırlar. 7Herkese ne gerekiyorsa onu verin: vergi toplayana vergi, gümrük kesene gümrük, saygı gösterilmesi gerekene saygı, onur yaraşana onur.
Her can (aslı böyledir) yüksek yetkililere boyun eğsin (ayet,1)."Bağımlı olsun" diye çevrilen kelime askerlikten gelen bir deyimdir. Anlamı kendini birinin altında düzene koymak, birinin başlığı altında dizilmek. Buyruğa uymak için hazır olmak demektir. Asker onun üzerindeki komutanın sözünü dinlediği gibi, inanlı her çeşit hükümet yetkilisinin buyruğuna uymalıdır. Pavlus başta olan yetkililerle, Roma İmparatorluğu'nun yetkilileri demek ister. İnanlı ülkenin yasalarına boyun eğmelidir. Beğendiği ve beğenmediği, işine gelen ve gelmeyen her saya uymalıdır. Trafik kurallarından ceza yasasına kadar her yasaya saygı göstermesi gerekir.
İnanlı "Her yetkiye sahip olan Mesih'e bağımlıyım (Matta 28:18) bu daha küçük yetki sahiplerine niye uyayım" demesin! "Çünkü Tanrı'dan olmayan yetki yoktur. Var olanları Tanrı atamıştır" (ayet 1).Tanrı tüm ulusları yöneten Egemen Rab'dir. Ulusların yetkililerine toplumun düzenini sağlamaları için onlara kendi yetkisinden vermiştir. "Tanrı'dan olmayan yetki yoktur." Tanrı "Kralları tahttan indirir, tahta çıkarır" (Daniel 2:21). “Öyle ki, her canlı Yüce Olan'ın insan krallıkları üzerinde egemenlik sürdüğünü ve onları dilediği kişiye, en hor görülen birine bile verebileceğini bilsin.'” (Daniel 4:17). Toplumun düzenli olması ve bir düzen altında bulunması Tanrı isteğidir. Düzen sağlamak için yetkilileri atamıştır.
"Bu nedenle, yetkiye karşı direnen Tanrı'nın düzenine karşı direnmiş olur" (ayet 2). Hükümetin koyduğu yasalara karşı koymak, Tanrı'ya karşı gelmek anlamına gelir çünkü Tanrı hükümetleri toplumların düzenli olmaları için atamıştır. Yasadışı davranışla kişi Tanrı'nın düzenine karşı gelmiş olur. "Direnenler kendilerine yaraşan yargıyı giyeceklerdir" (ayet 2). Bundan sonraki ayetlere göre bu yargı yetkililerden gelecektir, "Çünkü yetkili kişi kılıcı boş yere kuşanmaz. Kötü iş yapana gerekli yargıyı saptamak için Tanrı'ya
hizmet eder" (ayet 4). Ama kötü iş yetkili kişiden saklı kalırsa Tanrı'nın kendisi bu yargıyı verecektir.
Tanrı'nın hükümetlere ve yetkililere verdiği yetki mutlak, sınırsız bir yetki değildir. Onlara verilen yetki toplumun düzenini sağlamak için. İnanlının Tanrı'ya olan bağımlılığına el uzatmaya çalışırlarsa yetkililer yetkilerinin dışına çıkarlar. İsa Mesih konuyu şöyle aydınlatır: "Kayser'e ilişkin şeyleri Kayser'e, Tanrı'ya ilişkin olanları da Tanrı'ya verin" (Matta 22:20). Kayser Tanrı'ya ilişkin olanları bir inanlıdan isteyince imanlı haklı olarak karşı koyar. Petros ile Yuhanna bu konuda iyi bir örnek verdiler. Başta olan yetki olarak tanımaları gereken Yeruşalem'deki Kurul üyeleri onlara buyruk verdi: "’İsa adıyla ne bir tek söz söyleyebileceksiniz, ne de öğretimde bulunacaksınız.’ Petros'la Yuhanna onları şöyle yanıtladılar: 'Tanrı katında sizleri mi, yoksa Tanrı'yı mı dinlemek doğru tutumdur? Bunun yargısını kendiniz verin. Biz gördüklerimizi ve duyduklarımızı bildirmekten geri duramayız'" (Elçilerin İşleri 4:18-20).
İmparator Domitianus (Milattan sonra 81-96 yıllarında) kendisinin Dominus et Deus (Rab ve Tanrı) olarak tanınmasını buyurdu. Daha önceki imparatorlardan bazıları halkın kendilerine tapmalarına izin vermişlerdi. Kayser Tanrı'ya ilişkin olanları kendisi için istiyordu. İnanlılar bunu yapmamak için ölümü göze aldılar. Bitinya (İstanbul ve Kocaeli bölgeleri) valisi Plinius Trajan'a yazdığı mektupta Mesih inanlısı olarak yakaladığı kişilerin Mesih inanlıları olmadıklarını kanıtlamak için İmparator'un heykeliyle ilahların heykelleri önünde tapınıp Mesih'e lanetler okuduklarını anlatır. Oysa binlerce inanlı Tanrı'ya ilişkin olan tapınmayı ancak Tanrı'ya vermek istedikleri için idam edildi. Bu durumda olan yetkili kişi Deccal (Mesih düşmanı veya Antikrist) niteliğinde belirir. Pavlus çağın sonunda gelecek olan Rabbin Günü'nün gelmesiyle ilgili olarak şunları yazar: "İmanı bırakma gelmedikçe ve yasasızlık adamı -mahva sürükleyen oğul- açıklanmadıkça O Gün gelmeyecek. Tanrı adıyla anılan ya da tapınılan ne varsa, tümüne direnip büyüklenen kişidir bu. O denli ki, Tanrı'nın tapınağına kurulacak Tanrı olduğunu ileri sürecek" (2.Selanikliler 2:3,4).
Yuhanna Tanrı'nın verdiği görümde devleti bir canavar benzerliğinde gördü. "gördüğüm canavar pars gibiydi. Ejder (şeytan) gücünü de, tahtını da ona verdi. Kendisine kırk iki ay tanındı, bu süre içinde dilediği gibi davranma yetkisi verildi. Canavar Tanrı'ya sövmek için ağzını açtı. Kendisine kutsal yaşamlılarla savaşma ve onları yenme yetkisi verildi. Her soy, her halk, her dil, her ulus üzerinde de ona yetki verildi. Yeryüzünde yaşayanların tümü kendisine tapacaklar. Üçüncü bir melek.. gür sesle şöyle diyordu: 'Her kim canavara ve benzerine tapar, nişanını alnına ya da eline koydurursa, o da Tanrı'nın öfke bardağına katışıksız olarak boşaltılan kızgınlık şarabından içecek, kutsal meleklerin ve Kuzu'nun önünde kükürt ateşiyle işkence çekecektir. Onlara işkence çektiren ateşin dumanı çağlar çağı yükselecek" (Vahiy 13:2,6,7-8; 14:9-11). Sonra Yuhanna, adı 'Tanrı Sözü' diye bilinen Hükümranların Hükümranı, Rablerin Rabbi'nin canavarla yeryüzü hükümranlarını ve ordularını yendiğini görür, o zaman düyanın hükümranlığı Rabbimiz'e ve Mesih'ine geçmiş olacaktır (Vahiy 19:1-21; 12:15).
"Canavara, benzerine ve adını simgeleyen sayıya karşı yengi kazanmış" olanlar "ölüme dek güvenilir" kalanlardı. (Vahiy 15:2; 2:10). Yuhanna görümde gördüklerini anlatmayı şöyle sürdürür: "sonra tahtlar gördüm, onlara insanlar oturdu. Yargılama yetkisi verildi kendilerine. İsa'nın tanıklığı ve Tanrı'nın Sözü için boğazlanan canlarını gördüm. Canavara da, benzerlerine de tapmamış, alınlarına ya da ellerine onun nişanını almamışlardı. Bunlar, yeniden yaşama kavuştu ve Mesih'le birlikte bin yıl hükümranlık ettiler" (Vahiy 20:4). Yetkili güçlere karşı direnmeleri Tanrı'ya ve Mesih'e ilişkin olanları devlete vermemek için verilen idamı kabul etmeleriydi.
Pavlus daha geç bir tarihte yazdığı mektupta devlet yetkililerinin bu duruma gelmemeleri için inanlıların onlar için dua etmelerini önerir. Timoteos'u ve onunla birlikte olan inanlıları şöyle öğütler: "Tanrı'ya tüm insanları içeren dilekler, dualar, içten istekler, teşekkürler sunulsun. Bunlar hükümranları ve tüm başta bulunanları içersin. Öyle ki, tanrısayarlığa ve saygınlığa yaraşır gürültüsüz patırtısız, sessiz sedasız bir yaşam sürelim" (2.Timoteos 2:1,2). Hükümet için bu konuda dua etmiyorsan bundan sonra yapmalısın.
Devlet yetkilileri Tanrı'nın onlara verdiği işi yaparlarsa inanlı onlardan korkmamalı. O durumda asayiş sağlamakla Tanrı'nın isteğini yaparlar. "İyi iş yapanların yöneticilerden korkusu yoktur; kötü iş yapanlar korkarlar. Yetkili kişiden korkmamak istermisin? Öyleyse iyi iş yap ve onun övgüsünü kazanırsın" (ayet 3).İnanlı iyi davranışlarda bulundukça güvenlik ve düzen sağlayan yöneticilerden korkacağı bir şey yoktur. Yalnız yasasız işlere girişenlerin korkmaları gerekir.
İnanlı hükümet yöneticilerinden korkmamak isterse iyi olanı yapması gerek. Bu durumda yöneticinin övgüsünü kazanacaktır. Güvenlik ve düzen sağlayan yönetici inanlının yararına Tanrı'ya hizmet eder (ayet 4).Öte yandan bir inanlı kötü davranışlarda bulunursa yöneticiden korkması gerekir. Çünkü yetkili kişi yargılama ve cezalandırma yetkilerini simgeleyen kılıcı boş yere kuşanmaz. "Kötü iş yapana gerekli yargıyı saptamak için Tanrı'ya hizmet eder" (ayet 4). Yöneticinin, yasasız işleri yapanları cezalandırması güvenliğin ve düzenin sağlanması açısından Tanrı'ya hizmettir. İnanlının "kötülük edene kötülükle karşılık" vermesi ve öç alması Tanrı tarafından yasaklanmıştır. (Romalılar 12:17,19). Tanrı bu işi hükümet yetkililerine ayırmıştır. Asıl metinde yetkililere verilen 'diakonos' (hizmet görücü) adı kilise topluluklarında yardım hizmetlerini düzenleyen inanlılara verilir.
Oysa inanlının baştaki yetkililerin buyruklarına uyması sadece hüküm giyme korkusundan olmamalıdır (ayet 5). Daha çok vicdanının ona Tanrı'yı üzen bir işi yapmaya izin vermemesinden olmalıdır. Baştaki yetkili güvenlik ve düzen sağlarken Tanrı'ya hizmet eder. Vicdan inanlıyı bu işte Tanrı'ya hizmet edene karşı koymaya bırakmaz.
Tanrıtanımaz işgalci kuvvetlere vergi ödemek milliyetçi dindar Yahudiler'in vicdanına zor geliyordu. Bu nedenle bunlardan bazıları İsa'yı zor duruma düşürmek isteyince, "Kayser'e vergi ödemek yasal mı yoksa değilmi diye sordular? (Matta 22:17). "Yasaldır" diye cevap verse O'nu işbirlikçilikle suçlayacaklardı. "Yasal değildir" diye cevap verse O'nu düzen bozucu olarak Romalılar'a teslim edeceklerdi. Ama Mesih inanlıları için yöneticilere vergi ödemek, vicdanın gerektirdiği bir iştir (ayet 6). Çünkü yöneticiler atandıkları güvenlik ve düzen sağlama işini yerine getirirken, Tanrı'nın görevlileri olarak çalışırlar. Görevli diye çevrilen "leiteurgos" sözcüğü çoğunlukla dinsel hizmet için kullanılan bir deyimdir. Tanrıtanımaz Romalı yöneticiler toplumun güvenliğini ve düzenini sağlarken adeta dinsel bir görev yerine getirmiş olurlar çünkü tanımadıkları Tanrı'nın isteğini uygulamaktaydılar. İnanlılar vergi paralarıyla onları bu görevde desteklemelidir.
Yönetici olan herkese ne gerekiyorsa inanlı bunu ona vermelidir: "Vergi toplayana vergi, gümrük kesene gümrük, saygı gösterilmesi gerekene saygı, onur yaraşana onur" (ayet 7). Vergi kaçakçılığı, mal kaçakçılığı, döviz kaçakçılığı ve bunlara benzer suçlar inanlıların arasında bilinmemelidir. İnanlı en yüksek düzeydeki yetkililere onur vermeli, en aşağı düzeydeki memurlara da saygı göstermelidir.