3Tanrı'nın bana sağladığı kayra aracılığıyla hepinize söylüyorum: Hiç kimse kendini olduğundan daha akıllı saymasın. Bunun yerine, Tanrı'nın size verdiği iman oranında aklınızı kullanarak aklı başında kişiler olun. 4Nasıl ki, bir bedende birçok parçamız vardır. Hiç kuşkusuz, bütün parçaların görevi eşit değildir. 5Tıpkı bunun gibi, pek çok kişi olan bizler de Mesih bağlılığında tek bedeniz; hem de birbirimizin parçalarıyız. 6Bize verilen kayra oranında çeşitli ruhsal bağışlarımız vardır. Bunlar gerektiği gibi kullanılsın: Peygamberlik etmek için bağış verildiyse, bunu imanımız oranında yapmalıyız. 7Başkalarına hizmet etmemiz için bağış verildiyse hizmet etmeliyiz. Öğretmek içinse, öğretmeliyiz; 8öğüt vermek içinse, öğüt vermeliyiz. Bağışta bulunan bunu eliaçıklıkla yapsın. Yönetmenlik eden çabasını yönetmeye versin. Acıma yapan bunu sevinçle yerine getirsin.
Ayet 3'te Pavlus Tanrı'nın kendisine verdiği kayra aracılığıyla okuyucularına yalvarır. Bu sözle Pavlus Haberci olarak yetkisini vurgular: "Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla kayra ve habercilik görevini aldım" (Romalılar 1:5). "Bu kayra beni Mesih İsa için Uluslar doğrultusunda kutsal ödev görerek Tanrı'nın Sevinç Getirici Haberi'ni duyurmaya çağırdı" (Romalılar 15:15). Oysa bu yetkinin Tanrı'nın kendisine verdiği bir bağış olduğuna değinerek kendisinin bu konuda övünecek hiçbir şeyi olmadığını belirtir. Bu da yerinde bir davranıştı çünük aynı alçak gönüllülüğü okuyucularından istemektedir. Pavlus herkesi kendisi hakkında gereğinden yüksek düşünceler düşünmemeye çağırır (ayet 3). Bunun yerine kişi Tanrı'nın kendisine verdiği imanın ölçüsüne göre kendisi hakkında sağ duyuyla düşünmesi gerektiğini bildirir.
Her inanlı Tanrı'nın kendisine verdiği kayra oranında bir ruhsal bağış almıştır (ayet 6). Bu bağışları kullanabilmesi için Tanrı her imanlıya iman verir: "Peygamberlik etmek için bağış verildiyse bunu imanımız oranında yapmalıyız (ayet 6). Böylece Pavlus ayet 3'te imanlıların aldıkları ruhsal bağışlar konusunda böbürlenmemeleri gerektiğini vurgulamaktadır. Tanrı imanlılara dağıttığı iman her imanlı için ayrıdır.
Pavlus imanlılar topluluğunun bu konudaki durumunu açıklayabilmek için onu insan bedenine benzetir (ayet 4).Bir bedenin çok üyeleri vardır ama bütün bu üyelerin aynı görevi olmaz.
Mesih'e bağlanan imanlılar birbirleriyle bir tek beden oluştururlar (ayet 5). Birbirlerine bağlıdırlar. Bir üyenin öbür üyeye gereksinmesi vardır. Bir bedenin iyi çalışması için bütün parçalara gereksinmesi vardır. İmanlılar topluluğunun iyi çalışması için bütün imanlıların birbirleriyle uyumda olmaları gerekir. "Birbirimizin parçalarıyız" (ayet 5).
Tanrı inanlılara kayra vermiştir (ayet 6).Bu kayranın çeşitine göre inanlıların çeşitli ruhsal bağışları vardır. Bu kayra armağanları imanlılara çeşitli hizmetler için yetenekler verir. Pavlus bu yeteneklerden bazı örnekler verir: "Peygamberlik etmek için bağış verildiyse bunu imanımız oranında yapmalıyız."
Kutsal Ruh'un esinlemesiyle Tanrı'dan alınan bir bildirinin açıkça söylenmesidir: "Çünkü peygamberlik sözü hiç bir zaman insan isteğiyle ortaya çıkmamıştır tersine Kutsal Ruh'ça yönetilen insanlar, Tanrı'dan konuşmuştur" (2.Petros 1:21). Petros burada Eski Antlaşma Kutsal Yazıları'ndaki peygamberlik sözleri hakkında yazmaktadır. Ama söyledikleri kilise topluluğundaki peygamberlik sözleri için de geçerlidir.
İncil'de bunun bir örneğini buluruz: "Yahudiye'den Agabos adında bir peygamber geldi. Bizleri görmeye geldiğinde, Pavlus'un kemerini aldı, kendi ayaklarını ellerini bağladı ve 'Kutsal Ruh şunları bildiriyor' dedi: 'Bu kemerin sahibi olan adamı Yahudiler Yeruşalem'de böylece bağlayıp Ulusların ellerine verecekler.' Bu sözleri işitince biz de, oradakiler de Yeruşalem'e çıkmaması için Pavlus'a yalvardık. Bunun üzerine Pavlus, 'Ağlayarak ve yüreğimin yağını eriterek bu yaptığınız nedir?' dedi. 'Ben yalnız bağlanmaya değil Rab İsa'nın adı için Yeruşalem'de canımı bile vermeye hazırım.' Onu sözlerimizle inandıramadık. Bunun üzerine, 'Rabbin isteği olsun' deyip sustuk" (Elçilerin İşleri 21:10-14).
Pavlus ve onunla beraber olanlar Agabos'un söylediklerini Rabbin gerçek bildirisi olarak kabul ettiler. Pavlus bunu Yeruşalem'e gitmemesi için bir uyarı olarak görmedi çünkü Rab ona başka zamanlarda bilgi vermişti. Daha önce aynı yolculukta Pavlus Efes'teki İhtiyarlar'a şunları söylemişti: "Ve işte şu anda Ruh denetiminde, bağlanmış olarak Yeruşalem'e gidiyorum. Orada başıma ne gelecek bilmem. Ancak Kutsal Ruh her kentte bana tanıklık ederek beni cezaevi bağlarının ve acılar zincirinin beklemekte olduğunu bildiriyor. Ama bunlardan hiç biri yaşamımı kendi gözümde değerli kıldıramaz. Tek amacım dönemimi ve Rab İsa'dan aldığım hizmeti sona erdirmektir. Bu hizmet Tanrı kayrasının Sevinç Getirici Haberi'ne tanıklık etmektir" (Elçilerin İşleri 20:22-24).
Kilise topluluğunda peygamberliğin önemi şöyle vurgulanır: "Peygamberlik eden yapıcı, yüreklendirici, avutucu sözlerle insanlarla konuşur" (1.Korintoslular 14:3). Peygamberlik inanmayanlar içinde önemlidir. Topluluktaki "herkes peygamberlik etse, bu arada inanmayan ya da ruhsal bağışı almayan biri içeri girse, herkesçe eleştirilir, herkesçe yargılanır. Yüreğinin gizli-kapaklı yönleri sergilenir. Öyle ki, yüz üstü düşüp Tanrı'ya tapınır, 'Tanrı gerçekten aranızdadır' der" (1.Korintoslulara 14:24,25).
Peygamberliğin o çağdaki imanlıların toplantılarında önemli yeri vardı. Pavlus Korintos'taki imanlıların toplantılarını şöyle anlatır: "Ruhsal toplantılarınızda herkesin bir katkısı -bir ilahisi, bir öğretisi, tanrısal bir açıklaması, bir yabansı dili, bir çevirisi- vardır. Bunların tümü yapıcılık doğrultusunda olmalı. ...Peygamberlerden iki ya da üç kişi konuşsun; öbürleri söylenenleri iyice düşünüp tartsın. Orada oturanlardan birine tanrısal bir açıklama gelecek olursa, ilk konuşan ağzını kapasın. Çünkü her biriniz teker teker peygamberlik edebilirsiniz, öyle ki, tümü öğrensin, tümü öğüt alsın" (1.Kor. 14:26,28-31).
Burada dikkat edilecek önemli bir nokta şudur: Tanrı'nın gerçeğine uyup uymadığını saptamak için her peygamberlik sözü Kutsal Yazı'nın bildirisine göre sınanması gerekir. "Peygamberlikleri aşağı görmeyin. Her şeyi deneyin, iyi olana sarılın, her tür kötülükten ırak durun" (1.Selanikliler 5:20-22). "Sevgili kardeşlerim, her ruha inanmayın. Bunun yerine, Tanrı'dan olup olmadığını anlamak için ruhları deneyin. Çünkü pek çok yalancı peygamber dünyaya çıkmış bulunuyor. Tanrı'nın Ruhu'nu şuradan bilebilirsiniz: İsa Mesih'in beden içinde geldiğini açıkça benimseyen bir ruh Tanrı'dandır. İsa'yı açıkça benimsemeyen bir ruh ise Tanrı'dan değildir. Bu ruh Mesih düşmanıdır" (1.Yuhanna 4:1-3).
"Peygamberlik etmek için bağış verildiyse bunu imanımız oranında yapmalıyız". (ayet 6). Aslı şöyledir: "Peygamberlikse iman oranında." Peygamberlik "Tanrı'nın size verdiği iman oranında" yapılmalı (ayet 3). Peygamberlik Tanrı'nın verdiği açıklamayı imanla almaktır. "İnancın ölçüsüne göre" anlamına geldiği de bazı yorumcularca öne sürülür. Buna göre peygamberliğin Kutsal Kitap esaslarıyla uyumda olması gerekir. Ayet 3'le olan bağlantısından Pavlus'un tanrısal açıklamayı imanla kabul etmek
konusuna daha çok değindiği anlaşılır. Oysa her gerçek peygamberlik Kutsal Kitap esaslarıyla uyumda olmalı. Değilse yalancı peygamberlik olarak hemen reddedilmeli. Gerçek peygamberin Tanrı'dan aldığı haberi açıkça duyurmak cesaretine kavuşmak için imana gereksinmesi vardır.
Bu bağış imanlılara pratik sorunlarında hizmet etme bağışıdır. Yeruşalem'deki inanlılar topluluğunda dul kadınların geçimi için verilen yardım konusunda bir sorun ortaya çıkınca "On İkiler öğrenci topluluğunu bir araya çağırarak, 'Tanrı Sözü'ne yükümlülüğü bir yana bırakıp, bakımla ilgili hizmet görmek bizim için doğru değildir' dediler. Bu nedenle, kardeşler, siz kendi aranızdan iyilikleriyle tanınmış, Ruh ve bilgelikle dolu yedi kişi arayın. Kendilerini bu gerekli işe atayalım. Biz sürekli bağlılıkla kendiizi duaya ve Tanrı Sözü'nü yaymak hizmetine vereceğiz'" (Elçilerin İşleri 6:2-4). "Bakımla ilgili hizmet görmek" Tanrı'nın Sözü'nü yaymak hizmetiyle karşılaştırılır. Romalılara 12:7 ayetindeki hizmet "bakımla ilgili hizmettir". Bu bağışı alanlar bu göreve atanırdı.
Pavlus bu "hizmet görücülerde" bulunması gereken özellikleri Timeteos'a yazdığı birinci mektupta sıralar (1.Timeteos 3:8-13). Bu görevi kadınlar da alırdı: "Kız kardeşimiz Fibi'yi sizlere tanıtırım. Kendisi Kenhrea'daki kilise topluluğunun hizmet görücü bir üyesidir... O bir çoklarına yardımcı olmuştur; başkalarının yanı sıra bana da " (Rom. 16:1,2). Aslında bu hizmete "diyakoniya" denir. Hizmet görücüye ise "diyakon" denir. Bu bağış alınmışsa ona kullanışta önem verilmeli. Hizmet etme bağışını aldınsa hizmet et!
Kişinin aldığı bağış öğretmek içinse öğretmelidir. Bu ruhsal bağış haberciler için gerekliydi çünkü İsa Mesih onlara şu buyruğu vermişti: "Gökte ve yer yüzünde tüm yetki bana verilmiştir. Bu nedenle, gidin bütün ulusları öğrencim yapın. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz edin. Sizlere buyurduğum her şeyi tutmaları için kendilerini eğitin" (Matta 28:19,20). Pavlus da habercilik görevinde aynı bağışı kullandığını açıklar: "Mesih İsa... kendini herkes için kurtulmalık olarak verdi, bu tanıklık özel bir zamanda geldi. Ben bu olaya bildirici ve haberci atandım -gerçeği söylüyorum, yalan konuşmuyorum- Uluslar'a imanı ve gerçeği tanıtan öğretmen oldum" (1.Timoteos 2:6,7).
İnanlılar topluluğunda bu bağışı kullananlar Kutsal Yazılar'ı öğretilerdi: "Yönetmenlik görevini gerektiği gibi yürüten İhtiyarlar'a çifte onur yaraşır, özellikle de tanrısal Söz'ü bildirip öğretmeye emek verenlere" (1.Timoteos 5:17). Kutsal Yazılar öğretmek için verildiğini Pavlus'un Timeoteos'a yazdığı şu satırlardan öğreniriz: "Ama sen kimlerden öğrendiğini bilerek, öğrendiğin ve kanıtladığın gerçeklerde kal. Çocukluğundan bu yana Kutsal Yazılar'ı biliyorsun. Mesih İsa'ya iman yoluyla seni kurtuluş için bilgili kılmaya yeterlidir bunlar. Tüm Kutsal Yazı Tanrı esinlemesidir. Gerçeği öğretmeye, yüreği eleştirmeye, yaşamı düzeltmeye ve doğruluk yolunda eğitmeye yarar. Öyle ki, Tanrı adamı yetkin olsun, her iyi iş için donatılsın" (2.Timoteos 3:14-16). Öğretme bağşını alanlar inanlılar topluluğunda bunu kullanınca öğretmen olarak tanınırlardı. "Antakya'daki kilise topluluğunda peygamberler ve öğretmenler vardı" (Elçilerin İşleri 13:1). Barnabas ile Pavlus (Saul) bunların arasındaydı. "Mesih'in insanlara verdiği armağanlar şunlardır: Bazılarını haberci kıldı, bazılarını peygamber, bazılarını Sevinç Getirici Haber'in müjdecisi, bazılarını da topluluğa çoban ve öğretmen. Bunu kutsal yaşamlıların hizmet görmek için gerekli donatımı almaları, Mesih'in bedeni yararına kuruculukta bulunmaları için yaptı. Öyle ki imanda ve Tanrı Oğlu'nu bilme aşamasında hepimiz birliğe erişelim, yetkin insanlar olalım, Mesih bütünlüğünün olgunluğuna ulaşalım. Bundan böyle, insanların ustalıkla düzenledikleri aldatılara kanan her öğreti rüzgarının etkisiyle çalkalanan, sürüklenen çocuklar olmayalım". (Efesoslular 4:11-14).
Öğretmenler Tanrı'nın Sözü'nün gerçeklerinin yanı sıra kilise topluluğunun nasıl düzenlenmesi ve inanlıların nasıl davranmaları gerektiğini öğretmelidir. Pavlus Timoteos'a "Buyruk olarak bunları bildir ve öğret" der (1.Timoteos 4:11). Pavlus Timoteos'u Efes'te kalmayı öğütleyip aykırı öğretiler yaymasınlar diye belli kişilere buyruk vermesini söylemişti (1.Timoteos 1:3). Pavlus'un yazdıklarından Timoteos'un aldığı ruhsal bağışın öğretme bağışı olduğunu tahmin edebiliriz. Her ne kadar Pavlus bunu açıkca söylemezse de.. "Ben gelinceye dek (Kutsal Yazılar'ı topluluk önünde) okumaya, öğütlemeye ve öğretime önem ver. Sana peygamberlik yoluyla, İhtiyarlar Kurulu'nun ellerini koyarak verdiği o ruhsal bağışı umursamazlık etme! Bu görevleri iş edin, kendini bunlara ada; öyle ki, ilerleyişini herkes görsün. Kendine ve öğretimine dikkat et! Bunlarda süreklilik göster, böyle davranarak hem kendini kurtaracaksın, hemde dinleyicilerini" (1.Timoteos 4:13-16).
Öğretme bağşını alanlar, kendilerini öğretmeye adamaları gerekir. Buna önem vermelidirler. Ruhsal bağışlar yapıcı yolda kullanmak için verilmiştir. Bunda süreklilik göstermeleri gerekir (Romalılara 12:7; 1.Timoteos 4:13-16).
"Öğüt vermek içinse öğüt vermeliyiz". Öğüt diye çevirilen kelime "parakaleo" sözcüğüdür. Bu bileşik kelime "yana çağırmak" anlamındadır. (para= yana kaleo= çağırmak). Kutsal Ruh için kullanılan adının aslı "parakletos"tur. "Teselli edici" olan Kutsal Ruh bizi teselli etsin diye yanımıza çağırdığımız kişidir. Böylece öğüt vermek bazen avutmak anlamına gelir. Ama başka ayetlerdeki kullanılışından anlaşıldığı gibi yalnış durumları düzeltmek için ya da uygun bir yol göstermek için söylenen söz anlamına daha çok gelir.
Pavlus'un Filippi'deki topluluğa yazdığı mektupta olan şu söz iyi bir örnektir: "Evodiya'ya da, Sintiki'ye de öğütlerim; Rab bağlılığında düşünce birliğine varsınlar" (Filippililer 4:2). Başka bir örnek de şöyledir: "birbirinizi sevmekte daha da çok gelişmenizi öğütleriz, kardeşlerim" (1.Selanikliler 4:10).
Öğreti inanlıların Tanrı'nın gerçeğini anlamalarını sağlamak içinse öğüt inanlılar arasında geçen yalnış bir davranışı düzeltmek, anlaşamayan kardeşleri barıştırmak, ya da topluluğa yol göstermek içindir. Bunu yararlı biçimde yapabilmek için Kutsal Ruh'un bağışladığı yeteneğe gereksinme vardır. Bu önemli hizmeti yapan bunu yapmakta süreklilik göstersin.
Pavlus bu mektubun başında şunları yazmıştı: "Destek bulasınız diye, sizlere ruhsal bir bağış sağlamak istiyorum" (Romalılar 1:11). Ayette sağlamak diye çevrilen kelime Rom. 12:8'de çevrilen "bağışta bulunan" sözcükle aynı köktendir. "Bir şeyde pay vermek" anlamına gelir. Ruhsal şeylerde pay vermekle ilgili olabileceğini, Rom. 1:11 ayetinden anlaşıldığı gibi çoğu kullanılışlardan maddi yardımda bulunma anlamına geldiği görülür. Yahya "İki kat üst giysisi olan olmayana versin" der (Luka 3:11). Pavlus aynı kelimeyi de bu kapsamda şöyle kullanır: "Çalan bundan böyle çalmasın. Tam tersine kendi elleriyle çalışarak yararlı işlere emek versin ve gereksinmesi olana yardım edebilsin" (Efesoslular 4:28). Maddi yardımda bulunmak işini yapan bile bunu Kutsal Ruh'un verdiği ruhsal yetenekle yapmalıdır. İlk hizmet görücüler için gördüğümüz gibi bu işi gerektiği gibi yapabilmek için "Ruh ve bilgelikle dolu" olmak gerekir. (Elçilerin İşleri 6:3).
Kilise topluluğundaki hizmet için bir ruhsal bağış olduğuna göre "bağışta bulunan" kişi bunu topluluğun adına yapardı. Pavlus 1.Timoteos 5:3-16 parçasında kilise topluluğunun adı deftere geçirilen dul kadınlara yaptığı yardımdan söz eder. "Bağışta bulunan" bu gibi yardımları yönetendi herhalde. Pavlus'un kendisi de bu bağışta bulunma ruhsal bağışına sahipti. Bu mektupta daha sonra şunları yazacaktı: "Ama şu anda kutsal yaşamlılara hizmek etmek üzere Yeruşalem'e gidiyorum. Çünkü Makedonya ve Ahaya'daki topluluklar, Yeruşalem'de kutsal yaşamlılar arasındaki yoksullar için yardım toplayarak paydaşlık göstermekten hoşnut oldular". (Romalılar 15:25,26). Pavlus Korintos'taki inanlıları bu bağış için eliaçıklıkla vermeye isteklendirmeyi biliyordu (2.Korintoslular bölüm 8,9).
Bunu Makedonya'daki kilise topluluklarının eliaçıklığını örnek vererek yaptı: "Denenmelerin açtığı acıların ortasında sevinçlerinin bolluğu ve yoksulluklarının ağırlığı, bu insanların zengin yürekli, eliaçıklığında doldu taştı, tanıklık ediyorum: Kutsal yaşamlılara yalnız güçleri yettiğince değil, güçlerinin çok üstünde kendi istekleriyle hizmet etmek için, bize içtenlikle yalvardılar. Onlara bağış göndermek ve paydaşlık etmek için dilekte bulundular. Umduğumuzdan da ileri gittiler; kendilerini ilkin Rabbe, sonra da Tanrı isteği uyarınca bize adadılar" (2.Korintoslular 8:2-5).
"Herkes yüreğinde tasarladığı gibi versin. İsteksizce ya da zorunluk altında değil! Çünkü Tanrı şen gönülle vereni sever". (1.Korintoslular 9:7). "Bağışta" bulunan bunu eliaçıklıkla yapsın (Romalılar 12:8).
Aslında bu kelime "önder durmak" anlamına gelir. Önderlik yapmak söz konusudur. Kilise topluluğunda bunu yapmak için Kutsal Ruh'tan ruhsal bağış gereksinmede gören ve ona karşın acıma duygusunu kapatan kişide Tanrı'nın sevgisi nasıl barınabilir? Çocuklarım, sözle ya da dil ustalığıyla sevenler olmayalım. İşle açıklanan gerçek sevgiyle sevenler olalım" (1.Yuhanna 3:16-18). Acıma gösterenler olalım. "Bunun için ruhsal bağış almadım" demiyelim.
Pavlus yedi ruhsal bağıştan söz eder. İmanlıların ruhsal gereksinmelerine yönelik bağışlar şunlardır: Peygamberlik etmek, öğretmek, öğüt vermek. İnanlıların sosyal gereksinmeleriyle ilgili ruhsal bağışlar şunlardır: Hizmet etmek, bağışta bulunmak ve acıma göstermek. Bunların dışında inanlılar topluluğunun her yönüyle ilgili ruhsal bağış yönetmenlik etmektir.