Herkesi Kapsayan Kurtuluş 10:5-13

5Musa şunları yazar: Ruhsal yasanın buyruklarını yerine getirerek doğruluk "işleyen herkes," onunla "yaşam bulacaktır." 6Öte yandan, iman aracılığıyla ulaşılan doğruluğa ilişkin şöyle deniyor: Yüreğinin içinden, "göğe," yani Mesih'i yere indirmeye "kim çıkacak demeyesin." 7Ne de "derinlere," yani Mesih'i ölüler arasından yukarı getirmeye "kim inecek" diyesin. 8Demek istediği şudur: "Tanrı Sözü sana yakındır; ağzında ve yüreğindedir." İşte yaydığımız iman sözü budur. 9Eğer İsa Rab'dir diye "ağzınla" açıkça söyler, "yüreğinle" de Tanrı'nın O'nu ölüler arasından dirilttiğine iman edersen kurtulacaksın. 10Çünkü doğrulukla donatılmak için yürekle iman edilir, kurtuluş için de ağızla açıklama yapılır. 11Kutsal Yazı şöyle der: Her kim "O'na iman ederse, hiçbir vakit utandırılmayacaktır." 12Çünkü Yahudiler'le Uluslar arasında bir ayrım yoktur. Çünkü O tümünün Rabbidir. Kendisine seslenenlerin hepsini bollukla kutlar. 13Bunun için "her kim Rabbin adına seslenirse kurtulacaktır."

Pavlus bu ayetlerde ruhsal yasa doğruluğunu iman aracılığıyla ulaşılan doğrulukla karşılaştırır. Ruhsal yasa doğruluğuna erişmek için ruhsal yasanın buyruklarını yerine getirmek gerektir (ayet 5). Bunu başaran kişi "yaşam bulacaktır". Pavlus Musa'nın kaleme aldığı "Kurallarıma, ilkelerime sarılın. Çünkü onları yerine getiren onlar sayesinde yaşayacaktır. RAB benim" sözünden bir parça aktarmaktaydı (Levililer 18:5). Bununla ruhsal yasanın imanla değil, yapmakla ilgili olduğunu vurgular. Günahlı insanın ruhsal yasanın buyruklarını yerine getiremediğini ve dolayısıyla yaşam bulamadığını belirtmek için burada duraklamaz.

Bunu, daha önce yazmış olduğu Galatyalılar'a Mektup'ta Levililer'den aynı ayeti aktararak yapmıştı: "Ruhsal yasadan esinlenen işlere bel bağlayanlar lanet altındadır. Çünkü Kutsal Söz'de şöyle yazılmıştır: 'Ruhsal yasa kitabında yazılanların tümünü yerine getirmek için, onlarda süreklilik göstermeyen herkes lanet altındadır' (Yasa 27:26). Tanrı önünde hiç kimsenin ruhsal yasa uyarınca doğrulukla donatılmadığı açıktır. Çünkü 'doğru kişi imanla yaşayacaktır' (Habakkuk 2:4). Ama ruhsal yasanın imanla ilgisi yoktur. Tam tersine, 'yasanın buyruklarını yerine getiren onlarla yaşayacaktır' (Levililer 18:5)" (Galatyalılar 3:10-12).

Bunun yerine, iman aracılığıyla ulaşılan doğruluğun özelliğini açıklamaya koyulur (ayet 6-8).Bunu yaparken yine Eski Antlaşma'dan ayetler aktarır. Alıntının geldiği Yasa’nın Tekrarı bölüm 30'da İsrail halkının söz dinlemezliği yüzünden Tanrı tarafından Uluslar arasına dağıtılacağı önceden bildirilmektedir. Musa, halkın sürgündeyken RABBE döneceğini açıklar.

Peygamberlik sözünü de şöyle sürdürür: “Bugün size ilettiğim buyruklar uyarınca siz ve çocuklarınız Tanrınız RAB'be döner, bütün yüreğinizle, bütün canınızla O'na uyarsanız, Tanrınız RAB size acıyacak, sizi sürgünden geri getirecek. Sizi dağıttığı ulusların arasından yeniden toplayacak.. Sizin ve çocuklarınızın yüreğini değiştirecek. Öyle ki, O'nu bütün yüreğinizle, bütün canınızla sevesiniz ve yaşayasınız.. Siz yine RAB'bin sözüne kulak verecek, bugün size ilettiğim buyrukların hepsine uyacaksınız.. Bugün size ilettiğim bu buyruk ne tutamayacağınız kadar zor, ne de ulaşamayacağınız kadar uzaktır. O göklerde değil ki, 'Kim bizim için göğe çıkacak? Kim yerine getirmemiz için onu alıp yayacak?' diyesiniz. Denizin ötesinde değil ki, 'Kim bizim için denizin ötesine gidecek? Kim yerine getirmemiz için onu alıp yayacak?' diyesiniz. Tanrı sözü size çok yakındır; uymanız için ağzınızda ve yüreğinizdedir” (Yasa 30:2,3,6,8, 11-14).

Bazı yorumcular sadece Yasa’nın Tekrarı 30:11-14 ayetleri üzerinde durdukları için Pavlus'un ruhsal yasa doğruluğuyla ilgili ayetleri iman doğruluğuna uyguladığını yadırgarlar. Oysa dikkatlerini bütün bölüme çevirselerdi Pavlus'un ne yaptığını daha iyi anlayacaklardı. Ayet 11'den ayet 14'e kadarki parçanın 'yapmak'tan söz ettiği doğrudur. Oysa bu 'yapmak' ruhsal yasa doğruluğu değil, yeni yaşamdan kaynaklanan iman söz dinlemesidir. İsrail halkı RAB’be dönecekti (tövbe); Tanrı da onların yüreğini sünnet edecekti (yeniden doğuş). Böylece buyrukları yapmaları "Ruh'un istemine göre yaşayan bizlerde" ruhsal yasanın hakça gereğini bulmasına benzer (Romalılar 8:3). "Yazılı yasanın eski yolunda değil, Ruh'un yeni yolunda" hizmet etmekti (Romalılar 7:6). Yenilenmiş yüreklerdeki imandan kaynaklanan söz dinlemeydi. Böylece Pavlus'un "yapasın diye" ağızda ve yürekte bulunan o sözün "iman sözü" olduğunu öne sürmesi tam yerindedir (Romalılar 10:8).

Tanrı'nın İsrail halkının yüreklerini sünnet etmesi (Yasa 30:6) Pavlus'un başka bir mektubunda söz ettiği Mesih'e özgü sünnetin aynısıdır: "Mesih aracılığıyla insan eliyle yapılmayan sünnetten geçerek sünnet edildiniz: Mesih'e özgü sünnetle insan bedeninde beliren tutkular kesilip atıldı. Çünkü vaftizde O'nunla birlikte gömüldünüz. Mesih'i ölüler arasından dirilten Tanrı'nın etkin gücüne iman ederek, yine vaftizde Mesih'le birlikte dirildiniz" (Koloseliler 2:11,12).

Mesih'e özgü sünnet, bedenden bir deri parçasının kesilmesi değil, insanın iç varlığında beliren günahlı isteklerin kesilip atılmasıdır. Bu sünnet inanlının imanla Mesih'in ölümünde ve dirilişinde pay almasıdır. Mesih'in ölümünde günaha ölür, Mesih'in dirilişinde Tanrı için yaşama gücüne kavuşur. Pavlus'un Romalılar 10:7 ayetinde Mesih'in ölüler arasından dirilişini vurgulaması aynı konu üzerinde durduğunu belirtir. Ama ilkin Pavlus Mesih'in yücelerden gelip insan bedenine bürünmesini vurgular (ayet 6).İman aracılığıyla ulaşılan doğruluk Mesih'in dünyaya gelişine dayanır. O'nu yeryüzüne indirmek için kimsenin göğe çıkmasına gerek yoktur. Babasına karşı gösterdiği kesin söz dinlemesi ve bize olan sevgisi, İsa Mesih'i yücelerden aramıza getirdi. Mesih'in yeryüzüne gelmesi olmuş bitmiş bir olaydır.

O'nu ölüler arasından yukarı getirmek için kimsenin derinlere inmesine de gerek yoktur (ayet 7). Mesih'in ölmesi ve dirilmesi olmuş bitmiş olaylardır. Böylece insanın doğruluğa kavuşması için herşey hazırdır.

Yapması gereken tek şey bu söze yürekten iman edip onu ağzıyla herkesin önünde tanıtmasıdır. Pavlus'un yaydığı "iman sözü" insana yakındır; ağzında ve yüreğindedir (ayet 8). Doğruluğa kavuşmak güç iş değildir.

Doğruluğa kavuşmak isteyen kişinin ağzıyla "İsa Rab'dir" diye açıkça söylemesi gerekir (ayet 9).Bu sözle inanan kişi, İsa Mesih'in Tanrı'yla bir öz olduğuna ve her varlık üzerinde egemenlik sürdüğüne iman ettiğini açıkça tanıtır. İsa'nın her varlık üzerinde egemen olduğunu açıklamakla kişi, İsa'nın kendisi üzerinde de egemen olduğunu kabul etmiş bulunur. "İsa efendimdir; O'nun buyruğuna uyacağım," demiş olur. Bu ise yaşamında büyük değişiklikler gerektirir. O ana dek hep kendi düşünceleri ve isteklerine göre davranmıştı, ama artık o andan sonra Mesih'in isteği uyarınca hareket edecekti. Günahlı insan bunu yapamaz. Ancak Kutsal Ruh'un gücüyle olanaklıdır: "Kutsal Ruh'la etkilenmeyen de İSA RAB'dir diyemez" (1.Korintoslular 12:3).

Pavlus'un çağında iman eden kişinin "İsa Rab'dir" açıklamasını yapması vaftiz edildiği zaman suya girmeden önceydi. Petros bunu şöyle belirtir: "Vaftiz sizleri kurtarıyor. Vaftiz bedenin kirini gidermek değil, Tanrı'ya temiz vicdan sunmaktır. Bu, İsa Mesih'in dirilmesiyle sağlandı" (1.Petros 3:21).

Pavlus'a göre kişi ağzıyla "İsa Rab'dir" diye açıklama yaptığı ve yüreğiyle Tanrı'nın İsa Mesih'i ölüler arasından diriltiğine iman ettiğinde kurtulur (Romalılar 10:9). Kişi yüreğiyle iman edince ve vaftiz edilerek bu açıklamayı kamu oyu önünde yapınca vaftiz onu kurtarır. Vaftiz onu kurtarır çünkü bununla iman aracılığıyla Mesih'in ölümü ve dirilişinde pay aldığını açıkça bildirir. Vaftiz edilirken vücudunun altına girdiği su onu kurtarmaz. "Vaftiz bedenin kirini gidermek değil, Tanrı'ya temiz vicdan sunmaktır." Vaftiz edilen kişi İsa Mesih'in kanıyla her günahtan arıtıldığını bildiği için "Tanrı'ya temiz vicdan" sunabilir. Vaftiz edilen kişi, Mesih'in ölümünde kendi günah yaşamının sona erdiğini ve Mesih'in dirilişi aracılığıyla temiz vicdanla Tanrı için yaşayacağını açıklar.

"Doğrulukla donatılmak için yürekle iman edilir; kurtuluş için de ağızla açıklama yapılır" (ayet 10).Bu her insan için olanaklıdır: kim olursa olsun, ne durumda bulunursa bulunsun. Mesih'in yanında çarmıha asılan suçlulardan biri iman etti ve ağzıyla İsa Mesih'in Rab olduğunu açıkça bildirdi: "'Ya İsa!' dedi. 'Hükümranlığına geldiğinde beni anımsa!' İsa ona, 'Doğrusu sana derim ki, bugün benimle birlikte cennette olacaksın' dedi" (Luka 23 42-43). Bu adam vaftiz edilemedi ama cennete gitti. "Doğrulukla donatılmak için yürekle iman edilir, kurtuluş için de ağızla açıklama yapılır." Suçlu adam bunları yaptı ve kurtuldu. Vaftiz cennete gitmek için şart değildir ama bu dünyada Tanrı'ya temiz vicdan sunmak için gereklidir. Vaftiz kişinin eski günah yaşamından ayrılıp Mesih'e bağlandığını çevreye açıklaması için önemlidir. Çarmıhta ölen suçlunun artık bunlara gereksinmesi yoktu çünkü iman ettiği gün cennete gitti.

"Doğrulukla donatılmak" Tanrı'nın önünde doğru kişi durumuna girmektir. Bu, İsa Mesih'in çarmıhta sağladığı günahtan arıtan sunuyla ölüler arasından dirilişine iman etmekle olur.

"Kurtuluş" ise tehlikeden özgür edilmektir. Bu, ağızla "İsa Mesih Rab'dir" açıklamasını yapmakla olur. Ağızla açıklama yapan inanlı kendini eski günahlı çevresinden ayırır. Eski dostlar artık onu kendilerinden biri olarak kabul etmez. Durum tıpkı Petros'un Pentikost günü bildirdiği gibi: "'Bu eğri kuşaktan kurtulun' diyerek kendilerine öğüt verdi. Onun sözünü değerlendirenler vaftiz edildi" (Elçilerin İşleri 2:40-41). "İsa Rab'dir" diyerek vaftiz edildiler ve İsa'yı reddeden o eğri kuşaktan kendilerini ayırdılar. "İsa Mesih Rab'dir" diyen inanlı başka efendilerin etkisinden özgür olur. Şeytanın ve günahın egemenliğinden kurtulmuştur.

Kutsal Yazı'nın bildirdiğine göre İsa Mesih'e yürekten iman eden kişi "hiç bir vakit utandırılmayacaktır" (ayet 11). Pavlus Yeşaya 28 ayet 16'dan aktarılan bu sözü bölüm 9 ayet 33'te Tanrı'nın İsrail için koyduğu 'Sendeleme Taşı ve sürçtürüp düşüren Kaya' konusuyla birleştirir. Bunu yapmakla İsrail halkının İsa karşısında şürçüp düştüğünü ama kendisine iman eden İsrailli bireylerin utandırılmayacağını vurgulamaktaydı. Oysa bölüm 10 ayet 11'e bu sözü aktarması bu imanın herkese açık olup hiç kimseyi boşa çıkarmayacağı konusunu vurgulamak içindir. "Her kim iman ederse" bu kurtuluşa kavuşacaktır. Sevgili okuyucu, daha kurtuluşa kavuşmadıysan, İsa Mesih'e iman et, dua ederek kendini O'nun ellerine bırak. O seni kurtaracak. Hiç bir zaman utandırılmayacaksın. O seni hiçbir zaman boşa çıkarmaz.

"Her kim" sözünde hiçbir sınır koyulmaz. Yahudi olsun, Uluslardan bir kişi olsun, Tanrı bu konuda hiçbir ayrım yapmaz (ayet 12). İsa Mesih Rab olduğuna göre "O tümünün Rabbidir", Yahudilerin de Ulusların da. Kendisine seslenip kurtuluş dileyen herkese ruhsal kutluluklarını bol bol verir.

"Bunun için 'her kim Rabbin adına seslenirse kurtulacaktır'" (ayet 13). Yoel peygamberin buraya aktarılan sözü şöyle bir uyarı sözünden gelir: “RAB'bin büyük ve korkunç günü gelmeden önce Güneş kararacak, ay kan rengine dönecek. RAB'be yakaran herkes kurtulacak” (Yoel 2:31,32). Peygamber korkunç yargılama günü gelmeden önce karanlığa boğulacak yeryüzünden Tanrı'yı yardıma çağıran herkesin kurtulacağını bildirir. Oysa Pavlus Yoel'den aktardığı sözle insanları kurtarmaya gelen Tanrı'nın Rab İsa Mesih olduğunu vurgulamak ister. Peygamberlik sözünü O yerine getirmiştir. Burada Rab YAVEH'i çağırmak ve Rab İsa'nın adına seslenmek bir tutulmaktadır. Pavlus bir kez daha İsa Mesih'in Tanrı'yla aynı öz olduğuna değinir.

O'nu yardıma çağıran, her kim olursa olsun, kurtulacaktır. Oysa sorun Rab İsa'nın adına seslenenlerin çoğu Yahudilerden olmayıp Uluslardan olmasındadır. Pavlus bunun nedenlerini bunu izleyen ayetlerde araştırmaya koyulur.