Mesih: Günahı alt Eden 8:1-11

Ayet 1 "Bundan böyle, Mesih İsa bağlılığında olanlara suçlu çıkarılma yoktur." Pavlus burada bölüm 5'te değindiği konuya döner: "Bir tek insanın suçluluğu yüzünden suçlu çıkarılma nasıl bütün insanları kapsadıysa, bir tek insanın doğruluğu nedeniyle yaşam doğruluğu bütün insanları kapsamıştır" (5:18). Suçlu çıkarılma diye çevrilen 'katakrima' kelimesi kişinin suçluluğu tesbit edilince giydiği hükmü ve bunun gerektirdiği cezayı içine alır. Adem'e bağlılığımız nedeniyle hüküm giydiysek de Mesih bağlılığına girince yasanın gerektirdiği hüküm ve cezadan özgür edildik.

Pavlus ayet 1'de "bundan böyle" diyerek önceki bölümlerde Mesih ile inanlısı arasındaki ilişki konusunu bildirdiğini hatırlatır. Bölüm 5'te "Mesih İsa bağlılığında" deyimi geçmezse bu deyimle ilgili düşünce o bölümde vardır. Mesih'in inanlılar için gerçekleştirdiği doğruluk onları kapsar. Bölüm 6'ya gelince inanlının Mesih İsa'yla birleşme yolunda vaftiz edilmesi vurgulanır. İnanlılar kendilerini "günah karşısında ölü, Mesih İsa bağlılığında Tanrı karşısında diri kişiler" saymaları gerekir (6:11). Bölüm 7'de inanlının Mesih'le olan ilşkisi "ölüler arasından dirilene" varmak olarak önümüze konulur. Eski kocası olan ruhsal yasadan ölüm aracılığıyla özgür kılınarak Mesih'e varmaya serbestir (7:4). Bunlara dayanarak Mesih bağlılığında olanlara mahkumiyet yoktur.

İmanla Mesih ile birleşen kişinin kurtuluşu kesindir. Hiçbir zaman hüküm giymeyecektir. Ruhsal yasanın onu suçlu çıkarıp sonsuz ölüme cezasına çarptırması olanaksızdır. Günah, insanı ruhsal yasa aracılığıyla suçlar. Günah insanı yasa aracılığıyla Tanrı'dan ayırır. Yasa da onu ölümle yargılar. Oysa imanla Mesih'e bağlanıp O'na vaftiz edilenlerimiz Mesih bağlılığındayız. Bize suçlu çıkarılma yoktur. Doğrulukla donatıldık. Yargılama gününün hakkımızdaki kararı daha şimdiden verilmiştir. Tanrı tarafından doğru kişiler olarak kabul edildik.

Ayet 2 Pavlus bu ayette genel olarak inanlılardan söz etmeyi bırakıp kişisel bir tanıklık şeklinde devam eder. Önceki bölümde bulunan "Ne düşkün bir insanım ben! Ölüme götüren bu bedenden beni kim kurtaracak?" haykırışı cevabını bulmuştur: "Çünkü Mesih İsa bağlılığında yaşam veren Ruh'un yasası beni günah ve ölüm yasasından özgür kıldı."

Günah yasasıyla bölüm 7'de karşılaşırız: Pavlus "Bedenimin gereksiz istekleriyle ise günah yasasına uşaklık ediyorum ben" der (7:25). Günah da "ölümü oluşturan etken"dir (7:13). Ona ümit bağlayan insan için ruhsal yasada günah ve ölüm yasasını kıracak bir etken yoktur.

Ama hamdolsun, Tanrı Mesih bağlılığındakilere yeni bir yasa vermiştir: yaşam veren Ruh'un yasası. Kutsal Ruh inanlıyı günah yasasından özgür kılıp kendisine yaşam verir. Günah, ölümü yani Tanrı'dan ayrılığı oluşturdu. Kutsal Ruh, yaşamı, Tanrı'yla diri ilişkiyi verir. İnanlı Kutsal Ruh aracılığıyla hem Tanrı'yla konuşur, hem de Tanrı'nın kendisine söylediklerini işitir. Böylece nasıl yaşayacağını bilir. Kutsal Ruh Tanrı'nın sevgisini onun yüreğine döker. Onu Tanrı'yı hoşnut eden şeyleri yapmaya isteklendirir ve bu şeyleri yapabilmek için kendisine güç ve yetenek verir.

Ruhsal yasa altında olan bir inanlının inim inim ezildiğini anlattığı kesimde Pavlus bu durumun çözümünü şöyle müjdelemişti: "Ama şimdi tutsak edildiğimiz şey karşısında ölmüş olduğumuzdan, ruhsal yasadan özgür kılındık. Yazılı yasanın eski yolunda değil, Ruh'un yeni yolunda hizmet sunalım diye" (7:6). İşte bölüm 8'in bu ayetlerinde bu çözümü ayrıntılı olarak açıklar.

Kutsal Ruh inanlının içine ruhsal yaşamı oluşturur. Bu yaşam günahın ve ruhsal ölümün zorunluluğunu kırar. Artık günah işlemek zorunda değiliz. Tanrı'yı hoşnut edeni yapmayı seçmeye özgürüz. Tanrı'dan ayrı kalmak zorunda değiliz. Gerçek yaşama kavuştuk, Tanrı'yla bağlantıda yaşıyoruz. Fiziksel ölüm bizi sevdiklerimizden kısa bir süre için ayırırsa da bizi Tanrı'dan ayıramaz. Ölüm bizim için bedenden ırakta bulunmak ve Rabbin yanında barınmak demektir (2.Korint.5:8). İsa Mesih'e bağlı olduğumuz için yaşam veren Ruh'un yasası bizi günah ve ölüm yasasından özgür kılmıştır.

Ayet 3 Bölüm 7'de ruhsal yasanın insanı günahtan kurtarmak konusundaki yetersizliğini ayrıntılarıyla görmüştük. Bu yetersizliğin ruhsal yasanın kendisinden kaynaklanmadığını da öğrenmiştik. Pavlus bu ayette bu güçsüzlüğün nedenini tekrar vurgular: "bedenin gereksiz istekleri yüzünden." Ruhsal yasa günahlı insan benliğine uygulanınca istenen sonucu veremez. Ruhsal yasa insanları günaha girmekten koruyamaz. Adem ve Havva'ya verilen buyruk bile onları günaha düşmekten koruyamadı. Onları kandıran günah gücü onlardan kat kat akıllı ve güçlüydü. Günümüzün insanları zaten günaha düşmüş durumda bedenin gereksiz isteklerine bağlıdır. Günah gücü bedenin gereksiz isteklerini körüklemek için ruhsal yasayı kötüye kullanır. Bu istekler yüzünden ruhsal yasa kişiyi doğru yaşama kavuşturmak için güçsüzdür.

Oysa "ruhsal yasanın yapamadığını Tanrı yaptı" (8:3). Tanrı yeterlidir. Yeterli ve kesin kurtuluşu sağlamaya gücü vardır. Günah gücünü bizde kırdı. Bunu nasıl yaptı? "Günahlı insan bedeni benzerliğinde ve günaha karşı sunu niteliğinde kendi Oğlu'nu göndererek insan bedeninde günahı yargıladı" (8:3). Tanrı Oğlu'nu gönderdi. Ancak Tanrı'nın Oğlu sorunu çözecek güçtedir. Günaha satılmış tutsaklar günah gücünü kıramaz. İnsanlar günahlı oldukları için bu işi başaramazlar. Ancak tanrısal kişi olan İsa Mesih bunu başaracak güçtedir.

Ne var ki, günah sorununun sorumlusu insandır. Bu nedenle sorunun çözümü bir insan tarafından sağlanmalıdır. Bunun için Tanrı kendi Oğlu'nu "günahlı insan bedeni benzerliğinde" gönderdi. Günaha düşmemiş olan Tanrı'nın Oğlu günaha düşmüş insanların bedeni "benzerliğinde" geldi. Tanrı Oğlu tam bir insan oldu. Kutsal Ruh'un gücüyle gebe kalan bakire Meryem'den doğarak bir bebek olarak dünyaya geldi. Bize her bakımdan benziyordu. Bir aile yaşantısını görerek büyüdü ve gelişti. Tek bir yönden bize benzemedi. Bizim bedenimiz günahlıdır. O'nun bedeni günahlı değildi. İsa Mesih'in bedeni günahlı olmadığı için günahı ortadan kaldıran kurban olabildi.

Tanrı çarmıhta asılı olan Mesih İsa'nın bedeninde günahı mahkum etti. Tanrı o anda günaha karşı olan adaletli öfkesini açıkça gösterdi. Tanrı İsa'nın bedeninde günahı yargılayınca günahın ne kadar korkunç ve ne kadar iğrenç olduğunu açıkladı. Kendi kutsal, doğru, günahsız ve kusursuz Oğlu üzerine öfkeli yargısını dökünce Tanrı günaha karşı olan hak kızgınlığını belirgin etti. Bundan sonra İsa Mesih canını vererek kendisine iman edecek olan herkes için günahı ortadan kaldıran sunu oldu. Bu kurbanla imanlıların suçluluğunu giderdi.

Ayet 4 İsa Mesih bedenini "günaha karşı sunu niteliğinde" sunarak kendisine iman edecek olan herkesin suçluluğunu ortadan kaldırdı (ayet 3). Onların Tanrı'yla barışıp Ruhu'yla dolmalarını sağladı. Tanrı Kutsal Ruh'un yönetimi altında yaşamalarını sağlayarak ruhsal yasanın yapamadığını yaptı: insanların ruhsal yasanın belirttiği doğruluğuna göre yaşamalarını sağladı. "Öyle ki, bedenin gereksiz isteklerine göre değil, Ruh'un isteğine göre yaşayan bizlerde ruhsal yasa hakça gereğini bulsun." Ruhsal yasanın gerektirdiği davranışlar inanlının yaşamında görülecektir. Tanrı'nın amacı budur.

İnanlı nasıl ruhsal yasanın bu gereklerini yerine getirecek? Kendini sıkıp üstün bir çaba gösterek mi? Hayır. Çünkü önceki bölümde gördüğümüz gibi bu yoldan kendisinde bulunan bedenin gereksiz istekleri günah gücü tarafından kışkırtılacaktı. Kutsal Ruh inanlının bedenin gereksiz isteklerine 'Hayır' diyebilmesi için kendisine istek ve kuvvet verir. Bunun yanı sıra Kutsal Ruh inanlının yüreğinde ruhsal yasanın amaçladığı bir davranışı yapma isteğini uyandırır ve bunu yapmak için inanlıya güç verir. Böylece inanlı ruhsal yasayı tutmaya çalışmadan ruhsal yasanın gereğini yerine getirir. İnanlı İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'yla yakın bir ilişkide yaşadıkça Kutsal Ruh'un sesini daha çok duyacak ve O'nun belirttiği davranışları daha çok yerine getirecektir.

Artık "Ruhsal yasa altında olmayıp kayra altında olduğumuz için günah mı işleyelim?" diye soran itirazcı kişi sesini yükseltmiyor. İtirazlarına ayrıntılı bir cevap almıştır. Ruhsal yasanın insandaki günahlılığını yenmek için yetersiz olduğunu görmüştür. Yalnız Tanrı'nın kayrası insanları günahın egemenliğinden özgür kılabilir. Yalnız Kutsal Ruh inanlının yüreğinde konut kurarak kendisinde ruhsal yasanın hakça gereğini yerine getirebilir. Kayradır insanı günah işlemekten alıkoyabilen tek etken. Ruhsal yasanın bu konuda hiç gücü yoktur.

Ayet 5 Burada iki yaşam tarzı vardır: "Bedenin gereksiz istekleri uyarınca" yaşam ve "Ruh'un isteği uyarınca yaşam." Bu iki yaşam tarzı da iki düşünce tarzına dayanır. İnsan yüreğinde ne düşünürse kendisi odur. İnsanın düşünce dünyasını dolduran konular onun yaşamında ortaya çıkacaktır. Bu nedenle düşünce dünyamızı Kutsal Ruh'un denetimi altına koymalıyız.

Tanrı kayrasının zenginliğini anlayan inanlı bu kayranın onu günah egemenliğinden özgür ettiğini bilir. Bu yüzden Tanrı'ya karşı şükranla dolar. Tüm yüreğiyle Ruh'un isteğine göre yaşamak ister. İç varlığında konut kuran Kutsal Ruh inanlının düşüncesini ruhsal konulara yöneltir. Bu konular onun yaşamını etkiler. İnanlı "Rab, hayatımda senin isteğin olsun!" der. Bütün ilgisi Tanrı'nın isteğine uymaktır.

Günahlı benliğine göre yaşayan kişi ise hep kendi isteklerinin gerçekleşmesi üzerinde durur. "Ben rahat edeyim" der "Mutlu olmaya hakkım vardır." Dünyasının merkezi kendisidir. Hiçbir isteğine "Hayır" diyemez. Başkasının iyiliğini düşünemez. Tanrı'nın isteğine uymak istemez. Aklı günahlı benliğin ürettiği isteklerle meşguldür.

Ayet 6 Böyle bir düşüncenin sonu korkunçtur: "Çünkü bedenin gereksiz isteklerine bağlı düşünce ölüme götürür." Bedenin gereksiz istekleri günah gücünün etkisi altındadır. Günah gücü gereksiz istekleri kışkırtıp kişinin hep bu istekleri doğrulutusunda düşünmesini sağlar. Düşünce eylemi meydana getirir. Günahlı düşünceden günahlı davranışlar doğar. Günahlı düşünceye bağlı kişi günah köleliğinde yaşar.

Önceki bölümlerde şu gerçeği görmüştük: Günah ölüm getirir. Ölüm ayrılıktır. Günah kişiyi kendi kendisinden ayırır. Bu ayrılık şu ayette dile getirilir: "Ne yaptığımı kendim de bilmiyorum. Çünkü yapmak istediğimi yapmıyorum; tersine iğrendiğim şey neyse onu yapıyorum" (7:15). Günah kişinin içine ikilik sokup onu mahveder. Günah insanın başka insanlarla olan ilişkilerini de bozup insanların arasına ayrılık getirir. Günah kişiyi Tanrı'dan ayrırır. Kişi kurtulumazsa bu ayrılık sonsuz ölüm cezasıyla sonsuzlaşır. "Bedenin gereksiz isteklerine bağlı düşünce ölüme götürür."

Ruh'a bağlı düşünce ise yaşama götürür. Ruh'un inanlının aklına getirdiği düşünceler Mesih'in güzelliği ve yüceliği doğrultusundadır. İnanlının varlığı böyle düşüncelerle doldukça Mesih aracılığıyla Tanrı'yı yüceltmek ister. Eskiden ölüm, Tanrı'dan ayrılık vardı. Şimdiyse yaşam, Tanrı'ya bağlılık vardır. Ruh'un gücüyle Tanrı'yla uyumda yaşayan inanlı insan kardeşiyle uyumda yaşar. Ruh'un meyvesi olan esenlik bu yolda yaşayan kişinin varlığı doldurur. Yaşamı huzur ve bereketle doludur.

Ayet 7 Hep kendini düşünen, kendine dönük yaşayan insan Tanrı'ya düşmandır. İstediği gibi yaşayabilmesi için Tanrı'nın kendisini rahat bırakmasını ister. Bedenin gereksiz isteklerine bağlı düşünce Tanrı'nın isteğine boyun eğmez. Bedenin gereksiz istekleri Tanrı'nın yasasında belirtilen Tanrı'nın isteğine ters düşer. Bunun için bu düşünceye bağlı kişi Tanrı'nın yasasına uymaz. Vicdanı uyanıp Tanrı'nın yasasına boyun eğmesi gerektiğini anlasa bile böyle bir kimse yasaya boyun eğemez. Bölüm 7 bunun nedeni ayrıntılı olarak açıklanmıştı. Günahlı benlik Tanrı'ya karşı baş kaldırır, Tanrı'nın isteğine boyun eğmez.

Ayet 8 Kendini dünyasının merkezine koyan kişinin yaşamında Tanrı için yer yoktur. Yaşamımızda Tanrı'ya gereken yeri vermezsek O'nu hoşnut edemeyiz. Kendimizi yüksek göstermeye çalışırsak Tanrı'yı yüceltemeyiz. Bencillikle, çıkarcılıkla dolu yaşam Tanrı'yı hoşnut edemez. "Bedenin gereksiz isteklerine uyanlar Tanrı'yı hoşnut edemezler."

Ayet 9 Kutsal Ruh, günahlarından dönüp İsa Mesih'in kayrası aracılığıyla doğrulukla donatılan inanlının iç varlığına yerleşir. Bundan böyle inanlı gereksiz isteklerle dolu günahlı benlik bağlılığında değil, Ruh bağlılığındadır. "Ama eğer Tanrı'nın Ruhu gerçekten sizlerde konut kurmuş bulunuyorsa, bedeninizin gereksiz isteklerine uyarak yaşamıyorsunuz. Tersine, Ruh bağlığındasınız." SGH çevirisi ayetin bu parçasında asıl metinden biraz uzaklaşır. Pavlus iki kısa deyimi birbiriyle karşılaştırır: en sarki (= bedende) ile en pneumati (= Ruh'ta). Müjde bu karşılaştırmayı şöyle yansıtır: "Siz benliğin değil, Ruh'un denetimindesiniz." Konu inanlının yeni durumudur. Kesin bir değişimden geçti: günahlı benlik bağlılığından çıkıp Kutsal Ruh bağlılığına girdi.

Ruh bağlılığında olan inanlı bundan sonra Ruh'un gösterdiği yolda yürümekle yükümlüdür: "Vaktinizi Ruh yönetiminde geçirin. Böylece bedenin gereksiz isteklerini doyurmakla uğraşmazsınız" (Galatya. 5:16). Ruh'un isteklendirmesi ve güçlendirmesiyle sen günahlı benliğin isteklerine "Hayır" diyebilirsin. Kutsal Ruh'un sesini dinleyerek açıkladığı günahlardan dönüp Tanrı'nın sözüne uyarak yaşarsan Kutsal Ruh senin yaşamında harika meyvesini oluşturacaktır: "Ruh'un ürünü sevgi, sevinç, esenlik, sabır, iyi yüreklilik, iyilik, içten bağlılık, yumuşak huyluluk, tutkulara üstünlüktür" (Galatya. 5:22,23).

Kutsal Ruh İsa Mesih'in sağladığı kurtuluşu inanlının iç varlığına uygular. Bunun için Pavlus şöyle bir kesinlikle yazabilir: Mesih'in Ruhu'nu taşımayan kişi O'nun sayılamaz" (ayet 9). Kutsal Ruh'un etkisi olmadan hiç kimse imana gelemez, inanlı olamaz. Kutsal Ruh dünyadaki insanları günahlı olduklarına dair inandırır (Yuhanna 16:8). Günahlarından kurtulmaları için İsa Mesih gelip günahlarını kendisine itiraf ettikten sonra tüm yürekleriyle O'na bağlanmaları gerektiğini açıklar. Böylece Kutsal Ruh'un etkisi altında yeniden doğarlar. İsa Mesih bunu Nikodimos'a şöyle bildirir: "İnsan sudan ve Ruh'tan doğmadıkça Tanrı'nın hükümranlığına giremez" (Yuhanna 3:5).

Mesih inancını bir din olarak kabul edip Mesih inanlısı olarak geçinmek olanaklıdır. Ama Kutsal Ruh'tan yoksun böyle bir kimse Mesih'in sayılamaz. Çevresinde bulunan Ruh bağlılığında yaşayan inanlılar ergeç Ruh'tan yoksun olduğunu anlayacaklardır.

Ayet 9'da "Mesih'in Ruhu" denir. Başka ayetlerde "Tanrı'nın Ruhu" denir. Aynı Ruh'tur. Bu iki deyim Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un birbirleriyle kesin bir birlik içinde olduğunu vurgular. Kutsal Ruh Tanrı'nın Ruhu'dur. Kişiliğinde Tanrı'nın



tüm doluluğunu taşır. Kutsal Ruh Tanrı'dır. Kutsal Ruh Mesih'in Ruhu'dur. Mesih'in tüm kişiliğini kendisinde taşır. Mesih Tanrı'dır. Mesih'in Ruhu Mesih'in kişiliğini inanlılarda oluşturandır. "Tanrı önceden bildiği kişileri, Oğlu'nun benzerliğinde olsunlar diye ayırdı" (Roma. 8:29). Tanrı'nın senin için amacı Oğlu'na benzer olmandır!

Ayet 10 Bu ayetin asıl metnin harfi harfine Türkçe'ye çevirisi şöyledir: "Ama eğer Mesih sizlerdeyse, bir yandan beden ölüdür günah yüzünden, öbür yandan ruh yaşamdır doğruluk yüzünden." Bununla Pavlus'un yazdığı cümlenin kuruluş biçimini açıkça görebiliriz. Ayette vurguladığı ilk gerçek Mesih'in inanlıların içinde olduğudur. Önceki ayette gerçek inanlıları "Mesih'in Ruhu'nu taşımayan" kişilerle karşılaştırır. Mesih'in Ruhu gerçek inanlılarda konut kurduğundan dolayı Mesih onların içindedir.

Mesih'in inanlıda yaşamasının sonuçları birbirine karşıt olan iki cümleyle açıklar: "Beden günah yüzünden ölüdür; ruh doğruluk yüzünden diridir." Beden için kullanılan soma kelimesi fiziksel beden demektir. Günah gücü beden üzerine egemenlik kurmuştur. Bunun için fiziksel beden Tanrı'nın isteğine uymaz ve uyamaz. Günahın egemenliği altındaki fiziksel beden bu nedenle Tanrı için ölüdür. Tanrı için yaşamaz ve yaşayamaz. Öte yandan Tanrı inanlıyı doğrulukla donattığı zaman Mesih'in Ruhu kendisinde konut kurar. Mesih'in Ruhu inanlının ruhunu diriltir. Bu durumda inanlının ruhu Tanrı karşısında diridir. Tanrı'nın kendisine söylediklerini duyar. Tanrı'nın sözüne uyar. Tanrı'yı hoşnut eden bir şekilde yaşar. Tanrı karşısında diridir. İnanlının ruhu diridir, yaşamdır. Başkalarının dirilmesini sağlayan sözler söyler Kutsal Ruh'un gücüyle.

Ayet 11 İnanlının içine konut kuran Tanrı'nın Ruhu inanlının ölümlü bedeninin Tanrı için yaşamasını sağlayacaktır. İnanlıda konut kuran Ruh'a bu ayette "Mesih İsa'yı ölüler arasından diriltenin Ruhu" denir. Tanrı'nın ölü olana yaşam sağlama gücü Mesih'in dirilişiyle kanıtlanmıştır. Tanrı bunu Mesih için yapmışsa Ruhu aracılığıyla aynısını inanlı için yapacaktır: ölü olan ve fiziksel ölüme doğru giden inanlının bedeninin Tanrı için yaşamasını sağlayacaktır.