Mesih İnanlısı: Doğruluk Tutsağı 6:15-23

Ayet 15 Soru soran kişinin Sevinç Getirici Haber'in saçma olduğunu gösterme çabası sürdürür. "Öyleyse," der "ruhsal yasa altında olmayıp kayra altında olduğumuz için günah mı işleyelim?" Ruhsal yasaya bağlı dinci kişi için Sevinç Getirici Haber tehlikeli görünür. Kişi kolaylıkla bağışlanır. Bu da onu günah işlemeye açık bir davete benzer. Pavlus buna, "Hiçbir zaman!" yanıtını hemen yapıştırır.

Dinci kişinin düşüncesi şu: "Daha önce günah işlemeyin, bunu yapmayın, şunu etmeyin diyen bir şeriat vardı. Bu yasa insanı günah işlemekten beri tutuyordu. Ama şimdi kayra var, serbestlik var, özgürlük var. Bu durumda günah işlemek için daha çok ortam var. İnsanı tutan yasa ortadan kalktığı için istediği gibi günah işleyebilir." Pavlus bunu kesinlikle yalanlar. Bunu söyleyenler ne ruhsal yasayı, ne de kayrayı bilir. Bu sorular hep bilgisizlikten ileri gelir.

Ayet 16 Bu ayette Pavlus kısaca yalanladığı sorunun tutarsızlığını göstermeye koyulur. Soruyu soran kişinin bilgisi "Bilmiyor musunuz" sorusuyla ışık altına getirilir. Ruhsal yasa-kayra karşıtının günah-söz dinleyicilik karşıtı olduğuna değinir. Ama ruhsal yasayla günah arasındaki bağlantıyı burada açıklamaz. Bunu ilerisi için bırakır (bölüm 7'ye bakınız). "Her kimin buyruğuna uymak amacıyla kendinizi uşak olarak sunarsanız, buyruğuna uyduğunuz efendinin uşağı olursunuz; ya ölüme sürükleyen günahın, ya da doğruluğa ulaştıran söz dinleyiciliğin."

İki efendi var: günah ve söz dinleyicilik. İnsan bunlardan birine uyarsa, o efendinin kölesi olur. Orta bir yol yoktur. Borcunu ödeyebilmek için birisi kendini köleliğe satarsa onu satın alan kişi onu istediği gibi çalıştırabilir. Çünkü bu yoldan onu uşağı olmuştur. Biri kendini kumara verirse ve kumardan vazgeçemezse, kumar ona efendi olmuş o da onun uşağı olmuştur. Ya günah sana efendi kesilir ya da söz dinleyicilik. Günah kişiyi fiziksel ölüme ve bundan sonra sonsuz ölüme sürükler.

Söz dinleyecilik kayra altında olmanın sonucudur. Beni bu kadar seven ve Mesih'in ölümü aracılığıyla kurtaran Tanrı'nın sözünü severek dinlerim. Tanrı'nın isteğini yaptıkça Tanrı'nın doğruluğunu yaşamımda yerine getirmiş olurum. Söz dinleyicilik doğruluğa ulaştırır.

Ayet 17 Pavlus Roma'daki inanlılar için Tanrı'ya şükreder çünkü Mesih bağlılığındaki yeni yaşamla ilgili öğretişi kabul edip yaşamlarına uygulamaya koyuldular. Eskiden günahın uşağı olan inanlıların yaşamında büyük bir değişiklik oldu. Kendilerine müjdelenen Sevinç Getirici Haber'e kulak verdiler.



Bütün istek ve duygularıyla bu habere uydular. Rabbin öğretişini sevinçle yaşamlarına uyguladılar. Tanrı'nın doğruluğu yaşamlarında belirmeye başladı. Günahın uşağı olmaktan çıkıp söz dinleyiciliğin uşağı oldular. Sevinç Getirici Haber'e iman edip onun kurallarına boyun eğdiler. Gerçek imanın sonucu söz dinleyiciliktir.

Ayet 18 "Günahtan özgür kılınarak doğruluğun uşakları oldunuz." Ne güzel, değil mi? Eskiden günahın uşağı olanlar Sevinç Getirici Haber'e boyun eğerek günahtan özgür kılındılar. Eski efendilerinden özgür oldular. Ama başı boş kalamazlar. Yeni bir efendiye bağlanmaları gerekir. Bu yeni efendi kimdir? Doğruluktur. Ne hoş, değil mi? Eskiden günah işlemek zorunluğunda olan kişi artık doğruluk işlemek zorundadır. Kayra günahın kölelerini doğruluk kölelerine dönüştürür.

Ayet 19 Pavlus "doğruluğun uşakları oldunuz" diye yazdığına özür diler. "Doğal yapınızın güçsüzlüğü yüzünden, insansal ölçülere göre konuşuyorum" der. Onların bu ruhsal gerçekleri kavrama gücünden yoksun olduğunu anladığı için böyle bir benzetmeyi kullanmak yoluna gider. (İnsanların bu güçsüzlüğü bölüm 5:6'da ele alınmıştır). "Doğruluk uşakları oldunuz" deyince doğruluk işlemeyi seçmeye özgür olduklarını belirtmek ister.

Eskiden günahın köleleri oldukları zaman bedenlerinin "parçalarını iğrençliğe, bir kötülükten bir kötülüğe uşak olarak sundular. Bunun gibi düşüncelerini, gözlerini, dillerini, ellerini, ayaklarını doğruluğun uşakları olarak sunmaları gerekir. Tanrı'nın doğruluğuna uydukça kutsallığa erişecekler. Kutsal, Tanrı'ya ayrılmış Tanrı'ya uygun olan demektir. Gönülden doğruluğu benimseyen inanlı Tanrı'ya ayrılmış, Tanrı'ya uygun bir yaşam sürer.

Ayet 20 Bu kısa ayet olaya karşıt yönden bakar: "Çünkü günahın uşağıyken, doğruluktan özgürdünüz." Günah onlara efendi olduğu ve onlar günaha köle oldukları zaman doğrulukla ilgileri yoktu. Doğruluk işleyemezlerdi. Tanrı'nın isteğine uyamazlardı. Doğruluktan özgürdüler.

Ayet 21 İnanlı olduktan sonra kişi eski yaşamına bambaşka bir görüş açısına bakar. Yaptığı işlerden utanır. O yaşamın bilançosunu yaparken hep zarar ettiğini hesaplar. Bütün o yaşamın uğraşları Tanrı için ve kendisi için hiçbir ürün getirmediğini görür. Eski hayatın işleri başına ancak sonsuz ölüm cezasını getirdi.

Ayet 22 Ama artık yeni bir efendiye kavuştuk biz imanlılar. Eski efendimiz olan günahtan özgür kılındık. Tanrı'nın kölesi olduk. O'nun sözünü dinliyoruz. O'nun buyruğuna uyuyoruz. Bu da yaşamımızda güzel bir ürün yetiştirir: yaşam kutsallığı (kutsallaşma - Müjde). Utanç yerine Tanrı'yı hoşnut etmenin sevinci, Tanrı'ya ayrılmış yaşamın esenliği. Tanrı bağlılığının sonucu Tanrı benzerliğidir. Kutsal Tanrı'ya uyan kişi Tanrı'nın kutsallığından pay almaya başlar. Kutsallaşan yaşamın sonucu sonsuz yaşamdır. Günah köleliği ürün getirmedi ve çok kötü bir sonuç verdi: sonsuz ölüm. Tanrı bağlılığı kutsallaşan yaşam ürününü verir ve en güzel sonuç olan sonsuz yaşamı getirir.



Ayet 23 Pavlus konuyu bu ayette özetler: Günah efendimiz olunca ücret olarak ölüm verdi. Yeni efendimiz olan Tanrı bize Rabbimiz Mesih İsa aracılığıyla bize sonsuz yaşamı ücret olarak değil bağış olarak verir. Ruhsal yasaya göre günahın hak karşılığı ölümdür. Kayraya göre Tanrı bize hak etmediğimiz armağan olan sonsuz yaşamı verir. Tanrı'nın bağışı (harisma) kayrasından kaynaklanan Tanrı’nın armağanıdır. (Harisma = kayra armağanı; haris = kayra). Kayra günah işlemek için açık bir davetiye değildir. Kayra insanların doğruluğa, kutsallığa kavuşmaları için tek etkili yoldur. Sonsuz yaşam giden tek yol.

Kayra düzeninde yepyeni bir ilişkiye kavuştuk. Rabbimiz Mesih İsa sayesinde, O'nun çarmıhtaki ölümü ve dirilişi aracılığıyla bizi seven Tanrı bize sonsuz yaşam hediyesini verir. Eski hayatımız hiçbir olumlu ürün vermiyordu. Ancak ölüm getiriyordu. Yeni yaşamımız doğruluk ürünleri ve sonsuz yaşamı getiriyor. Artık doğruluğun uşağıyız. Bu durumda bizde günah işleme isteği kırılıyor. Doğruluk üzerimizde egemendir. Tanrı'nın buyruğuna uymaya ve bundan sevinç duymaya başlıyoruz. Tanrı'yı seviyoruz. O'nun bize olan sevgisi bizi etkiliyor. Buna göre "ruhsal yasa altında olmayıp kayra altında olduğumuz için günah mı işleyelim?" sorusu anlamsızdır. Gerçeklerle ilgisi yoktur. Bununla soruyu soran kişinin bilgisizliği ortaya çıkar.

Ayrıca soruyu soran kişiye konunun gerçek yüzünü anlatmanın zorluğu belirir. Soruyu soran kişi günahın kölesidir. Onun bütün ilgisi günah işlemektir. Günahlı benliği onu bu yöne zorluyor. Günahtan özgür olma durumunun nasıl olduğunu bilemiyor. Oysa günahtan özgür olan biz inanlılar, Mesih'le birleştik ve günahla ilgimiz kalmadı. Günah işlemek istemiyoruz artık. Bir an için günaha düşsek de eziliyoruz, üzülüyoruz. Artık rahat edemiyoruz günah hayatında. Eskiden bunda rahat ediyorduk bir bakımdan. Gerçi günah sonradan kendine göre zorluklar getiriyordu ama yine de günahta oldukça rahat ediyorduk. Ama şimdi günahta hiç rahat edemiyoruz. Ancak doğrulukta rahat ediyoruz. Tanrı'yla olan ilişkimizle sevinç buluyoruz.