İbrahim: İman Edenlerin Parlak Örneği 4:18-25

Ayet 18 Umut "belki olur, belki olmaz ama olmasını istiyorum" düşüncesi değildir Kutsal Yazı'da. Orada umut "kesin olarak olacağına iman edilen şeyin sabırla beklenmesi"dir. İbrahim'in umudu böyleydi (ayet 18). Oysa birçok ulusun babası olması bakımından İbrahim için insan doğrultusunda durum umutsuzdu. Buna rağmen İbrahim kendisine yıldızları gösterip "senin soyun böyle olacaktır" diyen Tanrı'nın sözüne kesin olarak iman etti. Umutla Tanrı'nın verdiği sözün gerçeklesmesini bekledi.

Ayet 19 İbrahim gerçek olmayan rüyalar dünyasında yaşamıyordu. Gerçekçi bir insandı. İçinde bulunduğu gerçek durumu hesaba kattı. Yaklaşık yüz yaşında olan kendi "bedeninin ölü denebilecek" durumda olduğunu düşündü (ayet 19). Eşi Sara'yı düşününce de onun kısır olduğunu akla getiriyordu. Ulaşmış olduğu o ileri yaşa kadar gebelik bilmeyen kadının ondan sonra çocuk doğurmayacağı insan açısından kesindi. İbrahim bütün bu gerçekleri düşündü. Ama o düşüncelerde durmadı. "İbrahim ölüleri yaşama kavuşturan, var olmayanı var eden Tanrı'nın önünde iman etti" (ayet 17). Durumun gerektirdiği gerçekleri ortadan kaldıran daha büyük bir gerçek vardı: iman ettiği Tanrı. İçinde bulunduğu durumu düşününce Tanrı'ya güveni sarsılmadı.

Ayet 20 İbrahim içinde bulunduğun duruma bakarak imansızlık etmek ve şüpheye düşmek tehlikesine karşı karşıya geldi. Oysa İbrahim'in kendi kendisiyle şöyle konuştuğunu düşünmemiz yalnış olmaz: "Evet insan düzeyindeki gerçekler böyledir. Ama Tanrı'nın verdiği söz de vardır. Vaadini yerine getirecektir. Bana, 'Senin soyun böyle olacaktır' demedi mi? Tanrı verdiği sözü tutacaktır. Buna şüphem yoktur." Bu düşüncelerden sonra İbrahim diz çöktü, ellerini göğe kaldırdı ve verdiği sözü tutacak olan Tanrı'ya yücelik ve övgüler sundu. Bütün engeller ve olanaksık görünen durumlar karşısında İbrahim "imanda güçlenerek Tanrı'ya yücelik sundu" (ayet 20).

Kutsal Ruh İbrahim'in bunu nasıl yapabildiğini ayet 21'de açıklar: Tanrı'nın "vaat ettiğini uygulamaya gücü yettiğine kesinlikle güvendi." İbrahim Tanrı'ya güveniyordu. Tanrı'nın verdiği sözünü yerine getirecek güçte olduğuna inanıyordu. İbrahim'in güveni insanı kurtuluşa kavuşturan imanın ne olduğunu tam olarak açıklar. İman Tanrı'nın karakterine güvendir. Böyle iman Tanrı'nın verdiği sözü tutan olduğuna güvenmektir. İman ayrıca Tanrı'nın gücüne güvendir. Verdiği sözü yerine getirmek için gücünün yettiğine kesinlikle güvenmektir.

Ayet 22 İbrahim Tanrı'nın insan için olanaksız olanı yapmaya gücünün yettiğine iman etti. Bunun için onun imanı kendisine doğruluk diye sayıldı.

Ayet 23,24 İnanlılar da, Tanrı gücünün insan için olanaksız olan tanrısaymazı doğrulukla donatma işine yettiğine iman eder. Tanrı onları da doğrulukla donatır. "İmanı ona doğruluk diye sayıldı" sözü yalnız İbrahim için yazılmış değil, bizler için de yazılmıştır (ayet 23, 24).

İmanımız İbrahim'in imanı gibi "ölüleri yaşama kavuşturan, var olmayanı var eden" Tanrı'yadır (ayet 17). Rabbimiz İsa'yı ölüler arasından dirilten Tanrı'ya iman ederiz (ayet 24). Bu iman doğruluktan yoksun olan bizleri doğruluğa eriştirir. Tanrı var olmayan doğruluğumuzu varlığa getirir. Tanrı'yla doğru ilişkimiz olmadığı halde Tanrı bizi kendisiyle doğru bir ilişkiye getirir. İbrahim Tanrı'nın ölü sayılabilecek iki bedenden yaşam getireceğine iman etti. Biz de Tanrı'nın İsa'yı ölüler arasından dirilttiğine iman ederiz. Aynı imandır. Tanrı bize aynı armağanı verir: doğruluk.

Ayet 25 İmana armağan edilen bu doğruluk İsa Mesih'in bağışlamalık olarak sunulmasıyla sağlandı. Suçlarımızdı bizi doğruluktan yoksun kılan. Tanrı İsa'yı bizim suçlarımız için ölüme teslim etti. İsa'nın kanıyla bu suçları örten kefaret sağlandı. Bu bağışlamalığın etkisiyle suçlarımız büsbütün ortadan kaldırıldı. Bizi suçlayacak suç kalmadı.

İsa'nın sağladığı bağışlamalığın geçerliliği O'nun "doğruluğumuz için ölümden" dirilmesiyle kanıtlandı. İsa'nın Tanrı'nın sağında oturması bizim de Tanrı'ya yakın getirildiğimizi gösterir. Tıpkı bundan sonra gelen ayette yazılı olduğu gibi: "Bu nedenle, iman sonucu doğrulukla donatılmış olarak Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'nın önünde barış içindeyiz" (Romalılar 5:1. -Kutsal Yazılar'ın sonradan bölümlere ve ayetlere bölündü. Burada olduğu gibi yeni bir bölüm arasıra bir konunun tam ortasına yerleştirilince bölümlerin bazen yanlış yerelere koyulduğu ortaya çıkar). Mesih'in bağışlamalığını iman aracılığıyla benimseyerek doğrulukla donatılırız. Bu doğruluk da Tanrı'nın önünde barış içinde bulunmamızı sağlar. Böyle kesin ve yetkin bir kurtuluş için Rabbi yüceltelim!

Sevgili arkadaş, sen de Mesih'in ölümü ve dirilişi aracılığıyla doğruluğa kavuştun mu? Tanrı'nın önünde barış içinde misin? Bunun için Tanrı'ya şükran sunuyor musun?