Tanrı'nın Yansız Yargılaması 2:1-11

Bu bölümde Pavlus, düşüncelerinde Tanrı'yı bulundurmak istemeyen, O'nun gerçeğini yalanla değiştirip Yaradan'dan çok yaratığa tapınan insanları eleştirmeyi bırakır. Dramatik bir haraketle bir tek kişiye doğrudan doğruya seslenir. Sanki bu kişi Pavlus'un Tanrı gerçeğini yalanla değiştiren insanların korkunç günahlarını sıraladığını dinleyip ona hak veriyor, kendisinin böylelerine benzemediğini düşünerek kendi kendini iyi ahlak sahibi olmakla kutluyordu. Pavlus bu kişiye döner, onun hiç özrü olmadığını kendisine kanıtlamaya koyulur. Bu kişi başkalarında yargıladığı günahların aynısını işliyordu.

Pavlus'un seslendiği kişi Yahudi olabilir, ulusların ahlakçı filozoflarından biri ya da onların bağlılarından da olabilir. Pavlus'un her ikisini sözünün kapsamı içine aldığını düşünmek doğrudur çünkü seslendiği kişiye, "kim olursan, ol" der. Ayet 9'da Tanrı yargılamasının "ilkin Yahudi'ye, hem de Yunanlı'ya" geleceğini de vurgular.

Pavlus da İsa Mesih'i tanımadan önce "yargı yürüten" bir Yahudi'ydi. Kendisinin doğru bir kişi olduğunu düşünerek kötü işleri için ulusları yargılıyordu. Ama Şam yolunda İsa Mesih'in yüceliğini görünce kendisinin aynı şeyleri yaptığını anladı.

Pavlus bu satırları yazarken Yahudi olmayan halklarda erdemli davranışı benimseyen, ikiyüzlülüğü kınayan ve ahlak sorunlarında başkalarına yol gösteren Stoacı filozof Senaka ve benzerlerini de düşünüyordu. "Senin özrün yoktur" diyordu. "Başka insanlarda kınadığın şeyleri sen de yapıyorsun. Başkalarına uyguladığın yargılama sana uygulanırsa sen de suçlu çıkarsın."

Yahudi olsun, Yahudi olmayan olsun, başka insanları yargılamaya kalkışanlar bu konuda kendilerini savunamazlar. Başkalarında görüp kınadıkları günahlar kendi yaşamlarında belirmektedir. Açgözlülük yok muydu onlarda? (Romalılar 1:29). Düşüncede beliren bu suç kendilerini iyi ahlak sahibi gösterenler arasında yaygın bir günahtır. Ruhsal yasaya göre yaşamaya çalışan Pavlus'un bu konuda sorunu vardı: "Eğer ruhsal yasa, göz dikmeyeceksin dememiş olsaydı, göz dikmenin kötü bir iş olduğunu bilmeyecektim. Günah buyruk aracılığıyla elverişli ortamı buldu ve içimde göz dikmenin her çeşidini oluşturdu" (Romalılar 7:7,8).

Onlarda çekememezlik yok muydu? (Romalılar 1:29). Ferisi iken Pavlus'da bulunmuyor muydu? Evet, Mesih inanlılarını çekemiyordu. Kendisi durumu şöyle anlatır: "Ben kendim de Nasıralı İsa'nın adına karşı çok işler işlemem gerektiğini sanmıştım. Nitekim Yeruşalem'de bunu yaptım: Başrahiplerden almış olduğum yetkiyle, kutsal yaşamlılardan birçoğunu cezaevine kapattım. Üstelik onların öldürülmesi gerekince oyumu da kullandım. Bütün sinagoglarda onları birçok kez cezaya uğrattım; üstelik onları sövmeye zorladım. Öfkeden öylesine deliye dönmüştüm ki, saldırımı dış kentlere dek





uzattım" (Elçilerin İşleri 26:9-11). Pavlus O'nun Oğlu'na karşı gelmekle düşünmeyerek "Tanrı'yı çekemeyenler" arasına girdi (Romalılar 1:30). Bu işleri yaparken "sevecenlikten yoksun" bir kişi olduğunu gösterdi (Romalılar 1:31). "Bu nedenle, sen, ey yargı yürüten insan! Kim olursan ol, özrün yoktur. Çünkü başkasını yargılamaya kalkışmakla kendine karşı yargı yürütmektesin. Çünkü yargı yürüten sen, aynı şeyleri yapmaktasın."

İyi ahlak sahibi olduğunu düşünen insan, kendini başkalarının günahlarını yargılamaya verdikçe kendi kişisel günahlarını daha az görür. Bunun sonucunda kendisini git gide dah iyi ve doğru sanır. Ne var ki, Tanrı onun başkasına uyguladığı yargı ölçüsünü aynen kendisine uygulayacaktır. İsa Mesih konuyu şöyle vurgular: "Yargılanmayın ki yargılanmayasınız. Çünkü hangi yargıyla yargılarsanız onunla yargılanacaksınız. Hangi ölçüyle ölçerseniz aynı ölçü sizlere de uygulanacaktır. Neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de, kendi gözündeki merteği görmezlikten gelirsin? Ya da kendi gözünde mertek dururken kardeşine nasıl, 'Bırak gözünden merteği çıkarayım' dersin? Ey ikiyüzlü! Önce kendi gözünden merteği çıkar, o vakit kardeşinin gözünden çöpü çıkarmak için açık-şeçik görürsün" (Matta 7:1-5).

Ayet 2 Yahudiler'den olsun uluslardan olsun kendini iyi ahlak sahibi sanan kişi başkalarında kınadığı ama kendi yaşamında görmezlikten geldiği günahların hesabını Tanrı'ya verecektir. Tanrı onları yargılayacaktır. Yargısını gerçekçilikle verir. Gerçek duruma göre karar verir. Hiçbir şey Tanrı'nın gözünden kaçmaz. Her şey bildiği için hepimizin yaptıklarını ve düşündüklerini olduğu gibi değerlendirebilir ve adaletle yargılayabilir. Başkalarını yargılayan kişi bunu bilir ama unutur ya da unutmaya çalışır.

Ayet 3 Pavlus bu ayette kendisini iyi ahlak sahibi sanan kişiye seslenmeye devam eder: "Tanrı'nın yargısını gerçekçilikle uygulayacağını bildiğin halde nasıl kendini suçsuz sayabilirsin? Tanrı'nın başkalarında yargılayacağı aynı günahları yapıyorsun. Tanrı bunun için seni yargılayacaktır. Sen nasıl kurtulacaksın? Eğer başkalarına karşı yargı yürüterek iyi ahlakı beğendiğini göstermekle Tanrı yargılamasından kaçıp kurtulacağını sanıyorsan, yanılıyorsun. Onların yargılanacağı gibi sen de yaptıkların için yargılanacaksın." Tanrı'nın yargılaması tarafsızdır. Böylece başkalarına karşı yargı yürüten, kendi ahlakıyla övünen insanın da Tanrı önünde suçlu olduğu açığa vurulmuştur.

Ayet 4 Böyle bir insan Tanrı tarafından günahtan dönmeye çağrıldığını bilmelidir. Tanrı böyle kişilere karşı bol bol iyi yüreklilik, sabır ve katlanış gösterir. Bunun için onların üzerine öfkesini hemen dökmez. Kendini iyi bilip övünen kişi Tanrı'nın sabrını yanlış yorumlar. İyi ahlakı yüzünden Tanrı'nın kendisini kabul ettiğini sanır. Ama bunda yanılır. Tanrı iyi yürekliliği ve katlanışıyla ona günahtan dönmek için fırsat tanıtmaktadır. İyi ahlak sahibi olduğunu sanan günahlı insan bu fırsattan yararlanmaya çağrılmaktadır.





Sevgili arkadaş, sen başkalarına karşı yargı yürüten ama kendi günahlılığını göremeyen bir kişi misin? Bir bakımdan senin durumun korkunç günahlara batmış insanınkinden çok daha tehlikelidir. O hiç olmazsa, göze batan günahlarını görmezlikten gelemez. Oysa sen başklarının günahlarına bakarak kendinkilerini görmezlikten gelirsin. "Günahım yoktur" diyerek kendi kendini kandırırsın (1.Yuhanna 1:8). Günahtan dönme gereğini duymazsın. Sevgili arkadaş, kendini iyi ahlak sahibi sayıyorsan, yanılıyorsun. Başkalarında kınadığın aynı günahlar senin düşüncelerinde ve davranışlarında beliriyor. Günahlılığını tanı, günahlarından dön ve kurtuluşun için tek güvencin, senin için canını veren Rab İsa Mesih'e olsun. Sandığın kendi doğruluğuna güven bağlama artık!

Ayet 5 Pavlus seslendiği kişiye seslenmeye devam eder: "Seni günahtan dönmeye çağıran Tanrı'nın sesine karşı yüreğini katılaştırıyorsan ve günahtan dönmeye yanaşmıyorsan kendine karşı bol bol öfke biriktiriyorsun." Tanrı günahtan iğrenir ve bu tiksintiyi öfkeli yargısıyla belirtir. Tanrı öfkeli yargısını doğrulukla uygulanır çünkü günah gerçekten her şey bozan korkunç kötülüktür. Günahla uzlaşma yapılamaz. İnsanın öfkesi genellikle bencil ve kötüdür. Tanrı'nın öfkesi tarafsız ve adaletlidir.

Bu öfke Tanrı'nın kararlaştırdığı bir günde bütün evrene açıklanacaktır. Pavlus Sevinç Getirici Haber'i Atina'da yayarken bu gerçeği şöyle vurgular: "Tanrı şimdi her yerde bütün insanların günahtan dönmelerini buyuruyor. Çünkü atamış olduğu bir adam aracılığıyla dünyayı adaletle yargılayacağı günü saptadı. O'nu ölüler arasından diriltirerek tüm insanlığa kanıt sağladı" (Elçilerin İşleri 17:30,31).

Ayet 6 Tanrı herkesin yaşamını değerlendirecek. Hiçbir insan bundan kaçamayacaktır. Tanrı herkesin yaptığı işleri gözden geçirecek ve onlara yaraşan karşılığı verecektir. İnsanın yaptığı her şey Tanrı tarafından kaydedilmiştir. Tıpkı Vahiy'de bildirildiği gibi: "Ölüler yaptıklarına yaraşır biçimde kitaplarda yazılı olanlar uyarınca yargılandı" (Vahiy 20:12). İşlerin niteliğine göre iki çeşit karşılık verilecektir.

Ayet 7 ile 10'da Tanrı'nın verdiği olumlu karşılık üzerinde durulur. Olumlu karşılık sonsuz yaşam (ayet 7), yücelik, onur ve esenliktir (ayet 10). Bu karşılık "yücelik, onur ve ölümsüzlük arayanlara" verilecektir. Bu kişiler arayışlarındaki içtenliği iyi olanı işlemeleri ve sabırla buna devam etmeleriyle gösterirler. Kendi yüceliklerini, onurlarını öne sürerek sonsuz yaşamı hak ettiklerini Tanrı'ya iddia etmezler. Yüceliğin, onurun ve ölümsüzlüğün kendilerinde bulunmadığını bildikleri için bu değerleri aramaya koyulurlar. Bunların ancak Tanrı'da bulunduğunu düşünerek Tanrı'yı ararlar. Tanrı'yı saydıkları için O'nun beğeneceği yararlı işleri yapmaya çalışırlar. Tanrı böyle insanlara sonsuz yaşam armağanını seve seve verir.

En başta Yahudiler bu değerleri aramalıydı çünkü Kutsal Yazılar aracılığıyla bunlardan bilgileri vardı. Ama öbür ulusların insanlar Yahudi olmadıkları için





yargılamada daha zor bir durumda olmayacaklar. Tanrı'nın yargılaması tarafsızdır. Yararlı işler yapan herkeseyücelik, onur ve esenlik verecektir; ilkin Yahudiye'ye, hem de Yunanlı'ya (ayet 10).

Tanrı'nın sözü "katlanış göstererek yararlı işlerle yücelik, onur ve ölümsüzlük arayan" uluslardan bir adamı tanıtır bize. Yahudiler'in arasında yaşayan yüzbaşı Kornilyos "tanrısayardı, Tanrı korkusuyla yaşardı. İsrail halkına bol bağışta bulunur, Tanrı'ya herzaman dua ederdi" (Elçilerin İşleri 10:2). Kornilyos Yahudiler'in Tanrısı'nı arıyordu. Tanrı ona Petros'u gönderdi. Petros bunda Tanrı'nın tarafsızlığını görüp: "Gerçekten Tanrı'nın adam kayıran olmadığını anlıyorum" dedi. "Tam tersine, her ulusun içinde Tanrı korkusuyla yaşayan ve doğruluk uygulayan kişi O'nun tarafından kabul edilendir" (Elçilerin İşleri 10:34,35).

Bundan sonra Petros Kornilyos'a Sevinç Getirici Haber'i müjdeledi. Kornilyos bunu duyar duymaz iman etti. İsa Mesih aracılığıyla kurtuldu. Tanrı'dan korkması ve doğruluk uygulamasıyla kurtulmadı. İsa Mesih aracılığıyla kurtuldu. Tanrı'yı araması Sevinç Getirici Haber'i duymasına yol açtı. Kornilyos'un aldığı karşılık kendisine sonsuz yaşam yolunu açan Sevinç Getirici Haber'i duymasıydı.

Ayet 8 ile 9'da insanların alacağı olumsuz karşılıktan bilgi verilir. Olumlu karşılığı alan kişiler ölümsüzlüğü ve bunu veren Tanrı'yı arayanlardır (ayet 7 ve 10). Olumsuz karşılığı alan insanlarsa, Tanrı'nın gerçeğine karşı koyup Şeytan'a uyan "sürtüşmeciler"dir (ayet 8). "Sürtüşmeci" niteliğiyle Tanrı'ya baş kaldıran, aksi insanlar olduklarına dikkat çekilir. Asıl metindeki kelime ayrıca "bencil isteklerle yöneltilen kişi" anlamına gelebilir. Bu kişiler Tanrı'nın gerçeğini bildikleri halde ona uymak istemeyenlerdir. Bu söz özellikle Yahudiler'i anlatır. Tanrı'nın gerçeğiyli ilgili bilgi alan en başta onlardır. Ama bu söz ayrıca Yahudiler aracılığıyla Tanrı'nın gerçeği hakkında bilgi edinip buna uymayan uluslardan insanları içine alır.

Tanrı'nın gerçeğini sırt çevirdikten sonra insan kolaylıkla Şeytan'nın kötülük önerisine uyar. Tanrı böyle insanlara "öfke ve kızgınlık" uygulayacaktır (ayet 8). Onlara hüküm giydirip gereken cezayı uygulacaktır. Tanrı kötülükten iğrenir çünkü sevdiği insanları ne kadar yıpratıp bozduğunu bilir. O herkesin kötülükten kurtulmasını ister. Ama eğer bir insan son nefesine kadar kendisini kurtaracak gerçeği dinlemek istemeyip Şeytan'ın kötülük önerisine uymakta direnirse, Tanrı hak öfkesini ona dökecektir.

Sadece hüküm gününde değil o gün gelmeden önce "kötülük eden herkes acı ve üzüntü çekecektir: İlkin Yahudi, hem de Yunanlı" (ayet 9). Oysa hüküm gününde çekilecek acı ve üzüntü çok daha korkunç olacaktır.

Kızgınlık ilkin gerçeğe karşı direnip haksızlık işleyen Yahudiler'e uygulanacak. Tıpkı Sevinç Getirici Haber'e inanma fırsatı ilkin onlara verildiği gibi, kötülükte direnen Yahudiler'e ilkin öfkeli yargı uygulanacaktır. Tanrı Amos peygamber aracılığıyla İsrail'e aynı ilkeyi şöyle bildirir: "Yeryüzündeki bütün halklar





arasından yalnız sizi tanıdım, Bu yüzden suçlarınızı karşılıksız bırakmayacağım" (Amos 3:2). Bir ulus Tanrı'dan aldığı ayrıcalıklar oranında sorumlu tutulacak. Yahudi olmayan uluslar da bildikleri gerçeğe karşı sorumlu tutulacak. Adaletli Tanrı insanları bilmedikleri için değil, bildikleri gerçek için sorumlu tutar. Yahudiler Tanrı'yı yakından bilen bir halk olarak Tanrı'ya karşı direnince daha çok öfkeye uğrayacak. Tanrı'yı yalnız uzaktan bilen uluslar ise, Tanrı'ya karşı koyunca daha az öfkeye uğrayacak. Tanrı'nın yargılaması adaletlidir.

Ayet 11 "Çünkü Tanrı katında adam kayırıcılığı yoktur." Tanrı tarafsızdır. "İnsanlar arasında ayrım yapmaz" (Müjde). Öz halkıdır diye İsrail'i yargıdan korumaz. Yukarıda görüldüğü gibi Tanrı'yı daha yakından tanıdıkları için onları daha sorumlu tutar. Yargılaması tarafsızdır. İyi armağanlarını vermesi de tarafsızdır: "Güneşi hem kötülerin, hem iyilerin üzerine doğdurur ve yağmurunu hem doğruların, hem eğrilerin üzerine yağdırır" (Matta 5:45).