Pavlus birçok kez Roma'ya gitmeyi tasarladığını ama araya giren engeller yüzünden gidemediğini bildirir (ayet 13). Bu mektubu Korint kentinde yazmadan iki yıl önce Efesteyken Yeruşalem'den sonra Roma'yı görmesi gerektiğini söylemişti. (Elçilerin İşleri 19:21). Efes'te bir süre daha kalması gerekli oldu. Makedonya'da kalması da uzadı. Bununla sınır olan İlirya bölgelerinde Sevinç Getirici Haber'i duyurması bu dönemde olabilirdi (Romalılar 15:19). Yeruşalem'e gidişi de düşündüğünden çok fazla sürecekti (Elçilerin İşleri 21-28). Belki daha önceleri de Roma'ya gitmeyi tasarlamıştı ama bundan bilgimiz yoktur.
Ayet 13 Pavlus öbür uluslarda Sevinç Getirici Haber'i duyurunca çok kişinin bu müjdeye iman ettiğini gördü. Müjdenin yaşamlarında meyve verdiğine tanık oldu. Aynı şeyi Roma'da görmek istediğini belirtir.
Ayet 14 Pavlus Sevinç Getirici Haber'i bildirmeyi bir borç biliyordu. Bu konuda kendini herkese borçlu saydı. O çağda Roma İmparatoluğun çeşitli halkları birbirleriyle ticaret yaparken Yunanca'yı konuşurdu. Ama kendi ararlarında anadillerini kullanırlardı. Yunanlılar yabancı dil konuşan bu halkları "Barbarlar" diye adlandırırlardı. Bu adın, konuştukları dilin Yunanlılar'ın kulaklarına "barbarbar" gibi geldiğinden sanılır. Pavlus Listra'da Likaonya dilini konuşanlarla karşılaşmıştı (Elçilerin İşleri 14:8-20). Onlara Sevinç Getirici Haber'i bildirme borcunu ödedi. Atina'da Yunanlı filozoflara aynı borcu ödedi (Elçilerin İşleri 17:16-34). Oradan Korintos'a gidince müjdeyi duyurduğu kişilerin çoğunluğu bilge ve akıllı sayılmazdı (1.Korintoslular 1:26). İnsanların asılları ve yetenekleri ne olursa olsun Pavlus Mesih'in araştırılamayan zenginliklerini onlara paylaşmayı bir borç biliyordu. Ya biz?