Pavlus mektubuna başlarken o çağın alışagelmiş selamlama biçimini kullanır: Pavlus'tan.. Roma'da bulunan Tanrı'nın sevdikleri, kutsal yaşam çağrılılarına esenlik (ayet 1 ve 7). Ama bu selam sözünde kendini tanıtmaya başlarken yaşamıyla bir parça olan Sevinç Getirici Haber'i açıklamaya koyulur ve böylece selam sözünü ayet 7'nin sonuna kadar uzatır.
Pavlus ilkin kendini Mesih İsa'nın uşağı olarak tanıtır (ayet 1). Asıl dildeki "doulos" kelimesi köle demektir. Pavlus kendini ruh, can ve beden olarak Mesih İsa'ya vermişti. Tüm ilgisi İsa'nın buyruklarını dinleyip yerine getirmekti. Oysa bu yüce kişiye hizmet etmesini büyük bir şeref sayıyordu. Pavlus "haberci olmaya" çağrıldı. Haberci (apostolos) "gönderilen" demektir. Her halde Pavlus bu sözleri yazdırırken Rab İsa'nın Şam yolunda kendisine gözüktüğü olayı aklında canlandırıyordu ("Bu mektubu kaleme alan ben Tertios" sözü Pavlus'un mektubu kime yazdırdığını açıklar -Romalılar 16:22). O olayda Mesih İsa ona şunları dedi: "Sana bunun için gözüktüm. Bende gördüğün ve sana gözükeceğim şeylerde seni hizmet sunmaya ve tanıklıkta bulunmaya atadım. Seni kendilerine gönderdiğim halktan (İsrail halkından) ve uluslardan kurtaracağım. Onların gözlerini açasın, onları karanlıktan ışığa ve şeytanın egemenliğinden Tanrı'ya döndüresin diye seni gönderiyorum. Öyle ki, günahların bağışlanmasına kavuşsunlar ve bana iman ederek kutsal kılınanlar arasında bir yer alsınlar" (Elçilerin İşleri 26:16-18). İsa Mesih Pavlus'u kurtuluşla ilgili Sevinç Getirici Haber'i İsrail halkına ve uluslara bildirmeye gönderdi. Onun haberciliği buydu.
Pavlus "Tanrı'nın Sevinç Getirici Haberi'ni yaymaya" atandı (ayet 1). Pavlus bu göreve büsbütün verilmişti, ona ayrılmıştı. Yaşamının tüm amacı olmuştu. O kadar ki, başka yerde "Sevinç Getirici Haber'i yaymazsam yazıklar olsun bana" diye yazdı (1.Korintoslular 9:16). Yaydığı haber Tanrı'nın Sevinç Getirici Haberi'ydi. Tanrı'nın kurtarışıydı. Pavlus da bununla ilgili olan haberi başka insanlardan almadı. Doğrudan doğruya Tanrı'dan aldı (Galatyalılar 1:1,11,12).
Ayet 2 Sevinç Getirici Haber "Tanrı'nın peygamberleri aracılığıyla Kutsal Yazılar'da önceden vaat" edildi. Pavlus yeni bir şey uydurmuş değildir. Tanrı Eski Antlaşma çağında bile bu müjdeyi peygamberleri aracılığıyla önceden bildirmişti. Örneğin: "Ey Yeruşalim'e müjde getiren. Sesini yükselt, korkma. Yahuda kentlerine, ‘İşte, Tanrınız!’ de. İşte Egemen RAB gücüyle geliyor, Kudretiyle egemenlik sürecek. Sürüsünü çoban gibi güdecek." (Yeşaya 40:9-11). " Dağları aşıp gelen müjdecinin ayakları ne güzeldir! O müjdeci ki, esenlik duyuruyor. İyilik müjdesi getiriyor, kurtuluş haberi veriyor." (Yeşaya 52:7). Bu müjdenin içeriği Yeşaya bölüm 53'te ayrıntılı olarak önceden bildirilmiştir: "RAB’bin gücü kime göründü? O RAB’bin önünde bir fidan gibi, gibi büyüdü. Bakılacak biçimden, güzellikten yoksundu. Gönlümüzü çelen bir görünüşü de yoktu. İnsanlarca hor görüldü. Yapayalnız bırakıldı. Acılar
adamıydı. Oysa, bizim başkaldırılarımız yüzünden onun bedeni deşildi, Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza Ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık, Her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” (1-6). Nekadar ayrıntılı bir önbildiri! Ve daha çok vardır.
Tanrı vaadini tutandır. Tanrı'nın İbrahim'e vaadi konusuna Pavlus bölüm 4 ayet 13-25 parçasında döner. Kişinin Tanrı'nın vaadini imanla kabul etmesini onun çalışıp yasayı yerine getirerek kurtuluşunu kazanma çabasıyla karşılaştırır.
Ayet 3 ve 4'te Pavlus Sevinç Getirici Haber'in merkezini açıklar. Bu müjdenin merkezi Tanrı'nın Oğlu'dur. Ancak bu yüce kişi bu kurtarışı gerçekleştirebildi. Her şeyi Yaradan iken yaratık sıfatına girerek beden oldu. Tanrı'nın Oğlu İnsanoğlu oldu (Yuhanna 1:3,14; Filippililer 2:6,7). "Tartışmasız, tanrısayarlığımızın gizi büyüktür: O bedende açıklandı" (1.Timoteos 3:16).
Bu sır nasıl gerçekleşti? Bununla ilgili olarak daha dünyaya gelmemiş olan Mesih'in şu sözünü Kutsal Yazı'da okuruz: "Bana bir beden hazırladın" (İbraniler 10:5). Bu bedenin Tanrı'nın Kutsal Ruhu tarafından hazırlanması bakire kız Meryem'in imanı ve söz dinlemesiyle mümkün oldu. Melek Cebrail bunu ona şöyle müjdeledi: "'İşte gebe kalıp bir oğul doğuracak, adını İsa koyacaksın. O ulu olacak ve kendisine En Yüce Olan'ın Oğlu denecek. Rab Tanrı O'na atası Davut'un tahtını verecek.' Meryem meleğe sordu: 'Bu nasıl olabilir ki? Çünkü hiçbir erkekle ilişkim olmadı.' Melek, 'Kutsal Ruh üzerine gelecek, Yüce Olan'ın gücü sana gölge salacak' diye yanıtladı. 'Bu nedenle, doğacak olan kutsal kişiye Tanrı Oğlu denecek.. Çünkü Tanrı katında olanaksız hiçbir şey yoktur.' Meryem, 'Ben Rabbin hizmetçisiyim' dedi, 'Sözün'e göre bana gereken neyse o olsun'" (Luka 1:31-38). Meryem'in Davut'un soyundan olduğu Tanrı'nın onun dünyaya getirdiği kutsal kişiye "atası Davut'un tahtını" vereceğine söz vermesiyle belirtilir. Meryem Davut'un soyundan olan Yusuf'la nişanlıydı. Daha sonra Yusuf Meryem'le evlendi. "Ama bir oğul doğuruncaya dek kendisiyle ilişki kurmadı" (Matta 1:25). Böylece Tanrı'nın Oğlu'nun beden olması ve Kutsal Yazılar'ı yerine getirmek için O'nun Davut'un soyunda doğması sağlandı (2.Samuel 7:12-14a; Mezmur 89).
Pavlus Isparta ilinin Yalvaç ilçesine yakın bir yerde kalıntıları bulunan Antakya adlı kentin sinagogunda (Yahudi dua evinde) Sevinç Getirici Haber'i bildirirken aynı konuyu vurgular: "Tanrı vermiş olduğu vaat uyarınca İsrail'e bu Davut'un soyundan kurtarıcı İsa'yı getirdi" (Elçilerin İşleri 13:22). Pavlus bu konu üzerinde durdu çünkü Yahudiler için çok önem taşıyordu.
Mesih beden açısından Davut soyundan doğansa, "kutsallık ruhu açısından ölüler arasından dirilerek yeterli güçle Tanrı'nın Oğlu" atanandır (ayet 4). Mesih ölüler arasından dirilmekle Tanrı'nın Oğlu olmadı. Davut soyundan doğmasından önce Tanrı'nın Oğlu'ydu. Asıl metindeki "atanan" kelimesi "sınır çizerek belirtmek" anlamına gelen bir kelimedir. Kelimenin genel kullanılışı tanımlama ya da ilan etme yönündendir.
İsa Mesih'in Tanrı'nın Oğlu oluşu ölülerin dirilişiyle tanımlandı ve ilan edildi. (Her nekadar çeviri "ölüler arasından dirilerek" sözüyle anlamı İsa Mesih'in kendi dirilişine sınırlandırıyorsa da, asıl metin "ölüler dirilişiyle" deyip daha genel bir anlam veriyor). İsa Mesih, ölüleri dirilttiği zaman ne şekilde Tanrı'nın Oğlu olduğunu tanımlıyordu: "Baba nasıl ölüleri diriltip onlara yaşam sağlıyorsa, Oğul da istediklerine yaşam sağlar" (Yuhanna 5:21). Tanrı'nın Oğlu ölüleri diriltmek konusunda Tanrı'nın kendisi gibi güç ve yetki sahibidir. Ölülerin dirilişiyle Tanrı'nın Oğlu olduğu ilan edildi: "Vakit geliyor ve işte geldi bile. Ölüler Tanrı Oğlu'nun sesini işitecekler ve işitenler yaşayacaklar" (Yuhanna 5:25).
İsa'nın bir kızı, dul kadının biricik oğlunu ve Lazar'ı diriltmesi kendisindeki kutsallık ruhunu ve yeterli gücü açıklıyordu. Ama kendi dirilişiyle bunları daha belirgin biçimde açığa vurdu. Çünkü bu kişiler yine öldüler. Oysa İsa Mesih şunları diyebilecek yüceliktedir: "Diri Olan da Ben’im. Öldüm ve işte çağlar çağı diriyim" (Vahiy 1:18).
"Kutsallık ruhu" deyimiyle ne demek isteniyor (ayet 4)? Kutsal, Tanrı'ya verilmiş ve dolayısıyla her kötülükten arı demektir. Melek Cebrail bunu bizim için açıklar: "'Kutsal Ruh üzerine gelecek, Yüce Olan'ın gücü sana gölge salacak' diye Meryem'i yanıtladı. 'Bu nedenle, doğacak olan kutsal kişiye Tanrı Oğlu denecek'".. (Luka 1:35). Tanrı'nın Oğlu özvarlığında kutsaldır, öz ruhu kutsaldır. Bu kutsallık ruhunun gücüyle yeryüzünde kutsal yaşam sürdü, ölüleri diriltti. İnsanların günahlarını bedeninde taşıdığı halde kutsallığı yozlaşmadı. Kutsallık ruhu açısında ölüler arasından dirildi.
Oysa bu deyim Kutsal Ruh'u da belirtebilir. Kutsal Ruh İsa'yı güçlendiriyor, destekliyordu. Yukarıdaki ayet bunun Meryem'in gebe kalmasında doğru olduğunu belirtir. Beden açısından Kutsal Ruh'un desteğine ihtiyacı vardı. Yaşamının çeşitli sahnelerinde bu belegenir: "İsa vaftiz edildi. Dua ediyordu ki, gök açıldı. Kutsal Ruh bedensel durumda güvercin gibi İsa'nın üzerine indi ve gökten bir ses duyuldu: 'Sen sevgili Oğlum'sun; senden hoşnudum'" (Luka 3:21,22). "İsa Kutsal Ruh'la dolu olarak Ürdün ırmağından döndü ve Ruh tarafından çöle yöneltildi. Kırk gün süreyle iblis tarafından denendi" (Luka 4:1,2). "İsa Ruh'un gücüyle Galile'ye döndü. Ünü bölgeye bağlı tüm çevrede yayıldı" (Luka 4:15). "Suçsuz olarak sonsuz Ruh aracılığıyla kendini Tanrı'ya sunan Mesih'in kanı, vicdanımızı ölü işlerden ne denli daha derinden arıtabilir!" (İbraniler 9:14).
Sevinç Getirici Haber'in ana konusu olan bu görkemli kişi "Rabbimiz İsa Mesih'tir" (ayet 4).Pavlus bizi kendi yanına katıp "Rabbimiz" der. Pavlus O'na Rab ve Egemen olarak tapınıyor, yaşamıyla kendisine hizmet ediyordu. "Rabbimiz" derken bizim de O'na tapınıp hizmet etmeliyiz. O sahibimizdir -bizi yöneten Egemen Rab (Romalılar 14:8,9). Günlük yaşantında O'nu dinleyip buyruklarına uyuyor musun?
Öte yandan adı İsa'dır. Bu ad İbranice'de "Rab (Yahveh) kurtuluştur" anlamını taşıyan Yehoşua'dır. Bu O'nun bizi kurtarmak için insanlığımızı paylaştığını vurgular.
"İsa Mesih" adına o kadar alışmışız ki, Mesih kelimesinin İsa'nın görevlerini belirten bir unvan olduğunu unutmak tehlikesindeyiz. Mesih "meshedilen" anlamındadır. Eski Antlaşma çağında peygamber, kral ve kahinin başına bir miktar zeytin yağı dökülür, bu görevlerden birine Tanrı tarafından atandığı ilan edilirdi (Çıkış 30:30; 1.Krallar 19:6). Mesih bu üç görevi kişiliğinde birleştirendir. Tanrı'yı ve O'nun gerçeğini açıklayan peygamber (Yuhanna 1:18; 18:37; Vahiy 1:1,5), insanların günahlarını gideren kurban olarak kendini Tanrı'ya sunan ve inanlılar için şefaat eden kahin (Mezmur 110:1-4; İbraniler 7:24-27; 9:11-14) ve Tanrı'nın Hükümranlığı'nı kuran kraldır (Mezmur 110:1-7; Yuhanna 18:36-37; 1.Korintoslular 15:23-25; Vahiy 1:5; 11:15-19). Bu görevlere atanan kutsal kişi Tanrı'nın Oğlu'dur. O'nun Tanrı olması, Mesih'e özgü görevleri yerine getirmek için O'nu yeterli kılar. Ayet dört üzerinde çok durduk ama yine de onun derin anlamının her yönüne değinemedik!
Ayet 5 Pavlus Rab İsa Mesih aracılığıyla kayra ve habercilik görevini aldı. Kayra, Tanrı'nın layık olmayanlara iyilik yapmasıdır. Pavlus Mesih'in kendisini çağırdığı zamanki yaşamını hatırlarken şaşırıp hayranlıkla doluyordu. Mesih'in onu kurtarması ve haberci ataması ancak O'nun yüce sevgisiyle açıklanabilirdi. Yıllar sonra Timoteos'a yazarken aynı şaşkınlığı yansıtır: "Beni bu hizmette güçlendiren Rabbimiz Mesih İsa'ya teşekkür sunarım. Çünkü beni güvenilir sayarak bu hizmete atadı. Daha önce O'na sövmeme, saldırıda bulunmama ve O'nu aşağı görmeme karşın bügün acınılmış biriyim. Çünkü her ne yaptımsa, imansızlık ortamında bilgisizlikten yaptım. Rabbimizin kayrası bana bolluk içinde erişti, Mesih İsa bağlılığında iman ve sevgi sağladı" (1.Timoteos 1:12-14).
Haberci kelimesini birinci ayeti yorumlarken açıklamıştık. Gerekirse tekrar ona bakabilirsiniz. Habercilik görevi Pavlus'un gözünde büyük bir ayrıcalık ve şerefti: "Kutsal yaşamlıların tümünden gerilerde olmama karşın, bu kayra bana verildi: Mesih'in araştırılamayan zenginliğiyle ilgili Sevinç Getirici Haber'i uluslara yayayım diye" (Efesoslular 3:8).
Pavlus'un haberci olarak İsa Mesih tarafından gönderilmesi "O'nun adının yayılması için bütün uluslar arasında iman buyruğuna uymayı" tanıtması içindi (ayet 5). Pavlus Yahudi olmayan insanların sadece imana gelmelerini, yeni bir inanç benimsemelerini değil, onların Mesih'in araştırılamayan zenginliklerini tanıyarak O'nu yürekten sevip buyruğuna uymalarını istiyordu. Mesih'e iman etmemiz bir inanç sistemini benimsemekten öteye geçmezse boştur. Gerçek iman, Mesih'e güven bağlayıp buyruğunu yerine getirmekle kendini gösterir. Mesih'e güvenen, sözünü dinleyen inanlılar olalım.
Pavlus'un habercilik görevi İsa Mesih'in "adının yayılması için"di (ayet 5; Müjde: "O'nun adı uğrunda.."). Bir kişinin adı O'nun tüm özellikleri ve niteliklerini temsil eder. Mesih'in adı yukarıda belirtildiği gibi O'nun çok yönlü
kişiliğini açıklar. Mesih'in kişiliği O'nu tanıyan insanda hayranlık ve sevgi uyandırır. O'nu sevmeye başlayan kişi kendini O'nun buyruğu altında koyarak O'na bağlanır. Pavlus bütün uluslardaki insanları böyle bir bağlılığa çağırır. Amacı Mesih'in adının yüceltilmesiydi. Bizim amacımız nedir?
Ayet 6 Pavlus'un yazmakta olduğu Roma'daki Mesih inanlıları bu ulusların arasındaydı. Onlar Pavlus'un habercilik görevi kapsamına giriyordu. Bu sözün iki yönü vardır. Birincisi inanlıların bulunduğu Roma kenti ulusların bir kenti olduğunu belirtmesidir. İkincisiyse o kentteki inanlıların birçoklarının Yahudi olmadığına değinmesidir. Pavlus'un bölüm 16'da selam yazdığı yirmi altı kişinin ancak altı, yedisi Yahudi asıllı olduğu anlaşılır. Tüm kilise topluluğunda Yahudi olmayanların Yahudilere olan oranının aynı olduğu bilinmez ama oldukça büyük bir oran olsa gerek.
Roma'daki inanlılar İsa Mesih'in çağrılılarıydı (ayet 6). İsa Mesih onları Sevinç Getirici Haber aracılığıyla çağırmıştı. Onlar da davetini kabul edip kendisine bağlandılar.
Ayet 7 Roma'da bulunan bütün inanlılar "Tanrı'nın sevdikleri"dir. İmanlılar olarak hepimiz Tanrı'nın sevdiği kişileriz. Ne güzel, değil mi? Başka dini inanç ve felsefelerde insan Tanrı tarafından sevildiğini bilmez. Tanrı'nın sevgisi bizi her zaman sevindirmeli. Tanrı'nı sevdikleriyiz, tıpkı Roma'daki bu kardeşler gibi. Tanrı bize olan sevgisini kanıtladı. Nasıl? İsa Mesih'in yerimize ölmesiyle (Romalılar 5:8).
Roma'daki inanlılar ayrıca "kutsal yaşam çağrılıları"dır (ayet 7). Kendisine ayrılmış bir halk olsunlar diye Tanrı'nın çağırdığı kişiler. Bir inanlı Tanrı'nın çağrısını kabul edince Tanrı onu "kutsal kişi" ilan eder. Her bir gerçek inanlı hakkında Tanrı, "Bu kendime ayırdığım kişidir" der. "Benimdir. Kutsaldır." İnanlının sorumluluğu Tanrı'nın kendisine verdiği bu kutsallığa uygun bir yaşam sürmesidir.
Pavlus kendini ve görevini tanıttıktan ve yazdığı inanlılara Tanrı'nın önünde kim olduklarını hatırlattıktan sonra onları selamlar. "Sizlere Babamız Tanrı'dan ve Rab İsa Mesih'ten kayra ve esenlik gelsin" der (ayet 7). Tanrı tarafından sevildiklerini bilen inanlılar, Tanrı'yı Baba olarak tanır. İnanlılara gelen bereketler hem Babamız Tanrı'dan hem de Rab İsa Mesih'ten gelir. Bu konuda Rab İsa Baba'yla birdir. Pavlus'un Roma'daki inanlılar için dilek sözü hem Yunanlılar'ın selam sözüyle hem de Yahudiler'in selam sözüyle bağlantıları var. Yunanlılar'ın selam sözü "Sevinin!" anlamını taşıyan "haire" kelimesiydi. Pavlus'un bunu "kayra" anlamındaki "haris" sözcüğüyle değiştirdiği düşünülür. Kayra tüm Sevinç Getirici Haber'i hatırlatan çok anlamlı bir selam sözüdür. Babamız Tanrı'dan ve Rab İsa Mesih'ten gelen kayra, Tanrı'nın yüce sevgisi nedeniyle layık olmayan insanlara iyiliklerini bol bol vermesidir. "Esenlik" Yahudiler'in selam sözünün karşılığıdır. "Şalom" selamet demektir. Esenlik ve barış kavramlarını aşan "şalom" sözüyle selam veren kişi karşısındakinin barış ortamında bulunup her çeşit iyilikle mutlu olmasını diler. İnanlının esenliği Tanrı'yla barışması ve Tanrı'nın verdiği
iyiliklerle sevinç bulmasından gelir. Kayra ve esenliğin Baba'dan bize gelmesi Rab İsa Mesih'in aracılığıyla olmuştur.