Geleceği merak etmeyen kimse yoktur. Spor skorları olsun, seçim sonuçları olsun, insanlar günlerini neler olacağını tartışarak geçirir durur. Bazıları özellikle kendi başlarına gelecek olayları bilmek için can atarlar. Hatta gelecekle ilgili bilgi edinmek için falcılara, büyücülere ve tarotçulara da başvuranlar var.
Peki, bunlar gerçekten geleceğin gizlerini açıklayabiliyor mu? Hayır! Onların söyledikleri genellikle tahmini tespitlere dayanır. Bazılarının yaptığı işler ise şeytani güçlerden kaynaklanır. Geleceği tam olarak kestirmeleri mümkün değil ama kısmen de olsa cinlerin yardımıyla gerçekleştirmeye çalışabilirler. İşte bu yüzden Tanrı bizlere bu tip tehlikeli etkileşimlerden uzak kalmamızı buyurur (Y.Tekrarı 18:14).
O halde geleceği nasıl bilebiliriz? Ancak Rab bunu bize açıklayabilir. Kutsal Kitap şunu belirtir ki geleceği bilmek ve bildirmek Tanrı’ya mahsus ilahi bir ayrıcalıktır (Yeşaya 41:23, 44:6-8, 46:9-10). Yani evreni yaratan tek Rab’den başkası geleceği bilemez. O halde gelecekle ilgili tek sağlam kaynak Tanrı’nın Sözü’dür. Hamd olsun ki Rab, Kutsal Kitap’ta seçtiği peygamberler aracılığıyla kendisini tanımamız geleceğe emin adımlarla ilerlememiz için gerekli her şeyi bildirmişti (2.Petrus 1:3-4).
Burada ele aldığımız metin Tanrı’nın Peygamber Daniel’e bildirdiği olağanüstü ön-bildirilerden ibarettir. Günümüzden yaklaşık 2,550 sene önce yazılan Daniel kitabında Tanrı geleceğin gizlerini inanılmaz isabetle açıklar. Göreceğimiz gibi bunu kabataslak, tahmini veya belirsiz bir şekilde değil, son derece ayrıntılı ve belirgin bir biçimde aktarır. Bir kaç bölümde Daniel kendi döneminden çok sonra ortaya çıkacak dünya imparatorluklarını sırayla dizer (bölüm 2 ve 7). Hatta kimi ayetlerde kendisinden çok sonradan yaşayan Büyük İskender ve Antiokus Epifanes gibi bazı büyük kralları açık ve net bir biçimde tarif eder (11:3-4, 21-35). Aslında Kutsal Kitap’ın birçok yerinde karşılaştığımız bu ‘geleceği anlatma’ özelliği, onun Tanrı’nın eseri olduğu en güçlü kanıtlarından biridir. Daniel’in ismini taşıyan kitap da bu konuda Eski Antlaşma’nın en çarpıcı örneklerinden biridir. Hatta bazıları Daniel’in kitabını İncil’in Vahiy bölümüne benzeterek ona ‘Eski Antlaşma’nın Vahyi’ derler.
Sadece on iki bölümden oluşan bu kitap çok geniş çaplı ve uzun vadeli ilahi bir program açıklar. Daniel’in Babil’de yaşadığı olaylardan başlayarak Tanrı’nın mutlak Egemenliği'’ne kadar uzanır. İmparatorluklar gelir geçer ama Tanrı’nın Tahtı sarsılmaz. Aynı zamanda Daniel ilerde kurulacak olan Mesih’in Krallığına odaklanır. Şimdilik İblis’in hâkimiyetinde olan dünyamız farklı krallıklarla yönetiliyor ama bir gün Tanrı’nın Kralı İsa Mesih tahta çıkacak ve onun egemenliğinin sonu olmayacaktır. Daniel’in mesajı gayet açık ve net, egoist kralların tasarıları ve Şeytan’ın tüm kötü amaçları bir yana Tanrı Egemendir.
Okumakta olduğunuz eser Kutsal Kitap’ın Eski Antlaşma’daki peygamber bölümünde yer alan Daniel’in yazılarını aktarmakla birlikte, üzerinde yapılan açıklamalardan ibarettir. Amacımız Tanrı’nın kutsal sözlerine ışık tutarak Rab’bin hepimize iletmek istediği mesajı aydınlatmaktır. Daniel’den 500 sene sonra yaşayan İsa Mesih dünyanın sonunu açıklarken Daniel’in yazdıkları için ‘okuyan anlasın’ sözünü kaydetti (Matta 24:15-16). Gerçekten geleceği anlamak istiyorsak o zaman Rab’bin Sözünü ruhsal anlayışla okumamız gerek. Değerli okuyucu, duamız şu ki bu satırlarda Sevgili Tanrımız dünya için tasarladığı mükemmel geleceği size açıklamakla birlikte sizin için özel planını da açıklasın.