YUSUF VE AĞABEYLERİ

Yaratılış 42:1-43:34

1Yakup Mısır'da buğday olduğunu öğrenince, oğullarına, “Neden birbirinize bakıp duruyorsunuz?” dedi, 2*“Mısır'da buğday olduğunu duydum. Gidin, satın alın ki, yaşayalım, yoksa öleceğiz.”

3Böylece Yusuf'un on kardeşi buğday almak için Mısır'a gittiler. 4Ancak Yakup Yusuf'un kardeşi Benyamin'i onlarla birlikte göndermedi, çünkü oğlunun başına bir şey gelmesinden korkuyordu. 5Buğday satın almaya gelenler arasında İsrail'in oğulları da vardı. Çünkü Kenan ülkesinde de kıtlık hüküm sürüyordu.

6Yusuf ülkenin yöneticisiydi, herkese o buğday satıyordu. Kardeşleri gelip onun önünde yere kapandılar. 7Yusuf kardeşlerini görünce tanıdı. Ama onlara yabancı gibi davranarak sert konuştu: “Nereden geliyorsunuz?”

Kenan ülkesinden” diye yanıtladılar, “Yiyecek satın almaya geldik.”

8Yusuf kardeşlerini tanıdıysa da kardeşleri onu tanımadılar. 9*Yusuf onlarla ilgili düşlerini anımsayarak, “Siz casussunuz” dedi, “Ülkenin zayıf noktalarını öğrenmeye geldiniz.”

10“Aman, efendim” diye karşılık verdiler, “Biz kulların yalnızca yiyecek satın almaya geldik. 11Hepimiz aynı babanın çocuklarıyız. Biz kulların dürüst insanlarız, casus değiliz.”

12Yusuf, “Hayır!” dedi, “Siz ülkenin zayıf noktalarını öğrenmeye geldiniz.”

13Kardeşleri, “Biz kulların on iki kardeşiz” dediler, “Hepimiz Kenan ülkesinde yaşayan aynı babanın çocuklarıyız. En küçüğümüz babamızın yanında kaldı, biri de kayboldu.”

14Yusuf, “Söylediğim gibi” dedi, “Casussunuz siz. 15Sizi sınayacağım. Firavunun başına ant içerim. Küçük kardeşiniz de gelmedikçe, buradan ayrılamazsınız. 16Aranızdan birini gönderin, kardeşinizi getirsin. Geri kalanlarınız göz altına alınacak. Anlattıklarınız doğru mu, değil mi, sizi sınayacağız. Değilse, firavunun başına ant içerim ki casussunuz.” 17Üç gün onları göz altında tuttu.

18Üçüncü gün, “Bir koşulla canınızı bağışlarım” dedi, “Ben Tanrı'dan korkarım. 19Dürüst olduğunuzu kanıtlamak için, içinizden biri göz altında tutulduğunuz evde kalsın, ötekiler gidip aç kalan ailenize buğday götürsün. 20Sonra küçük kardeşinizi bana getirin. Böylece anlattıklarınızın doğru olup olmadığı ortaya çıkar, ölümden kurtulursunuz.”

Kabul ettiler. 21Birbirlerine, “Besbelli kardeşimize yaptığımızın cezasını çekiyoruz” dediler, “Bize yalvardığında nasıl sıkıntı çektiğini gördük, ama dinlemedik. Bu sıkıntı onun için başımıza geldi.”

22*Ruben, “Çocuğa zarar vermeyin diye sizi uyarmadım mı?” dedi, “Ama dinlemediniz. İşte şimdi kanının hesabı soruluyor.” 23Yusuf'un konuştuklarını anladığını farketmediler, çünkü onunla çevirmen aracılığıyla konuşuyorlardı.

24Yusuf kardeşlerinden ayrılıp ağlamaya başladı. Sonra dönüp onlarla konuştu. Aralarından Şimon'u alarak ötekilerin gözleri önünde bağladı. 25Sonra torbalarına buğday doldurulmasını, paralarının torbalarına geri konulmasını, yol için kendilerine azık verilmesini buyurdu. Bunlar yapıldıktan sonra 26buğdayları eşeklerine yükleyip oradan ayrıldılar.

27Konakladıkları yerde içlerinden biri eşeğine yem vermek için torbasını açınca parasını gördü. Para torbanın ağzına konmuştu. 28Kardeşlerine, “Paramı geri vermişler” diye seslendi, “İşte torbamda!” Yürekleri yerinden oynadı. Titreyerek birbirlerine, “Tanrı'nın bize bu yaptığı nedir?” dediler.

29Kenan ülkesine, babaları Yakup'un yanına varınca, başlarına gelenleri ona anlattılar: 30“Mısır'ın yöneticisi bizimle sert konuştu. Bize casusmuşuz gibi davrandı. 31Ona, ‘Biz dürüst insanlarız’ dedik, ‘Casus değiliz. 32Hepimiz aynı babanın çocuklarıyız. On iki kardeşiz; biri kayboldu, en küçüğü de Kenan ülkesinde, babamızın yanında.’

33“Ülkenin yöneticisi, ‘Dürüst olduğunuzu şöyle anlayabilirim’ dedi, ‘Kardeşlerinizden birini yanımda bırakın, buğdayı alıp aç kalan ailelerinize götürün. 34Küçük kardeşinizi de bana getirin. O zaman casus olmadığınızı, dürüst insanlar olduğunuzu anlar, kardeşinizi size geri veririm. Ülkede ticaret yapabilirsiniz.’ ”

35Torbalarını boşaltınca, hepsi para kesesini torbasında buldu. Para keselerini görünce hem kendileri hem babaları korkuya kapıldı. 36Yakup, “Beni çocuklarımdan yoksun bırakıyorsunuz” dedi, “Yusuf yok, Şimon yok. Şimdi de Benyamin'i götürmek istiyorsunuz. Sıkıntıyı çeken hep benim.”

37Ruben babasına, “Benyamin'i geri getirmezsem, iki oğlumu öldür” dedi, “Onu bana teslim et, ben sana geri getireceğim.”

38Ama Yakup, “Oğlumu sizinle göndermeyeceğim” dedi, “Çünkü kardeşi öldü, yalnız o kaldı. Yolda ona bir zarar gelirse, bu acıyla ak saçlı başımı ölüler diyarına götürürsünüz.”

43:1Kenan ülkesinde kıtlık şiddetlenmişti. 2Mısır'dan getirilen buğday tükenince Yakup, oğullarına, “Yine gidin, bize biraz yiyecek alın” dedi.

3Yahuda, “Adam bizi sıkı sıkı uyardı” diye karşılık verdi, “ ‘Kardeşiniz sizinle birlikte gelmezse, yüzümü göremezsiniz’ dedi. 4Kardeşimizi bizimle gönderirsen, gider sana yiyecek alırız. 5Göndermezsen gitmeyiz. Çünkü o adam, ‘Kardeşinizi birlikte getirmezseniz, yüzümü göremezsiniz’ dedi.”

6İsrail, “Niçin adama bir kardeşiniz daha olduğunu söyleyerek bana bu kötülüğü yaptınız?” dedi.

7Şöyle yanıtladılar: “Adam, ‘Babanız hâlâ yaşıyor mu? Başka kardeşiniz var mı?’ diye sordu. Bizimle ve akrabalarımızla ilgili öyle sorular sordu ki, yanıt vermek zorunda kaldık. Kardeşinizi getirin diyeceğini nereden bilebilirdik?”

8Yahuda, babası İsrail'e, “Çocuğu benimle gönder, gidelim” dedi, “Sen de biz de yavrularımız da ölmez, yaşarız. 9Ona ben kefil oluyorum. Beni sorumlu say. Eğer onu geri getirmez, önüne çıkarmazsam, ömrümce sana karşı suçlu sayılayım. 10Çünkü gecikmeseydik, şimdiye dek iki kez gidip gelmiş olurduk.”

11Bunun üzerine İsrail, “Öyleyse gidin” dedi, “Yalnız, torbalarınıza bu ülkenin en iyi ürünlerinden biraz pelesenk, biraz bal, kitre, laden, fıstık, badem koyun, Mısır'ın yöneticisine armağan olarak götürün. 12Yanınıza iki kat para alın. Torbalarınızın ağzına konan parayı geri götürün. Belki bir yanlışlık olmuştur. 13Kardeşinizi alıp gidin, o adamın yanına dönün. 14Her Şeye Gücü Yeten Tanrı, adamın yüreğine size karşı merhamet koysun da, adam öbür kardeşinizle Benyamin'i size geri versin. Bana gelince, çocuklarımdan yoksun kalacaksam kalayım.”

15Böylece kardeşler yanlarına armağanlar, iki kat para ve Benyamin'i alarak hemen Mısır'a gidip Yusuf'un huzuruna çıktılar. 16Yusuf Benyamin'i yanlarında görünce, kâhyasına, “Bu adamları eve götür” dedi, “Bir hayvan kesip hazırla. Çünkü öğlen benimle birlikte yemek yiyecekler.”

17Kâhya Yusuf'un buyurduğu gibi onları Yusuf'un evine götürdü. 18Ne var ki kardeşleri Yusuf'un evine götürüldükleri için korktular. “İlk gelişimizde torbalarımıza konan para yüzünden götürülüyoruz galiba!” dediler, “Bize saldırıp egemen olmak, bizi köle edip eşeklerimizi almak istiyor.”

19Yusuf'un kâhyasına yaklaşıp evin kapısında onunla konuştular: 20“Aman, efendim!” dediler, “Buraya ilk kez yiyecek satın almaya gelmiştik. 21Konakladığımız yerde torbalarımızı açınca, bir de baktık ki, paramız eksiksiz olarak torbalarımızın ağzına konmuş. Onu size geri getirdik. 22Ayrıca yeniden yiyecek almak için yanımıza başka para da aldık. Paraları torbalarımıza kimin koyduğunu bilmiyoruz.”

23Kâhya, “Merak etmeyin” dedi, “Korkmanıza gerek yok. Parayı Tanrınız, babanızın Tanrısı torbalarınıza koydurmuş. Ben paranızı aldım.” Sonra Şimon'u onlara getirdi.

24Kâhya onları Yusuf'un evine götürüp ayaklarını yıkamaları için su getirdi, eşeklerine yem verdi. 25Kardeşler öğlene, Yusuf'un geleceği saate kadar armağanlarını hazırladılar. Çünkü orada yemek yiyeceklerini duymuşlardı.

26Yusuf eve gelince, getirdikleri armağanları kendisine sunup önünde yere kapandılar. 27Yusuf hatırlarını sorduktan sonra, “Bana sözünü ettiğiniz yaşlı babanız iyi mi?” dedi, “Hâlâ yaşıyor mu?”

28Kardeşleri, “Babamız kulun iyi” diye yanıtladılar, “Hâlâ yaşıyor.” Sonra saygıyla eğilip yere kapandılar.

29Yusuf göz gezdirirken kendisiyle aynı anneden olan kardeşi Benyamin'i gördü. “Bana sözünü ettiğiniz küçük kardeşiniz bu mu?” dedi, “Tanrı sana lütfetsin, oğlum.” 30Sonra hemen oradan ayrıldı, çünkü kardeşini görünce yüreği sızlamıştı. Ağlayacak bir yer aradı. Odasına girip orada ağladı.

31Yüzünü yıkadıktan sonra dışarı çıktı. Kendisini toparlayarak, “Yemeği getirin” dedi.

32Yusuf'a ayrı, kardeşlerine ayrı, Yusuf'la yemek yiyen Mısırlılar'a ayrı hizmet edildi. Çünkü Mısırlılar İbraniler'le birlikte yemek yemez, bunu iğrenç sayarlardı. 33Kardeşleri Yusuf'un önünde büyükten küçüğe doğru yaş sırasına göre oturdular. Şaşkın şaşkın birbirlerine baktılar. 34Yusuf'un masasından onlara yemek dağıtıldı. Benyamin'in payı ötekilerden beş kat fazlaydı. İçtiler, birlikte hoş vakit geçirdiler.


AÇIKLAMA: Bir zamanlar haksızlıkla ağabeylerinin insafsızlığına uğrayan ve sonrasında da zindana kadar inen Yusuf şimdi Rab’bin lütfu sayesinde Mısır Kralı’nın sağ kolu olmuştu. Tanrı’nın Firavuna rüyasında gösterdiği gibi yedi yıllık bolluktan sonra korkunç bir kıtlık dönemi başladı. Ama Yusuf sayesinde Mısır hazırdı ve herkese yetecek kadar buğday vardı. Fakat kıtlık çok şiddetliydi ve tüm dünyayı sarmıştı. Böylece kısa bir süre sonra çevredeki halklar da Yusuf’un yanına akın etmeye başladı. Bu sırada hala Kenan topraklarında yaşayan Yakup ve ailesi yokluk çekmeye başladılar. O yüzden oğullarını Mısır’dan buğday almak için yollar. Yusuf onları görür görmez tanır, ne var ki 20 yıl sonrasında ağabeyleri artık Mısırlılar’a benzeyen Yusuf’u hiç tanıyamamışlardır. Böylece yıllar önce rüyasında gördüğü gibi ağabeyleri Yusuf’un önünde eğilirler. Ama Yusuf ağabeylerinin yüreklerini yoklamak ister; değişip değişmediklerini anlamak için onlara casus muamelesi yapar. Onları aileleri ile ilgili sorguya çeker. Sonunda ancak küçük kardeşleri Benyamin’i getirirlerse onlara güveneceğini söyler.

Bu sırada ağabeyleri bütün bu olayların yıllar önce Yusuf’a yaptıkları haksızlıktan dolayı başlarına geldiğini anlarlar. Sonra Yusuf alıkoyduğu Simon haricinde hepsini evlerine yollar. Torbalarını buğdayla doldurur ve verdikleri parayı da geri koyar. Böylece onların dürüst olup olmadıklarını öğrenmeye çalışır. Eve varınca parayı fark eden ağabeyler olayı Yakup’a anlatır ama o Benyamin’i göndermeyi tümden reddeder. Aylar geçer ve buğdayları biter. Çaresiz kalan Yakup, Benyamin’i Yahuda’ya teslim ederek onları Mısır’a göndermeye razı olur. Bu defa paraların iki katını ve bir çok hediye getirirler. Mısır’a varınca Yusuf’un rüyası uyarınca ikinci bir defa hep birlikte önünde yere kapanırlar. Tabii onlar Yusuf’un yıllar önce köle olarak sattıkları kardeşleri olduğunu henüz anlamamışlar. Küçük kardeşini gören Yusuf büyük sevinçten içeri kaçıp ağlayacak bir yer arar. Toparlandıktan sonra hepsini evine yemek için buyurur. Sofrada Yusuf hepsini doğum sırasına göre oturtunca şaşkın şaşkın birbirine bakarlar. Bir şeylerin tuhaf olduğunu biliyorlar ama çözemiyorlar.

Peki Yusuf neden kimliğini hemen açıklamadı diye sorabiliriz. Ağabeylerine karşı kin tuttuğunu görmüyoruz. Esas yürekleri değişip değişmediğini ölçmek istiyor. Özellikle annesi Rahel’den doğan küçük kardeşine nasıl davrandıklarını görmek istiyor muhtemelen. Böylece yirmi yıl sonrasında ağabeylerinin eskisi gibi kindar ve gaddar olmadıklarını görmeye başlar. Aynı zamanda daha gençken Tanrı’nın, rüyasında kendisine gösterdiği olayları gerçekleştirdiğine de şahit oluyordu.