1Yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladı, kızlar doğdu. 2İlahi varlıklar insan kızlarının güzelliğini görünce beğendikleriyle evlendiler. 3RAB, “Ruhum insanda sonsuza dek kalmayacak, çünkü o ölümlüdür” dedi, “İnsanın ömrü yüz yirmi yıl olacak.” 4İlahi varlıkların insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi.
5*RAB baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte. 6İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı. 7“Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım” dedi, “Çünkü onları yarattığıma pişman oldum.” 8Ama Nuh RAB'bin gözünde lütuf buldu.
AÇIKLAMA: Tufandan önceki çağ ile ilgili bilgilerimiz kısıtlıdır ama sandığımızdan çok daha gelişmiş bir medeniyete sahip oldukları muhtemeldir. Dahası günah konusunda o kadar ileri gittiler ki Tanrı’nın sabrını taşırmayı başardılar. Bu bölümde geçen ‘İlahi varlıklar’ ve ‘Nefiller’her zaman büyük ilgi odağı ve tartışma sebebi olmuştur. Eski Antlaşmanın yazıldığı dilde, İbranice’de, esas ‘Tanrı oğulları’ diye geçiyor. Kimisi bunların düşmüş melekler yani cinler olduğunu düşünüyor, kimisi Şit’in soyundan gelenler olduğunu savunur. Öncelikle belirtmeliyiz ki Eski Antlaşma’da bu isim yalnızca meleklerle ilgili olarak geçer (Eyüp 1:6, 2:1, 38:7). Ancak Yaratılış’ta söz konusu olan ‘Tanrı oğulları’kızlarla ilişki kurarak günah işlediler ve Matta 22:30’dan meleklerin evlenemediklerini okuyoruz. Yine de İncil’in başka ayetlerinden burada adı geçenlerin ‘söz dinlemeyen ruhlar’ olduğunu görüyoruz (1.Petrus 3:20). Daha sonra Petrus günah işleyen bu meleklerin karanlıkta zincire vurulduklarını belirtir (2.Petrus 2:4). Sonra Yahuda şöyle yazar: ‘Yetkilerinin sınırı içinde kalmayıp kendilerine ayrılan yeri terk etmiş olan melekleri, büyük yargı günü için çözülmez bağlarla bağlayarak karanlığa hapsetti’(Yahuda 6-7). Bütün bunları bir araya getirdiğimizde Yaratılış 6’da geçen ‘Tanrı oğulları’nın kötü ruhlar yani Şeytanın isyanına katılan düşmüş melekler olduğunu anlıyoruz. Ama yine bu soruya takılıyoruz: Bu kötü ruhlar insanlarının kızlarıyla nasıl ilişkiye girdiler? Tam olarak emin olmasak da cinlerin insanların içine girip onları tümden ele geçirebileceklerini biliyoruz (bkz. Markos 5). Aynı zamanda cinlerle uğraşan bazı insanların cinlerle bir tür evlilik kurduklarına şahit olmuşumdur. Neticede Yaratılış’ta tarif edilen bu ilişkilerin sonucunda ‘Nefiller’yani ‘düşmüş kişiler’ortaya çıktığını okuyoruz. İlginçtir ki Nefiller aynı zamanda ‘devler’ olarak biliniyor (Ç.Sayım 13:32-33) o yüzden bazı arkeoloğun geçmiş çağa ait dev iskeletler keşfetmeleri ilgimizi uyandırır. Sonuç olarak başta belirttiğimiz gibi Kutsal Kitap bu konuyla ilgili çok sınırlı bilgi aktarır. Ancak büyük tufana sebep olan son nesille ilgili şunu sezebiliriz ki sıradan ilişkilerle yetinmeyip her türlü çarpık ve cinli ilişkilere başvurdukları için Tanrı dünyayı silip süpürmek zorunda kaldı. (bkz. Luka 17:27, 1.Timoteos 4:1-2) Ayrıca Tanrı dünyayı bir kere cezalandırdığı gibi günah yine aynı seviyeye geldiğinde bir daha cezalandıracağını biliyoruz (2.Petrus 3:6-7).
Bu sırada Tanrı’yı arayan ve O’nu hoşnut etmeye çalışan bir tek Nuh kaldı. İnsanın aklı fikri hep kötülükte olduğu o dönemde Rab’bin gözünde bir tek Nuh doğruydu. Bu onun kusursuz ya da günahsız olduğu anlamına gelmez ancak diğer insanlarla kıyasla doğru olduğunu ve daha önemlisi Tanrı’nın lütfuna eriştiğini görüyoruz. Bu sırada Rab bütün dünyayı temizlemeye karar verdiğinde ‘insanı yarattığıma pişman oldum’ demesi kafamızı karıştırabilir. Tanrı insan değil ki pişman olsun – doğru. Ancak Tanrı duygusuz da değil. Burada Tevrat, Tanrı’nın davranışlarını bizim insan olarak algılayabileceğimiz şekilde iletir. Esas Tanrı’nın hissettiği üzüntüyü dile getirmeye çalışıyor. Kutsal Kitap’ın bir çok yerinde Tanrı’nın yaptıklarını insani ifadelerle iletir: ‘Tanrı yürüdü’ ya da ‘Elini uzattı’ o yüzden bu bizi şaşırtmamalı çünkü O sadece bize yakınlık göstermeye çalışıyor.