TİYATİRA

Vahiy'de yüceltilmiş Rab İsa'dan Yuhanna eliyle mektup alan 4. kilise topluluğu (Vahiy 2:18-29). Bugün Manisa'ya bağlı ve İzmir'den Balıkesir'e giden karayolu üzerinde bulunan Akhisar'dır. Tiyatira Misiya ile Lidya bölgelerinin sınırındaydı. Misiya bölgesi Balıkesir ilinin batısıyla İzmir'in kuzey yöreleri ve Çannakkale ilinden oluşurdu. Lidya krallığının sınırları yüzyıllar boyunca çok değişti. Ama aşağı yukarı Manisa ve İzmir illerini kapsadığını diyebiliriz. Kent adı tira ekinden Lidya dilinden gelme olduğu anlaşılıyorsa da anlamı bilinmiyor (Tiya kenti).

Sevinç Getirici Haber'in bu kente nasıl ulaştığını bilmiyoruz. Bir olasılıkla Pavlus'un Efes'teyken "her gün Tiranos'un toplantı salonunda" yaptığı tartışmalarının sonucunda "Asya'da yaşayan herkes -Yahudi olsun, Yunanlı olsun- Tanrı'nın Sözü'nü" duymasıyla oldu (Res. İşleri 19:8-12). Ama Pavlus daha Efes'te Sevinç Getirici Haber'i duyurmadan önce Filippi'deyken "Tanrı'ya tapan" ve "mesleği erguvan çiçeği renginde kumaş satıcılığı.. Lidya adında Tiyatiralı bir kadın" konuşmasını dinledi. "Rab onun yüreğini Pavlus'un söylediği sözlere önem vermesi için açtı. Lidya ev halkıyla birlikte vaftiz" edildi (Res.İş. 16:14,15). Acaba Lidya ya da ev halkından biri iş için Tiyatira'ya gittiğinde Sevinç Getirici Haber'i tanıdıklarına duyurmuş olabilir mi? Kesin olarak bunu bilmiyoruz.

Erguvan çiçeği renginde kumaş üreticiliği yanısıra Tiyatira'da tunç gümüş alışımı (parlak tunç) üreticiliği de vardı. Rab İsa kendini Tiyatira'daki toplulukta "gözleri ateşin alevi, ayakları tunç-gümüş alışımı gibi olan Tanrı Oğlu" olarak tanıtır (Vahiy 2:18). Gözleri inanlıların sevgisini, imanını, hizmetini ve katlanışını yanı sıra onlardan yakındığı sorunu görebiliyor (Vahiy 2:19,20). Çünkü "yüreğin isteklerini ve aklın düşüncelerini" araştırandır (Vahiy 2:23). Ayakları ise topluluktaki herkese yaptıklarına "yaraşır karşılığı" vermekteki gücü ve yetkisini simgeler. Yakındığı sorun oradaki çeşitli iş kollarının esnaf birlikleriyle ilgili olduğu sanılmaktadır. İş sorunlarını düzenlemenin ve esnafın çıkarlarını korumanın yanı sıra bu birlikler cinsel yolsuzlukla örülmüş yalancı tanrı tapıcılığına sıkı bağlarla bağlıydı. Güçleri 'şeytanın derin gizleri'nden gelmekteydi. İnanlılar topluluğu inanlılara "rasgele cinsel ilişkiye girmeyi, yalancı tanrılara kesilen sunuları yemeyi öğreten" kendine peygamber süsü veren Yezebel (Eski Antlaşma'da aynı işi yapan İsrail'in kraliçesi) adlı kadını hoş görüyordu. Bu kadın günahından dönmek istemediği için Rab ona, ve ona uyanlara hastalık ve ölümü vaat etti (Vahiy 2:21-23). Toplulukta bu şeyleri beminsememiş olanlara yüreklendirici sözler vardır (Vahiy 2:24-29).