Mersin'e bağlı bugünkü Tarsus hala eski çağda taşıdığı adla tanınmakta. Bir uzman adının Tarz adlı bir yalancı tanrıdan geldiği öne sürer. Yahudi tarihçi Yosefus Tarsus adının Nuh oğlu Yafet oğlu Yavan'ın oğlu Tarşiş'ten geldiğini bildirir (Tekvin 10:2-5). Yavan'ın Yunan'la ilgili olduğu sanılır. Kent Yunan kolonisi olarak kurulmuş olabilirdi. Yeni Antlaşma çağında Roma eyaleti Kilikya'nın başkentiydi. O çağda Kidnus ırmağının (Tarsus Çayı'nın) denize döküldüğü yere yakın bulunan gölün kıyısında bir liman kentiydi. Göl çamurla doldu. Tarsus bugün bu yüzden denizden uzaktır.
Kutsal Kitap'ta bu adı ilk kez Rabbin kendisinden işitiyoruz. Bir görmede Hananya adlı inanlıya şunları buyurdu: "Kalk, 'Doğru' diye bilinen sokağa git. Yahuda'nın evinde Tarsuslu Saul'u sor. Kendisi şu anda dua ediyor. Gözleri görsün diye, Hananya adlı bir adamın gelip üstüne ellerini koyduğunu gördü" (Res.İş. 9:11,12). Yeruşalem'de Rab İsa'nın adını yayarken Yunanca konuşan Helenist Yahudileri "kendisini ortadan kaldırmak için yollar araştırıyorlardı. Ama kardeşler bunu öğrenince Saul'u Kayseriye'ye götürdüler, oradan da Tarsus'a gönderdiler" (Res.İş. 9:28-30). Barnabas Antakya'da kurulan Uluslar'dan gelme inanlılar topluluğunu eğitmek üzere kendisine yardım etsin diye "Barnabas Saul'u aramak için Tarsus'a gitti" (Res.İş. 11:25,26). Uluslar arasında Rab İsa'nın adını yaymaya çıkan Roma yurttaşı olan Yahudi Saul Romalı adı Pavlus ile tanınmaya başladı. Yeruşalem'de yakalanınca Pavlus komutanı "Ben Tarsuslu bir Yahudi'yim" diye yanıtladı. "Kilikya'nın önemsiz sayılmayan bir kentininin yurttaşıyım" (Res.İş. 21:39). Halkla konuşunca Tarsus kentinde doğduğunu bildirir (Res.İş. 22:3).