SUR

Bugünkü Lübnan'ın Ak Deniz kıyılarında Galile'nin kuzey batısında. Adı İbranice'de kaya anlamına gelir. Yunanca'da Turos diye tanınırdı (Batı Avrupa dillerine Yunanca'dan geçmiştir). Sur eski çağda hem deniz kıyısında kayalar üzerinde hem de bir kilometre açığında bulunan bir adadaydı. Sur Finike ülkesinin bir kentiydi. Finike yaklaşık 320 kilometre uzunluğunda ve bugünkü Lübnan ve Suriye'nin deniz kıyılarını içine alan bir ülke. Eski Antlaşma'da Kenan ülkesi olarak tanınıyordu (Yeşaya 23:11-12). Finikeliler denizcilik ve tüccarlıklarıyla ün kazandılar. Kenanlı tüccar anlamına gelir. Sur kralı Hiram Kral Davut'la dostluğu vardı. Hiram "denizi bilen gemicileri, Süleyman'ın kulları ile beraber gemilerde gönderdi" (1.Krallar 9:27). Sayda'yla birlikte Sur'un Aşur kralı Senharib tarafından saldırıya uğrayacağını Yeşaya peygamber bildirdi (Yeşaya 23:2-12). Yeremya Nebukadnetsar'ın Sur kentini açacağını önceden duyurdu (Yeremya 27:3,6). Büyük İskender de denizi doldurarak adaya bir yol yapmak suretiyle kenti ele geçirdi. Bugün ada karayla birleşik kaldı.

Finike İsa Mesih'in zamanında en tanınmış kentleri olan Sur ve Sayda'nın adlarıyla tanınıyordu: "İsa oradan ayrılıp Sur ve Sayda bölgesine çekildi" (Matta 15:21). Orada karşılaştığı kadından Matta tarafından "Kenanlı bir kadın" olarak söz edilince Markos "Kadın Yunanlı'ydı. Soyu Suriye Finikesi'ndendi" diye yazar (Markos 7:26). "Sur ile Sayda yöresinden yoğun topluluklar yapmakta olduğu işleri haber alarak İsa'ya geldiler" (Markos 3:8). Birinci Herodes Agrippa "Sur ile Saydalılar'a karşı çok öfkeliydi." Barış aramaya gelen temsilcileri Herodes'in konuşmasını dinlerken "Bu Tanrı sesidir" dediler. Yüceliği Tanrı'ya vermeyen Herodes Tanrı'nın meleği tarafından çarpıldı, kurtçuklarca kemirilerek öldü (Res.İş. 12:20-23). İsa Mesih'i dinleyen ve daha sonra "Stefanos'a çektirilen acı sonucunda darmadağın olanlar Finike'ye.. gidip Tanrı Sözü'nü" Yahudiler'e bildirince Yahudiler o bölgede iman ettiler (Res.İşleri 11:19). Pavlus'la Barnabas Antakya'dan Yeruşalem'e giderken "Finike ile Samiriye yörelerinden geçerek ulusların Tanrı'ya dönüşünü anlattılar. Bu haberle tüm kardeşlere derin sevinç getirdiler" (Res.İş. 15:3). Bundan sonra orada Yahudi olmayanlar da imana gelmiş olsa gerek. Yeruşalem'e doğru yolculuk yapan Pavlus Patara'da "Finike'ye giden bir gemi bulunca ona binip" denize açıldı. Suriye'ye yönelip Sur'a vardılar. Gemideki mallar orada boşaltacağı için Pavlus'la arkadaşları öğrencileri arayıp buldular. Orada yedi gün kaldılar. "Öğrenciler Kutsal Ruh'tan esinlenerek, Yeruşalem'e gitmemesi için Pavlus'u uyardılar." Pavlus oradan ayrılınca kardeşler eşleri ve çocuklarıyla birlikte kıyıda diz çöküp Pavlus ve arkadaşlarıyla birlikte dua ettiler" (Res.İş. 21:1-7).