SİHAR

Sihar Gerizim ile Ebal dağlarına yakın bir köy. Şekem kentinin yakınlarındaydı. Musa Erden ırmağının doğusunda konaklayan İsrail halkına Tanrı'nın bildirdiği buyruk ve yasaları önlerine koyduktan sonra (Tesniye 5-11) şunları söyledi: "Gitmekte olduğun yurda Allahın RAB seni getirdiği zaman, bereketi Gerizim dağı üzerine, ve laneti Ebal dağı üzerine koyacaksın. Onlar Erden ötesinde, güneşin battığı yolun arkasında, Araba'da oturan Kenanlılar yurdunda, Gilgal karşısında, More meşelerinin yanında değil mi?" (Tesniye 11,26-30). Birkaç yengi kazandıktan sonra Yeşu karşılıklı iki dağ üzerinde Musa'nın buyurduğu gibi yaptı (Yeşu 8,30-35).

Yahuda halkı sürgüne götürüldükleri zaman geri kalan halk yalancı tanrı tapıcılarıyla karışıp Samiriye halkı oluşturdu. Bu halk Yahudi inancıyla yalancı tanrı tapıcılığıyla uyum sağlayarak kendilerine göre bir din türettiler (2.Krallar 17:33). Pasah (Fısıh), Pentekost ve Çadır bayramlarını Gerizim dağının tepesinde kutlarlardı. Sihar'a yakın bulunan Yakup'un kuyusu bu Gerizim dağına yakındı. Orada İsa'yla konuşan Samiriyeli kadın, "Bizim atalarımız şu dağda (yani Gerizim dağında) tapındılar, ama sizler tapınılması gereken yer Yeruşalem'de dersiniz" dedi (Yuhanna 4:20).

İsa "yolculuk ederken Samiriye'den geçmesi gerekiyordu. Samiriye'nin Sihar denilen kasabasına geldi. Burası Yakup'un oğlu Yusuf'a verdiği toprağa yakındı. Yakup'un kuyusu buradaydı. Yolculuktan yorulmuş olan İsa kuyunun yanına oturdu" (Yuhanna 4:4-6). Bu kuyu iki dağ arasındaki düzlükte hala bulunmaktadır. İsa'yla konuşan Samiriyeli kadın kendisine, "Su çekecek bir şeyin yok, kuyu da derin! Nereden sahipsin sen yaşam suyuna?" (Yuhanna 4:11). Kuyu bugüne dek derindir. Çekilen suyu geri boşaltırsanız kuyudaki suyun yüzüne çarpıp ses yapıncaya kadar birkaç saniye beklemelisiniz.