Çağdaş Irak ülkesindeki Mosul kentinin karşısında Dicle ırmağının doğu kıyısında bulunan bu çok eski kentin kalıntıları Koyuncuk ve Nebi Yunus adlı yerlerde gömülüdür. Nineve adı Sümer halkının İştar tanrıçasına verdiği Nina adından gelmektedir. Nimrod Babil'den sonra kuzey yöreler olan "Aşur'a çıktı ve Nineve'yi, Rehobot-iri, Kalah'ı ve Nineve ile Kalah arasında Resen'i bina etti; büyük şehir budur" (Tekvin 10:10-12). Yıllar sonra (M.Ö. 8. yüzyılda) Tanrı Amittay'ın oğlu Yunus'u Nineve halkını uyarmaya gönderdi (Yunus 1:1,2). Kaçan Yunus'u RAB yakaladı yeniden Nineve'ye yöneltti. "Yunus kalktı ve RABBİN sözüne göre Nineve'ye gitti. Nineve çok büyük bir kentti, genişliği üç günlük yoldu" (Yunus 2:3). Yunus'un uyarısını ciddiye aldılar, kötü yollarından döndüler. Yunus buna kızınca RAB ona şunu sorar: "Ya ben, Nineve için, o büyük kent için acımıyayım mı? O kent ki, orada sağını ve solunu seçemeyen yüz yirmi binden çok insan, bir de çok hayvan var" (Yunus 4:11). İsa Mesih bu olaydan şöyle söz eder: "Nineveliler yargı günü bu kuşakla bir arada dikilecekler ve onu suçlu çıkaracaklar. Çünkü onlar Yunus'un sözü yayması üzerine, günahtan döndüler. İşte, Yunus'tan üstün olan buradadır" (Luka 11:30). Yeruşalim'i kuşatan Aşşur kralı Senharib kuşatmayı bırakıp geri döndü ve Nineve'de oturdu (2.Krallar 19:36). Bu kuşatmayı anlatan Senharib'in bir yazısı Nebi Yunus Höyüğü'nden 1830 yılında çıkarıldı. Nahum ile Tsefanya peygamberler Nineve'nin yıkımını önceden görüp haber verdiler. "Aşur'u yok edecek ve Nineve'yi bir virane ve çöl gibi kurak edecek. Ve sürüler, milletlerin bütün hayvanları onun içinde yatacaklar" (Tsefanya 2:13,14). Durum tıpkı bunun gibi oldu. Yerin adı bugüne dek Koyuncuk olması bunu güzel biçimde simgeliyor.