Tanzaniya'daki Viktoria gölünden çıkıp Sudan ve Mısır'dan geçip Ak Deniz'e dökülen dünyanın ikinci ırmağı. Kutsal Kitap tarihinde Erden ırmağı ile Fırat ve Dicle ırmakları yanı sıra önemli bir yeri vardır. Oysa adı pek az geçer. Çoğunlukla ırmak sözcüğüyle belirtilir: Musa'nın annesi Musa çocuğu "artık gizleyemeyince, onun için sazdan bir sepet alıp harç ve ziftle sıvadı ve içine koyup ırmağın kenarında sazlığı içine bıraktı.. Fıravun'un kızı yıkanmak için ırmağa indi" (Çıkış 2:3,5). "Musa ile Harun RABBİN emrettiği gibi böyle yaptılar; ve Firavun'un gözü önünde.. değneğini kaldırdı ve ırmakta olan suları vurdu; ve ırmakta olan bütün sular kana döndüler" (Çıkış 7:20).
Her yılın ilk baharında kökeni Etiyopya'nın dağlarındaki ve Tanzaniya'dan gelen Ak Nil ile Sudan'da birleşen Mavi Nil dağlardaki karın erimesiyle Haziran'dan Eylül'e dek suların yükselmesine ve Mısır'da sellerin basmasına yol açar. Eski çağda bu olay Mısır'a verimlik kazandırırdı. Nil'in getirdiği verimli toprak tarlalara bırakılırdı. Bugün barajlarla denetim altına alınmıştır. Amos peygamberin bildirisi Nil'in sel baskını bir benzeti olarak kullanır: "Evet bütün yer.. Mısır'ın Irmağı gibi kabarıp yine inecek" (Amos 8:8). Bu verimlilik Yusuf'un açıkladığı Firavun'un rüyasındaki yedi bolluk yılında yansıtılır (Tekvin 41:1-45). Onların ardındaki yedi kıtlık yılının benzeri de bazı çağlarda kaydedilmiştir. Yeşaya Sur için okuduğu ağıtta bu verimliliği şöyle dile getirir: "Ve büyük sular üzerinde onun geliri Şihor'un zahiresi, Nil'in orak mahsulü idi" (Yeşaya 23:3). Tanrı'nın Mısır'a karşı olan öfkeli yargısı ırmağı kurutması olacaktı (Yeşaya 19:5-8; Hezekiel 30:12; Zekarya 10:11).