BEYT-EL

Adının anlamı "Tanrı'nın evi" olan bu yer daha önceleri "Luz" adıyla tanınırdı (Tekvin 28:19). Yeruşalim'in kuzeyinde 19 kilometre uzaklığında bulunan Beytin olduğu sanılır. Haran'dan ayrılan İbrahim bu yerin doğusunda çadırını kurdu. Mısır'dan dönünce yeniden bu yere gitti (Tekvin 12:8; 13:3). "Tanrı'nın evi" diye tanınması Tanrı'nın kendini evden kaçan Yakup'a düşünde açıklamasına dayanır. Yerden dikilip başı göklere eren merdivenin başında duran RAB Yakup'la İbrahim'le yaptığı antlaşmayı pekiştirdikten sonra Yakup'la beraber olacağına söz verir. Yakup "Bu yer ne görkemli!" dedi. "Bu başka bir şey değil, ancak Tanrı'nın evidir ve bu göklerin kapısıdır" (Tekvin 28:17). "O yerin adını Beyt-el koydu" (ayet 19). Yakup'a Paddan-aram'da görünen Rab kendisine "Ben Beyt-el'in Tanrısı'yım" der (Tekvin 31:13). Oraya gidip bir sunak kurarak kendisine tapınmasını buyurdu (Tekvin 35:1). Yakup orada kurduğu mezbaha El-Beyt-el (Beyt-el'in Tanrısı) adını verdi.

Beyt-el Yusuf oğullarıyla Benyamin soyuna verilen toprakların sınırındaydı (Yeşu 16:1-2; 18:11-13). Yusuf soyu Beyt-el'i açtılar çünkü "RAB onlarla beraberdi" (Hakimler 1:22-25). Benyamin soyunu cezalandırmak için birleşen halk Tanrı'dan sormak için Beyt-el'e gitti "çünkü Tanrı'nın antlaşma sandığı o günlerde oradaydı" (Hakimler 20:18-28). İsrail'i yargılayan Samuel peygamber "yıldan yıla gidip sırayla Beyt-el'i, Gilgal'ı ve Mitspa'yı dolaşırdı" (1.Samuel 7:15-16).

Krallık Rehoboam zamanında ikiye bölünce kuzeyde egemen olan kral Yeroboam halkın tapınmak için Yeruşalim'e gidip Yahuda kralı Rehoboam'a bağlanmasını önlemek için "ey İsrail, işte seni Mısır diyarından çıkaran ilahların" deyip iki altın buzağı yaparak birini Dan kentine öbürünü Beyt-el'e koymuştu (1.Krallar 12:25-33). Böylece İsrail'in bu kutsal yerde yalancı tanrılara tapmasına yol açtı.

Yahuda'dan gelen adı açıklanmayan bir peygamber Beyt-el'de yalancı tanrıya buhur yakan Yereboam'ın önünde şu çarpıcı peygamberlikte bulundu: "Ey mezbah RAB şöyle diyor: İşte Davud'un evine bir oğul doğacak onun adı Yoşiya olacak; ve senin üzerine buhur yakan yüksek yer kahinlerini senin üzerinde kurban edecek" (1.Krallar 13:1-4). Aradan iki yüz yıl geçince Aşur kralı Şalmaneser İsrail'i Aşur'a sürdü (2.Krallar 17:1-6). Başka ülkelerin insanlarını İsrail'e yerleştirdi. Sürgünlerden bir kahin yolladı "memleket ilahının usulünü" halka öğretsin diye (2.Krallar 17:27-41). Bu kahin Beyt-el'de oturdu (2.Krallar 17:28). Aradan yaklaşık yüz yıl daha geçince Yoşiya Yahuda'da kral oldu ve peygamberin bildirisini harfi harfine yerine getirdi (2.Krallar 23:15-20). Tanrı'nın her şeyi önceden bilmesinden çarpıcı bir örnek!

Yahuda halkı sürgünden dönünce Beyt-ele yerleşenler vardı (Ezra 2:28 ile Nehemya 11:31'i karşılaştırarak).

(Bakınız BEYT-AVEN ile LUZ'a).