BEYT-AVEN

Adının anlamı "hiçlik evi" olan bu yerin "Tanrı'nın evi" anlamındaki Beyt-el adlı kentle sık bir ilişkisi vardır. Adı geçtiği ilk ayette Beyt-aven'in Beyt-el'in doğusunda bulunduğu bildirilir (Yeşu 7:2). Beyt-aven Ay kentine yakın olduğu da açıklanır. Beyt-el Yeruşalim'in kuzeyinde yaklaşık 20 kilometre uzaklığındaydı. Benyamin soyuna verilen toprağın sınırı Beyt-aven çölünde yönünü değiştirerek güneye doğru uzanıp Beyt-el sırtına geçiyordu (Buna göre Beyt-el kentinin Beyt-aven'in güney doğusundaydı. Yeşu 18:12,13). Kral Saul'un Filistiler'le yaptığı savaşta Filistiler "Beyt-aven doğusunda Mikmaş'ta ordugah kurdular" (1.Samuel 13:5). "RAB o gün İsrail'i kurtardı; ve savaş Beyt-aven'den öteye geçti" (1.Samuel 14:23).

Hoşea peygamberin konusu ettiği Beyt-aven'in Beyt-el için kullanılan simgesel bir ad olduğu anlaşılır. Aynı dönemde peygamberlik eden Amos'un oradaki yalancı tanrılara tapışı kınayan "Beyt-el'i aramayın ve Gilgal'a girmeyin.. çünkü Beyt-el bir hiç olacak (Beyt-el "aven" [bir hiç] olacak)" (Amos 5:f,5) sözü bu simgenin kökeni olabilir. Hoşea "Gilgal'a gelmeyin ve Beyt-aven'e çıkmayın" der (Hoşea 4:15). Kral Yeroboam halkın tapınmak için Yeruşalim'e gidip Yahuda kralı Rehoboam'a bağlanmasını önlemek için "ey İsrail, işte seni Mısır ülkesinden çıkaran ilahların" deyip iki altın buzağı yaparak birini Dan kentine öbürünü Beyt-el'e koymuştu (1.Krallar 12:25-33). Hoşea buzağının "hiçlik evi" olan Beyt-aven'de olduğunu açıklar (Hoşea 10:5). Yalancı tanrılara tapmanın sonucu gerçekten hiçliktir. (Bakınız BEYT-EL'e).