Pavlus Yunanistan'dan Suriye'ye dönerken Makedonya'dan Troas'a gemiyle gitti. Pavlus'la yolculuk yapan Luka yolculuğu şöyle anlatır: "Biz gemiye binip Asos'a açıldık. Oradan Pavlus'u almayı amaçladık çünkü yolculuğunu bu yoldan düzenlemişti. Kendisi karadan gidecekti. Asos'ta bizi karsıladı. Onu gemiye aldık ve Midilli'ye geldik" (Res.İş. 20:13,14). Pavlus herhalde şafak sökerken kalkıp yola koyulmuş, bir günde bugün Çanakkale'ye bağlı Gülpınar ile Odun İskelesi arasında bir harabe olan Troas'tan Asos'a kadar olan 35 kilometrelik yolu yürümüş. Gemiyle giden Luka ile öbür arkadaşları ise Baba Burnu'ndan dolanarak daha uzun bir deniz yolculuğunu yaptılar. Asos bugün Edremit körfezinin kuzey kıyısındaki Bahremkale'dir. Bahremköyü'ne yakın olan bu kale Bizans çağından kalmadır. Büyük bir kaya üzerinde kurulmuştu. Eski çağda Asos kenti bu kayanın yanındaydı ve kayanın üstünde yalancı bir tanrının tapınağı bulunmaktaydı.
Pavlus neden tek başına karadan gitmeyi seçti? Her halde yalnız başına dua etmek istediğindeydi. O arada onu uğraştıran önemli konunun ne olduğunu daha sonra Miletos'ta Efesos topluluğunun ihtiyarlarıyla buluşunca yaptığı konuşmadan anlayabiliriz: "Kutsal Ruh her kentte bana tanıklık ederek, beni cezaevi bağlarının ve acılar zincirinin beklemekte olduğunu bildiriyor. Ama bunlardan hiçbiri yaşamımı kendi gözümde değerli kıldıramaz. Tek amacım çalışma dönemimi ve Rab İsa'dan aldığım hizmeti sona erdirmektir. Bu hizmet, Tanrı kayrasının Sevinç Getirici Haberi'ne tanıklık etmektir" (Res.İş. 20:23,24). Rab Kutsal Ruh'un çeşitli yerlerdeki kardeşlerin ağızlarına koyduğu peygamberliklerle cezaevine kapatılacağını bildiriyordu. Pavlus Asos yolunda dua ederek bu peyamberliklerin amacını Rab'ten öğreniyordu her halde. Haber, Pavlus'un kaçıp kendini kurtarabilmesi için değil, Rab'de güçlenerek onları karşılamak üzere önceden hazırlanabilmesi içindi.