1Ne insanlarca ne de insan aracılığıyla atanan haberci Pavlus'tan. İsa Mesih ve O'nu ölüler arasından dirilten Baba Tanrı tarafından atanmış olan Pavlus'tan. 2Ben ve benimle birlikte bulunan tüm kardeşler Galatya'daki kilise topluluklarını selamlarlar. 3Babamız Tanrı'dan ve Rab İsa Mesih'ten sizlere kayra ve esenlik olsun. 4Bizi şimdiki kötü çağdan kurtarmak için, Tanrımız'ın ve Babamız'ın istemi uyarınca, Mesih günahlarımıza karşı kendisini sundu. 5Tanrı'ya çağlar çağı yücelik olsun. Amin.
Pavlus, mektubunu açarken o çağın alışılmış mektup başlama biçimini kullandı: "Pavlus Galatya'daki kilise topluluklarına selam." Bunun yanı sıra, yazdığı konulara uygun eklemeler yaparak bu biçimi genişletti.
Birinci ayetintümünü "Pavlus" kelimesiyle ilgili bir açıklama yapmak için kullanır. Pavlus tanıdığı inanlılara kendini tanıtmak gereğini neden duysun? Bunun nedeni, Yahudileşme hareketini yürütenlerin Pavlus'un Sevinç Getirici Haber'i yayma yetkisini yıkma çabasında yatar. Bu kişilerin iddiaları şöyleydi: "Pavlus gerçek bir haberçi değildir. İsa Mesih'le gezen on iki gerçek habercinin arasında bulunmadı. Onun böyle öğretmeye yetkisi yoktur."
Haberci gönderilen anlamındaki "apostolos" kelimesinin çevirisidir. Haberciler Mesih'in Sevinç Getirici Haber'i yayma işine atayıp gönderdiği öğrencilerdi. Pavlus burada kendisinin İsa Mesih ve O'nu ölülerin arasından dirilten Baba Tanrı tarafından atandığına dikkat çeker. Pavlus Tanrı katına yükseltilen Rab İsa'yı Şam yolunda gördü, O'nun kendisiyle konuştuğunu duydu. Bu olayın anlamını Pavlus'a açıklayan Hananya, "Atalarımızın Tanrısı seni kendi istemini tanımaya, Hak Olan'ı görmeye ve kendi ağzının sesini duymaya atadı" dedi. "Çünkü sen gördüğün ve duyduğun şeyler üzerinde tüm insanlara O'nun için tanıklık edeceksin" (E.İşleri 22:14-15).
Evet, Pavlus Mesih'i gördü, O'nun tarafından gönderildi. Her nekadar Mesih'i ölümden dirilişinden sonra görmüşse de, yine gerçek haberci olmaya hakkı vardı. Haberciler Mesih'in dirilişine tanık olmaya çağrılmışlardı. Pavlus İsa Mesih'in yükselişine de tanıktı. İsa'yı ölüler arasından dirilten Baba Tanrı Pavlus'u bu özel göreve atadı. İnsanlar ona böyle bir yetki veremezdi. Pavlus "ne insanlarca ne de insan aracılığıyla atanan" haberciydi.
İkinci ayettePavlus, kendisiyle birlikte bulunan kardeşleri yazdığı selam sözüne katar. Bunu yapmakla savunduğu inancın yalnız kendi tarafından değil, başka kardeşler tarafından da paylaşıldığını belirtir. Eğer mektubun yazılışıyla ilgili görüşümüz doğruysa, değindiği bu kardeşler Antakya'da bulunan ve Pavlus'la birlikte çalışan kardeşlerdi (E.İşleri 13:1-3; 14:27,28). Bu Hatay'daki Antakya'dır.
Pavlus selam sözünü Galatya'daki kilise topluluklarına yöneltir. Önsözde vurguladığımız gibi, Elçilerin İşleri yalnız Pavlus'un Romalılar tarafından sonradan eklenen Galatya'nın güney bölgelerinde kilise topluluklarını kurduğundan söz eder. Elbette kuzey bölgeye kaydedilmeyen ziyaretler yapmış olabilirdi. Orada da kiliseler kurmuş olabilirdi. Ama bu konuda kesin bilgimiz bulunmadığından kesin bilgimizin olduğu konulara ağırlık vermemiz yerinde olur. Bu nedenle Pavlus'un yazdığı toplulukların bu güney bölgede bulunduğu doğrultuda hareket ediyoruz.
Kıbrıs'tan Anadolu'ya gelen Pavlus'la Barnabas Antalya ilinde bulunan eski Perge kentinden sonra Pisidya Antakyası'na gitti. (Harabeleri Isparta'ya bağlı Yalvaç ilçesindedir). Antakya'da bir imanlılar topluluğu oluştu. Konya'ya kaçmak zorunda kalan Pavlus'la Barnabas orada da bir topluluk kurdu. Yine kaçmak zorunda kalınca Listra'da müjdeyi duyurdular. Orada da iman eden bir topluluk oluştu. Listra'nın konumu için birçok yer öne sürülmüştür. Kesin olarak bilmemekle birlikte Konya ile Karaman arasındaki karayolu üzerinde bulunan ve yakın bir zamana kadar İlistra adıyla tanınan Yollarbaşı Köyü olduğunu sanırız. Yine Yahudiler'in baskısı yüzünden Derbe'ye kaçan Pavlus'la Barnabas çalışmalarının sonucunda orada da bir topluluğun oluştuğunu gördüler. Derbe'nin harabelerinin Karaman'ın kuzeyinde 20 kilometre uzaklığındaki Kerte Hüyük'te olduğu sanılmaktadır.
Pavlus'la Barnabas Derbe'den ayrıldıktan sonra "Listra'ya, Konya'ya ve Antakya'ya döndüler. Öğrencilerin canlarını destekledikten, imanda durmaları için onlara öğüt verdikten sonra, 'Bizim birçok acıdan geçerek Tanrı'nın Hükümranlığı'na girmemiz gerekiyor' dediler. Kilise topluluklarının her birine İhtiyarlar atadıktan sonra, oruç tutarak dua ettiler ve bu insanları iman edip güvendikleri Rabbe bıraktılar" (E.İşleri14:21-23).
Pavlus'un bu toplulukların ruhsal gelişmesine verdiği önemi dikkate alalım. Onları bir daha ziyaret etti. Ruhlarını güçlendirecek Tanrı sözlerini söyledi. İmanda durmalarını öğütledi. Bu müjde gezisinde kendisinin sık sık uğradığı baskılara değinerek onların da Mesih için tanıklık verenler olarak baskılara uğrayacaklarını bildirdi. Bunu önceden bilmeleri, böyle acıları karşılamak için hazır olmaları bakımdan çok yararlıydı. Topluluklar olarak düzenli bir gelişmeden geçmeleri için Pavlus kilise topluluklarının her birine İhtiyarlar atadı.
Pavlus İhtiyarlar atadığı zaman bunu gelişi güzel bir biçimde yapmadı. Oruç tutup dua ederek gerekli nitelikleri taşıyan, Rabbe içten bağlı adamları seçti. Dua ederken Rabbin bu konudaki isteğini öğrendiğine o denli güven taşıyordu ki, atadığı kişilerin Kutsal Ruh tarafından da atandığını diyebilecek durumdaydı. Nitekim daha geç bir tarihte kendisiyle görüşmek için Miletos'a gelen Efes kilisesi ihtiyarlarına şunu diyebiliyordu: "Kutsal Ruh'un sizi Gözetici atadığı tüm sürüyü -Tanrı'nın kilise topluluğunu- gütmeye dikkat edin" (E.İşleri 20:17-28). Oysa Pavlus bu kişileri Efes'teki topluluğunu kurarken atamış olsa gerek (E.İşleri 19:1-41).
Pavlus'un ihtiyarlarda aradığı niteliklerin hangileri olduğunu kendisin bu konuda Titus'a verdiği yönergelerden anlayabiliriz: "Atayacağın İhtiyar kınamasız biri, tek kadının kocası olmalı; aşağılık tutumla suçlanmayan, ya da başkaldırmayan imanlı çocukların sahibi olmalı. Çünkü Tanrı işlerini yöneten biri niteliğindeki Gözetici'nin kınamasız olması gerekir. Kendini öne sürmemeli, kanı başına sıçramamalı, içkiye düşkün olmamalı, kaba kuvvetten kaçınmalı, paragözlülükten ırak durmalı. Konuksever, iyiliği benimser, ağırbaşlı, adaletli, kutsal, tutkularına üstün gelen, öğretinin güvenilir sözüne candan sarılan biri olmalı. Öyle ki, hem sağlıklı öğretide eğitime gücü olsun, hem de karşı çıkanları yalanlayabilsin" (Titus 1:6-9; aynı konu için 1.Timoteos 3:1-7 ayetlerine bakınız).
İhtiyarlar tüm imanlıların yararını arayan Gözeticiler olacaktı. İyi Çoban olan Rabbimiz İsa'dan esinlenerek inanlılar sürüsünü birer ruhsal çoban niteliğinde güdeceklerdi. "Tanrı sürüsüne çobanlık" ederken "bunu zorunluk altında gibi değil, Tanrı önünde candan ve gönülden" yapacaklardı. Yönetimleri altına verilenlere egemen kesilmeyerek "sürüye örnek" olacaklardı (1.Petros 5:1-4). Pavlus'la Barnabas atadıkları kişilerin altına girdikleri büyük sorumluluğu bilerek onlar için oruç tutup dua ettiler. Onları güvendikleri Rabbin koruyuculuğuna bıraktılar. Böylece Galatya kilise toplulukları kuruldu.
Ayet 3'tePavlus o çağın alışagelmiş selam sözü yerine, selamladığı topluluklara kayra ve esenlik diler. Kayra, Sevinç Getirici Haber'in en önemli kavramlarından biri, belki de en önemlisidir. Kayra Tanrı'nın kayırması, insanlardan hiçbir karşılık beklemeden onlara bol bol iyiliklerini vermesidir. İnsanların bu iyiliklere hiç layık olmadıkları ve onları ödeyecek durumda bulunmadıkları belirgindir. Buna karşın Tanrı, sevgisinin aşırı zenginliği nedeniyle iyiliklerini insana bol bol bağışlar. "Çünkü iman ederek kayrayla kurtulmuş bulunuyorsunuz. Bu kendi başarınız değil, Tanrı armağanıdır. Kişinin yaptığı işler nedeniyle değildir. Öyle ki, kimse övünmesin" (Efesoslular 2:8,9).
Kayraya kavuşan kişi Tanrı'yla barış bulur. Bütün düşmanlığın ve dargınlığın ortadan kalktığı bu hoş ortam kişiyi sürekli esenliğe kavuşturur -Tanrı huzurunda ve kendi iç varlığında esenlik. Ruhsal esenlik her tür kötü koşul altında kendini sürekli sakinlik ve güven olarak gösterir.
Pavlus Galatya toplulukları için kayra ve esenlik dilerken bunların ancak onları yüce bir baba sevgisiyle seven göksel Baba olan Tanrı'dan geldiğini bilir. Bu nedenle, "Babamız Tanrı'dan.. sizlere kayra ve esenlik olsun" diye yazar. Tanrı'yı Babamız olarak tanımamız, O'nu bize Baba olarak tanıtan İsa Mesih'ten kaynaklanır. Kayra ve esenliğe kavuşmamız da ancak İsa Mesih aracılığıyladır. Tüm kayra ve esenlik kaynağı Babamız Tanrı ise de, yine de İsa Mesih gelmeseydi bunlardan haberimiz olmazdı. Bunun için Pavlus hemen "ve Rab İsa Mesih'ten" sözünü ekler.
İsa varlığında Tanrılığı ve insanlığı birleştiren yüce Rab'dir. Bu nedenle Baba Tanrı'dan kaynaklanan kayra ve esenliği insanlara ulaştırabilir. Bunun için O'nun adı bu kısa parçada ikinci kez Tanrı adının yanı başında durabilmektedir. Pavlus yukarıda kendini "İsa Mesih ve O'nu ölüler arasından dirilten Baba Tanrı tarafından atanmış olan" haberci olarak tanıtmıştı (ayet 1).
Ayet 4'tePavlus Rab İsa Mesih'in sonuçlandırdığı yüce işini vurgular: "Bizi şimdiki kötü çağdan kurtarmak için, Tanrımız'ın ve Babamız'ın istemi uyarınca, Mesih günahlarımıza karşı kendisini sundu." Kayranın özüdür bu. Günahlarımızın sorununu çözmek için Tanrımız ve Babamız'ın isteği üzerinde İsa Mesih kendini çarmıhtaki ölüme verdi. Pavlus bu konuyu belirli bir amaç için burada vurgular. Mektubunu ruhsal yasanın ayrıntılarını tutma çabasıyla kurtuluşa erişeceklerini sanan kişilerin yanıldıklarını belirtmek üzere yazıyordu. Ruhsal yasanın kurtuluş için büsbütün yetersiz olduğunu kanıtlamaya koyuluyordu. Bunun için daha selam sözünü bitirmeden İsa Mesih'in haç ölümüyle gerçekleşen Tanrı'nın kurtarış eyleminin yeterliliğini vurguladı.
İsa Mesih bizi günahlarımızın suçluluğundan arıtarak şimdiki kötü çağdan kurtarır. Pavlus bununla ne demek ister? "Şimdiki kötü çağ" Şeytan'ın ilk atamızı kandırarak günaha düşürdüğü zamandan bu yana işletmekte olduğu kötülük düzenidir. Tanrı'ya ve O'nun Sevinç Getirici Haberi'ne düşman kesilen bu düzen, insanların siyasal ve toplumsal yaşamında egemendir. "Yaydığımız Sevinç Getirici Haber'in üstü örtülü kalmaktaysa, mahva gidenler için üstü örtülü kalmaktadır. Tanrı'nın benzeri olan Mesih'in yüceliğiyle ilgili Sevinç Getirici Haber'in ışığı onların üzerine doğmasın diye, bu çağın tanrısı imanı olmayanların anlayışını körleştirdi" (2.Korintoslular 4:3,4).
İsa Mesih'in kendisi, çarmıhtaki ölümünden az önce bu düzene karşı kazanacağı yengiyi şöyle müjdeledi: "Bu dünyanın yargısı şimdidir. Bu dünyanın başkanı (Şeytan) şimdi dışarı atılacaktır. Yerden yükseltildiğimde herkesi kendime çekeceğim. Bu sözü nasıl bir ölümle öleceğini belirtmek için söylemişti" (Yuhanna 12:31-33). İsa'nın çarmıha çakılarak yerden yükseltilmesi bizi Şeytan'ın şimdiki çağda kurduğu kötülük düzeninden kurtarmak içindi. İsa'nın ölümüyle Şeytan'ın aldatıcıkla insanlar üzerinde kazandığı tüm yetkiler kendisinden alındı. Kendisi dışarı atılarak bu dünyanın başkanı olmaya hakkı kalmadı. Ama hala imanı olmayan insanları aldatarak bu yetkiye sahip olduğunu onlara yutturuyor.
Değindiğimiz ayetlerde Şeytan için iki ayrımlı deyim kullanılır: Bu dünyanın başkanı ve bu çağın tanrısı. "Bu dünyanın başkanı" deyimi Şeytan'ın bu dünyada, günahlı insanların üzerine egemenlik kurduğunu vurgular. "Bu çağın tanrısı" deyimiyse Şeytan'ın tanrı olma taslamasının zaman bakımından sınırlı olduğunu belirtir. Şeytan bunu ancak şimdiki çağda yapabilecektir. Mesih'in gelişiyle bu çağ sona erecek, Şeytan bağlanacak ve Tanrı'nın hükümranlığı kurulacak. Rab İsa Mesih'in ölümü kendisine bağlananları şimdi bile Şeytan'ın bu düzeninden kurtarır.
Pavlus bu konuyu düşünürken övgülerle coşmaktan kendini alamıyor: "Tanrı'ya çağlar çağı yücelik olsun. Amin" (ayet 5).Bu yüce kurtarışı tasarlayan ve gerçekleştiren Tanrı'ya yücelik sunar. Bu yüceliğin sonsuza dek sürmesini diler. Sonsuz için kullandığı "çağlar çağı" deyimi ilginçtir. Şimdiki çağ kapanınca Tanrı'nın yeni yeni çağlar açacağını belirtir. Bütün o çağlar boyunca Tanrı'ya yücelik sunulacaktır. Sevgili okuyucu, günahından dönerek seni kurtarsın diye Rab İsa Mesih'e sığındınsa, sen de sonsuza dek Tanrı'ya yücelik sunacaksın. Pavlus'la birlikte Tanrı'ya yücelik sunmayı şimdiden öğrenelim.
6Sizleri Mesih'in kayrası aracılığıyla çağıranı böyle kısa bir zamanda bırakıp bambaşka bir habere kayıvermenize şaşıyorum. 7Gerçekte başka haber yoktur. Ama sizleri tedirgin ederek Mesih'in Sevinç Getirici Haberi'nden döndürmeyi amaçlayanlar olduğu için bunları söylüyorum. 8Kaldı ki, size müjdelediğimiz Sevinç Getirici Haber'le çelişkiye düşen bir haberi size kim bildirirse bildirsin -bu ister biz olalım, isterse gökten bir melek- lanete uğrasın. 9Daha önce söyledik, şimdi yine söylüyorum: Almış bulunduğunuz Haber'le çelişkiye düşen bir haberi size kim bildirirse lanetlensin. 10Şu anda insanların onayını mı, yoksa Tanrı'nın onayını mı kazanmaya çalışıyorum? Ya da insanların gözüne mi girmeye uğraşıyorum? Eğer şimdiye dek insanları hoşnut etmeye çalışsaydım, Mesih uşağı olmazdım.
Pavlus mektuplarında genellikle selam sözünün sonuda yazdığı topluluğun inanlılar için Tanrı'ya hangi konularda teşekkür ettiğini bildirir. Oysa burada teşekkür konusu yok! Pavlus hemen onlara ilişkin şaşkınlığını belirtir. Onları "Mesih'in kayrası aracılığıyla" çağıran Tanrı'yı "böyle kısa bir zamanda bırakıp bambaşka bir habere" kayıvermelerine şaşıyordu (ayet 6).Bambaşka bir habere dönüyorlardı. Kayrayı bırakıp insan çabasıyla ruhsal yasayı tutma yoluna gidiyorlardı. Tanrı'nın karşılıksız olarak üzerlerine döktüğü bol bol iyilikleri hiçe sayıp bir sürü yasa ve töre tutma çabalarını yeğliyorlardı. İsa Mesih'in günahlarına karşı kendisini sunmasını yetersiz saymak tehlikesine düştüler. Bu da Mesih'e bağlandıktan kısa bir zaman sonraydı. Pavlus içinde bulundukları tehlikeyi görerek onları uyarır.
Gerçekte Sevinç Getirici Haber'den başka "sevinç getirici" denilebilen haber yoktur (ayet 7).Oysa Galatya topluluklarını "tedirgin ederek Mesih'in Sevinç Getirici Haberi'nden döndürmeyi amaçlayanlar" vardı. Yasa bağlılığını yayan bu kişiler yaydıkları bilidiri için "sevinç getirici haber" anlamına gelen "evangelion" sözcüğünü kullanıyorlardı. Oysa yasa bağlığı sevinç getirici haber değildir. Olamaz da! Yasa insanları suçluluk duygusundan kurtarmaz, onları daha çok günah tutsaklığı altına getirir. Başka bir haber yayanlar inanlıları böylelikle karmakarışık bir duruma getiriyordu. Amaçları onları Mesih'in Sevinç Getirici Haberi'nden uzaklaştırmaktı. Çünkü Sevinç Getirici Haber'le bir arada herhangi bir yasa, kural veya töre bağlılığını yürütmek Tanrı'nın kayrasına sırt çevirmek demektir.
Sevinç Getirici Haber'de Mesih her şeydir. Bu nedenle Pavlus ona "Mesih'in Sevinç Getirici Haberi" der. Mesih kendi canını vererek kurtuluşu sağladı. Kurtulmak isteyen her insan günahlarından dönüp Mesih'e bağlanmalıdır. Kutsal yaşama girip ilerlemek isteyen her inanlı Mesih'e bağlı kalmalı,içinde bulunan Kutsal Ruh'un gücüyle Tanrı'nın Sözü'nü davranışlarında yaşatmalıdır. Sevinç Getirici Haber'de her şey kayraya bağlıdır.
Pavlus ayet 8'deçok ciddi bir uyarıda bulunur: "Kaldı ki, size müjdelediğimiz Sevinç Getirici Haber'le çelişkiye düşen bir haberi size kim bildirirse bildirsin -bu ister biz olalım, isterse gökten bir melek- lanete uğrasın." Pavlus'un gününden bu yana çeşitli çağlarda insanlar bir haberle ortaya çıkmıştır. Onlara göre bu haberi bir melek getirmiş ve bunu başkalarına inandırabilmişlerdir. Bu yoldan dinler kurulmuştur. Ama bu din ve inançları Sevinç Getirici Haber'le karşılaştırırsanız onunla çelişkiye düştüklerini görürsünüz. Bu ayete göre Tanrı kendi Sevinç Getirici Haberi'yle çelişkiye düşen bir haberi yayan kimselere hüküm giydirecek. İnsanları aldatıp gerçekten uzaklaştırdıkları için lanet altındadırlar.
Pavlus bu konuda o kadar ileriye gidiyor ki, kendisi veya başka bir haberci bile, "Tanrı'dan bir göksel açıklama aldım" deyip Sevinç Getirici Haber'e ters düşen şeyler öğretmeye başlarsa bile, ona karşı durmaları ve Sevinç Getirici Haber'i savunmaları gerektiğini bildiriyor. Meleklerin ve peygamberlerin dediklerini Sevinç Getirici Haber'in öğretişlerine göre eleştirmeliyiz.
Ayet 9'dauyarı tekrarlanıyor. "Daha önce söyledik, şimdi yine söylüyorum: Almış bulunduğunuz Haber'le çelişkiye düşen bir haberi size kim bildirirse lanetlensin." Kutsal Kitap'ın bir konusu büyük önem taşırsa, bu konunun Kutsal Ruh tarafından ikinci kez vurgulandığını görürüz. Bu ayette böyledir. Bize gelen her öğretişi almış bulunduğumuz Sevinç Getirici Haber'in ışığı altında incelemeliyiz. İsa Mesih'in kişiliği konusunda ne diyor? O'nun gerçek Tanrı ve gerçek insan olduğunu kabul ediyor mu? O'nun bağışlatıcı ölümü ve dirilişini öneme alıyor mu? İnsanın kurtuluşu kayraya bağlıyor mu, yoksa buna herhangi bir yoldan insan çabasını ekliyor mu? Öğretişin böyle sorulara doyurucu bir cevap vermiyorsa onu ve onu yayan kişilere karşı durmalı. Onlar lanet altındadır.
Ayet 10'daPavlus yasa bağlılığını yayanların kendisine karşı yapabilecekleri bir eleştiriyi durdurmaya koyulur. Onlar şunlara benzer bir şeyler söyleceklerdi: "Kayra kolay bir yoldur. İnsan çabasına yer bırakmıyor. Ruhsal yasa zordur, ama insanı çabaya getiriyor. Pavlus bu kolay yolu yaymakla Tanrı onayını değil, insan onayını arıyor. İnsanların gözüne girmeye çalışıyor." Pavlus bunu oracıkta durduruyor: "Eğer şimdiye dek insanları hoşnut etmeye çalışsaydım, Mesih uşağı olmazdım." Pavlus Yahudiler'in onayını arasaydı, Mesih uşağı olup onların hıncına uğrar mıydı? İnsan gözüne girmeye uğraşıyor idiyse, Yahudilik yolundaki yaşamını bırakır mıydı? O dönemde birçok kişinin gözüne girmişti. Ama artık Mesih'in uşağı olarak Mesih için acı çekiyordu. Hayır, Pavlus Mesih'i tanıdıktan sonra insanları değil, Tanrı'yı hoşnut etmeye çalışıyordu. İnsanları hoşnut etmek isteseydi Mesih'in uşağı olmazdı.
O çağdaki uşaklar köleydi. Efendileri onların üzerinde her hakka sahipti. Efendilerinin her isteğini her zaman yerine getirmek zorundaydılar. Pavlus Mesih'in kölesiydi. Mesih'in isteğine bağlıydı. O'nun her buyruğunu seve seve yerine getirirdi. Biz de gerçek Mesih inanlıları olmak istersek, biz de böyle olmalıyız. Yaşamda tek isteğimiz Tanrı'yı hoşnut etmek olmalı.