Kutsal Ruh tarafından esinlenen yazar bölüm 12 ayet 28'de "Tanrı'ca beğenilir tutumla... ruhsal hizmet sunalım" sözüyle bizi isteklendirmeye koyulmuştu. Bu kesimde "Tanrı'ca beğenilir tumunun ne olduğunu açıklar. "Öyle ki, sarsılmayan ne varsa kalımlı olsun" demişti Kutsal Ruh (bölüm 12 ayet 27). Sarsılmayanların arasında en önemli olanlardan biri "kardeşlik sevgisi"dir (ayet 1). İnanlılar, bu karşılıklı sevginin aralarında kalımlı olmasını sağlamalıdır. Daha önce baskı altındaki kardeşlerle dayanışma içinde olduklarını anımsatmıştı (10:32-24). Bunu südürmeleri gerekir. Bu sevgi her türlü maddi ve ruhsal yardımlaşmayı içermeli.
İnanlılar tanımadıkları kardeşleri bile evlerinde konuk edip gereksinmelerini karşılamalı (ayet 2). Tıpkı Yuhanna'nın yazdığı gibi: "Sevgili kardeşim, kardeşlere, özellikle de yabancılara her ne iyilik ediyorsan bağlılığını kanıtlıyorsun. Bunlar kilise topuluğu önünde sevgine tanıklık ettiler. Kendilerini Tanrı bağlılığına yaraşır biçimde gönderirsen çok iyi edersin. Çünkü O'nun adı yararına yola çıktılar, uluslara bağlı olanlardan hiçbir şey almadılar. Böyle insanlara kollarımızı açmamız gerekir. Öyle ki, gerçeğin ortakları olalım" (3.Yuhanna 5-8). İbrahim ve Lut gibi yabancılara konukseverlik gösterenler "bilmeden melekleri" ağırlamak sürprizine uğrayabilirler (Tekvin 18 ve 19). Zaten tanımadığımız kardeşlerle paydaşlık etmenin sevinci onların gereksinmelerini karşılamanın bütün ağırlığını unuturuverir.
İmanları için cezaevinde baskı gören kardeşleri düşünüp onlara yardım etmeye teşvik eder (ayet 3). "Hapiste olanları onlarla birlikte hapsedilmiş gibi hatırlayın" (M). Kendimizi acı çekenlerin yerine koyarsak gereksinmelerini daha gerçekçi bir biçimde karşılayabiliriz. Onlarla aynı et ve kanı paylaştığınızı düşünerek "düşmanca davranışlara uğrayanları anımsayın." (Aslı "kendiniz bedende bulunarak"). Onların acılarını çekercesine ve bu dünyada bulunduğumuza göre biz de aynısını çekebileceğimizi düşünerek "düşmanca davranışlara uğrayan" kardeşlerimizi anımsamalıyız.
İnanlılar topluluğunun sağlam olabilmesi için üyelerinin evlilik yaşamları sağlam olmalı (ayet 4). "Herkes evliliğe saygıyla baksın." Evilik Tanrı'nın yarattığı bir şeydir. İnsanların kurduğu yasa düzenine uyarak Tanrı'nın önünde birbirlerine sonuna dek sadık olacağına söz veren eşlerin evlilikteki en yakın ilişkisi temizdir. Birbirlerine sadık kalırlarsa "evliklik yatağını.. lekesiz" tutmuş olacaklar. Tanrı evliliği bozan iki davranışı öfkeli yargısıyla karşılar. Rasgele cinsel ilişki evlenmemiş kişilerin cinsel ilişkisidir. Bu davranış evliliği hiçe sayar ve kişinin lekesiz olarak evliliğe yaklaşmasını olanaksız kılar. Birbirlerine nişanlı olan iki kişinin cinsel ilişkisi aynı suçtur ve Tanrı'nın yargısına uğrayacaktır. Evliliği hiçe saymışlardır. Evliliğe temiz olarak yaklaşamayacaklar. "Nasıl olsa evleneceğiz" diye garanti veremezler. Onlardan biri kaza geçirip ölse, ne olacak?
Öbür suç "evlilik dışı cinsel bağlantıdır" (ayet 4). Bu da evli bir kişinin eşine hainlik edip başka bir kişiyle ilşki kurmasıdır. Bu da evliliği sarsan korunç bir suçtur. Birçok yalana, kıskançlığa, adam öldürmeye, intihara ve başka suçlara yol açar. Eşlerden biri bunu yaparsa evlilkleri bir daha önceki duruma dönemez. Bu nedenlerle bu iki günahtan sakınmaya çağrılıyoruz.
Zamanlar değişmiş olabilir ama insan değişmemiştir. İlk yüzyılındaki dünyayı saran cinsel ahlaksızlık ve maddecilik sorunları günümüzün dünyasını ve kilise topluluğunu sarmaktadır. "Tutumunuz para sevgisinden özgür olsun" buyruğu o gündür bugündür büyük ciddiyetle işitilmeli (ayet 5).
Para sevgisinden arı olmak isteyen inanlı Tanrı'nın kendisine sağladığı parayla yetinmeye önem vermeli. Eldeki için Tanrı'ya şükretmeli ve ondan başkalarının gereksinmelerini karşılamaya (ayet 16) bakarak Tanrı'nın onu "yüzüstü" bırakmayacağı vaadine güvenmeyi öğrenmeli. Pavlus kendisine çömertçe para yardımını gönderen kilise topluluğuna şunu yazar: "Tanrım yücelerdeki zenginlikleriyle Mesih İsa bağlılığında gereksinmelerinizi bollukla karşılayacaktır" (Filippililer 4:19). "Hiçbir koşul altında seni bırakmayacağım" diyen Tanrı'ya kesin güven bağlayalım. Bu ayetle inanlının Eski Antlaşma'da bulunan vaatlerini ona kişisel olarak verilmişçesine benimseyebileceği belirtilir (ayet 5 ile Tekvin 28:15; Tesniye 31:6,8; Yeşu 1:5).
Tanrı'ya böyle güven bağlayan inanlı baskıya tutulurken bile yüreklilikle, "Rab yardımcımdır, korkmayacağım. İnsan bana ne yapabilir ki?" diyebilir (ayet 6 ile Mezmur 118:6). Rabbi hesabın dışında bırakırsak insanlar bize çok şey yapabilir. Ne var ki, Rabbin yardımcımız olduğuna kesin güven bağlarsak en kötü durumlarda bile korkuya kapılmayacağız. Bu konuda iman yiğitlerinin imanla karşıladıkları durumları düşünebiliriz. Bize yapabileceği en kötüsü olan bizi öldürmemeleri, bizi Rabbimizin huzuruna getirecektir.
Bu konuda kurtuluş müjdesini onlara bildiren ve onları Tanrı gerçeğinde eğiten önderlerin iman yaşamını örnek almaya çağrılırlar (ayet 7). Bu önderlerin iman yaşamının sadece başlangıcı değil, sonu da iyi bir örnekti. Olabilir ki, bu önderler Stefanos ve Yuhanna'nın
kardeşi Yakup gibi iman yolunda canlarını vermiş, ya da sona kadar Mesih'e sadık kalıp ölmüş olanlardı. Böyle kişilerin imanını örnek almalıyız. Onların imanı İsa Mesih'in "dün, bugün ve sonsuzlara dek aynı" olmasına dayanmaktaydı (ayet 8). Geçmişte yeryüzünde hastaları sağlığa kavuşturan İsa o önderlerin yaşadığı çağda aynıydı. Bizim "bugünümüzde" de aynıdır. O'na aynı konularda güvenebiliriz, O'ndan aynı güçlü işleri bekleyebiliriz "sonsuzluklara dek."
Bunun yanı sıra, herhangi bir inanlılar topluluğunda önder olmak istersek, önce bunu kaldırabilen örnek bir iman yaşamını sürmeye önem vermeliyiz.