Tanrı'nın kendisine özgü kutsallığı paylaşmamızı amaçladığı yukarıdaki ayet 10'da vurgulanmıştı. Bu kutsallığın inanlılar için kaçınılmaz olduğu ayet 14'te açıklanır: "Kutsallığı amaçlayın. Bu olmaksızın hiç kimse Rabbi görmeyecek." Kutsallık inanlıların Tanrı'yla ilişkisinin onu aksayan herhangi bir şeyden arı tutulması olarak tanımlanırsa ayetteki öbür öğüt sözüyle yakınlığı hemen belli olur: "Bütün insanlarla barış arayın" (Mezmur 34:14). İnanlılar topluluğunun içinde ve dışındaki insanlarla olan ilişkilerimiz de onları aksayan şeylerden arı tutulmalı.
Tüm topluluk aralarındaki inanlılara "dikkat" etmeye çağrılır (ayet 15). "Dikkat etmek" diye çevrilen "episkopountes" sözcüğü "üzerine bakıp düşünmek" anlamına gelir. Bu eylemin ad biçimi kilise topluluğu üyelerinin ruhsal ilerlemesine yardımcı olmaya görevlendirilen "gözeteciler" anlamını taşır. Pavlus Efesos'taki "kilise topluluğunun İhtiyarları"na şunları söyledi: "Kendinize ve Kutsal Ruh'un sizi Gözetici atadığı tüm sürüyü -Tanrı'nın kilise topluluğunu- gütmeye dikkat edin" (Elçi. İş. 20:17,28).
Topluluğun üyeleri birbirlerine gözetici, birbirlerine çoban olmalı, öyle ki aralarında "Tanrı kayrasına kavuşmaktan geride" kalan olmasın.
Sorun Tanrı'nın iyiliğini vermemesinde değil, kişinin Tanrı kayrasından geriye dönmesindedir. Tanrı, iyiliklerini onların üzerine yağdırmak istiyorsa da, bu durumdakiler Tanrı kayrasına dayanan antlaşmayı bırakıp ruhsal yasa düzenine dönmek isteğindeydiler. Tıpkı Pavlus'un Galatya'daki inanlılara yazdığı gibi: "Ruhsal yasa aracılığıyla doğrulukla donatılmak isteyen sizlerin, Mesih'le ilişkisi kopmuştur. Tanrısal kayradan ayrı düşmüş bulunuyorsunuz" (Galatyalılar 5:4). İnanlılar birbirlerine çobanlık yaparak birbirlerini Tanrı kayrasına bağlı kalmaya isteklendirmelidirler.
Ters durumda bir "acılık kökü büyüyüp topluluğu tedirgin" edecek, "sayısız insan bu yüzden" yozlaşacaktı (ayet 15). Bu da Eski Antlaşma'dan bir alıntıdır: "Aranızda bugün bu milletlerin ilahlarına gidip kulluk etmek üzere Tanrınız RABDEN yüreği dönen bir adam, yahut bir kadın, yahut bir aşiret, yahut bir sıpt olmasın; ve aranızda öd ve pelin (acı ot) veren kök bulunmasın" (Tesniye 29:18). Topluluktan bir kişi bilinçli olarak Mesih'ten dönüp Yahudilik dinine geri giderse tüm topluluk bu kötü durumdan etkilenecekti. Başka insanların Mesih'e iman etmesini de zorlaştıracaktı.
Bunu yapan kişi Esav gibi "erdemsiz"dir (ayet 16). Burada kullanılan "pornos" sözcüğü "rasgele çinsel ilişkiye giren" demektir (b.13 ayet 4'le kıyaslayınız). Bu da Eski Antlaşma'nın sık sık kullandığı bir benzetidir: "Memleket RABBİN ardından ayrılarak çok zina ediyor" (Hoşea 1:2). Mesih'in ardından ayrılan inanlı ruhsal açıdan "rasgele cinsel ilişkiye giren" sayılır.
Topluluk üyeleri birbirlerine karşı çobanlık yaparak Esav gibi ruhsal açıdan rasgele cinsel ilişkiye giren ve ruhsallığa saygısı olmayan birinin türemesini önlemeye çalışmalıdırlar. Esav'ın erdemsizliği ve ruhsallığa saygısızlığı "ilk-oğulluk hakkını bir öğün yemeğe karşılık" satmasındaydı. Yahudiliğe dönen Mesih inanlısı da gerçeğin gölgesi olan için gerçek olanı satmış, üstün umudu bırakıp hiç bir şeyi yetkinliğe erdiremeyene geri gitmiş olurdu. Esav gibi en değerli olanı değeri az olana karşılık satmış olur. Baskı altındayken işinden atılan bir Mesih inanlısı, eski dinine dönerse tekrar işe alınacağı vaat edildiği için dönerse, Esav gibi maddi şeyleri ruhsal değerlerden üstün tutan biri olur.
Böyle bir karakter taşıyan Esav kutsama mirasından olunca onu sonradan almak istediyse de geri çevrildi (ayet 17). "Kutsama mirasını.. gözyaşları dökerek.. aramasına karşın" babasının kararını değiştirmek olanağını bulamadı. "Yaptığı işten dönme olanağını bulamadı" (SGH) ve "vermiş olduğu kararın sonucunu değiştiremedi" (M) diye çevrilen "metanoias gar toponouh heupen" deyiminin harfi harfi anlamı şudur: "düşünceyi değişme (ya da tövbe) için yer bulamadı." Ruhsal değerleri böyle ayakları altına alan kişi yeniden bu değerlere kavuşma olanağı yoktur gözyaşları dökse bile.