Tanrı'nın verdiği terbiye 12:5-13

Mesih için çekilen acılarda dayanma güçlerini artan bir neden daha veriliyor bu kesimde. Tanrı böyle durumları inanlıları eğitmek için kullanır (ayet 11). Kutsal Ruh tarafından esinlenen yazar sık sık yaptığı gibi, Eski Antlaşma'dan bir alıntıyla konuya girişir (Süleyman. Mes. 3:11,12). Bizlere "'oğullarım' diyen Tanrı'nın.. 'Oğlum, Rabbin sıkıdüzenine aldırmazlık etme" yüreklendirici sözünü baskılara uğrarken unutabiliriz (ayet 5). Mektubu ilk okuyanlar da "Rab'bin terbiye etmesini hafife alma" tehlikesindeydi (M). "O'nun paylaması karşısında da kötümserliğe" düşüp kolaylıkla geriye dönebilirlerdi (ayet 3'le kıyaslayınız).

Oysa bunu yaparsak Tanrı'nın bu sözünün bizi yüreklendirmek için verildiğini unutmuş oluruz (ayet 5). Rabbin sevdiği kişiye disiplin verdiğini anlamalıyız (ayet 6). Böyle denenmeler ve zorluklardan geçerken bunların Tanrı'nın bize olan sevgisinin belirtileri olduğunu akla getirmeliyiz. "Kabul ettiği her oğulu cezalandırır." Bu nedenle "sıkıdüzeni katlanışla" karşılamamız gerekir (ayet 7). Bu durumda Tanrı'nın bizi "çocukları olarak" gördüğünü ve bize bu yoldan davrandığını bilmeliyiz. Çünkü "hangi çocuğu baba sıkıdüzene sokmaz?" Disiplin görmeyen inanlı Tanrı'yla olan ilişkisine kuşku duymalı çünkü "herkesin paylaştığı sıkıdüzen" bize "de uygulanmazsa evlat değil, soysuz kişiler" oluruz (ayet 8). Bu denenmeler hem Tanrı'nın bizi sevdiğini hem de gerçekten O'nun çocuğu olduğumuzu kanıtlar.

Ayet 9 ile 10'da yersel babalarımıza karşıki tutumumuzdan başlayarak yazar, göksel Babamız'a karşı nasıl bir tutum takınmamız gerektiğini vurgular. "Beden açısından bizi sıkıdüzen sokan" babalarımıza saygı gösterdiğimize göre ruhlarımız açısından bizi terbiye eden Babamıza daha çok boyun eğerek yaşamalıyız. Gerçek yaşamı bulmak "Ruhların Babası'na bağımlılık" göstermek yoluyla olanaklıdır. "Babalarımız kendilerine doğru görünen yolda" bizi eğitmek için bize öğüt ve ceza uyguladılar (ayet 10). Kısıtlı insansal görgüleri ve bilgeliklerine göre bunu yaptılar. Yetişkin oluşumuza dek "kısa bir süre için" bunu yaptılar. Tanrı kendi yüce bilgeliğine göre uzun vadeli olarak bunu yapabildiğinden, "kendisine özgü kutsallığı paylaşmamız" gibi yüce bir amaç gütmekten çekinmez. Bizim için ne büyük yarardır, O'na özgü kutsallığı paylaşmak!

Oysa sıkıdüzen altındayken kişi hiçbir zaman sevinç duymaz (ayet 11). Anında terbiye "tatlı gelmez" (M), "üzücüdür" (SGH). Ne var ki, onun kendisini eğitmek için olduğunu anlayıp kabul eden kişi katlanış gösterirse, sonradan yaşamında oluşturduğu doğruluğun getirdiği esenliğe kavuşacaktır.

Kutsal Ruh üzücü bir denenme içindeki inanlıları Eski Antlaşma'dan Yeşaya 35:3 ayetiyle isteklendirmeye koyulur: "Öyleyse, sarkık ellerinizle cansız dizlerinizi doğrultun, ayaklarınız için doğru yollar oluşturun" (ayet 12,13). İman maratonunda durumlar zorlaşırken ellerin sarkılması ve dizlerin bükülüp kalmasının tehlikesi büyüktür. Tüm inanlılar topluluğunun elleri sarkık ve dizleri cansız olanlarını Tanrı'ya güven bağlayıp doğru yoldan katlanışla koşmaya devam etmeye isteklendirmelidir. Aralarındaki "kötürüm" üyelerinin sağlık bulmalarına yardımcı olmaları gerekir. "Kötürüm" üyeler kötümserliğe düşürerek Mesih'i bırakıp eski dinlerine dönmek tehlikesinde olanlar olsa gerek. Sağlık bulmazlarsa bu kötürüm üyeler SGH'in yorumu uyarınca "eklemden çıkarak" tüm bedenin aksamasına yol açabililir (SGH). Müjde'nin çevirdiği biçime göre kötürüm olan şifa bulmazsa yoldan sapacaktır.