Tüm Kutsal Kitap'ta iman konusunda örnek olarak alınan en baştaki kişi İbrahim'dir (bakınız Romalılar b.4'e). İbrahim Tanrı onu çağırınca, görmediği Tanrı'nın buyruğuna uydu. Nerede olduğunu bilmediği bir ülkeyi miras alacağı ümidiyle mülkünü bırakıp yola çıktı. "Umulanların" güvencesini ve "gözle görülmeyenlerin" kanıtını içinde taşıyan imandan en üstün bir örnek! (a.8).
Bu imanla miras alacağı ülkeye varınca ve onu miras almadıkça yine Tanrı'nın vaatlerinden şaşmadı. Orada "yabancı bir ülkede uyruksuz biriymiş gibi konakladı." Oğlu İshak ve torunu Yakup o ülkeyi miras almadan orada çadırlarda yaşadı (a.9).
Buna rağmen İbrahim Tanrı'nın vaadine güvenmekten vazgeçmedi. Çadırlarda yaşarken bile "mimarı ve kurucusu Tanrı olan sağlam temelli kenti" hep gözledi (a.10). İbrahim'in imanı gözle görebildiği durumlar ve olaylara değil, vaat eden Tanrı'ya dayanıyordu. Bize de böyle iman gerek!