Bu kesimde başrahibimiz olması için İsa'nın taşıdığı uygun nitelikleri sıralanır. İsa kutsaldır (a.26). Tanrı'ya ayrılmış, büsbütün Tanrı'nın isteğine bağlıdır. İsa kusursuzdur (M. suçsuz). Buradaki "akakos" sözcüğünün anlamı kötülüksüz, zarar verici olmayan. İsa'da kötlük yok, O'ndan zarar gelmez. İsa lekesizdir. "Amiantos" deyimi "kirden, pislikten, murdarlıktan arı" demektir. İsa günahlılardan apayrıdır. "Etle kana paydaş" olan insanların doğasıyla özdeş olan İsa her ne kadar "her bakımdan kardeşleri gibi olması" gerektiyse de, yine de onların günahlılığıyla hiç bir ilgisi yoktur (2:14,17; 7:26). Günahlılardan apayrıdır O. Kendisi günah yükü altında olmadığı için günah sorunumuzla başa çıkabilmiştir. İsa göklerden daha yücelere yükselmiş olandır. Böylece Tanrı'nın katında bizler için dilekte bulunabilir.
İsa ruhsal yasa düzenindeki başkahinler gibi her gün kendi günahları için kurban kesip onları Tanrı'ya sunmak zorunda değildir (a.27). Çünkü kendisi "kutsal, kusursuz, lekesiz, günahlılardan apayrıdır" (a.26). Başkahinler ayrıca halkın günahları için her gün kurbanlar kesmek zorundaydı. İsa için bu zorunlululuk da yoktur çünkü "bir tek kez kendini sunduğunda" halkın günahları için sunu sundu.
Ruhsal yasa "zayıflığı olan insanları kahin atamaktadır" (a.28 M). Bu zayıflık yukarıda konusu edilen ölümlü insanlar olmalarıyla ilgili olsa gerek. Bu zayıflık SGH tarafından yetkinlikten yoksunluk olarak yorumlanmıştır. Bu yetkinlikten yoksunluk "ruhsal yasadan sonra gelen ant sözü" tarafından atanan "sonsuzluk boyunca yetkinliğe eren" Oğul ile kıyaslanır. Ant sözü Mezmur 110 a.4'te kaydedildiğinden ruhsal yasadan sonradır denilebilir. Ant sözünün ruhsal yasadan sonra gelmesi, yukarıda a.17,18 ile 19'da konusu edilen ruhsal yasanın "zayıflığı ve yararsızlığı nedeniyle geçersiz" kılınmasını sağlıyor.
Oğul sonsuzluğa dek başkahinlik görevini eksiksizce yerine getirebilme gücündedir. Tanrı O'nu ant sözüyle bu göreve atamıştır. Ne denli güçlü, yeterli ve yetkin bir başkahinimiz vardır!