Bu kısa parçada uyarı sözü teselli sözüyle el ele gider. Önceki ayetlerde Tanrı'nın her şeyi bütün çıplaklığıyla görmesiyle uyarıldıysak, bu ayetlerde "tanıklığımıza sımsıkı" sarılabilmemiz için bize yardımda
bulunabilen başkahine dikkatimiz çekilir (a.14). Burada bölüm 2 ayet 17,18'de ilkin değinilen konuya dönülür: "İbrahim kuşağıyla özdeşleşmeyi üstlendi. 17Bu nedenle her bakımdan kardeşleri gibi olması gerekti. Öyle ki, Tanrı doğrultusunda acımayla dolu güvenilir bir başrahip olsun; halkın günahlarını gideren bağışlamalığı sunsun. 18Çünkü kendisi işkenceler çekerek denendiğinden, denenlere yardım edebilecek güçtedir."
Bölüm 3'te bu konu genişletilerek İsa'nın başkahin ve haberci olarak Musa'dan kat kat üstün oluşu üzerinde durulur. O konuyla inanlının sona kadar coşkun bir imanla yaşamasının gerekliliğine geçilir. Musa'nın yaşamından bir örnek verilir. Bu uyarı sözünü pekiştirmek üzere imansızlıkları nedeniyle yurda girmelerinin Tanrı tarafından yasaklanan halk kitlesinin durumu önümüze serilir. Bu konu bölüm 4'teki dinginliğe girmek konusuyla birleşir. Bölüm 4'ün ilk parçasında tehlikenin çok ciddi olduğu açıklanmasıyla isteklendirme ve uyarı pekiştirilir.
Bu parçadaysa inanlının sahip olduğu yüce yardımcıya dikkat çekilerek iman yaşamında sağlam adımlarla ilerlemeye teşvik edilir. İnanlının başkahini yücedir. Gücü O'nu başka bütün kahinlerden kat kat üstün kıldı. İnanlının başkahini Tanrı Oğlu İsa'dır. Özvarlığı ve kişiliği O'nu her kahinden apayrı bir duruma koymuştur. İnanlının başkahini göklerden geçendir. Aldığı mevki ve hizmet ettiği göksel tapınak O'nu her kahinden kat kat üstün kılmıştır. İnanlının böyle bir başkahini varken (M.) tanıklığını sımsıkı sarılmak için hem yeterli gücü vardır hem de onu buna isteklendirmek için yeterli nedeni. M.'de "varken" diye çevrilen "ehontes" sözcüğünü S.G.H. "sahip olduğumuzu göz önünde tutarak" biçiminde yorumlamakla anlamını açığa vurur.
İsa Mesih'in başkahinliği üzerinde derin düşünen ve ona göre hareket eden inanlı "benimsediği inanca sımsıkı" sarılabilen inanlıdır (M.). Tanrı'nın Sözü'ndeki gerçeklerin aynısını deyip yaşamına uygulayan inanlıdır. "Tanıklık", ya da "benimsenen inanç" biçiminde çevrilen "homologia" aynısını söyleme anlamındadır.
Başrahibimiz tüm deneyimlerimizi tek bir istisna dışında tatmıştır (a.15). Bu nedenle zayıflılklarımıza yakınlık duyabilir. Tek istisna günahla denendiği zaman "günahsız kalmıştır." "Zayıflıklarımıza yakınlık duymak" ya da "zayıflıklarımıza duygusal yönden ortak olmak" diye çevrilen deyimdeki "sumpathesai" birlikte acı çekmek anlamını taşır. (Bu sözcükten "sempatik", "sempatizan" gibi deyimler gelmektedir). Tanrı Oğlu İsa bizimle birlikte aynı çektiğimiz acıyı çekebilir. Her bakımdan, her alanda günahla denenmiştir. Bu denenmenin çetinliğini biliyor çünkü ona karşı sona kadar direnmiştir. Bize yardım gerekirken tam güvenle dua edebiliriz çünkü kayra tahtında bulunan başkahin zayıflıklarımızı, geçtiğimiz denenmeleri bilen bir başkahindir (a.16). Kendisi çok daha çetin bir derecede aynı denenmelerden geçmiştir.
"Kayra tahtı" (S.G.H.) ya da "Tanrı'nın lütuf tahtı" (M.) diye çevrilen "throno tis haritos" deyimi Eski Antlaşma'daki "kefaret örtüsü" (ya da "kefaretgah") deyiminin Yeni Antlaşma'daki karşılığı olarak değerlendirilebilir. RAB Musa'ya "Seninle orada buluşacağım ve.. kefaret örtüsü üzerinden.. seninle söyleşeceğim" (Çıkış 25:22). Musa orada Tanrı'yla buluşabilirdi çünkü kefaret günü onun günahını gideren kefaret kanı oraya serpildi (Levililer 16:14). Geri gitmek ya da günahla oynamak tehlikesine düştüğümüz zaman ağzımızı güvenle açıp halimize acısın ve gereken yardımda bulunarak iyiliklerini bize yağdırsın diye Tanrı'ya yalvaralım. Bizim için kefaret yapmış olan yüce başkahinin orada olduğu bilinciyle bunu rahatlıkla yapabiliriz.
"Merhamete ermek" (M.) ya da "acınılanlar olmak" (S.G.H.) diye çevrilen "labomen eleos" deyimi acımaya kavuşmak demektir. "Eleos" acımaya kavuşan kişinin acınılacak hali ve kendisine acıma gösterenin onun gereksinmelerini gidermesini dile getirir. "Kayra" (S.G.H.), "lütuf" (M.) ya da "inayet" (K.M.) diye çevrilen "haris" deyimi birisinin iyi niyetinden kaynaklanan iyi davranışını dile getirir. Gösterdiği iyiliği bundan yararlanan kişinin karşılıksız olarak aldığını vurgular. Günahla denenince sona kadar dayanabilmesi için inanlının yardımcısı gerçekten yüce yeteneklere sahiptir!