Okuyanlar "kutsal kardeşler"dir (M.). Mesih onları kutsal kılıp onlara "kardeşlerim" demekten utanç duymadığı için bu adla tanınmaya yetkileri vardır (2:11). Bunun yanı sıra "göksel çağrının paydaşları"dır (S.G.H.) çünkü Tanrı onları yüceliğe kavuşturuyor (2:10). Onların bağlılığı gökleredir: "Bizim vatanımız göklerdedir" (Filipililer 3:20). Sen de kutsal bir kardeş, göksel çağrının bir paydaşısın!
Ayet 1 aslında (ve Müjde'de) "bu nedenle" anlamında bir sözle başlar. Hangi nedenle "ruhsal tanıklığımızın habercisi ve Başrahibi İsa'yı aklımızdan" çıkarmamalıyız? Bu deyim bölüm 2 a.17 ve 18 ile bağlantı kurar. Ruhsal tanıklığımızın habercisi ve Başrahibi İsa'yı hep düşünmemizin gerekliliği, kendini günahlarımızı gideren bağışlatıcı kurban olarak sunan, Tanrı doğrultusunda acımayla dolu, güvenilir Başrahip olması ve işkenceler çekerek denendiğinden, denenenlere yardım edebilecek güçte olmasına bağlıdır. Bizim için bu denli büyük ve önemli işleri başaranı şükranla dolu yürekle hep düşünmeliyiz.
Haberci (M. elçi) diye çevrilen "apostolos" sözcüğü "birisinden ya da bir yerden gönderilen" demektir (apo='den; stello=göndermek). Bu sözcük İsa Mesih'in bölüm 2'de bildiren birinci görevini belirtir: "Başlangıçta Rabbin kendisi bu kurtuluşu bildirdi" (2:3). İsa kurtuluş haberini Tanrı'dan biz insanlara getiren habercidir.
Başrahip (M. başkahin) diye çevrilen "arhiereus" sözcüğü kurban sunan anlamındaki "hiereus" ve birinci, başlangıç ya da önder anlamlarına gelebilen "arhe" sözcüğünün birleşiminden oluşur. İbranice'de "kohen" (kahin) ve "hakkohen" (başkahin) deyimlerinin anlamı kesin olarak bilinmez. Arapça'da yaklaşmak anlamını taşıyan bir kökle ilgili olduğu sanılır. O halde Tanrı'ya yaklaşan anlamını taşır. Eski Antlaşma'da kefaret günü kutsallar kutsalına girip orada sunu sunabilen tek kahin başkahindi (Levililer 16:1-3,29-34).
Ruhsal tanıklığımız (M. açıkça benimsediğimiz inanç) diye çevrilen "homologia" sözcüğü "aynı şeyi konuşma" demektir (homos=aynı; lego=konuşmak). Tanrı gerçeğinin aynısını söyleyerek ona tanıklık ederiz, onu açıkça benimseriz. İsa Mesih tanıklık ettiğimiz, açıkça benimsediğimiz kurtuluş haberini bize getiren haberci ve kurtulup Tanrı'ya yaklaşmamızı sağlayan başkahindir. Ruhsal yasayı Tanrı'nın halkına getiren haberci Musa idi. Ruhsal yasaya göre atanan başkahin Harun idi. İsa Mesih her iki görevi üstlenecek yetkidedir. Musa'yla Harun'dan üstün olandır. İsa kendisini bu iki göreve atayan Tanrı'ya sadıktı (a.2). Tanrı'nın isteğine göre bunları yerine getirdi. "Musa da Tanrı'nın Evi'nin tümüne sadıktı." Tanrı'nın toplanma çadırıyla ilgili ona verdiği bütün görevleri Tanrı'nın isteğine bağlı kalarak yerine getirdi. Bu açıdan İsa ile Musa'nın arasında ayrım yoktur.
"3Ama İsa Musa'dan daha üstün yüceliğe yaraşır sayıldı. Nasıl ki, evi yapana verilen onur evinkinden üstündür. 4Çünkü her evin bir yapıcısı vardır. Her şeyin yapıcısı ise Tanrı'dır. 5Musa sonradan açıklanacak konularda tanıklık etmek için, bir hizmet görücü olarak, Tanrı Evi'nin tümüne sadık davrandı. 6Ama Mesih Oğul olarak Tanrı Evi'nin üzerindedir. O'nun Evi bizleriz: Eğer güvencimizi ve umudun doğurduğu kıvancı sona dek sürdürürsek."
Bu ayetlerde kullanılan simgelere dikkat edersek parça kolaylıkla anlaşılır. Ev "bizleriz" yani kilise topluluğudur (a.6). Musa kilise topluluğunun "tümüne sadık davrandı" (a.5). Bunu nasıl yaptı? Onun zamanında daha kilise topluluğu diye bir şey yoktu. "Sonradan açıklanacak konularda tanıklık" ederek bunu yaptı. Musa Tanrı'dan ilettiği konularla sonradan açıklanacak kurtuluşa tanıklık etti. Çadır ve eşyaları, orada kesilen kurbanlar ve yapılan tapınma bu kurtuluşla ilgili simgelerdir. Musa bunları bildirerek kilise topluluğuna "sadık davrandı." Petros'un yazdığı gibi: "Sizlere sağlanan kayraya ilişkin bildiride bulunan peygamberler kurtuluş konusunda araştırıp soruşturdular.. Bu konularda kendilerine değil, sizlere hizmet sundukları onlara açıklandı" (1.Petros 1:10,12).
Musa'nın evdeki yeri "hizmet görücü" idi (a.5). İsa ise Musa'dan kat kat yüceliğe sahiptir (a.3). Musa evde hizmet eden bir görevli, İsa "evi yapandır" (a.5; a.3). Her evin bir yapıcısı bulunduğu ve Tanrı'nın her şeyin yapıcısı olduğu gibi "Mesih Oğul olarak Tanrı'nın Evi üzerindedir" (a.4; a.6). Yine burada İsa Mesih'in Tanrı'yla bir oluşu vurgulanır. Mesih kilise topluluğunun başı ve yöneticisidir. Tanrı Evi'nin üzerindedir.
İbraniler'e mektupta bulunan uyarı sözlerinden bir örnek daha raslarız burada: "O'nun Evi bizleriz: Eğer güvencimizi ve umudun doğurduğu kıvancı sonuna dek sürdürürsek" (a.6). Mektubun kendilerine yazıldığı inanlıların güvençlerini ve umutlarının verdiği kıvancı yarı yolda bırakmak tehlikesinde olduğu anlaşılır burada. "Güvencimiz" (M. cesaretimiz) diye çevrilen "parrhesia" sözcüğü "tüm" anlamındaki "pas" ve "konuşma" anlamındaki "rhesis" sözcüklerinin birleşiminden oluşur. Serbestçe, korkusuzca konuşmak anlamına gelir. İnanlının güvençle, korkusuzca tanıklık etmesi söz konusu. Kutsal Kitap'ta umut kesinlikle geleceği bilinen şeyin özlemle beklenmesidir. İnanlı kavuşacağını bildiği yüceliği düşünürken sevinip kıvançla dolar. Oysa bunu sona dek sürdürmesi gerek.