Tanrı'nın insanlara bilgi iletmesi iki çağda karşılaştırılır burada. "Önceki çağlarda" (a.1) ve "şu son günlerde" (a.2). "Önceki çağlarda" ya da "eski zamanlarda" (M.) aslında "eskiden"dir. Tanrı eskiden atalarla, İsrailliler'in atalarıyla, konuştu. Bu son günlerde bizimle (yazarla ve yazdığı kişilerle) konuştu. Mektubu okuyunca bizde o kişilere katılıyoruz. Tanrı'nın eski çağ İsraillileri'ne bilgi iletmesi peygamberler aracılığıyla olduğundan parça parça olmuştur, "çok parçalarla" (K.M.)
Bunun yanı sıra "ayrımlı yollardan" da olmuştur. Tanrı'nın Eski Antlaşma'da peygamberler aracılığıyla değişik biçimlerde bilgi iletmesi kendi başında bir araştırma konusudur.
Yeşaya rüyet (görme) görerek Tanrı'dan bilgi aldı (Yeşaya 1:1). "RABBİN sözü Yeremya'ya geldi" (Yeremya 1:1). Bunun yanı sıra Yeremya da görme gördü (Yeremya 1:11-19). Tanrı Yeremya'nın çömlekçiye gitmesi ve çömlekçinin yaptığı bir işten örnek gösterip bunu halka bildirmesini buyurdu (Yeremya 18:1-12). Peygamberin kişisel yaşamdaki olayların Tanrı tarafından örnek olarak seçilmiştir. Örneğin: Hezekiel'in eşinin ölümü ve Tanrı'nın buyruğuyla buna göstediği tepki (Hezekiel 24:15-27). Bu olayda halk Hezekiel'e sorar: "Senin yapmakta olduğun şeyler bizim için nedir, bize bunu bildirmeyecek misin?" (a.19). Karısının ondan alınması tapınağın İsrailliler'den alınmasına ve geri kalan halkın sürgüne götürülmesine benzetilir. Egemen RABBİN eli Hezekiel'in üzerine düştü; Ruh onu yer ile gökler arasına kaldırdı ve onu Tanrı'nın görmelerinde Yeruşalim'e götürdü (8:1,3). Orada gördükleriyle Tanrı'nın ona bu konuda söylediklerini sürgündeki halka bildirdi. Ayrıca Tanrı Hezekiel'e Yerşalim'in modelini yapıp kentin kuşatılmasını ve onunla ilgili olayları bir piyes gibi canlandırmasını buyurdu (b.4 ile b.5). Bunlar bu "ayrımlı yollardan" sadece birkaç örnektir. Okuyucu Eski Antlaşma'yı okurken başka yolları gösteren örnekleri kendi kendisi için bulabilir.
"Ama bu son günlerde" Tanrı "Oğul aracılığıyla bizimle konuştu" (a.2). Bu iletişim parça parçalı ve çok çeşitli yollardan değildi. Bir tek kişi, yüce ve görkemli bir kişi aracılığıyla idi. Bu kişinin peygamberlere kat kat üstün olduğu bellidir: Tanrı "O'nu her şeye mirasçı atadı. O'nun aracılığıyla evrenleri yarattı" (a.2). Pavlus'un bir mektubunda buna çok benzer bir söz vardır: "Her şey O'nun aracılığıyla ve O'nun için yaratıldı" (Koloseliler 1:16). Her şey yaratılmadan önce İsa Mesih'in her şeyi miras olarak alacağı Tanrı tarafından kararlaştırıldı. Mirasçı Yunanca'da kleronomos sözcüğüdür. Anlamı "pay" olan "kleros" ve "sahip olmak" anlamındaki "nemomai" sözcüklerinden türetilmiştir. İsa Mesih'in sahip olduğu pay, evrenlerdir.
Buna hakkı vardır çünkü Tanrı O'nun aracılığıyla bu evrenleri yarattı. Yaratmak diye çevrilen sözcük yapmak ya da kurmak anlamındaki "poieo" sözcüğüdür. İngilizce'de şiir anlamını taşıyan "poem" sözcüğü bundan gelmedir. Anlamlı ve uyumlu bir yapıt belirtir (Efesoslular 2:10'na bakınız S.G.H.). Evrenler diye çevrilen sözcük "çağlar" anlamındaki "aionas" sözcüğüdür. Bu sözcüğün kullanılmasıyla İsa Mesih'in yaratıcılığı sadece evrendeki nesnelerin yaratılmasına kısıtlanmaz, orada geçen tarih ve olayları, ruhsal ve ahlaksal değerleri de içine alır: "Çünkü göklerde ve yerde, göze görünen ve görünmeyen her şey Mesih'te yaratıldı: Tahtlar, egemenlikler, başkanlıklar, yetkiler, her şey O'nun aracılığıyla.. yaratıldı" (Koloseliler 1:16).
Tanrı'nın Oğul aracılığıyla ilettiği bilgi Tanrı'nın kendi kendini tanıtması ve açıklamasıdır. İsa Mesih Tanrı'nın yüceliğinin parıltısıdır. "Apaugasma" sözcüğü "içinden" anlamındaki "apo" ve "parlaklık" anlamındaki "auge" sözcüklerinden türetildiğine göre kendi içinden ışık saçan bir nesnenin yarattığı olayı belirtir. İsa Mesih Tanrı'nın yüceliğini çevreye saçabilir çünkü o yücelik kendi içindedir. İsa Mesih'in bu yüceliği saçması, görünmez Tanrı'nın tanınmasını sağlar: "Bu Oğul görünmeyen Tanrı'nın benzeri" (Koloseliler 1:13 S.G.H). "Görünmez Tanrı'nın görüntüsü O'dur" (M.).
"Tanrı'nın öz varlığı niteliğinde olan.." deyimi şu Yunanca deyiminin çevirisidir: "harakter tis hupostaseos autou." "Niteliğinde" diye çevrilen "harakter" sözcüğü çok ilginç bir kökeni vardır: İlk başta oyma aleti anlamındaydı (kesmek anlamınadki harasso sözcüğünden). Sonra bir mühürdeki damga anlamını taşımaya başlar. Mühürdeki damga biçiminin tıpkısı, basıldığı balmumunda oluşturulur. Damga ile balmumundaki görüntüsü her bakımından aynıdır. Bu deyim Oğul'un "öz varlığının tam bir damga görüntüsü olduğu Kişi'den, hem kişiliği açısından ayrı, hem de O'na her nitelikte aynı" olduğunu vurgular (Liddon). Bu, damga ile görüntüsünün ayrı varlıklar olduğu halde aynı öz niteliklerini taşımasına benzer. Öz varlığı "hupostaseos" sözcüğünün anlamını tam verir. Tanrı kendi öz varlığını Oğul'da açıklamıştır (her nekadar böyle çevrilmesi doğruysa da a.1'deki "Oğul aracılığıyla" deyimi Yunanca'da harfi harfine "Oğul'da" biçimindedir).
İsa Mesih "gücünü belgeleyen Sözü'yle var olan her şeyi uyumda tutmaktadır" (a. 3). İsa Mesih sadece evrenleri yaratmakla kalmaz, bunun yanı sıra yarattığı şeyleri korumak için sürekli olarak buyruklar vermektedir. O'nun konuştuğu söz verdiği sonuçlarla etkinliğini kanıtlar. Şeytanın ve insanların bütün kötülüklerine rağmen her şey hala uyumda kalmaktadır. "Kudretli sözüyle her şeyi devam ettirir" (M.). Yunanca'daki "rhemati tis dunameos autou" deyimi "O'nun gücünün sözü" biçimindedir. Güç için kullanılan "dunameos" deyimi patlayıcı bir madde olan dinamit ya da elektrik enerjisinin üretildiği dinamo gibi sözcüklerin kökenidir.
İsa Mesih iki yönden Tanrı'nın bizimle konuşmasıdır: 1) Yukarıda gördüğümüz gibi kendi kişiliğiyle Tanrı yüceliğini ve öz varlığını açığa vurur. 2) "Günahların arıtılmasını" noktalayarak Tanrı'nın bizimle ilgilendiğini ve kendisine yaklaşmamızı istediğini açıklar (a.3). İsa Mesih'in Tanrı'nın sağında oturması, sonuçlandırdığı "günahların arıtılması"na dayanarak insanları Tanrı'ya yaklaştırmak amacında olduğunu belirtir. Oturması insanların kurtuluşu için gerekli olan her şeyin sonuca bağlandığını vurgular. (Her nekadar "noktalamak" eylemiyle karşılanan sözcük Yunanca'da "yapmak" anlamındaki "poieo" eylemi ise de [K.M.'e bakınız], İsa Mesih'in oturmasıyla ilgili olduğunudan "noktalamak" sözcüğü çevreden gelen kesinlik havasını güzel bir biçimde yansıtır. Müjde: "Günahlardan arınmayı sağladıktan sonra.."). İsa Mesih'in sonuca bağladığı kurtarış eylemi, göreceğimiz gibi mektubun ana konularından biridir.
"Ululuğun sağında" deyimi İsrail halkının Tanrı'ya ve O'nun adına karşı beslediği saygılı korkunun bir belirtisidir. Adını boş yere ağıza almak buyruğunu çiğnememek için sık sık Tanrı'yı dolaylı olarak belirten "ululuk" gibi deyimlere başvururlardı. Rabbimiz İsa bile kurulun önünde onların kendisini "gücün sağında" oturmakta göreceklerini açıkladı (Matta 26:64 Yunanca; M. "kudretli Olan'ın sağında"). Bu ayet bu mektup'ta sık sık konusu edilen 110. Mezmur'un birinci ayetini anımsatır: "RAB Rabbime dedi: Ben düşmanlarını senin ayaklarına basamak koyuncaya kadar sağımda otur." Bir bakımdan İbranilere mektup bu Mezmur'un birinci ve dördüncü ayetlerin yorumlanmasıdır.
Sonuç: Tanrı'nın öz varlığı niteliğinde olan Oğul peygamberlerden üstündür. Tanrı'nın Oğul aracılığıyla bizimle konuşması peygamberler aracılığıyla konuşmasından kat kat daha kesin ve etkindir.