Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.
2 Kor 5.17
Kelimenin aslı Yunancada ‘yeni yaratılış’ anlamına gelir; Mesih’te olan kişi yeni yaratılışın bir parçasıdır, yeni yaradılışa aittir. Rab yeryüzünü ve gökyüzünü yeniden yaratmayı planlamıştı ve işe bizimle başlıyordu.
Şimdi, bir kişi Rab’be iman ettiğinde kendisi manevi olarak Mesih’le birleşir. Bu anda ruhlarımız canlanır ve sonsuz yaşamı alır, bunu biliyoruz.
İman edenler için bu Mesih’le birleşme kavramı çok önemlidir.
Eğer O'nunkine benzer bir ölümde O'nunla birleştiysek, O'nunkine benzer bir dirilişte de O'nunla birleşeceğiz.
Artık günaha kölelik etmeyelim diye, günahlı varlığımızın ortadan kaldırılması için eski yaradılışımızın Mesih'le birlikte çarmıha gerildiğini biliriz.
Çünkü ölmüş kişi günahtan özgür kılınmıştır.
Mesih'le birlikte ölmüşsek, O'nunla birlikte yaşayacağımıza da inanıyoruz.
Rom 6.5-8
Bu ayetlere göre, İsa Mesih’e iman ettiğim zaman onunla birleştim, O’nunla beraber öldüm ve O’nunla beraber dirildim.
İman edenlere kurtuluş iki taksitle verilir.
İlk taksit, Mesih’le birleşerek ruhça dirilmektir, (anında.)
İkinci taksit, bedenlerimiz de ölümden dirilecektir, (İsa’nın tekrar gelişinde.)
Rabbin kurtarışı iç varlığımızdan başlar.
Daha önce her şey günaha yatkındı ve Tanrı’dan uzaklaşıyordu. Örneğin ben, iman etmeden önce günah işlemeyi severdim. Bu durum hoşuma giderdi ve hiç rahatsız olmazdım. Kendime hayrandım! Fakat iman ettikten sonra tuhaf bir şey oldu: okulumda dışlanan, hiç sevilmeyen bir kız vardı. Birden fark ettim ki, o tek başına yemek yiyordu. Ben gidip yanında oturdum ve bir an için kendime şaşırdım, ‘ne olur bana, ne yapıyorum?’ diye düşündüm. Ama yeniden doğmuştum, farklı biriydim ve o kızla artık dosttuk. Yapacak başka bir şey de yoktu, çünkü içvarlığım artık iyiliğe yatkındı. Artık ne yapıp yapıp Göksel Babam’ı hoşnut etmek istiyordum.
‘Bana ne oldu,’ diye soracak olursanız, iç varlığım artık Tanrı’ya yatkın ve O’na doğru akıyor. Bu eski tabiatıma tamamen aykırı bir durum. Eski halime tövbe edip, Mesih’e katıldım ve O’nun dirilişine dahil oldum.
İki tren hatttı düşünün, bir hat Haydarpaşa’ya doğru gidiyor, diğeri Gebze’ye. Biz Gebze’ye giden trendeydik. Ters yönden gelen treni gördük, hızla yaklaşıyordu. Birden ona atladık ve eski treni terk ettik, diğerine bindik. Şimdi ver elini Haydarpaşa!
İşte bizlere olan aynen budur: Ademdeydik, cehenemme, ölüme doğru hızla ilerliyorduk. Her geçen gün daha da yaklaşıyorduk. Fakat İsa Mesih’i gördük. Atladık. Kendimizi ona teslim ettik, O’na bindik ve şimdi hayata doğru, doğruluğa doğru yol alıyoruz. Adem’den Mesih’e aktarıldık, ver elini yaşam!
Kedi ve domuzu kafalarınızda canlandırın. Kedi kendini temiz tutar, çünkü sürekli kendisini temizlemektedir. Kedi temizliğe yatkın olduğundan, kirlenince kendini çok kötü hisseder, hemen eve gidip temizlenmek ister.
Domuz ise çamura hayrandır çünkü onun eğilimi de kirli olmak yönündedir. Temizlendiğinde kendini bir tuhaf hisseder, bundan rahatsızlık duyar ve hemen içine atlayacak bir çamur arar!
Bu durumda bir domuzu alıp evcil hayvan olarak evde beslemek mümkün olabilir mi? Onu ne kadar çok zorlasanız, yıkayıp paklasanız da, ilk fırsatta koşarak çamura dönecektir. Çünkü yapısı öyledir ve bunun için yapacak bir şey yoktur. Aynen bu şekilde Adem’de olan herkes günaha yatkındır. İsteklerimiz, arzularımız doğal olarak kirlidir ve üzerimize ne kadar kural getirseler de – bunu yap, şunu yapma – ilk fırsatta çamura dalacaktır. Huylu huyundan vazgeçmez!
Tek şansımız mucizevi bir şekilde domuzu kediye dönüştürmektir. Aynen bu şekilde Tanrı bizi Mesih’te değiştirdi. Günahkardan kutsal olana dönüştürüldük, Adem’den İsa’ya aktarıldık. İçlerimiz mucizevi bir şekilde yeniden yaratıldı. Mesih’te birleşerek eski tabiatımıza ölüp yeni bir tabiata, yeni bir eğilime aktarıldık.