Şabat Günü geçince, Mecdelli Meryem, Yakup'un annesi Meryem ve Salome gidip İsa'nın cesedine sürmek üzere baharat satın aldılar.
Haftanın ilk günü sabah çok erkenden, güneşin doğuşuyla birlikte mezara gittiler.
Aralarında, "Mezarın girişindeki taşı bizim için kim yana yuvarlayacak?" diye konuşuyorlardı.
Mar 16.1-3
Markos neden bu kadınların isimlerini özenle belirtmektedir? Sanki, ‘Söylediklerimi doğrulatmak istersen şu kadınlarla görüşün,’ demek ister gibidir. Çünkü Markos MS 65 yılında yazıyordu, dirilişten otuz sene sonrasıydı ve oradaki kadınlar hala yaşamaktaydılar. Onlar Markos’un iddialarını destekleyeceklerdi.
Başlarını kaldırıp bakınca, o kocaman taşın yana yuvarlanmış olduğunu gördüler.
Mezara girip sağ tarafta, beyaz kaftan giyinmiş genç bir adamın oturduğunu görünce çok şaşırdılar.
Adam onlara, "Şaşırmayın!" dedi. "Çarmıha gerilen Nasıralı İsa'yı arıyorsunuz. O dirildi, burada yok. İşte O'nu yatırdıkları yer.
Şimdi öğrencilerine ve Petrus'a gidip şöyle deyin: 'İsa sizden önce Celile'ye gidiyor. Size bildirdiği gibi, kendisini orada göreceksiniz.'"
Mar 16.4-7
Bir ölü İsa bekledikleri halde bulmadılar ve melek onlara şöyle dedi: ‘Size bildirdiği gibi.’ Melek gayet doğal bir şekilde, soğukkanlı bir şekilde İsa’nın orada olmadığını söyledi.
Rab İsa öldürülüp üçüncü gün dirileceğini en azından üç kez anlatmıştı. İsa, Markos’un sekizinci, dokuzuncu ve onuncu bölümlerde olayı önceden bildirmişti. Ama galiba buna pek inanmamış olacaklardı ki, hiç kimse bir diriliş beklemiyordu. Hiç kimsenin aklına böyle bir şey gelemezdi. O günlerde, şimdilerde de olduğu gibi, hiç kimse ölülerinin dirilişine inanmıyordu. Tıpkı onların şasırdıkları gibi, biz de orada olsaydık, şaşırırdık.
İkinci Yüzyılında yaşayan ve Hristiyanlığa karşı olan Celsus adlı bir Yunan filozof vardı. Hristiyanlık aleyhinde bir sürü kitap yazdı. Celsus’a göre İsa’nın dirilişi diye bir şey olamazdı. Çünkü olayın tanıkları kadınlardı ve herkes kadınların denetim dışı duygulara sahip olduklarını biliyordu! ‘Kadınlar histeriktir, kadınların tanıklığı güvenilmezdir ve geçerli değildir,’ o günlerde genel düşünce bu şekildeydi.
Şayet Markos uyduruk bir olayı yazıyor olsaydı, kesinlikle ve kesinlikle tanık olarak kadınları seçmezdi, çünkü onların tanıklıkları zaten geçerli değildi. Mesela bir muhtarı seçerdi! Bu demektir ki Markos doğrusunu yazıyordu. Yoksa neden kimsenin adam yerine koymadığı kadınlardan söz etsindi ki? Markos ne gördüyse olduğu gibi kaydetti.
Ondan sonra diri Rab İsa bir sürü kişiye göründü.
Kefas'a, sonra Onikiler'e göründü.
Daha sonra da beş yüzden çok kardeşe aynı anda göründü. Bunların çoğu hâlâ yaşıyor, bazılarıysa öldüler.
1 Kor 15.5-6
Yukarıdaki ayetlerde, Pavlus Korint’teki imanlılar topluluğuna şunu demektedir: Bu iddiayı doğrulamak istiyorsanız, görgü tanıklarla görüşün, onlar da size aynısını söyleyecekler, çünkü İsa ölümden dirildi.
Peki bir halüsinasyon, bir sanrı olabilir miydi bu gördükleri acaba? Normalde uyuşturucu kullananlar ya da psikolojik yönden dengesiz insanlar halüsinasyon görmeye eğilimlidir, balıkçılar değil. Üstelik aynı anda 500 kişinin aynı sanrıyı görmesi ise dünya tarihinde benzeri görülmemiş bir olaydır.
Yine de olayın uydurma olduğunu farz edelim. Diyelim ki ben Petrus’um ve İsa’nın dirilişinin bir yalan olduğunu biliyorum. Ben oradaydım ve böyle bir şey gerçekleşmedi. Fakat günün birinde İmparator Neron beni bu inancım yüzünden öldürmek üzereyken, bunun bir yalan olduğunu artık söylemez miydim? Oysa ilk iman edenlerin büyük bir çoğunluğu sırf bu iddia için canlarından oldular. Yüzlerce, binlerce kişi böyle bir yalan uğruna bile bile ölüme gider mi? Bence imkansız.
Nasıralı İsa ölümden dirildi. Bu hakikat Hristiyanlığın merkez noktasını oluşturur. Eğer bu doğru değilse, yazdıklarımı dikkate almayın. Bir müjde yok, umut da yok.
Ama bu doğru olabilir ise, demek ki Tanrı en azından bir kere çağlayanı tersine akıttı. En azından bir insan tabiatın kurallına aykırı bir yöne gitti. İsa Mesih ölümden dirildiyse, bunun sonuçları kapsamlı olmak zorundadır.
Çünkü Rab Tanrı İsa Mesih’i ölümden diriltmekle kalmayıp, bütün kainati ve var olan herşeyi yeniden yaratmayı tasarladı. ‘İşte herşeyi yeniliyorum,’ Kitapta süregelen bir ifadedir. Tevrat, Zebur, gelmiş geçmiş Peygamberlerin hepsi buna işaret ediyorlardı: Rab Tanrı ölüm nehriyi tersine çevirecek, herşeyi yenileyeyecektir. Bu vaat dört basamaklı bir gelişimi ifade etmektedir ve ilk basamak İsa Mesih’in ölümden dirimesidir.