Hatırlarsanız Yakup ile Yuhanna Mesih’ten sağında ve solunda oturma ayrıcalığı istediler.
"Sen yüceliğine kavuşunca birimize sağında, ötekimize de solunda oturma ayrıcalığını ver" dediler.
Mark 10.37
Mesih çarmıha gerildiğinde, İsa'yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydutu da çarmıha germişlerdi (27).
Markos neredeyse yüzde yüz aynı cümleyi kullanıyor. Sanki Mesih çarmıha asılınca, yüceliğine kavuşuyordu, tahtına çıkıyordu. Onbeşinci bölüm krallık terimleriyle doludur;
Pilatus O'na, "Sen Yahudiler'in Kralı mısın?" diye sordu. İsa, "Söylediğin gibidir" yanıtını verdi.
Mark 15.2
O'na mor bir giysi giydirdiler, dikenlerden bir taç örüp başına geçirdiler.
"Selam, ey Yahudiler'in Kralı!" diyerek O'nu selamlamaya başladılar.
Mark 15.17-18
Üzerindeki suç yaftasında, YAHUDİLER'İN KRALI diye yazılıydı.
Mar 15:26
"İsrail'in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin de görüp iman edelim."
Mar 15:32
Mesih’in krallığı Markos kitabı boyunca süregelen bir konudur ve şimdi çarmıhta zirve noktasına ulaştık. Bu bölümde Mesih’in kral olduğunu Pilatus, Romalı askerler ve Yahudi Din Önderleri ağızlarıyla söylerler.
Bu bölümün arka planında çok açık ve yalın bir şekilde Yirmi ikinci Mezmur var. Mezmur 22’den alınan aşağıdaki ayetlerin hepsi tek tek Markos 15’te gerçekleşmektedir.
Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?
Mez 22.1
Beni gören herkes alay ediyor, Sırıtıp baş sallayarak diyorlar ki,
"Sırtını RAB'be dayadı, kurtarsın bakalım onu, Madem onu seviyor, yardım etsin!"
Mez 22.7-8
Köpekler kuşatıyor beni, Kötüler sürüsü çevremi sarıyor, Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar.
Mez 22.16
Giysilerimi aralarında paylaşıyor, Elbisem için kura çekiyorlar.
Mez 22.18
Ey sizler, RAB'den korkanlar, O'na övgüler sunun! Ey Yakup soyu, O'nu yüceltin! Ey İsrail soyu, O'na saygı gösterin!
Mez 22.23
Çünkü egemenlik RAB'bindir, Ulusları O yönetir.
Mez 22.28
Mez 22.28 Yirmi İkinci mezmurun doruğudur; uluslar alay etseler bile, en sonunda Rab’in meshettiği kral egemenliğini sürdürecektir.
İsa Mesih çarmıha gerilmesini, kendi tahtına oturması olarak gördü ve çarmıhın etrafındaki bahsettiğimiz bütün bu farklı karakterlerin hepsi de bir şekilde, ister istemez, onun krallığını dile getirir, ikrar ederler.
Mesih’in öldüğü anda, Tapınak’taki perde yırtıldı. Acaba bunun önemi nedir?
Ama İsa yüksek sesle bağırarak son nefesini verdi.
O anda tapınaktaki perde yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye bölündü.
Mark 15.37-38
Tanrı ile insanları ayıran bu perde, Aden Bahçesi’ndeki isyan ve ardından kovulmanın sonucudur. Adem ile Havva bahçeden kovulduktan sonra, hiç bir şekilde Tanrı’nın huzuruna giremez olmuşlardı.
Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi.
Yar 3.24
Sonra çöldeki buluşma çadırında bir perde vardı. Sonra da Kudüs’teki tapınakta ve bu perde her zaman aynı şeyi simgeliyordu, Tanrı’nın kutsal huzuruna insanoğlunun çıkamaması. Şimdi, onu yırtmakla Tanrı, ‘artık huzuruma çıkabilirsiniz,’ diyordu. Çünkü günahın cezası ödendi. Çarmıh bizi Tanrı’yla barıştıdı.
Perdenin yırtılmasının bir anlamı daha var.
Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa'ya sövüyor, "Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Çarmıhtan in de kurtar kendini!" diyorlardı.
Mark 15.29
İsa zaten bir kaç gün evvel tapınağın yerle bir edilmesi konusunda peygamberliksel sözler etmişti.
İsa ona, "Bu büyük yapıları görüyor musun? Burada taş üstünde taş kalmayacak , hepsi yıkılacak!" dedi.
Mar 13:2
Yahudiler Kutsal Yeri acaba neden yıkılacaktı? Çünkü Kudüs’teki tapınak, Tanrı ile insanlar arasında geçici bir buluşma noktasıydı. Ama Tanrı’yla insanlar arasında asıl buluşma noktası (çarmıh – İsa’nın ta kendisi) gerçekleşince, taştan olan tapınağa hiç gerek kalmadı ve perdenin yırtılması bunun bir işaretiydi. Kırk yıl sonra tapınak hakikaten yerle bir edilecekti (MS 70 yılında.) Markos bu olayları yazıya döktüğünde bunu henüz bilemezdi.
Artık yeni bir tapınak var. Tanrı’yla buluşmak isteyen, Mesih’e gelsin. Günahlarının affedilmesi isteyen, Mesih’e gelsin. Şifa almak isteyen, Mesih’e gelsin. Hristiyanlık’ta Kutsal bir toprak yok, Mesih var. Hristiyanlık’ta kutsal binalar, mabetler yok, Mesih var. Tapınakta olduğu gibi hiyerarşik bir ruhban sınıfı, bir müesseses yapı yok, Mesih var. Hristiyanlığın bir ana-kültü, Kutsal dili, başkenti yok, Mesih var! O tapınağımızdır, O Kutsal Yerimizdir, O Tanrı’yla buluşma noktamızdır!
Hiç düşündünüz mü acaba, siz kendinizi bu sahnedeki hangi karakterle özdeş görüyorsunuz? Çarmıha karşı hangi izlenim sizinkine benziyor? Aslında hemen hepimiz bu karakterlerden biri gibiyiz. Önemli olan, Pilatus gibi, askerler gibi, Başkahinler gibi olmaktan kaçınmak gerçeğidir. Kendinizi Barabba’nın yerine koyun, ‘Mesih benimle yer değişti!’ diye düşünün. Çarmıh sizi Simon gibi, bir seyirciden bir katılımcıya dönüştürsün.Yüzbaşı gibi, çarmıh imanınızın başlangıç noktası olsun. Kadınlar gibi, İsa’ya sadakatle hizmet edelim, çünkü o bize hizmet etti ve Yusuf gibi çarmıhtan bize cesaret aksın. Çünkü Babamız Tanrı, bizi kendisiyle barıştırmak üzere lanetini kendi Oğluna yükledi. İşte şimdi Mesih yüceliğine kavuştu, hakimiyetini başlattı ve ‘Yeni Tapınağı’ kurdu.
Çarmıh müjdenin zirvesidir.